Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, küresel büyüme ve dünya ticaret hacmine ilişkin son bir yıllık dönemdeki gerçekleşmelerin beklentilerin altında kaldığını belirterek, küresel ekonomiye ilişkin aşağı yönlü risklerin varlığını halen sürdürdüğünü ifade etti. Önümüzdeki dönemde küresel konjonktürün özellikle tüm gelişmekte olan ülkeler için daha zorlayıcı olmasının öngörüldüğünü belirten Babacan, böyle bir ortamda Türkiye olarak, bir yandan iç ve dış dengeyi sağlam tutmak, diğer yandan büyüme ve istihdamı artırmak gerektiğini vurguladı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Hazine Müsteşarlığı, BDDK ve SPK'nın 2014 yılı bütçeleri görüşülüyor. 2014 Mali yılı bütçesine ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bir sunum yapan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, dünya ve Türkiye ekonomisindeki gelişmelere yönelik açıklamalarda bulundu. Küresel krizin başlangıcından bu yana uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen dünya ekonomisinde genele yayılan, dengeli ve sürdürülebilir bir toparlanmanın henüz sağlanamadığına dikkat çeken Babacan, finans sektörüne ilişkin risklerin bir miktar azalmış olmakla birlikte reel sektörde güçlü bir iyileşmeden söz etmenin mümkün olmadığını vurguladı. Küresel büyüme ve dünya ticaret hacmine ilişkin son bir yıllık dönemdeki gerçekleşmelerin beklentilerin altında kaldığını söyleyen Babacan, küresel ekonomiye ilişkin aşağı yönlü riskler varlığını halen sürdürdüğünü ifade etti.
-"ABD'DE MALİ SIKILAŞTIRMA VE YAŞANAN SİYASİ ANLAŞMAZLIKLAR BÜYÜMEYİ OLUMSUZ ETKİLİYOR"--
Dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD'de, konut ve istihdam piyasalarındaki iyileşmeye bağlı olarak ılımlı bir toparlanma eğilimi bulunduğuna dikkat çeken Babacan, ancak, mali sıkılaştırma ve yaşanan siyasi anlaşmazlıkların büyümeyi olumsuz yönde etkilediğini vurguladı. Euro Bölgesi ekonomisinin 6 çeyreklik daralmadan sonra resesyondan çıkmış olmakla birlikte ekonomik aktivitedeki toparlanmanın kalıcı olup olmayacağının henüz netlik kazanmadığını dile getiren Babacan, işsizlik oranı ve borç stokunun yüksek olması, yapısal reformlar konusunda atılan adımların yetersiz kalması ve alınan kararların uygulamasındaki sıkıntıların bölgedeki ekonomik iyileşmeyi sınırlandırdığına işaret etti.
Japonya ekonomisinin 2012 yılı Aralık ayında göreve gelen yeni hükümetin uyguladığı genişleyici politikaların etkisiyle son dönemde yeniden canlanmaya başladığını belirten Babacan, "Buna karşılık, 2014 yılı Nisan ayında yürürlüğe gireceği kesinleşen satış vergisi artışının Japonya ekonomisi üzerinde önemli bir baskı unsuru oluşturduğu görülmektedir. Kriz sonrasında dünya ekonomisinin lokomotifi rolünü üstlenen gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızındaki yavaşlama, küresel ekonomideki diğer önemli bir risk faktörüdür. Bu yavaşlamanın temelinde, küresel bazdaki dış talep yetersizliği, dış finansman koşullarının sıkılaşması ve ülkelere özgü yapısal faktörler yatmaktadır. Özellikle Çin ekonomisindeki yavaşlama başta emtia ihracatçısı ülkeler olmak üzere birçok ekonomiyi etkilemektedir. Gelişmekte olan ülkelerin 2013 ve 2014 yıllarında sırasıyla yüzde 4.5 ve yüzde 5.1 oranında büyümesi beklenmektedir. Çin hariç gelişmekte olan ülkelerin ise 2013 yılında yüzde 3.2, 2014 yılında ise yüzde 4.1 oranında büyüyeceği öngörülmektedir" diye konuştu.
-"DÜNYADAKİ TOPLAM İŞSİZ SAYISI ÖNEMLİ MİKTARDA ARTTI"-
Küresel ekonomik kriz sonrasında dünyadaki toplam işsiz sayısının önemli miktarda arttığına dikkat çeken Babacan, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün verilerine göre dünyadaki işsiz sayısı 2007 yılında 169.7 milyon iken, 2012 yılında 195.4 milyona yükseldiğini ifade etti. İşsiz sayısının 2015 yılında 207.8 milyona ulaşacağının tahmin edildiğini vurgulayan Babacan, zayıf talep ve yatay seyreden emtia fiyatlarının 2013 yılında küresel ölçekte enflasyon baskısını azalttığını dile getirdi.
Babacan, bu yılın Mayıs ayından itibaren gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde gözlenen değer kaybının bu ülkelerde enflasyonu artırıcı yönde etki yaptığını işaret ederek, "Petrol fiyatlarında küresel büyümeye ilişkin zayıf görünüme bağlı olarak önümüzdeki dönemde tedrici bir gevşeme öngörülmektedir. ABD'de varlık alım programının yakın gelecekte azaltılmaya başlanabileceğinin açıklandığı Mayıs ayından itibaren finansal piyasalardaki oynaklık artmış, küresel finansal koşullar sıkılaşmıştır. Bu süreçte küresel ölçekte faiz oranları artarken özellikle gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı gerçekleşmiştir. Gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının 2014 yılında da bu yıla göre bir miktar gerileyeceği tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin, ABD'nin para politikasında yakın zamanda gerçekleşmesi beklenen normalleşme dönemine hazırlıklı olmaları büyük önem taşımaktadır" şeklinde konuştu.
-"BÜTÇE AÇIĞININ GSYH'YA ORANININ YÜZDE 1.1 SEVİYESİNDE KALMASINI HEDEFLİYORUZ"-
Babacan, sunumunda Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Kamu mali dengelerinin güçlü yapısını Orta Vadeli Program döneminde de koruyacaklarını bildiren Babacan, merkezi yönetim bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının program dönemi sonunda yüzde 1.1 seviyesinde kalmasını hedeflediklerini vurguladı. Program tanımlı kamu kesimi faiz dışı fazlasının gayri safi yurtiçi hasılaya oranını, program dönemi boyunca yüzde 1'in üzerinde tutmayı öngördüklerini belirten Babacan şunları kaydetti:
"Birçok ülkenin kamu açıklarının yüksek seyrettiği, faiz dışı dengelerinin açık verdiği bir dönemde Türkiye'nin mali disiplini koruması ülkemizi diğer ülkelerden pozitif yönde ayrıştırmakta, geleceğe olan güvenin korunmasında önemli rol oynamakta ve sağlam bir çıpa görevi üstlenmektedir."
-"BORÇLANMA DIŞI KAYNAKLAR BEKLENTİLERİN ÜZERİNDE GERÇEKLEŞTİ"-
2013 yılında Hazine Finansman Programı'nda da beklentilerden daha iyi bir performans sağlandığını dile getiren Babacan, şunları kaydetti:
"Borçlanma dışı kaynaklar, özellikle faiz dışı fazla ve özelleştirme gelirlerindeki performansa bağlı olarak beklentilerin üzerinde gerçekleşmiştir. 2013 yılında dış finansman tutarı öngörülere paralel bir biçimde gelişmiştir. Bu çerçevede, uluslararası sermaye piyasalarından bu yıl içinde toplam 6.1 milyar dolar tutarında dış finansman sağlanmıştır. Ayrıca ülkemizdeki iş ortamı ve rekabetin geliştirilmesi, yurt içi tasarrufların artırılması ve mali sektörün derinleştirilmesi alanlarında gerçekleştirilen reformların desteklenmesi amacıyla Dünya Bankası'ndan 624.1 milyon avro tutarında, AR-GE kapasitesini geliştirmek ve çevre konularında çalışmaların finansmanı amacıyla Avrupa Yatırım Bankası'ndan toplam 247 milyon dolar tutarında program kredisi sağlanmıştır. Beklentilerin üzerinde gerçekleşen borçlanma dışı kaynaklar ve programlanan düzeyde sağlanan dış finansman tutarı neticesinde 2013 yılında iç borçlanma öngörülen düzeyin altında kalmıştır. Bu çerçevede, yılbaşında yüzde 87.5 olarak açıkladığımız toplam iç borç çevirme oranının yılsonu itibariyle yüzde 85.1 seviyesinde olmasını bekliyoruz."
-"BORÇ STOKUNUN MAKROEKONOMİK ŞOKLARA DİRENCİ ARTTI"-
2002 yılından bu yana stratejik ölçütlere dayalı olarak yürütülen borç yönetimi neticesinde borç stokunun makroekonomik şoklara karşı direnci artırıldığını vurgulayan Babacan şunları söyledi:
"Kur, faiz ve likidite risklerine karşı olan duyarlılığı önemli ölçüde azaltılmıştır. 2002 yılında merkezi yönetim borç stokumuzun yüzde 58'i döviz cinsinden iken bu oran Ekim ayı itibarıyla yüzde 28.9'a düşmüştür. Benzer şekilde aynı dönemler itibarıyla değişken faizli senetlerin toplam borç stoku içindeki payı yüzde 55 seviyesinden yüzde 40'a gerilemiştir. Borç yönetimi kapsamında, piyasadaki olası talep yönlü dalgalanmalara karşı bir önlem olarak güçlü nakit rezervi oluşturulmuş ve bu sayede piyasalarda meydana gelen kısa süreli dalgalanmaların borçlanma maliyetleri üzerindeki olumsuz etkisi en aza indirilmiştir. Etkin nakit yönetimi uygulaması kapsamında Merkez Bankası nezdinde tutulan bu rezervler nemalandırılmaya başlanmıştır."
-"1.1 MİLYAR DOLAR TUTARINDA DIŞ FİNANSMAN TEMİN EDİLDİ"-
Babacan, Hazine Müsteşarlığı altyapı projelerine tahsis, ikraz ve garanti yöntemlerini kullanarak dış finansman sağlandığına dikkat çekerek, bu yöntemlerle 2013 yılı Ekim sonu itibarıyla altyapı projelerine toplam 1.1 milyar dolar tutarında dış finansman temin edildiğini kaydetti. Savunma Sanayi Müsteşarlığı tarafından yürütülen Amfibi Gemi Projesi, Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesi, İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi'nin (İSMEP) bu yıl içerisinde dış finansman sağlanan önemli projeler arasında yer aldığını dile getiren Babacan şu açıklamalarda bulundu:
"Hazine Müsteşarlığı, Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeli ile gerçekleştirilen altyapı projelerine de borç üstlenimi mekanizması ile destek olmaktadır. KÖİ projelerine ilişkin sözleşmelerin feshi ve tesisin kamuya devri halinde gündeme gelen borç üstlenimini düzenleyen yasal çerçeve, 9 Mart 2013 tarihinde yürürlüğe giren 6428 sayılı Kanun ile yeknesak bir yapıya kavuşturulmuştur. Bu kapsamda Hazine Müsteşarlığı tarafından borç üstlenimi taahhüdü verilebilecek Yap-İşlet-Devret (YİD) ve eğitim ve sağlık sektöründeki Yap-Kirala-Devret (YKD) modeli projeleri için asgari yatırım tutarı belirlenmiş, Hazine Müsteşarlığınca ilgili mali yıl içinde taahhüt edilebilecek borç üstlenim tutarının üst limite tabi olması ve bu limitin Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile belirlenmesi hükme bağlanmıştır. Söz konusu üst limit uygulamasına 2014 mali yılı itibarıyla geçilecek olup, limitin 3 milyar dolar olması öngörülmektedir. Bugüne kadar Hazine Müsteşarlığı tarafından İstanbul Boğazı Karayolu Boğaz Tüp Geçişi Tüneli Projesi ve Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi'nin I. Kesimi'ne ilişkin borç üstlenim anlaşmaları imzalanmıştır. Önümüzdeki dönemde, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi'nin II. Kesimi ve 3. Boğaz Köprüsü'nü de içine alan Kuzey Marmara Otoyolu Projesi'ne ilişkin finansman kapsamında Hazine Müsteşarlığınca borç üstlenim müzakerelerine başlanılması öngörülmektedir."
-"TÜRKİYE'NİN ULUSLARARASI PLATFORMLARDAKİ ETKİNLİĞİ ARTTI"-
Babacan Türkiye'nin uluslararası platformlardaki etkinliğinin giderek arttığını ve uluslararası mali kuruluşlar ile işbirliğinin ve ilişkilerinin güçlendiğini vurguladı. Uluslararası ekonomi politikası alanında Türkiye'nin bugün artık çok farklı bir yerde olduğuna dikkat çeken Babacan şunları kaydetti:
"Türkiye 2015 yılında G-20 Dönem Başkanlığını üstlenecektir. 2013 yılı Aralık ayı başından itibaren G-20'nin temel yönlendirme mekanizması olan Troyka'da 3 yıl süre ile yer alacağız. Böylelikle önümüzdeki dönemde, küresel ekonomik gündemi daha da etkili bir şekilde yönlendirme fırsatı yakalayacağız. G-20 Dönem Başkanlığımıza yönelik hazırlıklara katkı sağlamak, ilgili üye ülkeler arasında işbirliği ve koordinasyonu artırmak amacıyla Hazine Müsteşarlığı'nın G20 üyesi ülkelerdeki mevcut 16 temsilciliğine ilaveten Meksika'da, Arjantin'de ve Endonezya'da yeni temsilcilikler açılmıştır. G-20 Dönem Başkanlığımıza bağlı olarak ayrıca, Finansal İstikrar Kurulu'nun Yönetim Komitesi'ne de katılımımız devam edecektir.
Uluslararası Para Fonu bünyesinde yürütülmekte olan reform çalışmaları neticesinde ülkemizin oy gücü yüzde 0.61'den 0.95'e yükselecektir. Böylece Türkiye, Fon'un en büyük 20 üyesinden biri haline gelecektir. Ülkemiz, 2014-2016 ve 2018-2020 dönemlerinde İcra Direktörlüğünü üstlenecek ve Uluslararası Para Fonu'nun yönetiminde doğrudan temsil edilecektir."
-"KİT'LERE YAPILACAK SERMAYE TRANSFERİ TUTARI 2014 YILINDA 3.5 MİLYAR TL OLACAK"-
KİT'lere Hazine Müsteşarlığı bütçesinden yapılacak sermaye transferi tutarının 2013 yılında 4.2 milyar TL, 2014 yılında ise 3,5 milyar TL olması beklendiğini söyleyen Babacan, sermaye transferinde meydana gelen azalma 2013 yılında yapılan mevzuat değişikliği gereğinin TCDD'nin sermaye ödeneğinin altyapı yatırımları ile ilgili kısmının Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına aktarılmasından kaynaklandığını bildirdi. 2013 yılında 1.6 milyar TL olarak gerçekleşmesi beklenen KİT'lere yapılacak görev zararı ödemesinin, 2014 yılında 1.8 milyar TL olmasının öngörüldüğünü dile getiren Babacan, "Görev zararı ödemeleri ağırlıklı olarak TMO, TKİ ve TCDD'ye yapılmaktadır. 2013 yılında KİT'ler, iştirakler ve kamu sermayeli bankalardan elde edilecek temettü gelirinin 4.6 milyar TL, KİT'lerden elde edilen hasılat payının ise 521 milyon TL olacağı tahmin edilmektedir. 2014 yılında KİT'ler, iştirakler ve kamu sermayeli bankalardan elde edilecek temettü gelirinin 2 milyar TL, KİT'lerden elde edilen hasılat payının ise 545 milyon TL olacağı öngörülmektedir" diye konuştu.
-"SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK SEKTÖRLERİ İSTİKRARLI BÜYÜMESİNİ SÜRDÜRDÜ"-
Mali sistemin önemli bileşenlerinden biri olan sigortacılık ve özel emeklilik sektörleri, istikrarlı büyümesini bu yıl da sürdürdüğüne dikkat çeken Babacan, şu bilgileri verdi:
"Sigortacılık sektöründe 2013 yılının ilk altı ayında prim üretimi, geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 25 artış göstermiştir. Hazine Müsteşarlığı'nın gözetim ve denetiminde faaliyet gösteren sigortacılık sektöründe, halen, 58 sigorta şirketi, 1 reasürans şirketi, 107 broker, 15.325 acente, 24.305 bireysel emeklilik aracısı, 3.038 sigorta eksperi ve 125 sicile kayıtlı aktüer faaliyet göstermektedir.
1 Ocak 2013 tarihinden itibaren, katılımcılar tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları için katılımcının hesabına "devlet katkısı' ödenmesi uygulamasına geçilmiştir. Yapılan yeni düzenlemeler ilk yıldan itibaren sonuçlarını göstermeye başlamıştır. 2012 yılının ilk 9 ayında sistemdeki katılımcı sayısı yaklaşık 330 bin kişi artmışken, 2013 yılının aynı döneminde bu sayı 760 binlere çıkmıştır. Sistemde halen yaklaşık 3.9 milyon katılımcı bulunmaktadır. Bu yılın ilk 9 ayında, katılımcılar tarafından ödenen katkı paylarına karşılık olarak, katılımcılara yaklaşık 984 milyon TL devlet katkısı ödemesi yapılmıştır. Afet Sigortaları Kanunu da olumlu etkilerini göstermeye başlamıştır. Elektrik ve su aboneliklerinde Zorunlu Deprem Sigortası kontrolü uygulaması başlatılmış ve sigortalı sayısı hızla yükselmiştir. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte 3.9 milyon olan sigortalı sayısı 14 ayda yaklaşık yüzde 53'lük artışla 6 milyon seviyelerine yükselmiştir. Eylül 2013 itibariyle devlet destekli tarım sigortaları sistemindeki toplam poliçe sayısı 869 bine, sağlanan teminat tutarı ise 9.8 milyar TL'ye ulaşmıştır. Bu veriler geçen yılın aynı dönemine göre toplam poliçe sayısında yüzde 24 büyümeye işaret etmektedir. 2006 yılından bu yana sistemden sigortalı çiftçilerimize 992 milyon TL tutarında tazminat ödemesi yapılmıştır" şeklinde konuştu.
-"ÜST FONLARIN DESTEKLENMESİNE İLİŞKİN İKİNCİL DÜZENLEMELERİ EN KISA SÜREDE TAMAMLAMAYI HEDEFLİYORUZ"-
Babacan, Hazine Müsteşarlığı'nın özellikle erken aşama ve teknoloji odaklı firmaların finansmana erişiminin artırılması, yeni finansal ürünlerin ve hizmetlerin geliştirilmesi ve finansal tabana yayılmanın sağlanması konusunda önemli çalışmalar yürüttüğünü vurguladı. Bu kapsamda bireysel katılım sermayesine (iş melekleri) ilişkin kanuni düzenlemenın 2012 yılı Haziran ayında, yönetmelik ise 2013 yılı Şubat ayında yürürlüğe girdiğine dikkat çeken Babacan şunları kaydetti:
"Bugüne kadar 101 bireysel katılım yatırımcısına lisans verilmiş olup, işlemleri devam eden yatırımcı sayısı ise 58'dir. Bireysel katılım yatırımcısı ağlarının akreditasyonu ile birlikte önümüzdeki dönemde sistemin daha da gelişmesini beklemekteyiz. Bu konuda özel sektör ile birlikte başlattığımız tanıtım faaliyetleri devam etmektedir. Bireysel katılım sermayesi sisteminin bir sonraki aşaması olan girişim sermayesinin desteklenmesine yönelik olarak Nisan ayında önemli bir adım attık. Teknolojik gelişmenin ve yenilikçi fikirlerin desteklenerek büyük işletmelere dönüştürülmesinde önemli katkıları olan girişim sermayesi fonlarını destekleyecek üst fonlara kaynak aktarımına ilişkin düzenlemeyi hayata geçirdik. Üst fonların desteklenmesine ilişkin düzenleme ile kurumsal girişim sermayesi kapasitesini güçlendirmeyi ve işletmelerin profesyonel yönetim anlayışı ile desteklenerek küresel markalara dönüşmelerini hedefliyoruz. Üst fonların desteklenmesine ilişkin ikincil düzenlemeleri en kısa sürede tamamlamayı planlamaktayız."
-"FİNANSAL TABANA YAYILMA STRATEJİSİ" ÇALIŞMALARINDA SON AŞAMAYA GELİNDİ"-
Finansal ürün ve hizmetlere erişim, finansal eğitim ve finansal tüketicinin korunması alanlarını bütüncül bir yaklaşımla ele aldıkları "Finansal Tabana Yayılma Stratejisi" çalışmalarında son aşamaya gelindiğini söyleyen Babacan, gelir düzeyi nispeten daha düşük, ancak girişimci kültürü olan ihtiyaç sahibi mikro girişimcilere finansman sağlayacak ve refahın yaygınlaştırılmasına katkıda bulunacak mikro finans sistemine ilişkin çalışmalarının devam ettiğini bildirdi. Babacan, bu alanlardaki çalışmalarını G-20 Emsal Öğrenme Programı çerçevesinde diğer ülkelerle de paylaştıklarını vurguladı.
-"9 AYDA ZİRAAT BANKASI'NCA KULLANDIRILAN DÜŞÜK FAİZLİ KREDİ BAKİYESİ 16 MİLYAR TL"-
Babacan, Eylül sonu itibarıyla Ziraat Bankasınca kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesinin 16 milyar TL'ye, Tarım Kredi Kooperatiflerince kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesinin ise yaklaşık 1 milyar TL'ye ulaştığını söyledi. Yılın ilk dokuz ayında söz konusu uygulamadan yaklaşık 471 bin üreticinin faydalandığını açıklayan Babacan, "2013 yılında ülke genelinde meydana gelen muhtelif afetlerden etkilenen üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli tarımsal kredi borçları bir yıl süreyle ertelenmiştir. Çiftçilerimize düşük faizli kredi kullandırımı nedeniyle oluşan gelir kayıplarının karşılanması amacıyla yapılacak ödeme tutarının 2013 ve 2014 yıllarında 1.5 milyar TL olması beklenmektedir. Esnaf ve sanatkârlarımızın desteklenmesi amacıyla, Halk Bankası tarafından halen yüzde 4 ile yüzde 5 arasında değişen faiz oranları ile sübvansiyonlu kredi kullandırılmaktadır. Eylül sonu itibarıyla bu kapsamda kullandırılan esnaf kredilerinin bakiyesi 9 milyar TL'ye ulaşmış olup yılın ilk dokuz ayında bu krediden faydalanan esnaf sayısı 118 bindir. Bu kapsamda oluşan gelir kayıplarının karşılanması amacıyla 2013 yılında yapılacak ödeme tutarının 420 milyon TL olması beklenmektedir. Bu amaçla 2014 bütçesinde ayrılan tutar ise 528 milyon TL'dir" diye konuştu.
-"KREDİ GARANTİ FONU ÜZERİNDEN 6 BİN FİRMANIN FİNANSMANA ERİŞİMİ KOLAYLAŞTIRILDI"-
Hazine destekli kefalet sistemi çerçevesinde Kredi Garanti Fonu üzerinden reel sektörün desteklenmesine devam edildiğini söyleyen Babacan, "Bu kapsamda, bugüne kadar yaklaşık 6 bin firmanın finansmana erişimi kolaylaştırılarak, 2,8 milyar TL tutarındaki krediye kefalet desteği sağlanmıştır. Hazine Müsteşarlığı yurt dışından sağladığı krediler ile garanti ve ikraz yöntemlerini kullanarak reel sektörün uluslararası finansmana erişimini kolaylaştırmaktadır. Bu yöntemlerle KOBİ'lere uygun koşullu ve uzun vadeli kredi imkânları sunulmaktadır. Bu kapsamda kamu ve yatırım bankaları aracılığıyla reel sektöre 2013 yılı Ocak-Ekim döneminde toplam 1,5 milyar dolar dış finansman sağlanmıştır. Bu tutarın yılsonunda 2,7 milyar dolara ulaşması hedeflenmektedir" ifadelerini kullandı.
-"HAZİNE BÜTÇESİ 64 MİLYAR TL: BUNUN 52 MİLYAR TL'Sİ FAİZ ÖDEMESİ"-
Hazine Müsteşarlığı'na 2013 yılı için tahsis edilen toplam 71.8 milyar TL tutarındaki ödenekten yılsonu itibarıyla 67 milyar TL tutarında kullanım öngörüldüğünü belirten Babacan, 2013 yılı bütçesinde 53 milyar TL olarak öngörülen faiz ödeneğinin, özellikle borçlanma maliyetlerinde görülen düşüş nedeniyle yılsonunda 50.5 milyar TL olarak gerçekleşmesinin beklendiğini söyledi. TCDD'nin altyapı yatırımları ile ilgili sermaye ödeneğinin, İşsizlik Sigortası Fonu'na yapılan devlet payı ödemelerine ilişkin ödeneğin ve sokak aydınlatması giderlerine ilişkin ödeneğin ilgili bakanlıklara transfer edilmesi de bütçe ödeneği ile gerçekleşme tahmini arasındaki farkta etkili olduğunu ifade eden Babacan, Hazine Müsteşarlığı'nın 2014 yılı bütçesi için teklif edilen ödenek tutarının 64 milyar TL olduğunu söyledi. Babacan, söz konusu tutarın 52 milyar TL'lik kısmının faiz ödemeleri için kullanılması öngörüldüğünü kaydetti.
Babacan, Hazine Müsteşarlığı'nın 2014 yılı bütçe teklifinde yer alan, 6.4 milyar TL cari transferler ödeneğinin 3.9 milyar TL'si KİT'lere yapılacak görev zararı ödemeleri ve kamu sermayeli bankalara yapılacak gelir kaybı ödemelerinden, 1.95 milyar TL'si Bireysel Emeklilik Sistemi Devlet katkısı ödemelerinden ve 550 milyon TL'si ise yurtdışına yapılan transferlerden oluştuğunu belirtti.
Müsteşarlığın bütçesindeki toplam 4.2 milyar TL tutarındaki borç verme ödeneğinin 3.5 milyar TL'si KİT'lere sermaye ödemelerinden, 416 milyon TL'si Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne kullandırılacak kredilerden, 100 milyon TL'si üst fonlara, 55 milyon TL'si ise Kredi Garanti Fonu'na yapılacak aktarımlardan kaynaklandığını dile getiren Babacan, "Sermaye transferlerinde yer alan 544 milyon TL tutarındaki ödeneğin tamamı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne yatırım harcamaları için aktarılacaktır.
Mal ve hizmet alım giderlerinde yer alan 717 milyon TL tutarındaki ödeneğin 591 milyon TL'lik kısmı borçlanma genel giderlerinden, 97,2 milyon TL'si ise Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü'nün alımlarından oluşmaktadır" diye konuştu.
-"İÇ VE DIŞ DENGEYİ SAĞLAM TUTMAK GEREKİYOR"-
Önümüzdeki dönemde küresel konjonktürün özellikle tüm gelişmekte olan ülkeler için daha zorlayıcı olmasının öngörüldüğünü belirten Babacan, böyle bir ortamda Türkiye olarak, bir yandan iç ve dış dengeyi sağlam tutmak, diğer yandan büyüme ve istihdamı artırmak gerektiğini vurguladı. Orta Vadeli Programı ve 2014 yılı bütçesini bu yaklaşımla hazırladıklarını söyleyen Babacan, gerek Komisyon gerekse Genel Kurul görüşmeleri sürecinde yapacağınız değerlendirme ve öneriler, program ve bütçenin uygulamasında bizlere önemli katkı sağlayacağını kaydetti.
Son Dakika › Ekonomi › Babacan: Türkiye İç ve Dış Dengeyi Sağlam Tutmalı, Büyüme ve İstihdamı Artırmalı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?