Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, İstanbul olimpiyatları için 19 milyar dolarlık bütçenin eleştiriye konu olduğunu belirterek, "Bu bütçenin içinde 3. Boğaz Köprüsü de var, İstanbul'daki raylı sistemler de var. İstanbul'daki trafik çözümlemelerine yönelik tüneller ve tüp geçitler de var. Asıl olanan burada olimpik yatırım bütçesidir, onun da büyüklüğü 2,9 milyar dolardır" dedi.
Kılıç, Ekonomi Muhabirleri Derneği Genel Merkezi'nde bir araya geldiği basın mensuplarına yaptığı açıklamada, 19 milyar dolarlık bütçenin tamamının İstanbul Olimpiyat Oyunları için olmadığını, 2,9 milyar dolarlık olimpik yatırım bütçesinin dışındaki rakamın "İstanbul olimpiyat kenti olsa da olmasa da yatırımına devam edilen rakam" olduğunu ve 2,9 milyar dolarlık rakamın da hatırı sayılır kısmının sponsorluklar tarafından karşılanacağını ifade etti.
Olimpik yatırım maliyetininin başka boyuttan da okunması gerektiğini ifade eden Kılıç, şunları söyledi:
"Bütçeler küresel maliyetler üzerinden oluşturulur. Biz Mersin'de bütün olimpik eserlerin toplamını 430 milyon liraya mal ettik. Mersin'deki inşaat maliyetlerimize insanlar inanmıyor. '220 milyon dolara Mersin'deki bütün olimpiyat yatırımlarını mal ettik' dediğimiz de insanları inandıramıyoruz. Türkiye'de işçilik ucuz. Büyük ölçüde katma değer ülkede kalıyor. Yatırım maliyetleri özellikle inşaat sektöründe büyük ölçüde yerli. İnşaat sektöründe dünyanın 2 numarasıyız. İlk 100'deki mütahit firmaların sayıları değerlendirildiğinde 2,9 milyar dolarlık bütçemizin gerçekleşmesi, vadettiğimiz her şeyi yapacak olmamıza rağmen bu rakamın çok altında kalacaktır"
İstanbul'un Olimpiyat adaylığı
Suat Kılıç, İstanbul'un olimpiyat oyunlarını almak için bugüne kadar ne gerekiyorsa yaptığını söyledi.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) üyelerinin sayısının 104 ya da 105, seçime gelip oy kullanmasına kesin gözüyle bakılanların ise 96 veya 97 olacağını, IOC başkanı ile aday kentler Tokyo, Madrid ve İstanbul orjinli üyelerin de tarafsızlık gereği oy kullanmayacağını dile getiren Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"13 Ağustos 2011 tarihinde aday olduk. 2 yılı aşkın süredir dünyadaki bütün uluslararası organizasyonlarda Türkiye'nin temsil edilmesini sağladık. Türkiye'de çok büyük uluslararası organizasyonlar gerçekleştirdik. Bu organizasyonlar yapılırken IOC üyeleriyle temasta bulunduk. Londra Olimpiyatları'nda görüşmeler yaptık. Sayın Başbakan, IOC Başkanıyla Londra ve Mersin'de görüşmeler yaptı. Bizler temeslarımıza devam ettik. Bazı temasların siyasiler dışında, spor adamları tarafından yapılması gerekiyor. 2 yılı aşkın süredir spor adamlarımız hummalı bir çalışmayla heyetler halinde dünyanın her tarafında bu temaslarına devam etti. 'Ülkemiz temsil edildi' derken, bu 2 tane bakanlık danışmanıyla yapılmadı. Geriye dönüp baktığımda sorabileceğim tek soru şu; 2020 İstanbul Olimiyatları için yapmamız gerektiği halde bilerek veya unutarak yapmadığımız bir şey var mı? Bunu en acı hakikati yüzümüze söyleyebilecek olanlara da soruyorum, gerçekten eksiğimiz olduğuna dair tek bir cümle işitmedim. Olsa bugün bile toparlamak için canla başla çalışırız."
"İstanbul ne yapması gerekiyorsa yaptı" diyen Kılıç, artık beklenilenin "hakkaniyetli bir değerlendirme, adil bir oylama ve heyecanlarının karşılık bulması" olduğunu dile getirdi.
Kılıç, İstanbul'un 2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları'nı yapmaya layık görülmesi durumunda tarihinde ilk defa Türkiye'nin olimpiyatlara ev sahipliği yapmış olacağını vurgulayarak, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Türkiye, bizim coğrafyamız daha önce malesef bu değerle buluşamadı. Adaylıkla ilgili kampanya çalışmalarının maliyetini kampanya bitiminde açıklamayı düşünüyoruz. Şu an adaylık giderlerimizin tam yüzde 50'sini özel sektörden karşıladığımızı söyleyebilirim. Maliye Bakanlığından 1 kuruş almadık. İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun yasal gelirleri var. İstanbul Büyükşehir Belediyesinden çok sınırlı bir pay aldık. Belediye ile büyük ölçüde İstanbul olimpiyatlarına yönelik sporcu yetiştirmesi için spor tesisi yapma protokollleri hazırladık. Türkiye'de ilk defa bir uluslararası spor organizasyonunun giderlerinin yarısı özel sektörden karşılanmış oldu. Doğuş, Koç, Ülker, Sabancı, Turkcell, Digiturk ve Türk Havayolları, ayrıca Ciner Medya, Turkuaz Medya, Doğan Medya ve Demirören Medya grupları da sponsor olarak girdi. Nakit ödemeye yönelik sponsorluk taleplerini durdurduk, kabul etmedik çünkü şu an nakite ihtiyacımız yok. Medya tanıtımlarına ağırlık verildi. Tanıtım filmlerini yaptılar ve yayımladılar. Bu heyecan Türkiye'nin olimpiyat oyunlarını alması halinde çok ciddi bir sponsorluk paketi yaratabilir."
Doping zehir
Gençlik ve Spor Bakanı Kılıç, son dönemdeki doping olaylarına ilişkin, "Doping zehirdir. Dopingle gelen başarı gelmez olsun" ifadelerini kullandı.
Doping olaylarının İstanbul'un adaylığını olumlu etkilemesi gerektiğini dile getiren Suat Kılıç, "Bu kadar doping hadisesisinin ortaya çıkması, halıyı kaldırmamızdan kaynaklanıyor. Halının altına süpürmedik" diye konuştu.
IOC ve Dünya Anti-Doping Ajansı'nın (WADA) kuralları neyse tüm sporculara birebir uygulandığını söyleyen Kılıç, habersiz ve sık numuneler alınarak, laboratuvara gönderildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu dopingle mücadeledeki kararlılığımızı ve samimiyetimizi gösterir. Eğer bundan dolayı Türkiye'ye bir şey yapılacaksa ödüllendirilmesi gerekir. Bu çok açık ve net. 'Doping noktasındaki yaklaşımımız sıfır tolerans' dedik. Dopingin bu kadar üzerine giden bir ülkenin cezalandırılmaması gerektiğini düşünüyorum. Halter Federasyonu, 32 sporcusunu 2 yıl süreyle müsabakalardan men etti ve federasyon başkanı istifa etti. Atletizm Federasyonu, mevcut başkan eliyle 31 sporcusunu 2 yıl süreyle müsabakalardan men etti, sonrasında federasyon başkanı da istifa etti. Rıza göstersek, anlayışlı davransak niye istifa etsinler, niye ceza versinler? Doping zehir. Dopingle gelecek başarı gelmez olsun. Doping fıtri değil yani insanın yaralıdışına aykırı bir katkı. Kadının kadınca, erkeğin erkekçe özellikleri, her birinin farklı yetenekleri var. Şartları zorlayarak oradan farklı bir şey çıkarmaya çalışmanın yararının olmadığını düşünüyoruz. IOC ve WADA'nın dopinge karşı mücüadele etmesinin nedeni de bu. İnsanın yaradılışından gelen yeteneklerini geliştirerek performansını ispat etmesi, madalyaya öyle koşması lazım. Genç yaştaki sporcu farkında olmayabilir. Biz farkındaysak, mani olmamız lazım.
Bir antrenör sporcusunu evdeki evladını bildiği kadar bilmek zorunda. Sporcusunu takip etmeyen antrenör memleketine ihanet eder. Ne yiyor, ne içiyor, gördüğü rüyaya kadar bilmesi lazım. Çocuk, antrenörün bilgisi dışında bunu kullanıyorsa, bedelini yine antrenörü ödemeli. Antrenörün bilgisi dahilinde kullanıyorsa, antrenör zaten suça ortak demektir. Mevzuat değişikliği ihtiyacı varsa bunu da yapacağız. Federasyon başkanlarıyla konuştuk. Antrenörler de bu işten dolayı yaptırıma maruz kalmaya başladı. Dopingin yoğunlaştığı branşlar belli, halter ve atletizm. Gelirken doping getirmedik, dopingi biz de dağıtmadık. Dağıtsak mücadele etmezdik. Doping bir zehirdir mesele yakalanmak ya da yakalanmamak değil dopingi sıfırlamak meselesidir. Başarıyı kaybetme pahasına da olsa çocuklarımızın ikbali için dopingle mücadele etmeliyiz."
Ödül miktarları düşürülüyor
Dopingin önemli motivasyon kaynağının yüksek para ödülleri olduğunun söylendiğini kaydeden Kılıç, ödül miktarlarını düşüren yönetmeliğin yayınlanmak üzere olduğunu bildirdi.
Daha önce olimpiyatta altın madalyaya 2 bin, gümüş madalyaya bin 500, bronz madalyaya da bin Cumhuriyet altını ödülü verildiğini hatırlatan Kılıç, "Şu an yönetmelik yayınlanmak üzere, Başbakanlıkta. 2 bin altını bine, bin 500 altını 750'ye, bin altını da 500'e indirdik. Olimpiyat, Dünya ve Avrupa şampiyonalarının hepsinde indirdik" bilgisini verdi.
Türkiye sınırlarının dışındaki güvenlik sorunlarının İstanbul adaylığını nasıl etkileyeceği yönündeki soruya Kılıç, "Türkiye'nin çevresi güvenlik sorunlarının yoğun olduğu bir bölge. Bu nedenle bu bölgenin olimpik harekete ihtilayacı var. Bölgedeki istikrarsızlıklarının İstanbul'un adaylığını olumsuz yönde etkilemeyeceğini, olimpik hareketin cesur davranacağını düşünüyorum. Bütün insanlığın ihtiyacı var. Ortadoğu'da bir sancı olduğu zaman herkesin bitmek bilmeyen başağrıları başlıyor. Olimpiyat bu bölgede çok ciddi bir dönüşüm misyonu olacak" şeklinde yanıt verdi.
Bir soru üzerine ise kadınlar ve erkeklerin havuzları birlikte kullandığını, ancak bazı şehirlerde kadınların talebi üzerine bu yönde uygulamalara gidilebildiğini dile getiren Kılıç, şunları kaydetti:
"İstanbul'da yaşayan deniz görmemiş 1 milyon insan var. Denizin kenarında yaşayan ancak çok uzaklardan görmek durumunda kalan insanlar var. Benim babamın köydeki ahırında hala sığır var. Anadolu insanının refleksini görmemiz lazım. Mesele sporcu değil. Kamplarda kız ve erkek karmaydı, zannedildi ki muhafazakar bir iktidar kız ve erkekleri ayırarak yapması gerekeni yapıyor. İyi de bu iktidar 11 yıldır iktidarda, ben sadece 2 yıldır bakanım. Kampalara gelen kişi sayısı 7 bindi, kız çocuklarının oranı yüzde 26'ydı. Şu an sadece 2013'te 500 bini aştı, kızların oranı yüzde 55. Kız çocuklarının katılımı yükseldi. Tesislerimiz karma kullanıylıyor ama halktan kadınlarımız havuzda erkeklerle birlikte yüzmek istemiyorsa ya 'burası laik ve demokratik ülkedir ve kadınlara mahsus saat olması mümkün değildir' diyeceksin. Bu 'kadınların ne işi var havuzda demektir' ya da hafta da 1-2 gün kadınlara özel seanslar yapılabilir. Bu konu ayrıca başı açık, başı örtük kadın diye ayrıştırmak da çok sakıncalı. Bu talebi ya makul bulup karşılayacağız ya da unutun diyeceğiz."
- Ankara
Son Dakika › Spor › Gençlik ve Spor Bakanı Kılıç Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?