Rehberlik servislerinde temel eksiklik: bireyin mensubu olduğu toplumsal çevre veya ortamı yeterince dikkate almamaktır. Oysaki hiçbir insan doğuştan psikolojik problemli doğmamıştır. Öğrenci, mensup ve ait olduğu aile ve sosyal çevresiyle kimliğini ve kişiliğini oluşturur. Bireyin yaşadığı çevre, sosyalleştiği kurum ve içinde bulunduğu sosyo-kültürel ve ekonomik bağlam bireyin ahlaki gelişimini, psikolojik yapısını, zihniyet anlayışını ve kişisel tercihlerini etkileyecektir. Ailesi ve sosyal çevresiyle bireyi inceleyen de elbette ki sosyologdur. Dolayısıyla, okul sosyoloğu öğrenciyi sosyal çevresiyle bir bütün içinde araştırır. Şu ana kadar bireyi çevresinden kopuk bir şekilde ele alan bir rehberlik hizmeti söz konusu olduğu için okullarımız şiddet ocağı haline gelmiş, çocuklarımız okul önlerinde çetelerce tehdit altında, küçük bedenleriyle tecavüze uğrayan öğrenci sayımız çok, okuldan kaçan, suça sürüklenen, istismar edilen, sapkın davranışlar gösteren öğrenci sayımızda artış var.
Oluşturulan istatistikî veriler ise analiz açısından büyük önem taşımaktadır: Milliyet Gazetesi'nin 23 Mayıs 2013 tarihli haberinde yayımlanan Adalet Bakanlığının bir soru önergesi karşısında verdiği yanıtlara göre İstanbul'da 2011 yılında 1.486 tecavüz, 2.488 çocuk istismarı, 2.223 çocuk için taciz davası açıldı. Açılan davalar baz alındığında İstanbul'u tecavüzde İzmir (568), çocuk istismarında Ankara (1162) izledi. Adana'da 461 tecavüz, 656 çocuk istismarı ve 291 taciz davası açıldı. Antalya 432 tecavüz, 548 çocuk istismarı, 473 taciz davasıyla dikkat çekti. Gaziantep 558, Bursa 545, Mersin'de 500 çocuk istismarı davası açılırken Kayseri'de de 263 tecavüz davası, 374 çocuk istismarı davası ve 273 taciz davası görüldü. Konya 609 çocuk istismarı davasıyla ilk 5 il arasında yer aldı. Konya 354 tecavüz ve 438 taciz davasıyla da utandıran listede ön sıralarda yer aldı. Samsun'da ise 418 çocuk istismarı davası açıldı. Tunceli'de 2011 yılında 3 tecavüz, 5 çocuk istismarı, 3 taciz davası açıldı. Diyarbakır'a ait veriler ise şöyle; Tecavüz davası: 92, çocuk istismarı davası: 193, taciz davası: 75. Korkutucudur ki okullar son yıllardan itibaren "güvenli ortamlar" olmaktan giderek uzaklaşma eğilimi içerisindedir. Okullarımızda yaşanan bunun gibi pek çok faktör her okulda rehber öğretmenin yanında bir "okul sosyologu" istihdamını şart kılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 4+4+4 sistemiyle Milli Eğitim sisteminin radikal yeniden dönüşümünde, rehberlik sistemi önemli hale gelmektedir. Rehberlik sisteminde okul sosyologları önemli bir boşluğu dolduracaktır.
Okul sosyologu, Rehberlik Hizmetlerinin sosyolojik-psikolojik bütünlüğünün birinci ayağını oluşturur. Rehberlik Sisteminin bütüncül bir anlayışla hareket etmesinin önemli bir göstergesidir. Rehber öğretmen-okul sosyologu eşgüdümlü çalışarak sorunları birlikte çözecek. Sosyal çevresiyle birlikte bütüncül bir şekilde bireyi inceleyen sosyologun kendisidir. Sosyologlar geniş sosyolojik analizlerle öğrenciyi toplumun ve çevresinin bir parçası olarak ele alacak, şiddet potansiyeli olan, suça itilen, baskı gören, risk altındaki öğrencinin problem durumu oluşmadan tespitini yapacak, rehber öğretmenle soruna müdahale ederek gerekli çalışmaları yürütecek ve bu şekilde problem oluşmadan önlenmesi sağlanmış olacaktır. Şu durumda iyileştirici değil "önleyici" rehberlik anlayışı ile hareket edilmiş, çocuklarımızın ve dolayısıyla toplumumuzun daha sağlıklı gelişmesi sağlanmış olacaktır.
Okul Sosyologunun Görevleri:
Okulun halkla ilişkiler faaliyetini, veli-öğretmen-okul idaresi ilişkilerini organize etmek.
Okul-aile birliğinin düzenli çalışması için rehberlik,
Aile monografileri yaparak ailelerin sosyolojik profilini ortaya çıkarmak. Böylece öğrencileri ailesi ve sosyal çevresi bağlamında değerlendirme imkanı sağlamak,
Öğrenci sorunlarını belirlemek için sosyolojik araştırmalar yapmak
Öğretmenler arasında sosyal ilişkileri güçlendirecek sosyal ve kültürel faaliyetler organize etmek.
Öğretmenlerin sorunlarını tespit etmek, okul idaresiyle çözüm yolları üretmek,
Sınıflarda "sosyometri" uygulamaları yaparak sınıftaki toplumsal ilişki örüntüsünü ortaya çıkarmak ve sınıf öğretmenine danışmanlık yapmak,
Dezavantajlı öğrenci ve ailelerine destek ve yardım sağlamayı, uyuşturucu, sigara, internet bağımlılarını belirleyip onların tedavisi için yönlendirilmek. Bir nevi "yaşam koçluğu" yapmak,
Şiddetin yoğun olduğu okul sisteminde riskli davranışlı öğrencileri tespit edip rehberlik ve psikiyatri eş güdümünde çözüm üretmek, j. Okul çevresindeki tüm aileler ile görüşüp, sosyal durum çalışması yaparak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile de eş güdüm içinde çalışmak,
Öğretmen ve öğrencilerin sorunlarının saptanması,
Anket çalışması ile öğrencilerin sosyolojik profilinin tespiti,
Öğrencilerin, velilerin, öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin düzenli olarak sosyolojik analizlerinin yapılması,
Sosyal sorunlara çözüm üretilmesi,
Buradan hareketle "Okul Sosyoloğu" projesi çok yerinde bir karardır. Diğer mühim bir konu da liselerimizde "sosyoloji" dersinin Felsefe Grubu Öğretmenliği çatısından çıkartılarak bağımsızlaştırılıp zorunlu hale getirilmesi ve bu dersin sadece alanında uzman sosyoloji mezunları tarafından verilmesidir. Sosyoloji liselerde zorunlu hale getirilmeli ve sosyolojinin alt dalları da ders olarak verilebilmelidir.(siyaset sosyolojisi, kent sosyolojisi, ahlak sosyolojisi, din sosyolojisi, iletişim sosyolojisi...) Çünkü sosyoloji eğitimi almış bir birey kendi toplumu hakkında bilgi sahibi olacak ve öncelikle kendisini sonra da diğer insanları tanıyacaktır. Bilinçli seçmen yetişmiş, boş fikirli değil idealleri olan, diğer insanlarla "duygudaşlık" çerçevesinde ilişkiler geliştirebilen bireyler yetişmiş olacaktır. Bu sayede iletişimsizlik nedeniyle çıkan çatışmalar da önlenmiş olacaktır. Çünkü haberlere yansıyan veya yansımayan birçok çatışmanın temelinde "iletişimsizlik" yatmaktadır. Bu nedenle sosyoloji eğitimi okullarda elzemdir.
Milli Eğitim Bakanlığı'nda bütün okulları kapsayacak şekilde "Okul Sosyologu" kadrosu ihdas edilmelidir. Okul sosyologu atamasına bir geçiş niteliği kazandıracak uygulama ise Rehberlik Araştırma Merkezlerine sosyolog tahsisidir. Şöyle ki Milli Eğitim Bakanlığı'nın Rehberlik Ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği'nin 4.Maddesine "Sosyolog" unvanı aşağıdaki gerekçelerle eklenerek hizmet kalitesi arttırılmalıdır.
Saha çalışması konusunda yoğun eğitim alan ve bu konuda tecrübeli olan sosyologlar, hizmet verdikleri bölgede toplumun ekonomik, sosyal, kültürel vb. özelliklerinin ve gereksinimlerinin belirlenmesine ilişkin çalışmalar yapacak ve elde ettikleri sonuçlar, danışma hizmeti alan bireylerin topluma kazandırılması aşamasında bilimsel gerçeklik açısından önemli bir dayanak teşkil edecektir.
Eğitim Kurumlarında toplum yaşamına ilk adımını atan bireylerin sosyalleşmesi ve topluma uyum sürecinde bilimsel açıdan önemli rol üstlenecek olan Sosyologlar, konuya sadece birey açısından değil, toplum açısından da bakabilecek, toplum çıkarlarını da göz önünde bulundurarak bireyi yönlendirecektir.
Son Dakika › Eğitim › Çağdaş Türkiye'de 'OKUL Sosyoloğuna' İhtiyacımız Var - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?