Lezzet İçin Keçileri Kaçırmadı!

Urfa'da baklava denince ilk akla gelen isimlerden olan Üstüneller Baklavaları'nın sahibi Mehmet Üstüneller, keçi çiftliği kurarak yeni bir girişimde bulundu. Keçi sütünü bulmakta zorlandığı için böyle bir girişimde bulunduğunu kaydeden Üstüneller,"Şu anda 120 keçimiz var. Günlük yaklaşık 120 litre süt elde ediyoruz. Bu sütü dondurma yapımında kullanıyoruz. Keçilerimizin cinsi Saanen keçisi. Bir de Halep keçisi var. Bu keçilerin hem sütü fazla hem de dondurmaya ayrı bir lezzet veriyor. Bu keçiler daha verimli olduğu için bu keçileri tercih ediyoruz.

Gelibolu köyünde çiftliğimiz var. Keçilerimizi orada besliyoruz. Oradan gelen günlük taze sütü kullanıyoruz, bir de bizimki yaylım sütü. Yani diğer besi hayvanının sütünden daha lezzetli. Yaylım hayvanın sütü daha lezzetli, daha doğal ve daha faydalı" dedi.

'KÖYLÜYÜ BİLİNÇLENDİRİYORUZ'

Sadeyağını kurdukları sistemle kendilerinin temin ettiğini belirten Üstüneller, "Şu anda biz köylerden topluyoruz tereyağı. Gıdacılar sitesinde bir imalat kurduk. Orada kendi yağımızı temin ediyoruz. Bizim birinci sınıf baklavacılar Urfa'da yağı tüccarlardan alır. Biz direkköylüden alıyoruz. Hem köylü kazansın hem de köylüyü teşvik etmek için böyle bir girişimde bulunduk. Mesela tüccar kilosunu 7 TL'den alıyorsa biz köylüye 2 TL daha fazla veriyoruz. Ayrıca köylüyü teşvik ediyoruz. Biz diyoruz ki, bu yağı bizim eski tabirle 'hîz' var, koyun derisinden yapılır, yağı buna koyun biz 2 TL fazla verelim. Onun yağı daha lezzetli oluyor. Yağı birebir köylüden alıyoruz. Bu konuda köylüyü bilinçlendiriyoruz, köylü kendi malını kendi satsın" diye konuştu.

'İNSANLARIMIZ BUNUN FARKINDA DEĞİL'

"Köylüye kışın gel 10 bin TL al, yazın yağı yarı fiyatına elinden al" gibi bir anlayışın köylüye yerleştirildiğinden yakınan Mehmet Üstüneller, "İlk defa Urfa'da biz bunu değiştirdik. Biz bunu yaparken çok tüccar işi bıraktı. Bizim bir kapasitemiz var. Bizimki yüzde 100 sadeyağ olduğu için 700-800 teneke yağı biz kendimiz tüketiyoruz. Biz bu keçi sütünü millete satıyoruz. Mesela Tunceli'de buna şahit oldum. Bir bayan geldi dedi ki, 'bana keçi sütü ver, Tunceli'ye götüreceğim.' Ben şaşırdım tabi. Tunceli'de keçi yok mu yani? Bunu tabi bir tane Konyalı işadamından da duydum. Dedi ki, 'Mehmet Bey ben de burada keçi besleyeceğim.' Dedim, 'Tarık Bey Hatay gibi yer varken, Maraş gibi yer varken, Urfa fazla keçiye müsait bir yer değil. Niye sen burada keçi beslemek istiyorsun? ' 'Mehmet Bey buranın keçisinin peynirinin tenekesi 100 TL ise Antakya'nın 50 TL'dir. Buranın keçisinin sütünde asit oranı daha yüksek' dedi. Zaten Urfa bu sadeyağ konusunda diğer gıda konularında ayrı bir lezzete sahip. Keçi sütünün de ne kadar faydalı olduğu bilimsel olarak da ortada. Ama bizim insanlarımız bunun farkında değil" diye belirtti.

'TEŞVİK AMACIYLA YAPTIK'

Urfa'da girişimcilik konusunda gerekli adımların atılmadığını vurgulayan Üstüneller, kendisinin yıllarca il dışında bulunduğunu ve Urfa'ya geldikten sonra birçok insanın kendisini örnek aldığını kaydetti. Urfa'da birlikte hareket etme kültürünün gelişmediğini belirten Üstüneller, "Biz keçi sektöründe büyümeyi düşünmüyoruz. Niye düşünmüyoruz? Çünkü biz bu işi insanları teşvik etmek amacıyla yaptık. Biz diyoruz ki, başka insanlar bu işi yapsın. Biz kendi işimizi yapalım. Gerçeği konuşmak lazım. Ben keçi sütü çok aradım, bulamadım. Mecbur böyle bir şeye başvurduk. Keçi sütünün kilosu şu anda 3 TL 25 kuruş ve perakende satıyoruz. Hatta doktorların dediğine göre anne sütüne en yakın olan keçi sütüymüş. Hem ayrı bir lezzeti var, bir de doğal ortamda yayıldığı için besicilikten yüzde 100 farklı. Çok kazançlı bir şey. İnşallah insanlarımız bunu yapar" dedi.

'ANTEPLİLER GÜZEL BİR SİSTEM KURMUŞ'

Urfa'nın kendine has bir lezzet kültürü olduğunu söyleyen Üstüneller, sadeyağını örnek vererek, "Mesela Güllüoğlu, Urfa'dan sadeyağı almamak için çok çaba harcadı. Çünkü Urfa'nın yağının fiyatı oldukça yüksek. Avusturalya'dan getirdi, Hollanda'dan getirdi ama tutmadı. Bizim Urfa yağının ayrı bir lezzeti var baklava için ve yağın yüzde 85'i baklava için kullanılır. Şimdi Antepliler güzel bir sistem kurmuş. Örneğin Karakoyunlu un fabrikası. Babadan oğula geçen, üç nesil devam eden bir sektör. Karakoyunlu eski değirmendir. Siz gidip beş torba un isterseniz, size üç torba verir. Kaliteyi oturtmak için hiç taviz vermezler" diye belirtti.

'PARA İÇİN HER ŞEYİ KULLANIRLAR'

Geçen yıl fıstık fiyatlarının yüksek olmasından dolayı sıkıntı yaşayan baklava sektörünün, bu yıl da dolu yağışı sebebiyle yüksek fiyatların görülebileceğini kaydeden Üstüneller, devletin bu duruma el atması gerektiğini söyledi. İkinci, üçüncü sınıf baklavacıların Afgan ve İran fıstığı kullandığına dikkati çeken Üstüneller, bu fıstıkların piyasaya sürülmesiyle birinci sınıf baklavacıların yerli fıstık bulma konusunda sıkıntılarının azalacağını söyledi. Sadeyağın ancak yerli fıstıkla lezzet bulabileceğini belirten Üstüneller, "İran fıstığını bu sadeyağla buluşturduğunuzda o lezzeti yakalayamıyorsunuz. Bizim baklavamız yüzde 100 yerli malı. Urfa'da ucuz baklava satan kesinlikle bu fıstıklardan kullanıyor. Ben fıstığı 86 TL'den alıyorum. Adam 12 TL'ye baklava veriyor. Nasıl kullanacak? Her şeyi kullanır. Adamın zaten amacı para. Amacı kalite değil. Bizim Urfa'nın en büyük eksikliği de markaya önem vermemek. Her şeyin önüne parayı koymak. Paradan önce iz bırakmak gerekiyor" dedi.
(Kaynak: Gazeteipekyol)