Maliye Bakanı Naci Ağbal, "Türkiye ekonomisi 2011-2017 döneminde yıllık ortalama yüzde 6,4 büyümüştür. Bu dönemde büyüme oranı, Çin ve Hindistan hariç, gelişmekte olan ülkelerde ortalama yüzde 3,3, ABD ve avro bölgesinde ise sırasıyla yüzde 2,1 ve yüzde 1,1 olarak gerçekleşmiştir" dedi.
2018 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ve 2016 Kesin Hesap Kanun tasarısı ile Sayıştay Raporları görüşmeleri TBMM Genel Kurulu'nda başladı.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, TBMM Genel Kurulu'nda Bakanlar Kurulu üyelerine ve milletvekillerine 2018 bütçesi hakkında sunum yaptı.
Bakan Ağbal, 2003-2007 döneminde yıllık ortalama yüzde 5,1 büyüyen küresel ekonominin krizi takip eden 2011-2017 döneminde yıllık ortalama 3,6 büyüdüğünü hatırlatarak, "Bu dönemde ortalama büyüme oranı gelişmiş ülkelerde yüzde 2,7'den 1,8'e, gelişmekte olan ülkeler de ise yüzde 7,7'den yüzde 5'e düşmüştür. Büyüme oranlarının aşağıya gelmesinde küresel ekonomide yaşanan makroekonomik sorunlar, politik ve demografik faktörler ile jeopolitik gerginlikler etkili olmuştur. Verimlilik artışını destekleyecek reformlarda gecikme yaşanması, borçluluk oranlarının her yıl artması, bankacılık sistemlerindeki sorunların giderilememiş olması, korumacılık eğilimlerinin artması, yaygın ve kronik göç sorunlarının ortaya çıkmasıyla global nüfusun yaşlanması global kriz sonrası dönemde potansiyel büyüme oranını sınırlayan temel faktörler olmuştur. Kriz sonrası dönemde küresel ticarette küresel büyüme oranlarında yaşanan düşüşten daha belirgin kayıplar yaşanmıştır. Küresel finansal kriz sonrası dönemde zayıf seyreden ekonomik büyüme 2016 yılının ikinci yarısından itibaren canlanma trendi içerisine girmiştir. Büyümenin genele yaygın olduğu görülmektedir. Bu canlanmada gelişmiş ülkelerdeki güçlenen ekonomik faaliyetler etkili olmaktadır. Küresel politik risk ve belirsizliklerin nispeten azalmış olması, finansal koşullardaki elverişli ortam, toparlanan emtia fiyatları ile tüketici ve yatırım güvenindeki artış küresel ekonomik faaliyetlerdeki canlanmayı desteklemektedir" ifadelerini kullandı.
Ağbal, şöyle konuştu:
"2016 yılında yüzde 3,2 oranında büyüyen küresel ekonominin 2017 yılında yüzde 3,6 büyümesi beklenmektedir. 2018 yılında ise daha çok gelişmekte olan ülkelerin sürükleyeceği büyüme trendi içerisinde küresel ekonominin yüzde 3,7 büyümesi beklenmektedir. Küresel ticaret 2003-2007 döneminde yıllık ortalama yüzde 8,5 büyümüşken 2011-2017 döneminde büyüme oranı yarıdan daha fazla, 3,8'e gerilemiştir. 2016 yılının ikinci yarısından itibaren canlanan global ekonomik faaliyetler küresel ticareti de olumlu yönde etkilemiştir. Bu çerçevede, 2017 yılında küresel ticaretin yüzde 4,2 büyümesi beklenmektedir."
Türkiye ekonomisi hakkında bilgi veren Ağbal, "Küresel ekonomiye ilişkin bu gelişme ve beklentiler, Türkiye ekonomisi üzerinde orta vadeli program döneminde dış talep, sermaye girişleri, finansman ve fiyatlar kanalıyla doğrudan; üretim, yatırım ve istihdam yönüyle de dolaylı olarak çeşitli etkiler meydana getirecektir. 2016 yılının ikinci yarısından itibaren küresel ekonomik faaliyetlerde ve özellikle avro bölgesi ekonomilerinde ortaya çıkan canlanma ile genele yaygın ekonomik büyüme, 2018-2020 döneminde dış talep kanalı üzerinden ekonomik büyüme oranlarımızı yukarıya çekecektir. Yani dış konjonktürdeki olumlu gelişmeler, Türkiye ekonomisine büyüme bakımından olumlu yönde yansımaları da içermektedir. Ayrıca emtia ihracatçısı ülkelerde iyileşen büyüme görünümü ve jeopolitik gerginliklerin azalması da başta yakın ticari ve ekonomik ilişkiler içinde olduğumuz ülkeler üzerinden ihracatımıza ve turizm gelirlerimize önemli katkılar sağlayacaktır. Küresel emtia ve varlık fiyatlarındaki dalgalanmanın azalması, finansal piyasaların istikrar kazanması ve küresel ticaretin artması Türkiye'nin orta vadede cari işlemler dengesinin sürdürülebilirliğine katkı yapacak, finansal istikrarımıza destek sağlayacaktır. Gelişmiş ülke merkez bankalarının genişletici para politikalarından çıkış sürecini kademeli ve yıllara yaygın bir şekilde uygulamaları, küresel finansal koşulların hem beklentiler hem de finansman kanalıyla büyümemize mutlaka destek verecektir. Bu gelişme, gelişmekte olan ülkelere yönelik güçlü sermaye akışını destekleyecektir. Bu kapsamda önümüzdeki yıllarda ülkemize yönelik küresel sermaye akımları da bu gelişme ortamı içerisinde olumlu bir görünüm arz edecektir" şeklinde konuştu.
AK Parti hükümetlerinde uygulamaya koydukları ekonomik politikalar sayesinde bu dönem yüksek büyümenin tesis edildiğini, ekonomide yapısal dönüşümün gerçekleştirildiğini, yatırımın, üretimin, istihdam ve verimliliğin arttığını, enflasyon ve faizlerin düştüğünü, refahın ve gelir adaletinin pekiştirildiği bir dönem olduğunu söyleyen Ağbal, "Bizden önceki son on üç yılda ekonomide ortalama büyüme oranı yüzde 3,6'yken 2003-2007 döneminde yüzde 7,3, 2010-2017 döneminde yüzde 6,7, 2003-2017 döneminde ise ortalama yüzde 5,7 büyüdük. Küresel finansal kriz sonrası dönemde birçok ekonomi düşük büyüme sarmalına girmişken Türkiye ekonomisi bu dönemde güçlü büyüme trendini devam ettirebilen nadir gelişmekte olan ülkelerden birisi olmuştur. Türkiye ekonomisi 2011-2017 döneminde yıllık ortalama yüzde 6,4 büyümüştür. Bu dönemde büyüme oranı, Çin ve Hindistan hariç, gelişmekte olan ülkelerde ortalama yüzde 3,3, ABD ve avro bölgesinde ise sırasıyla yüzde 2,1 ve yüzde 1,1 olarak gerçekleşmiştir" dedi.
Ağbal, ihracatta ilk 5 ülkenin ağırlığı on beş yıl önce yüzde 46,5 olduğunu hatırlatarak, "Türkiye'nin ihracatı az sayıda ülkeye bağımlıydı. Şu anda bu oran yüzde 33'e kadar düştü. Ne yapmış olduk? Bağımlılığı bu anlamda azalttık, ihracatta pazar çeşitlemesine, ülke çeşitlemesine gitmiş olduk. Dünya ticaretindeki toplam payımız on beş yıl önce yüzde 0,66'yken şu anda bu oran yüzde 1'i geçti. 15 yıl önce Türkiye'de sadece bir sektörde 5 milyar dolardan fazla ihracat yapılabilirken şu anda Türkiye'de 10 sektör 5 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştiriyor. On beş yıl önce bir milyar doların üzerinde ihracat yapılan ülke sayısı sadece 8'di, şu anda bu sayı 32'ye çıktı; bu da Türk ihracatının geldiği aşamayı göstermektedir. Bir milyar doların üzerinde ihracat yapılan ürün sayısı 2003 yılında 9'du, şu anda bir milyar doların üzerinde ihracat yapılan ürün sayısı 33'e çıkmış oldu. On beş yıl önce bir milyar doların üzerinde ihracat yapan il sayısı sadece 5'ti, şu anda bir milyar doların üzerinde ihracat yapan şehir sayısı 17'yi aşmış oldu" ifadelerini kullandı.
Ağbal şunları kaydetti:
"2003 yılında Türkiye'de 70 organize sanayi bölgesinde 26 bin işletme vardı, şu anda Türkiye'de bunu 70 OSB'den 173 OSB'ye çıkardık, işletme sayısını da 26 binden 50 binin üzerine çıkarmış olduk. Türkiye ekonomisinin katma değerinin dünya ekonomisindeki katma değeri içindeki payını da bu dönemde olağanüstü ölçüde artırdık. 2002 yılında bu oran yüzde 0,71 iken şu anda bu oran yüzde 1,24'ü aşmış oldu." - ANKARA
Son Dakika › Ekonomi › 2018 Bütçe Görüşmeleri - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?