Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı ve İslami Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası (ICCIA) Başkan Yardımcısı Rifat Hisarcıklıoğlu, "Şu an İslam dünyasının içinde bulunduğu kötü tabloyu değiştirmenin tek formülü var, bir araya gelmek. Bunun en önemli yolu da ticaret." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daimi başkanlığını yürüttüğü İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi'nin (İSEDAK) 34. Toplantısı'nın açılış oturumu gerçekleştirildi.
Açılış oturumunda konuşan TOBB Başkanı ve ICCIA Başkan Yardımcısı Rifat Hisarcıklıoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İslam ülkelerinin sorunlarına her zaman büyük bir ehemmiyet gösterdiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Başta Filistin olmak üzere, Myanmar, Somali ve Arakan gibi sancılı coğrafyalarda sıkıntı çeken kardeşlerimize, her zaman sahip çıktı. İslam dünyasında iş birliğinin, kardeşliğin ve dayanışmanın arttırılması için büyük gayret sarf edenlerin başında geldi. Kendisi de bizzat iş dünyasından gelen biri olarak, İslam dünyasının kalkınması, Müslümanların refahının arttırılması için özel sektörün ve İslam Odası'nın önemini her zaman vurguladı. Bizlere her fırsatta destek oldu, yolumuzu açtı. Bugün de başkanlığını yürüttüğü bu toplantıda iş alemine büyük teveccüh gösterdi."
Haklının güçlü olduğu değil, güçlünün haklı olduğu, güçlünün sözünü dinlettiği bir dönemde olunduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı Üyesi ülkelerin ekonomik olarak güçlü olmak zorunda olduğunu vurguladı.
Hisarcıklıoğlu, her üye ülkenin ayrı bir gücü ve avantajının bulunduğunu aktararak, "Ortak hareket etmezsek, bunları bir araya getiremezsek, küresel sistemde başarılı olma şansımız yok." dedi.
Dünya enerji kaynaklarının yüzde 65'inin İslam ülkelerinde olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Peki, biz bunun hakkını veriyor muyuz? Ne yazık ki hayır. Dünya üretimine katkımız sadece yüzde 15. Dünyada üretilen patentlerin yüzde 1,5'i bizden çıkıyor. Dünya Yüksek Teknoloji ihracatındaki payımız İslam ülkeleri olarak yüzde 3,2. Dünyada yoksullukla mücadele eden 48 ülke var. Yarısı islam ülkesi. Dünyada savaş veya çatışma yaşanan 45 bölge var, 35'i İslam coğrafyasında.
Kimseyi suçlamaya hakkımız yok. Bunun birincisi sorumlusu biziz. Bakın ben hep şunu vurgularım; Birlikte rahmet ve bereket, ayrılıkta azap var. Ama bizler ayrı düştük, rahmeti ve bereketi de kaybettik. İslam ülkeleri olarak, birliği, beraberliği, dayanışmayı seferber etmemiz gerekirken, enerjimizi ve kaynaklarımızı, aramızdaki çekişmelerle heba ediyoruz. İhtilafları değil ittifakları, husumeti değil muhabbeti güçlendirmeliyiz. Bölücü değil, birleştirici olmalıyız."
Hisarcıklıoğlu, ikinci önemli noktanın da dünyayı doğru okuyup, zamanın ruhuna uymak olduğunu anlatarak, dünyada gelişen ülkelerin fikir, inanç ve teşebbüs hürriyetine önem verdiğini, Türkiye'nin son yıllarda gösterdiği büyük dönüşümün temelinde de bunların bulunduğunu söyledi.
- "İslam dünyasının içinde bulunduğu kötü tabloyu değiştirmesinin tek formülü ticaret"
Hisarcıklıoğlu, 2 büyük dünya savaşıyla harabeye dönen Avrupa'nın geldiği noktaya işaret ederek, "Kendi aralarında iktisadi birlik kurdular, ihtilafları ve savaşları sona erdirdiler, hep birlikte zenginleştiler. Avrupa'nın tarihine bir bakın. Avrupa'nın kendi içinde savaşmadığı, barış içinde yaşadığı 50 sene bile olmamış. Ama kurdukları birlik sayesinde, tarihte ilk defa, Batı Avrupa, 70 küsur senedir savaş ve çatışma görmedi. Bizdeyse, barış ve huzur içinde geçen tek bir senemiz yok. Şu an İslam dünyasının içinde bulunduğu kötü tabloyu değiştirmenin tek formülü var, bir araya gelmek. Bunun en önemli yolu da ticaret. Çünkü ticaret, en büyük barış kaynağıdır." diye konuştu.
Üye ülkeler arasındaki ticari engellerin kaldırılması birbirleriyle ticareti artırması gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, bu konuda, yavaş da olsa bir ilerleme gördüklerini, İslam ülkeleri arasındaki ticaret oranının, yüzde 20'ye ulaştığını dile getirdi.
Bu oranların yeterli olmadığını, yapacak daha çok işin bulunduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, "İnşallah Cumhurbaşkanımızın talimatıyla çalışmalarını yürüttüğümüz, İslam Odası Tahkim Merkezi'ni, yakında İstanbul'da faaliyete geçireceğiz. O zaman, aramızdaki ticareti ve yatırımları daha da yukarı çekecek, önemli bir adımı atmış olacağız." dedi.
Hisarcıklıoğlu, İslam ülkeleri arasındaki tercihli ticaret anlaşmasının, TIPS-OIC'i hayata geçirmesi gerektiğini anlatarak, şunları kaydetti:
"Ne yazık ki, 57 İslam ülkesinin sadece 13'ü bunu imzaladı. Avrupa Birliği'ne benzer bir başarı hikayesini, bir niye hala yazamıyoruz? Yine bakın mesela, helal gıdayla ilgili, benzer bir sıkıntı var. Bütün dünyada, 'tek belge, tek standart' anlayışı geçerli. Helal belgelendirmede, bu gerçeğe aykırı hareket edemeyiz. Zira her ülke, kendine özgü standartlar belirleyip, bunları uygularsa, ölçek ekonomisi olmaz. Ne ticaret gelişir, ne de firmalarımız büyür. İslam Ülkeleri Standartlar Enstitüsü (SMIIC), işte bu amaçla, İslam ülkelerinde ortak standartlar belirlensin diye kuruldu.
SMIIC'in bütün üye ülkeler tarafından bu şekilde sahiplenilmesi çok önemli. Diğer önemli bir konu da vize. İnsanlar kardeşlerinin evlerine girip çıkarken yaşadıkları zorluklar nedeniyle ticaret yapamıyor. Hem birbirimizin kardeşiyiz diyoruz hem de birbirimizden izin almadan ticaret yapamıyoruz. Buradaki heyetten ricamız bu engelin kaldırılmasının sözünün verilmesi. Zaten inancımız da ne diyor Bütün Müslümanlar kardeştir. Aramızdaki kardeşliği tesis ettiğimiz zaman, hem bu dünyada hem ahirette kazanırız."
- "Finansman desteğini arttırmayı amaçlıyoruz"
İslam Kalkınma Bankası Grubu Başkanı Bandar Hajjar ise İSEDAK Başkanlığını da yürüten Recep Tayyip Erdoğan'ın İslam ülkeleri arasındaki ekonomik iş birliğini her yönden güçlendirme ve desteklemeye yönelik büyük çaba harcadığını belirtti.
İslam Kalkınma Bankası Grubu'nun, İSEDAK'ın kurulduğu günden bu yana komite kararlarının yanı sıra İSEDAK stratejisi ve tercihli ticaret sistemi gibi ortak program ve girişimleri de uygulamaya koyup ticari kapasitelerini geliştirmek için çabaladığını ifade eden Hajjar, İSEDAK Stratejisi çalışma grubu toplantılarına da etkin katılımın gösterildiğini kaydetti.
Hajjar, İslam Kalkınma Bankası Grubu'nun, üye devletlerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmak amacıyla vermiş olduğu finansman desteğini arttırmayı amaçladığını anlatarak, "İslam Kalkınma Bankası Grubu, üye devletler adına öncelikli bir kalkınma kuruluşu olma yolunda muazzam çalışmalar yürütmekte olup köklü değişiklikler ve kaymaların olduğu ve teknoloji başta olmak üzere pek çok alanda giderek daha hızlı bir şekilde gelişen dünyamızda üye devletlerin ihtiyaçlarına ivedi şekilde cevap verebilen bir kuruluş olmayı arzulamaktadır." diye konuştu.
Geçen dönemde, İslam Kalkınma Bankası'nın vizyonu doğrultusunda oluşturulan ve sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle de uyumlu olan "Beş Yıllık Başkanlık Programı" ile birlikte bankanın on yıllık stratejik çerçevesini de uygulamaya koyduklarını anımsatan Hajjar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu beş yıllık programın temelinde muhtelif kalkınma taraflarıyla iş birliği sağlama ve geliştirme, kalkınmanın etkisini arttırmak üzere katma değer zincirlerini güçlendirme, yerinde kalkınma çözümleri ve İslam finansman araçları konusunda yenilikler getirme ve üye devletlerde sosyoekonomik kalkınma sağlamak üzere bilim, teknoloji ve inovasyonun rolünü arttırma hedefi yatmaktadır. Önümüzdeki beş yılda bankamıza kılavuzluk edecek İKB Grubu iş modeli ile ilgili olarak kaydedilen büyük bir gelişmeden de bahsetmek istiyorum.
Bu iş modeli kapsamında piyasaların kalkınma odaklı çalışmasını ve üye ülke ekonomilerinin küresel değer zincirleriyle bağlantılı hale gelmesini sağlamanın yanı sıra her bir ülkenin karşılaştırmalı üstünlüklerine dayalı rekabet güçlerini arttırmaları amacıyla tamamen bankanın kendi kaynaklarına bel bağlama sisteminden özel sektör, sivil toplum, bağış sahipleri, hayır kuruluşları, gönüllüler, araştırmacılar ve akademisyenler gibi tüm kalkınma taraflarının dahil olduğu bir sisteme geçilmesi öngörülmektedir."
Hajjar, bu çerçevede çeşitli elektronik platformların da üye devletler arasındaki ekonomik bağların ve iç ticaretin güçlendirilmesini ve bunlara yönelik yatırımların artmasını sağlayacağını belirtti.
Bandar Hajjar, "Banka olarak, üçlü ortaklıklar çerçevesinde (kamu, özel sektör ve üçüncü taraflar) mali kaynakların harekete geçirilmesi adına toplu hibelerden faydalanmak ve üç yeni finansman modelini uygulamak üzere ilk Vakıf platformunu kurmuş bulunuyoruz. Banka olarak aynı zamanda gıda güvenliği, sağlık, kapsayıcı eğitim, sürdürülebilir su ve kanalizasyon yönetimi, makul fiyatlarla temiz enerjiye erişim ve sürdürülebilir sanayileşme alanlarında karşılaşılan kalkınma sorunlarına yenilikçi çözümler bulmak üzere araştırmacılar, mucitler, yatırımcılar, küçük ve ortak ölçekli işletmeler, özel sektör firmaları, devlet yetkilileri ve STK'lar için güzel bir buluşma noktası ve mecra niteliğinde olan Katılım platformunu hayata geçirdik." şeklinde konuştu.
- Kalkınmakta olan ülkelerde teknoloji transferine ilgi
Hajjar, kalkınmakta olan pek çok ülkede teknoloji transferinin, kalkınma oranlarını arttırma ve yatırım çekme gibi ekonomiye yönelik pozitif katkıları nedeniyle son dönemde değer zincirlerine büyük bir ilgi duyulduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Üye devletlerimizin küresel değer zincirleriyle bağlantılı hale gelmesi, hiç şüphesiz üye devletlerimiz ile diğer ülkeler arasındaki ihracatı arttıracak ve bunun sonucunda bütçe ve dış ticaret açığının azaltılmasına ve yeni istihdam olanaklarının oluşturulmasına katkı sağlayacaktır. Ekonomi, teknoloji ve ticaret uzmanları, değer zincirlerini küreselleşmenin ikinci dalgası olarak nitelendirmektedir. İlk dalgada uluslararası ticaret, emtia ve mamul ürün ticaretinden ibaretken ikinci dalgada ise üretim faaliyetlerinin aşamalara ayrılması ve üretim aşamalarının dünyanın değişik noktaları arasında paylaştırılması söz konusudur.
Üretimin değişik noktalar arasında paylaştırılması, işe maliyet-etkin bir nitelik kazandırırken bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan devrim de üretim faaliyetlerinin kolaylaştırılmasına katkı sağlamaktadır. Robot teknolojisi, otomatik üretim, 3 boyutlu yazıcılar ve yapay zeka alanında kaydedilen ilerlemeler, uluslararası ticareti yeniden şekillendirecektir. Bu çerçevede, katma değer zincirlerinden pay alabilmeleri için üye devletlerimize yerel firmaların yetkinliklerini destekleme ve geliştirmenin yanı sıra inovasyonun desteklenmesi ve girişimcilik faaliyetlerinin önünün açılması için bunlara uygun politikaların benimsenmesi çağrısında bulunmak istiyorum."
Toplantı kapsamında üye ülkelerden üç coğrafi grup (Asya, Afrika ve Arap) adına temsilciler de değerlendirmelerde bulundu.
Son Dakika › Ekonomi › 34. İsedak Zirvesi Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?