Pazarı Pazartesiye bağlayan gece İdlib'de yaşanan gerginlik, Türkiye ve Suriye orduları arasında son dönemde yaşanan en ciddi sıcak çatışmaya neden oldu. Suriye ordusunun Türk askeri konvoyuna saldırısında yedi asker ve biri sivil Türk vatandaşı hayatını kaybetti. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türk ordusunun 54 farklı Suriye askeri hedefini vurduğunu, 76 Suriye askerinin "etkisiz hale getirildiğini" açıkladı.
Pazartesi günü Türkiye ve Rusya Dışişleri Bakanları Mevlüt Çavuşoğlu ve Sergey Lavrov'un telefon görüşmesinin ardından gerilimin azaldığı gözleniyor. Ancak tarafların pozisyonlarından geri adım atmama kararlılığında olmaları riskin devam ettiğini gösteriyor.
Son 36 saatte yaşanan gerginlik sürecinde şu unsurlar ön plana çıkıyor:
Suriye ordusu, 2019 yılının Mayıs ayında başlattığı ve aşamalı olarak genişlettiği operasyonları stratejik hedeflerine ulaşana kadar devam ettireceğini gösterdi. Rusya'nın bu konuda tam desteğini alan Suriye yönetimi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 7 Ocak'taki Şam ziyareti ardından operasyonlara daha da hız verdi.
Beşar Esad yönetiminin ilk hedefi, Eylül 2018'de Türkiye ile Rusya'nın uzlaştığı İdlib mutabakatında yer alan M4 ve M5 karayollarını "kendi kontrolünde" trafiğe açmak ve başkent Şam'ı Lazkiye ve Halep'e bağlayan ana ulaşım hattını ele geçirmek.
Ocak ayında gerçekleştirilen operasyonlarda bölgenin ikinci önemli yerleşim birimi olan Maraat El Numan'ın ele geçirilmesi ve daha sonra aynı hatta bulunan Serakib'e doğru harekete geçilmesi bu hedefe ulaşılması açısından kritik gelişme oldu. Böylece bölgedeki askeri de denge, Şam yönetimi lehine ciddi şekilde değişti.
Suriye ordusunun bu hareketliliği, Türkiye açısından üç temel sorun ortaya çıkardı:
İdlib'de yaşanan gerilim, Suriye'nin geleceğine ilişkin tamamen farklı görüşlerde olan ancak pragmatik hedeflere bağlı kalarak işbirliğini devam ettiren Ankara ve Moskova açısından yeni bir test oldu. Rus ve Türk makamları, Türk konvoyunun hareketi konusunda önceden bilgilendirme yapılıp yapılmadığı konusunda farklı açıklamalar yaparak sahadaki koordinasyon açısından soru işaretlerine neden oldular.
Ancak buna rağmen, gerilimin azaltılmasında etkili mekanizma, iki ülke dışişleri bakanlarının telefon görüşmesi oldu. Moskova'dan yapılan açıklamada, iki tarafın Eylül 2018'de varılan uzlaşmayı tam olarak uygulama konusunda uzlaştıklarını açıkladı. Açıklamada, "Bu kapsamda ılımlı teröristlerin terör unsurlarından hızlı bir şekilde ayrılması, siviller ve Suriye askeri güçlerine dönük provokasyonlara bir an önce son verilmesi vurgulandı," ifadeleri kullanılarak Soçi Mutabakatı'na göre Türkiye'nin yükümlülüğünde olan unsurlara dikkat çekildi.
Çavuşoğlu, 4 Eylül günü yaptığı açıklamada, İdlib'de Rusya'nın rolüne dikkat çekerek, Moskova'ya önemli görevler düştüğünü kaydetti. Lavrov'a rejim saldırılarının bir an önce sonlanması ve "bir şeyler yapmak" gerektiğini söylediğini anlatan Çavuşoğlu, Astana sürecinin "tamamen çökmese bile ağır yara aldığı" mesajını muhatabına ilettiğini kaydetti.
İki ülke dışişleri bakanlarının görüşmesi ve gerilimin azalmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin arasında da bir telefon görüşmesinin yapılabileceği kaydediliyor.
Son Dakika › Dünya › İdlib'de Türkiye ve Rusya arasındaki temaslar sonrası gerginlik azalıyor, bundan sonra ne olacak? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?