Müsiad, 2007 Yılı 'Ekonomik Görünüm' Raporunu Açıkladı - Son Dakika
Ekonomi

Müsiad, 2007 Yılı 'Ekonomik Görünüm' Raporunu Açıkladı

Müsiad, 2007 Yılı \'Ekonomik Görünüm\' Raporunu Açıkladı

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (Müsiad) Antalya Şube Başkanı İbrahim İşlek, Açıklanan 2007 Yılı Ekonomik Görünüm Raporu'nda, Seçimlerden Sonra Kurulacak 60. Hükümetin; Adil, Şeffaf ve Rekabetçi Ekonomi İçin Yeni ve Özgün Bir Programa İhtiyacı Olduğunu Söyledi.

04.07.2007 18:44

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Antalya Şube Başkanı İbrahim İşlek, açıklanan 2007 yılı Ekonomik Görünüm Raporu'nda, seçimlerden sonra kurulacak 60. hükümetin; adil, şeffaf ve rekabetçi ekonomi için yeni ve özgün bir programa ihtiyacı olduğunu söyledi.

Makro ekonomik göstergelerin, Türk ekonomisinin kabuğunu kırmaya başladığını belirten MÜSİAD Şube Başkanı İşlek, "Ekonomik istikrar pekişmiş ve kriz beklentileri boşa çıkmış olmakla birlikte, son 5 yıldır tavizsiz uygulanan ekonomi programının bazı yan tesirleri, uygulanan programa yeni bir kalkınma mimarisi katmayı zorunlu kılmıştır" dedi.

İşlek; makro ekonomik göstergelerin, istikrar süreci ve olumlu kazanımlarla beraber yapısal değişimi açıkça ortaya koyduğun belirterek, son beş yıldır tavizsiz uygulanan ekonomi programının bazı yan tesirlerinin oluştuğuna dikkat çekti.

2006 yılı ekonomik analizinin yanı sıra, 2007 yarıyıl değerlendirmesini içeren MÜSİAD raporunun ilk kısmında makro ekonomik göstergeler eşliğinde ekonominin içinde bulunduğu durumun tespiti yapılırken, ikinci bölümünde 22 Temmuz seçiminden sonra kurulacak 60. hükümet için "yol haritası" niteliğinde öneriler yar aldığı belirtiliyor.

Raporda, ekonomik istikrarın pekişmiş olduğu ve kriz beklentilerinin boşa çıktığının altı çizilmekle birlikte, yeni bir kalkınma programının gereği şu ifadelerle dile getiriliyor: "2001 yılından beri uygulanan program, istikrarın temini anlamında görevini yerine getirmiş olup, değiştirilmemesi durumunda bundan böyle programın kendisi istikrar yorgunluğu oluşturacak mahiyet almıştır. Bu bağlamda, yeni bir ekonomik program üzerinde düşünmek için şartlar oluşmuştur. IMF programının önceliği olan mali

yapının düzeltilmesine odaklı program ömrünü tamamlamıştır. Artık IMF'siz ve reel ekonomi odaklı bir kalkınma hamlesi başlatılmalıdır."

Rapora göre, işsizlik tedricen azalmakla beraber, mevcut programın istihdam oluşturma kapasitesi sınırlı kalmakta, ayrıca 'düşük kur-yüksek faiz' döngüsü halen kalıcı olarak kırılamamaktadır. Yüksek "Faiz Dışı Fazla" verme gereği zaten toplumsal dengeleri fazlasıyla zorlarken, şimdi bir de buna enflasyonu düşürme gerekçesiyle "harcama üst limiti" getirilmek isteniyor. Devletin aşırı küçültülmesi politikası, Türkiye'nin rekabetçi üstünlüklerini tesis edecek altyapı ve sosyal harcamalarını

engelleyici mahiyet alması durumunda bu süreç, adil gelir dağılımı hedeflerini de sarsıcı nitelik arz edebilir. Ayrıca programın ve ekonominin geleceği, küresel dalgalanmalara daha açık hale gelmesinden dolayı, programda öngörülebilirlik hedefleri eksik kalmaktadır. Raporda, Yeni hükümete; ulusal tasarrufların artırılması ve yatırımların büyük bir borçlanmaya gitmeden finanse edilmesi, üretimin yerli girdilerle karşılanarak döviz tasarrufunun sağlanması ve ihracat sektörünün ve yerli yan sanayinin rekabet

gücünü artırarak ithalatı azaltması öneriliyor.

2001 KRİZİ SONRASINDA EKONOMİDE İSTİKRAR PERÇİNLENDİ

Enflasyonun düşürülmesi, yüksek düzeyde sürdürülebilir ekonomik büyüme, faizlerdeki düşüş, kamu maliyesinde disiplinin sağlanması, borç yönetimindeki düzelme, ihracat performansı, özelleştirme ve yabancı sermayenin çekilmesi alanlarında 2002-2007 aralığı olumlu geçmiştir.

Raporda şu görüşlere yer verildi; "Reel ekonomik büyüme hızı 1991-2001 dönemindeki yıllık ortalama büyüme hızı olan yüzde 3.23'ü ikiye katlayarak, 2002-2006 arasında yüzde 7-7,5 aralığına tırmanmıştır. Kamu maliyesinde disiplin sağlandı: Aynı dönemde kamu maliyesinde disiplin sağlanmış, bütçe harcamaları denetim altına alınmış, her yıl IMF ile imzalanmış anlaşmanın gereği olan yüzde 6,5 faiz dışı bütçe fazlası hedefi aşacak şekilde sağlanmıştır. Bütün bunların sonucunda bütçe açığının GSYH'ya oranı

2001 krizindeki yüzde 17'lik rekor seviyesinden hızla aşağı düşerek 2006'da neredeyse sıfırlanmıştır. İstikrar, mali disiplin ve hızlı büyüme sayesinde iç ve dış borçların çevrilmesinde bir sıkıntı yaşanmamış, net kamu borç stokunun GSYH'ya oranı yüzde 73'den yüzde 45'e düşürülmüştür, ki bu Maastricht kriterlerini tutturan, AB üyesi ülkelerin pek çoğunun tutturduğundan daha iyi bir orandır. Türkiye'nin kaderi haline gelmiş, çift bazen üç haneli kronik enflasyon sorunuyla mücadele edilmiş, 35 yıl aradan

sonra enflasyon tek haneli rakamlara düşürülmüştür. 2001 krizinin hemen ertesinde resmi rakamlara göre yüzde 11-12'lere yükselmiş olan işsizlik zamanla yavaş da olsa azaltılmış, yüzde 9.9 seviyesine kadar indirilmiştir. Ama hala 2 milyon 500 bin işsiz vatandaşımız vardır. Nominal faiz yüzde 70'den yüzde 20'lere, reel faiz de yüzde 34'den yüzde 10'a düşürülmüştür. İhracat dolar bazında 36 milyar dolardan 85 milyar dolara, GSMH 143 milyar dolardan 400 milyar dolara yükseltilmiştir. Düşük kur, enerji

ithalatının 3 katına çıkması ve Çin-Uzakdoğu'dan yapılan ithalattaki olağanüstü artış 2006'da cari açığı 31,4 milyar dolara yükseltti. Yıllardır sürüncemede bırakılmış bir sorun olan özelleştirme konusunda özellikle 2003 sonrasında iyi bir performans gösterilmiş, 2003-2006 arası dönemde elde edilen 24 milyar dolarlık özelleştirme geliri, 1985-2002 döneminde elde edilen geliri ona katlamıştır. Yıllardır bir türlü gelmeyen yabancı yatırım sermayesi nihayet gelmeye başlamış, 2005'te yaklaşık 9,7, 2006'da 19

milyar dolar olarak gerçekleşen doğrudan yabancı sermaye girişlerinin, 2007'nin ilk 4 ayında 12 milyar doları aşması mümkün olmuştur. Ancak iyi yöndeki tüm gelişmelere rağmen, iki nedenle 2006 yılında ekonomideki toparlanma sürecinin daha da derinleşmesi yavaşlamıştır. Bunlardan birincisi, ABD ekonomisinin zaafları ve bunun uluslararası sistemde meydana getirdiği oynaklık ve tedirginlik, diğeri ise yurtdışında rekor düzeylere çıkan petrol ve diğer emtia fiyatlarkalmaktadır. Raporda, Yeni hükıdır. faktadır.

Raporda, Yeni hükümete

Bu ekonomik gelişmenin yavaşlamasının yurt içindeki nedenleri ise kamu ve özel sektör tüketimi ile hizmet sektöründeki fiyat katılıklarıdır.

Bu iki gelişme nedeniyle dövizde hızlı bir değer artış süreci başlamış, devlet iç borçlanma senetlerinin faiz oranları yüzde 20'leri aşmış, hatta bir ara son yılların en üst seviyesi olan yüzde 23 düzeyini görmüştür. Para piyasalarında istikrarın sağlanması yolunda alınan tedbirler ve ekonominin nispî bir soğuma sürecine sokulmasıyla birlikte 'tüketim eğilimi' yavaşlamış, enflasyon hedefi tutturulamamış olsa da psikolojik sınır olan tek hanede kontrol altına alınabilmiştir. Buna rağmen, Hazine borçlanma

faiz oranı pek düşmemiş, Merkez Bankası borçlanma faiz oranları ise yerinde sabit kalmış, Türkiye bir kez daha "yüksek faiz-düşük kur" modeline geri dönmüştür. Bu olumsuzluğa rağmen sıcak para-uzun vadeli sermaye dengesi, uzun vadeli sermaye girişleri lehine düzelme kaydetmiştir. Yine bir yandan yavaşlayan iktisadi faaliyet, diğer yandan da ekonomide kaydedilen yapısal dönüşümün meyvelerini vermeye başlamasıyla beraber, ithalat artış hızı kısmen gerilemiştir. Ayrıca kur engeline rağmen ihracatta artış hızı

belirginleşmiş, cari açık ise trendini korumuştur".

YABANCI SERMAYE ÜRETİM, İSTİHDAM VE İHRACAT ODAKLI OLMALI

"Günümüzde Türkiye'nin en ciddi sorunlarından biri yaşanmakta olan büyük 'Tasarruf Yatırım Açığı'dır. Bu durumda yatırımların ulusal tasarruflarla karşılanamaması nedeniyle net dış kaynak girişi gerekmektedir. Ancak içeriye giren dış kaynaklar tümüyle yatırımı ve üretimi tetiklemezken, bilhassa hizmet sektörü eksenli giren kaynaklar, tüketimi körükleyici bir mahiyet arz etmektedir. Üretim ekonomisi ikame edilmeden, gelir ve istihdam sorunu çözülmeden oluşturulan bu tüketim dalgası, bilhassa arz açığı ve

rekabet eksikliği olduğu için fiyat katılıkları sergileyen sektörler üzerinden ekonomide enflasyonist bir baskı oluşturabilmektedir. Bu noktadan hareketle artık yabancı sermaye girişleri, Türkiye'nin stratejik sektörel ve bölgesel önceliklerine uygun kalkınma gündeminin bir parçası haline getirilmelidir. Bu meyanda, yabancı sermaye girişlerinde üretim, istihdam, ihracat ve muhakkak çevre standartları ihmal edilmemelidir".

YENİ VE SİVİL BİR ANAYASA, YARGI VE KAMU REFORMU ZORUNLU HALE GELDİ

"Çabuk ve işleyen bir adalet mekanizmasının ve sivil, ekonomik alanda gerçekleştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Yargı kararları, yargının işlemesi, mahkemelerin benzer davalarda çelişen kararları bazı durumlarda hukuki karmaşaya yol açmakta ve ekonominin önünü tıkayabilmektedir. Ayrıca son yıllarda yaşadıklarımız Türkiye'nin sivil bir Anayasaya ne kadar çok ihtiyacı olduğunu tartışılamayacak boyutlarda ortaya çıkarmıştır. "Gecikmiş adalet, adalet değildir" prensibinden hareketle adil yargılamayı ihlal

eder nitelikteki sorunların önüne geçebilmek için öncelikle yargının hızlandırılarak kaliteli ve nitelikli eğitim vermesi konusunda 'toplumsal uzlaşma' sağlanması olmazsa olmazların başında gelmektedir. Öte yandan iş dünyası açısından da kamu reformunun daha fazla gecikilmeksizin çıkarılması gerekmektedir. Bilindiği üzere, çok ciddi yükler oluşturan kamu mevzuatındaki yükler ve bürokratik engeller ekonominin gelişmesini olumsuz etkilemektedir".

MÜSİAD'ın yeni hükümetten beklentileri ise şöyle:

"- Yeni ve sivil karakterli bir Anayasa yapılmalı

- Yargı reformu konusunda hızlı adım atılmalı

- Kamuda personel reformu ve yeniden yapılanma

- Makro ekonomideki istikrar ortamı korunmalı

- Sosyal Güvenlik Reformu 01.01.2008'de uygulanmalı

- Mikro istikrar ve rekabetçi ekonomi için girdi maliyetleri düşürülmeli

- YÖK reformu gerçekleştirilmeli

- Mesleki ve teknik eğitim geliştirilmeli

- Aktif istihdam politikası geliştirilmeli

- İstihdam üzerindeki kamu yükleri azaltılmalı

- Emek piyasasının katılıkları çözülmeli

- Dış ticaret açığına karşı sanayi stratejisi

- Girdi üreten sanayiler desteklenmeli

- Sanayi ve yatırım envanteri biran önce tamamlanmalı

-Teşvikler, sektörel ve bölgesel öncelikli olmalı

- KOBİ'lere destekler artırılmalı

- Enerji yatırımları hızlandırılmalı".

(AT-FD-ÖK-E)

Kaynak: İHA

Son Dakika Ekonomi Müsiad, 2007 Yılı 'Ekonomik Görünüm' Raporunu Açıkladı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement