Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Turgut Özal'ın zehirlendiği iddialarına ilişkin, "1. İhtisas Kurulu raporunu yazıp, bunu tescil etmedikçe Adalet Bakanı sıfatıyla benim bu konuda doyurucu bir şey söyleme şansım yok" dedi.
Bir dizi ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Konya'ya gelen Ergin, AK Parti Konya İl Başkanlığı tarafından bir otelde düzenlenen Medya Tanıtım Günleri'nde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetede yer alan haberde 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zehirlendiği yönündeki iddiaların sorulması üzerine Ergin, "Şu anda otopsi sonucundan elde edilen veriler, 1. İhtisas Kurulu'nun değerlendirmesine tabi tutuluyor" diye konuştu.
Bu kurulda Adli Tıp uzmanları ve üniversitelerden gelen konunun uzmanı hocaların oluşturduğu bir çalışma grubunun titiz bir mesai harcadığını ifade eden Ergin, şunları kaydetti:
"Önemli bir konudur. Ama 1. İhtisas Kurulu raporunu yazıp, bunu tescil etmedikçe Adalet Bakanı sıfatıyla benim bu konuda doyurucu bir şey söyleme şansım yok. Evet, Özal'ın ölümünden bu yana çeşitli tereddütler, endişeler dile getirilmiştir. Zaten bu tereddüt ve endişelerin dile getirilmesi sürecine bağlı olarak 19 yıl sonra mezarının açılması ve otopsi yapılması uygulamasına gidilmişti. Elde edilen veriler uzmanlarınca değerlendiriliyor. Şunu söyleyeyim; hangi veriler var ise ölüm anında hemen hemen tamamına yakın bulguları elde edebilecek bir başarılı otopsi yapılmıştır. Onun için adli tıp sürecinden sonra bu tereddütlerin izale olacağını düşünüyorum şahsen. Normal bir ölüm müdür, yoksa dışarıdan bir müdahale var mıdır- Bu sualler cevabını bulacaktır diye ümit ediyorum. Şu aşamada daha fazlasını ifade etmeyeceğim, çalışmalar devam ediyor. 1. İhtisas Kurulu resmi raporunu başsavcılığa ulaştırdığında, değerlendirmeyi ilgili başsavcılığımız yapacak."
-Açlık grevlerinin sona erdirilmesi-
"Cezaevlerindeki açlık grevlerinin sona erdirilmesi için Abdullah Öcalan ile pazarlık yapıldı mı, tavizler verildi mi-" sorusuna ise Ergin, şu yanıtı verdi:
"Bu grevlere neden olarak gösterilen hususlara bakıldığında, hiçbirinin cezaevlerinin şartlarıyla ilgili olmadığını görüyoruz. 'Bize burada hakkımızı vermiyorlar, işkence yapıyorlar, kötü muamele yapıyorlar' gibi bir iddia da yok. Dışarıda tamamen sivil siyasi alana ait bir takım talepler var. Bunu siyaset kurumunun dillendirmesi, karşılayabiliyorsa karşılaması gerekir. Ama cezaevinde cezasını infaz etmekte olanlar üzerinde böyle bir eylemin yapılması, yaptırılması, demokrasilerde savunulacak bir hareket değil diye düşünüyorum. Ancak, önümüzdeki bir vaka olarak dururken cezaevlerinde şu kadar insan bir eylemin içerisinde... Bu eylem sürdürülürken bu insanları acımasızca kötü bir sona itmekten çekinmeyen, acımasız bir yapı var ise ortada devlet aklı o illegal örgütün acımasız aklıyla yarışmaz. Devlet güçlüdür. Devlet 74 milyon vatandaşını sarar, sarmalar, kuşatır, kucaklar ve onu illegal unsurların insafına terk etmez. Biz bu cezaevlerinde bir tek vatandaşımızın canının yanmaması için, burnunun kanamaması için gayret sarf etmişizdir. Taviz anlamında verilmiş bir şey var mıdır- En ufak bir şey söz konusu olamaz. Burada olsa olsa, bir tarafta insan hayatına son verdirtmek için yapılan bir dayatma, baskıdan söz edilebilir. Diğer taraftan da devletin insanı yaşatmaya çalışan gayretinden söz edilebilir. Onun dışında herhangi bir adımdan kimse söz edemez diye düşünüyorum."
-"Artık sorumlu olmayan yetkililer olmayacak bu ülkede"-
Ergin, bir gazetecinin "Bugün bir gazetede, TBMM Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun, 28 Şubat raporunun değerlendirme bölümünü bitirdiğiyle ilgili haber yer aldı. Bununla ilgili bir değerlendirmeniz olacak mı-" sorusu üzerine ise toplumun bir çok katmanının sistemden şikayetçi olduğunu söyledi.
Geçmişteki uygulamalara bakıldığında kendini "muhafazakar" olarak adlandıran, kendini "Kürt" diye nitelendiren vatandaşların da sistemden şikayetçi olduğunun görüleceğini vurgulayan Ergin, şöyle devam etti:
"Pek çok kesim kendilerine ayrımcılık yapıldığını ifade ederken, Alevilerin de benzer şikayetleri olmuştur. Kendisini marksist, komünist, sosyalist diye ifade edenler, ya da farklı düşünce mensubu olarak ifade edenler, herkes kendi açısından statükodan, işleyişten belli şikayetlerini dile getirmiştir. Dolayısıyla baktığımız zaman bir çok kesim kendi penceresinden, müesses nizamın uygulamalarını şikayet etmiştir. Mağdur edildiğini dile getirmiştir. Öyleyse dönüp bakmanız gerekiyor. Kim memnun bu yapıdan- Sistemde bir arıza, bir eksiklik yok muydu- Halkın iradesini baskı altında tutan, yöneten, yönlendiren sorumlu olmayan yetkililer yok muydu bu ülkede- Artık sorumlu olmayan yetkililer olmayacak bu ülkede... O noktaya varıncaya kadar bu sürecin devam etmesi lazım. Yetki kullananlar hesap verecekler, sorumsuz yetkililer olmayacak, amaç bu..."
Ergin, milletvekilinin seçim bölgesinde söz verdiğini ancak Ankara'ya gidince bu sözü yerine getiremediğini belirterek, "Millete burada verdiği sözü orada yerine getirmeye kalktığında birileri çıkıp partisini kapatmaya kalkıyordu. Böyle bir şey olmaz. Avrupa'da son 60 yılda 4 siyasi parti kapatılmış, bizde ise Anayasa Mahkemesi 1961'de kuruldu. Bize baktığınız zaman 45-50 yılda 26 siyasi parti kapatılmış, bir tek Türkiye'de... Avrupa'da 40'ın üzerinde ülke var. Bir tek Türkiye'de 25-26 parti kapatıldı. Biz artık çocuklarımıza böyle bir Türkiye teslim etmemeliyiz. Gayret, bu gayrettir" diye konuştu.
Muhabir: Mümin Altaş/ Murat Aslan
Yayıncı: Ahmet Kayır - KONYA
Son Dakika › Yerel › Adalet Bakanı Ergin Konya'da Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?