Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, "Yüzlerce yıl farklı dil, din, mezhep ve meşrebi bir arada hoşgörü içinde yaşatmanın başarılı örneğini sunan İslam dünyası, bugün mezhepçilik, meşrepçilik, hizipçilik fitnesiyle karşı karşıyadır" dedi.
İşler, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Yüzyılın İslam Kültür Hizmeti Onur ve Hizmet Ödülleri" töreninde yaptığı konuşmada, değerli ilim adamlarının bir araya geldiği tarihi bir toplantıya şahitlik ettiklerini söyledi.
İnsanlık tarihine damga vuran büyük şahsiyetlerin, ilim ve fikir serdarlarının ve gönül mimarlarının var olduğunu aktaran İşler, bu gönül mimarlarının milletleri ayakta tutan en önemli mihenk taşları olduğunu vurguladı.
İşler, "Onlar, alimlerdir, ariflerdir, bilginlerdir. Onların yolundan gitmek, Hakk'ın ve hakikatin peşinden gitmektir. Çünkü onlar, kendilerine tabi olanları doğru yola götüren kılavuzlardır" diye konuştu.
İlimle meşgul olmayı en önemli ibadet sayan bir medeniyete sahip olunduğuna işaret eden İşler, bazı ayetlere ve hadislere atıfta bulundu.
"İslam korkusu ve İslamofobi yerleştirilmek isteniyor"
Başbakan Yardımcısı İşler, İslam dünyasının zorlu bir süreçten geçtiğine dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yüzlerce yıl farklı dil, din, mezhep ve meşrebi bir arada hoşgörü içinde yaşatmanın başarılı örneğini sunan İslam dünyası, bugün mezhepçilik, meşrepçilik, hizipçilik fitnesiyle karşı karşıyadır. Bugün Ahmed Yesevi'lerin, Yunus Emre'lerin, İmam-ı Rabbani'lerin, Mevlana'ların, Hacı Bektaş-ı Veliler'in insanı yücelten anlayışlarının, farklılıkları zenginlik olarak gören örnek yaşantılarının öğrenilmesine ve yaşanmasına her zamankinden daha fazla muhtacız."
İşler, Batı'da İslam'ın şiddetle, terörle, çatışmayla eşdeğer gören bir anlayışın her geçen gün tırmandırılarak insanların yüreklerine İslam korkusunun ve İslamofobi'nin yerleştirilmek istendiğini söyledi.
Bilgiye ulaşmanın bir tuşa basmak kadar kolaylaştığını ancak doğru bilgiyi yanlış bilgiden ayırmanın da o kadar zor bir hale geldiğini dile getiren İşler, "Yeni perspektiflerin, teorilerin, metot ve teknolojilerin ortaya çıktığı bu dönemde, dini-manevi konulara yeni küresel bakış açıları geliştirmek, bu kanalları kullanarak doğru bilgiyi öne çıkarmak yine siz değerli ilim adamlarımızın çalışmalarıyla olacaktır" ifadelerini kullandı.
"İslam Ansiklopedisi, ülkemizde önemli bir boşluğu doldurmaktadır"
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nin ilk cildinin 1988 yılında yayımlandığını ve kendisinin bu ansiklopedinin yazarlarından biri olduğunu aktaran İşler, şöyle devam etti:
"İslam Ansiklopedisi, tamamen telif bir eser olup İslami ilimler, İslam ülkelerinin tarihi, coğrafyası, kültür ve medeniyeti gibi alanları kapsayan orijinal bir ansiklopedidir. İslam Ansiklopedisi, sadece akademik çalışma yapanları ilgilendiren bir ihtisas kaynağı, yalnızca popüler bir eser değil, aynı zamanda kamuoyunun doğru bilgi edinme ihtiyacını karşılamayı amaç edinen, dini ve sosyal bilimlerde araştırma yapmak isteyenlerin başvurabileceği ciddi, kapsamlı ve kuşatıcı bir kaynaktır. Bu manada İslam Ansiklopedisi, ülkemizde önemli bir boşluğu doldurmaktadır."
İşler, 7 ciltlik "Hadislerle İslam" ve 40 ciltlik "İstanbul Kadı Sicilleri" eserlerinin de birçok kurumun çalışmalarıyla ortaklaşa oluşturulduğunu kaydederek, eserlerin farklı dillere de çevrilmesiyle daha büyük eserlerin hazırlanmasını sağlayacaklarını söyledi.
"Yalnızca ilahiyatçı olmak Kur'an'ı çevirmek için yeterli değildir"
İlahiyatçı olduğunu ve yaklaşık 20 yıldan beri tercüme hocalığı yaptığını anlatan İşler, Kur'an-ı Kerim'in her şeyden önce dil bakımından bir mucize olduğunu vurguladı.
İşler, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Manasını anlayabilmek ancak dilinin inceliklerini bilmekle mümkündür. Kur'an'ın Türkçe'ye doğru çevrilebilmesi için dilinin iyi bilinmesi, Kur'an ilimlerine vukufiyet ve tercüme sanatında söz sahibi olmak, olmazsa olmaz üç şarttır. Bu şartlar yerine gelmeden yapılan Kur'an tercümesinin eksik ve hatalı olacağı konunun uzmanları tarafından bilinmektedir. Ülkemizde bugüne kadar yapılan Kur'an çevirilerinde bu üç şartın yerine getirilmediği kanaatindeyim. Yalnızca ilahiyatçı olmak edebi bir şaheser olan Kur'an'ı çevirmek için yeterli değildir. Tercüme tecrübesine sahip olmadan, yeterince Arapça bilmeden ve Kur'an ilmine vakıf olmadan Kur'an çevirisine soyunanları tanımlayacak söz bulmakta zorlanıyorum."
Türkiye'de Kur'an'ın ideal bir tercümesinin henüz yapılmamış olmasının, tartışıla gelen büyük bir husus olduğunu dile getiren İşler, bu eksikliğin giderilmesi görevinin de Diyanet İşleri Başkanlığı'na düştüğünü belirtti. İşler, "Diyanetin bundan sonraki öncelikli vazifesi bir komisyon oluşturarak, ortak aklın ürünü olan ideal bir Kur'an çevirisini büyük bir hassasiyet ve titizlikle hazırlatması olmalıdır. Doğru Kur'an çevirisini takip edecek ikinci adım ise kuşkusuz kapsamlı bir tefsir çalışması olacaktır" diye konuştu. - İstanbul
Son Dakika › Politika › Yüzyılın İslam Kültür Hizmeti Onur ve Hizmet Ödülleri' Töreni - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?