CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, TBMM Genel Kurulunda görüşülen 4. Yargı Paketi Kanun tasarısı hakkında söz alarak "Açılım Sürecini" değerlendirdi.
CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar'ın TBMM Genel Kurulunda yapmış olduğu konuşma: "21 Mart 2013 tarihinde müebbede mahküm İmralı'daki kişinin imzasını taşıdığı iddiasıyla okunan metinden sonra halkımızın önünde iki yol bulunmaktadır. Birincisi, Türk ulusuna mensup olmanın, Türk Medeni Kanunu'yla günlük hayatını sürdürenlerin, 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesini özümsemiş olanların, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yanında olanların, hukukun bir gün herkese lazım olacağına inananların, doğdukları günden itibaren din, dil, ırk, mezhep, cinsiyet konusunda herhangi bir ön yargısı olmayanların, Cumhuriyete sonuna kadar bağlı, Türk Bayrağı'yla sorunu olmayanların, Türk diliyle sorunu olmayanların gidecekleri yol. İkincisi de, Türk ulusuna mensup olmak istemeyen, kendi genetik kodlarına dönmekle övünen, Medeni Kanun yerine Osmanlıyı örnek göstererek şer'i hükümlerin uygulanmasını isteyen, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü sevmeyen ve ondan kurtulmak isteyen, hukuk tanımayan; din, dil, ırk, mezhep konularında tamamen ön yargılı, Türk Bayrağı'nı sevmeyen ve istemeyen, Türk dili ile sorunu olanların gidecekleri yol. Bu yollardan birinin seçimi yapılacaktır. Bu düşünce, Sevr Anlaşması'ndan itibaren bu ülkenin parçalanması için her saniye uğraşanların düşüncesidir. Eğer böyle bir düşünce olmasa, yeni devletlerin kurumsallaşması için çalışan İngiltere'deki Westminster Demokrasi Vakfı en fazla yardımı niçin Barzani'den alsın? Beklentisi ne? Demokrasinin gelişmesi mi, ayrı bir devlet mi?
Soru kısa ve basittir; açılım sonucu geleceğini iddia ettiğiniz barış için şart olan, İmralı'daki, idama mahküm kişinin özgür kalması mıdır? Açılım sonucu geleceğini iddia ettiğiniz barış için Türk milletinden vazgeçilecek midir, vazgeçilmeyecek midir? Sizlerin bu iki kısa soruya vereceğiniz cevap, biraz önce bahsetmiş olduğum yollardan birine gitmemizi sağlayacaktır. Siz kendinize 'Kürt' diyeceksiniz diye benim "Türk milleti" kavramından vazgeçmemi isteyemezsiniz. Bugüne kadar kendimi 'Türk'üm diye tanıtmışım, vazmı geçeceğim? "Türk" kelimesi soya sopa, kana dayalı bir kavram değildir; bu ulusun çatısıdır, o çatıya dokunmaya da kimsenin gücü yetmez. O çatıyı yıkmaya kalkarsanız altında ilk siz kalırsınız. İçerisinde bulunduğumuz salonu aydınlatan avizeleri hiç saydınız mı? Saydıysanız bunun bir anlamı veya değeri olduğunu bilmekte misiniz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunda 16 adet avize bulunmaktadır. 16 ışık kaynağı bu salonu aydınlatır. Tarihteki 16 Türk devletinin, bu 16 Türk devletinin vermiş olduğu on altı ışık sizlere 'Türk milleti çatısını yok edin' diye verilmemiştir; on altı ışık 'Türk ulusunu yüceltin, tarihten ders alın ve dünyada hep ileri devletler seviyesinde olun' diye verilmiştir. Sayın Başbakan 'Hükümetin İnsanlarını' eleştirenlere 'Bizler baldıran zehrini içmeye hazırız' diyerek karşılık vermektedir. Sayın Başbakanın baldıran zehrini içtiğinin emareleri kendisinde ve yönetmiş olduğu ülkemizde ortaya çıkmaya başlamıştır. Sokrat, baldıran zehrini içmeden önce zehri hazırlayana nasıl içmesi gerektiğini sorduğunda, zehri yavaş yavaş içmesini, zehrin çabuk yayılması için yürümesini, son olarak da uzanmasını istemiştir. Baldıran zehrini bir dikişte içen Sokrat, yürüyüşüne başlamış, zehrin etkisiyle bacakları tutmayınca uzanmış ve sonunun gelmesini beklemiştir. Bacaklarından başlayan ölüm hızlı ve kararlı bir şekilde Sokrat'ı dünyadan almıştır. Cumhuriyetimizin ve ulusumuzun baldıran zehrini içenlerin durumuna düşmemesi dileklerimle sevgi ve saygılarımı sunuyorum" - AYDIN
Son Dakika › Yerel › CHP'li Baydar'dan Süreç Değerlendirmesi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?