17 Ağustos Depremi - Son Dakika
Yerel

17 Ağustos Depremi

17 Ağustos Depremi

17 Ağustos Depremi’ne ilişkin yazılı açıklama yapan İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Gaziantep Şube Başkanı Melih Meriç, güvenli ve sağlıklı yapı üretimi sağlanana kadar siyasi iktidarın görev ve sorumluluğunu hatırlattı.

16.08.2014 14:17

17 Ağustos Depremi'ne ilişkin yazılı açıklama yapan İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Gaziantep Şube Başkanı Melih Meriç, güvenli ve sağlıklı yapı üretimi sağlanana kadar siyasi iktidarın görev ve sorumluluğunu hatırlattı.

İMO Gaziantep Şube Başkanı Melih Meriç yaptığı açıklamada, güvenli ve sağlıklı yapılarda yaşamayı taviz verilemez temel bir hak olarak gördüğünü ifade ederek, "Oda olarak yapı üretim sürecinin kar esasına göre düzenlenmesine karşı çıkmaktayız. Barınma hakkı kavramını, güvenli, sağlıklı ve nitelikli barınma hakkı olarak genişletmekte, mesleki-politik hattını bu görüşüne uygun oluşturmaktadır" dedi.

Meriç açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Bilindiği gibi, 15 yıl önce 17 Ağustos'ta Gölcük merkezli bir deprem meydan geldi. Başta Gölcük ve İzmit olmak üzere İstanbul'dan Sakarya'ya, Yalova'dan Bolu'ya oldukça geniş bir bölge depremin yıkıcılığına tanık oldu. On binlerce insan hayatını kaybetti, yüz binlerce insan yaralandı; insanlar evsiz, hastanesiz, okulsuz kaldı; ülke ekonomisi telafi edilmesi mümkün olmayacak ölçüde ağır bir darbe aldı. Deprem bilinen ancak yok sayılan pek çok gerçeği gün yüzüne çıkarttı: Tarih boyunca Anadolu coğrafyası sayısız depremle sarsılmış olmasına rağmen 1999 yılında depreme hazırlıksız yakalanmak başlı başına tuhaflığa işaret ediyordu.

Anlaşıldı ki ülkemizde yapı stoku güvenli ve sağlıklı olmaktan uzaktı. Pek çok yapı kaçaktı ve mühendislik hizmeti almadan inşa edilmişti. 20 milyon olarak tahmin edilen yapı stokunun büyük oranlarda yenilenmesi, güçlendirilmesi gerekiyordu. İlgili mevzuat yetersizdi, yapı üretim süreci denetlenmiyordu, yapı malzemeleri nitelikli değildi. Toplumda deprem bilinci yoktu, afet anına ve afet sonrasına ilişkin merkezi, bütünlüklü planlama mevcut değildi. Bu sorunlar aynı zamanda deprem sonrası süreçte tartışma başlıkları olarak gündeme dahil oldu. Özellikle tartışmalar yapı denetimi sistemi üzerinde yoğunlaştı. Türkiye bir deprem ülkesidir, bir başka ifadeyle ülkemiz yer kürenin önemli deprem kuşaklarının üzerinde bulunmaktadır. Topraklarının ve nüfusunun büyük bir bölümü değişik derecelerde deprem tehlikesini yaşamaktadır. Büyük kentlerimiz ve sanayi tesislerimiz risk altındadır."

Depremin bir doğa olayı olduğuna dikkat çeken Meriç, "Defalarca yineledik, Marmara Depremi'nin 15. yıldönümünde bir kez daha tekrarlamak istiyoruz: İnşaat mühendisliği her zeminde ve her şart altında güvenli ve sağlıklı yapı üretebilen ve bunu örnek uygulamalarla kanıtlayan bir bilim dalıdır. Doğa olaylarının doğal afet durumuna geçmemesi ancak her yapının mühendislik hizmeti almasını sağlayacak bir sistem kurmaktan geçmektedir. Depremin bir doğa olayı olduğu kabul edilmeli ancak denetimsizliğin neden olduğu olumsuzlukları 'kader' gibi değerlendiren yaklaşım terk edilmeli, yer hareketlerine ve zemine uygun yapı üretmenin depremi tehlike olmaktan çıkartacağı gerçeği görülmelidir" diye konuştu.

Meriç açıklamasını şu şekilde sonlandırdı:

"Meslek Odalarının etkisizleştirilmesi ve devre dışı bırakılması, deprem tehlikesi ile karşı karşıya olduğumuz gerçeğinin anlaşılmadığının, işin ciddiyetinin kavranmadığının bir başka göstergesidir. Oysa Meslek Odaları; toplumsal sorumluluğu gereği mesleki uygulamaları denetlemekte, mesleki niteliği yükseltmek amacıyla çalışmalar gerçekleştirmekte, üyelerinin sicilini tutmakta, üyeler tarafından gerçekleştirilen mesleki faaliyetleri kayıt altında bulundurmakta, yapı üretim sürecinin kanayan yarası olarak kabul edilen 'imzacılığın' önüne geçmeye, üyelerinin ayıplı, kusurlu iş yapmasını önlemeye, sahte mühendisliğin önünü alınmaya çalışmaktadır. Anlaşılan o ki siyasi erk, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu unutmakta, deprem önlemlerinin başında işlevsel, uygulanabilir bir denetim mekanizması geldiği gerçeğini yok saymaktadır.

Üzülerek ifade ediyoruz ki siyasi iktidara yön veren Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği değildir. Siyasi iktidar, kamu adına denetim yapmakla sorumlu Meslek Odalarını devre dışı bırakıp, kamu yararı taşımayan projelerin denetlenmesinin önüne geçmek, yapı üretimi ve denetimini ticarileştirmek, kentsel değerleri sermaye gruplarına peşkeş çekmek istemektedir. 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden 15 yıl geçmesine karşın hala bu sorunları yaşıyor olmamızın, depremin her yıl dönümünde aynı sorunlara temas ederek kamuoyunun karşısına çıkıyor olmamızın nedeni bu anlayıştır. Ancak unutulmamalıdır ki insanımızın canı, emek vererek sahip olduğu değerleri, sermaye gruplarının kar hırsına kurban verilmeyecek önemdedir. Bu nedenle İnşaat Mühendisleri Odası; güvenli ve sağlıklı yapılaşma sağlanana, yapı denetimin kamusal özelliği belirleyici olana, mühendislik hizmeti almadan üretilmiş tek bir yapı kalmayana kadar susmayacaktır." - GAZİANTEP

Kaynak: İHA

Son Dakika Yerel 17 Ağustos Depremi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement