Davutoğlu TRT Ortak Yayınında Soruları Yanıtladı - Son Dakika
Güncel

Davutoğlu TRT Ortak Yayınında Soruları Yanıtladı

Davutoğlu TRT Ortak Yayınında Soruları Yanıtladı

Başbakan Davutoğlu: (5) "Yapılan yeni bir anketin sonucuna göre, '6 7 Ekim olaylarını doğru buluyor musunuz' diye sorulduğunda Kürt kökenli vatandaşlarımızın yüzde 70 75'i yanlış bulduğunu ifade ediyor, sadece Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da.

20.11.2014 01:58

Başbakan Ahmet Davutoğlu, yapılan yeni bir anketin sonuçlarını paylaştığını belirterek, "(6-7 Ekim olaylarını doğru buluyor musunuz) diye sorulduğunda Kürt  kökenli vatandaşlarımızın yüzde 70-75'i yanlış bulduğunu ifade ediyor, sadece Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da. Diğeri de 'doğru buluyorum' demiyor, fikir beyan etmiyor. Çok küçük bir marjinal kesim yüzde 15-20 gibi bir kesim 'evet doğrudur' gibi bir noktaya geliyor ki bu kadar büyük bir oranın buna karşı çıkması ve devlete dönüp 'benim kamu düzenimi koru' diye seslenmesi çözüm sürecinin en önemli başarısıdır bence" dedi.

Davutoğlu, TRT ortak yayınında soruları yanıtladı.

Davutoğlu, "700 küsur milyar liranın 166 milyarı Güneydoğu'ya yatırım olarak gitti. Bütün bunlara rağmen bu sorun çözülemiyorsa demokrasi enjeksiyonları acaba yeterli olmuyor mu, acaba müzakere, görüşme, karşı tarafta muhatap alma gibi bir mesele yok mu" sorusu üzerine, "Biz bunları yapmamış, bu demokrasiyi yaşamamış olsaydık, ülke 12 Eylül ya da 28 Şubat şartlarını yaşıyor olsaydı, bölge bir de böyle bir türbülansa girdiği dönemde acaba Türkiye iç bütünlüğünü, barışını koruyabilir miydi?" ifadesini kullandı.

Çözüm sürecinin şu anda kendi doğasıyla işlediğini dile getiren Davutoğlu, bu nedenle 6-7 Ekim olaylarının Kürt vatandaşlarda örgüte ve örgütün alandaki destekçilerine karşı bir tepki doğurduğunu söyledi.

Yeni bir anketin sonuçlarını açıklayan Davutoğlu, "(6-7 Ekim olaylarını doğru buluyor musunuz) diye sorulduğunda Kürt  kökenli vatandaşlarımızın yüzde 70-75'i yanlış bulduğunu ifade ediyor, sadece Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da. Diğeri de 'doğru buluyorum' demiyor, fikir beyan etmiyor. Çok küçük bir marjinal kesim yüzde 15-20 gibi bir kesim 'evet doğrudur' gibi bir noktaya geliyor ki bu kadar büyük bir oranın buna karşı çıkması ve devlete dönüp 'benim kamu düzenimi koru' diye seslenmesi çözüm sürecinin en önemli başarısıdır bence" diye konuştu.

Davutoğlu, bir türbülans yaratılmak istendiğinde yöre halkının bunu istemediğini açık bir şekilde gösterdiğini kaydederek, "Nihayette olması gereken silahların terkidir" değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'de Kürtlerin kimliğinin dahi Türkiye'nin baskı ve çabalarıyla verildiğini dile getiren Davutoğlu, bundan sonraki aşamada olacaklarla ilgili de şöyle konuştu:

"1 Ekim'de de her ne kadar 'bize bir yol haritası verilmedi' gibi birtakım geriye dönük şeyler yapılmış olsa da kendileri de çok iyi biliyorlar ki bizimle yaptıkları görüşmede 'şu konularda mutabıkız değil mi' diye kendilerine belli aşamalar ifade edilmiştir ve bu konularda mutabık olunduğu, özellikle de kamu düzeni konusunda, bakın bunu tekrar söylüyorum, kamu düzeni üzerinde herhangi bir ipotek kabul etmeyiz. Çözüm süreci bahane edilerek, kimsenin böyle bir ipoteği Türkiye üzerine bir Demokles'in kılıcı gibi tutturmasına izin vermeyiz. Ha bunda anlaşmışsak, ondan sonra ne talep ediliyorsa hep beraber bu konuşulur."

-Yerel yönetimler-

Davutoğlu, "Yerel yönetimleri konuşacak mısınız" sorusu üzerine, "Büyükşehir Yasası, Türkiye'nin Tanzimat'tan bu yana yapılmış en büyük devrimsel yerinden yönetim hamlesidir. Bunun yeterli olup olmadığını sosyal dinamikler gösterir. Bunları yetersiz gördüğünüzde size sorarlar, 'ne istiyorsun sen'... Eğer bu ülkede bir ayrılıkçılık, Suriye, Irak gibi bir etnik temelli politika istiyorsan bu çözüm süreci değil bu başka bir şey" yorumunu yaptı.

"Yerel yönetimler üzerinden kendilerini yönetmek istiyorlarsa bunu biz tolere edebilir miyiz devlet olarak" sorusunu Davutoğlu, şöyle yanıtladı:

"Kendileri dediğiniz bir kere kim? Kendileri dediğiniz şey, Türkiye o kadar kozmopolit bir toplum ki 'Kürtlerin otonomisi' denirse peki İstanbul'da da mı, Kürtlerin yoğun olduğu yerlerde otonom alanlar tanıyacağız? Mesela Konya'nın kuzeyinde Kürt yoğunluklu ilçeler var. Yani böyle bir yapıya mı geçeceğiz? Türkiye Lübnanlaşacak mı yani? Böyle bir talep varsa bu olmaz. Onun için zaten son dönemde çözüm süreci bağlamında HDP'den, birçok yerden gelen 'biz üniter devlete karşı değiliz' ifadeleri bu anlamda bizim için çözüm sürecinin ayrılmaz parçasıydı. Ayrıca da kusura bakmasınlar ama Kürtleri temsil hakkını kimse HDP'ye veya PKK'ya vermiş değil. Biz AK Parti olarak iddialı bir şekilde söylüyoruz, biz Kürtleri daha çok temsil ediyoruz."

-"Birisi 'şu bölge bana ait' derse 'kusura bakma' derim"-

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Onlar isyan ettiler ve 30 yıldır o isyanı bastırmaya çalışıyoruz, onlarla görüşüyoruz isyanı bastırmak için" değerlendirmesi üzerine de "Kürtleri temsil ederek 'biz yerinden yönetelim' dediğinizde o zaman Doğu Anadolu'daki ve Güneydoğu Anadolu'daki en büyük parti olan AK Parti gerçeğini yok saymış oluyorsunuz. Onların temsilinden daha fazla biz temsil ediyoruz. Birkaç ili çıkardığınızda il ortalaması itibarıyla da AK Parti'nin temsil gücü daha yüksek" ifadesini kullandı.

CHP'ye, MHP'ye "Siz de gidin alana" çağrısında bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, bu hafta sonu Patnos'ta olacağını ve seçim kampanyalarına da Hakkari'den başlayacağını bildirdi.

Davutoğlu, önüne ne çıkarsa çıksın hem Başbakan hem de bu ülkenin taşına, toprağına aşık bir vatandaş olarak Türkiye'nin her yerine gideceğini vurguladı.

"Birisi şu bölge bana ait derse 'kusura bakma' derim. O bölge de bana ait ama şu bölge de sana ait, her bir bölge herkese ait" açıklamasında bulunan Davutoğlu, bunun yok edilmesi halinde çözüm süreci ne üretirse üretsin çözüm olmayacağını, sonunun da gelmeyeceğini belirtti.

Başbakan Davutoğlu, "Yani anladığımız, silahın susması, siyasi alanın açılması, çözümden bunu anlıyoruz" değerlendirmesiyle ilgili de şunları söyledi:

"Şunu da yapabilir; bir siyasi parti kurar, 'ben şu yönetim biçimini istiyorum' der. Kürt veya Kürt olmayan birisi 'federal yönetim iyidir' diye bir görüş beyan edebilir, bunun için bir parti teklif edebilir, bunun için bir siyasi hareket başlatabilir. Bu bir fikir özgürlüğüdür ama onu yapacağım diye silaha başvurursa bu suçtur. Dünyanın her yerinde suçtur, yalnız Türkiye'de değil ama herkes siyasi görüşünü ifade eder. Ben Meclis'te bazen oturduğumda hem mutlu oluyorum Türkiye'nin geleceği itibarıyla hem de bir anlamda, bazen tartışmanın dozu artınca tedirgin oluyorum ama mutlu da oluyorum, birbirine çok zıt iki parti HDP ile MHP yan yana oturuyor, hepsi de çıkıp kendi görüşünü ifade ediyor."

-"Arkadaş sen ne istiyorsun' diye sorarım"-

Başbakan Davutoğlu, herkesin fikrini ifade etme, siyasi örgütlenme özgürlüğü olduğunu vurgulayarak, daha önce, cumhurbaşkanı seçiminde Selahattin Demirtaş'ın aday olmasından ve kullandığı dilden çok mutlu olduğunu söylediğini de anımsattı.

Davutoğlu, "O Selahattin Demirtaş'tan 6-7 Ekim'de Türkiye'nin sadece bir kesimine, o bir kesimin de küçük bir kesimine hitap eden bir dil çıkarsa bu siyaset dili değildir. Bu dili başka biri, başka bir etnik grup için kullansa ona da aynı şeyi söylerim. Biz dilimizi Türkiye'nin her yerine hitap eden bir dil haline getirmek durumundayız" diye konuştu. Davutoğlu, 6-7 Ekim olaylarında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tutumunun takdire şayan olduğunun da altını çizdi.

"Önemli olan ne istediğiniz konusunda zihninizin açık olması ve dilinizle zihniniz, dilinizle eyleminiz arasında da bir fark olmaması. 'Çözüm çözüm' deyip de Diyarbakırlı annelerin çocuklarını kaçırıyorsanız, 'arkadaş sen ne istiyorsun' diye sorarım ben" ifadesini kullanan Başbakan Davutoğlu, kaçırılan çocukların geri gelmesi için devletin bütün gücünü kullanacağını da sözlerine ekledi.

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Davutoğlu TRT Ortak Yayınında Soruları Yanıtladı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement