Paralel Misiniz? Dikey Misiniz? - Son Dakika
Spor

Paralel Misiniz? Dikey Misiniz?

Bundan önce 17 Aralık'la beraber yaşanan gelişmelerin, 3 Temmuz'la medya takipçisi olduğunu öğrendiğimiz UEFA tarafından ne zaman dikkate alacağını sormuştum. Peki aynı soruyu Türk medyasına da sormamız gerekmez mi? Hem de şiirlerle, resimlerle, manşetlerle...

08.01.2014 20:36

Ahmet Çakar'ın kulakları çınlasın; güzel bir anlatım üslubu vardır. Dostoyekski'ye, Kafka'ya selam çakarak "Puslu bir İstanbul sabahında, gece yağan çiğden sebep ıslanan arabamın kontağını çevirdim ki bir de ne göreyim…" mealinde başlar bizlerle paylaşmak istediği hikayeyi anlatmaya. Biz de merakla dinleriz acaba nereye bağlayacak diye…

UEFA bunları da okur mu?

Ahmet Çakar'a özenerek tanımlamak gerekirse; sıcak ve nemli bir Temmuz sabahında da gong çaldı ve memleketi sarsan 'organize suç örgütü operasyonu' böyle başladı…

4 Temmuz itibariyle bize tebessüm ettiren bu üsluptan çok daha şairane başlıklar, sanat eseri iddianameler, köşe yazıları ve yorumlar gördük.

Kimi deli saçmasıydı, kimi mantıklıydı, kimi adalete ve vicdana vurgu yaptı, kimi nefreti ve insafsızlığı körükledi.

Kendilerini tekrar etmeye başlayana kadar tüm tezleri ve bunların anti-tezlerini okuyup, dinledik…

Kumpasın şifreleri

Derken devlet kurumlarının teknik takip, video kaydı, suçüstü, itiraf temalı 'gayri-resmi' aynı zamanda 'yasa dışı' gizlilik ihlaliyle  medya bilgilendirmelerini/basın açıklamalarını ya da gazeteci tabiriyle 'servislerini' fark ettik.

Ve varolduğu öne sürülen bunca delile rağmen, (nasıl olduysa) bir anda tek dayanağı telefon/ortam dinlemelerinden edinilen ses kayıtlarına indirgenen onlarca suçlamanın teker teker çürüdüğünü gördük.

Şikeye konu edilen arabaların gerçek sahiplerini, sürülemeyen tarlaları, köylülerle iması yapıldığı söylenen şike şifresinin Topuk Yaylası'na yapılan seyahat olduğunu, bahis yapıldığı sanılırken gece kulübünden bahsedildiğini ortaya çıkan tapeleri gözlerimiz bozulsa da okuduk.

"Af değil adil yargılama istiyoruz"

Ancak manşetlerle, sloganlarla kanaat getirmedik.

Şüpheyi reddetmeden, lakin art niyete de gömülmeden suçlayanları, suçlamaları, suçlananları ve savunmaları o-k-u-d-u-k… Tabii suçlananlara ve savunmalara ayrılan yerleri ve kendini ortaya atan bayraktarları görünce 3 Temmuz'un mantığını ister istemez farklı bir yere oturtmaya başladık.

Bunu bir haslet olarak nitelemek yanlış… Aklınızı başkasına emanet edip, elalemin manşetiyle fikir edinmemek, otomobilcilerin tabiriyle 'standart donanım' olmalı.

Buraya kadar yazdıklarım işin sadece bir tarafıydı ve aslına bakarsanız mazisiydi. Esas merak ettiğim husus ise başka…

***

"Soğuktu ve yağmur çiseliyordu…

Aylardan Aralık'tı…

2013'ü bitirmeye niyetlenmiştik ki;

Bir fırtına çıktı…

Ne tipiydi ne boran…

Bu bildiğin kıyam…

Biraz durup düşündüm;

Derken saflara baktım…

Ne de kolay vermiştim karar;

Bugün günlerden 'karşılıklı gol var'…"

Çakar Ahmet 08.01.2014

***

Bugüne kadar Ergenekon, Balyoz ve KCK gibi davalar hakkında yerleşik olan "Bırakalım devletin polisi, savcısı, yargıcı araştırsın karar versin" algısı görüyoruz ki 17 Aralık itibariyle değişti.

Devlet içinde farklı bir devlet yapılanması olduğunu, 90'larda Gladio diye nitelenen derin yapılanmanın yerini ağabeylik makamının aldığını ve bu yapılanmanın kendi eksenindeki medya gücünü de kullanarak sadece eğitimde değil emniyette ve adalette de etkin olduğunu Başbakanımızdan öğrendik.

Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en yetkili ismi olan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in bu konuyla alakalı hukuki girişimini, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeleri de dikkatle takip ediyoruz.

3 Temmuz'un ateşi harlanırken gazetelerin ön sayfalarındaki manşetlere atılan asmalı-kesmeli başlıklara spor sayfalarından sahte bir tarafsızlık maskesi taktıkları her kelimelerinden belli olan spor medyasının ağrı ağabeyleri "Bırakalım devletin polisi, savcısı, yargıcı araştırsın karar versin" diyerek avuçlarını ovuştururken, bugün ortaya çıkan, hatta deşifre edilen "Paralel" yapılanmanın 3 Temmuz'a sirayeti ile ilgili neden konuşmuyor?

'Kulislerde dolaşan bilgilere göre' bu soruya gelebilecek alternatif cevaplar ise dört tane;

1- Kazanacak tarafı kestiremedikleri için…

2- Riyadan kayganlaşan parmakları klavyede tutunamadığı için…

2- Aziz Yıldırım hapisteydi, paralel ağabeyler ise dışarıda olduğu için…

4- Patronları menfaatleri gereği manevra yaptığı ya da siyasi anlaşmalara girdikleri için…

***

Sportif açıdan şikenin anlamını bilmeyen yok. Lakin bu işin bir de mecazi kullanımı var. Şike için diyor ki Türk Dil Kurumu;

a. 1. sp. Bir spor karşılaşmasının sonucunu değiştirmek için maddi veya manevi bir çıkar karşılığı varılan anlaşma.

2. mec. Bir çıkar karşılığı, uzlaşarak bir iş yapma, aldatma: Bu işte şike var.

Medyanın tamamına açık çağrıdır…

Eğer 3 Temmuz sürecinin doğru işlediğine, 17 Aralık itibariyle ortaya çıkan kumpaslı, paralelli yargı iddialarının yanlış olduğuna inanıyorsanız fikrinize sahip çıkın ve tiraj kaygınızı şerefinizle takas etmeden bunu beyan edin…

Yok 17 Aralık itibariyle ortaya çıkanlar 3 Temmuz'u etkiliyor diyorsanız ağabeylerden, patronlardan, siyasi rüzgarlardan korkmadan bir basın mensubuna yakışacak cesarette dile getirin, şike yapmayın…

***

3 Temmuz'u 17 Aralık'tan, Ergenekon'la Balyoz'u şike davasından ayırmaya çalışanlara gelince… Paralel misiniz dikey misiniz artık bir karar verin arkadaş, yoksa buradan bakıldığında oval görünüyorsunuz…

Kaynak: TotemSpor.Com

Son Dakika Spor Paralel Misiniz? Dikey Misiniz? - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement