Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Finansal İstikrar Raporu'nda, kredi artış eğilimlerinin gelecek aylarda kredi büyümesinin bir miktar yavaşlayacağına işaret ettiği belirtildi.
Merkez Bankası tarafından yılda iki kez hazırlanan "Finansal İstikrar Raporu'nun" ikincisi yayımlandı.
Raporun "Sektör Bazında Gelişmeler" başlıklı kısmında, bankacılık sektöründe 2012 yılında gözlemlenen hızlı büyüme eğiliminin 2013 yılı ilk yarısında da devam ettiği kaydedildi. Rapora göre, bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 2012 yılı sonuna göre yüzde 20,3 artarak 2013 yılı eylül ayında 1 trilyon 649 milyar liraya ulaştı; 2013 yılı haziran ayı itibarıyla GSYH'ye oranı ise yüzde 103,1 olarak gerçekleşti. 2011 sonunda başlayan faizlerdeki düşüş süreci, kredi faizlerinin tarihi düşük seviyelerine gerilediği 2013 yılı ikinci çeyreğine kadar devam etti ve sektör aktiflerindeki güçlü büyümeye zemin hazırladı.
Gelişmekte olan benzer ülkelere kıyasla, bankacılık sektörü aktiflerinin GSYH'ye oranı 2009 yılından bu yana Brezilya'dan sonra en çok Türkiye'de artış gösterdi. Aynı dönemde Türkiye, bankacılık aktiflerini en çok artıran ülke olarak gelişmekte olan ülkeler içinde öne çıktı. Türk bankacılık sektörünün güçlü büyüme performansı 2013 yılında da devam etti.
2009 yılından bu yana sektörün aktifleri kredi ağırlıklı büyürken, kredilerin aktifler içindeki payı 2013 yılı eylül ayı itibarıyla yüzde 60'a ulaştı. Söz konusu dönemde bankalar menkul kıymetlerinin önemli bir kısmını kredilerle ikame etti. Ancak, 2013 yılı mayıs ayı sonrasında yabancı yatırımcıların devlet iç borçlanma senedi (DİBS) satışlarının bankalar tarafından karşılanmasıyla, sektörün menkul değerler cüzdanında ılımlı bir artış oldu. Rezerv Opsiyonu Mekanizması'nın (ROM) etkin bir şekilde kullanılmasıyla 2013 yılında bankaların TCMB nezdinde daha fazla zorunlu karşılık tutmaları sağlandı.
"Kredi büyümesi bir miktar yavaşlayacak"
Türkiye'nin, seçilmiş gelişmekte olan ülkeler içinde 2009 yılından bu yana kredi/GSYİH oranı en çok artan ülke konumunda bulunduğu belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:
"2012 yılı ikinci yarısından itibaren güçlenen kredi büyümesi, finansal piyasalardaki dalgalanma sonrasında geçmiş yıllar ortalamasına yakınsamaya başlamıştır. Özellikle mayıs-haziran döneminde, ağırlıklı olarak özelleştirme ve kamu altyapı yatırımlarına yönelik kullandırılan yabancı para cinsinden proje finansmanı kredilerinin, 2013 yılı kredi büyümesini artırdığı görülmektedir. 2013 yılının ilk beş ayında bireysel kredilerin toplam kredi büyümesine katkısı daha fazla iken, haziran ayından itibaren kredi büyümesindeki artışın büyük bölümü firma kredilerindeki artıştan kaynaklanmaktadır. Kredi artış eğilimleri önümüzdeki aylarda kredi büyümesinin bir miktar yavaşlayacağına işaret etmektedir.
Kredi Eğilim Anketinde yer alan kredi arzı ve talebi ile ilgili bulgular 2013 yılının ilk üç çeyreğinde firma ve bireysel kredi standartlarının nispeten gevşediğini, 2013 yılının ilk iki çeyreğinde bireysel kredi talebinin güçlü olduğunu, üçüncü çeyrekte ise talebin durağanlaştığını göstermektedir. 2013 yılı üçüncü çeyreği başından itibaren firma kredilerindeki artışta, Türk parası (TP) KOBİ kredileri ile yabancı para (YP) diğer firma kredilerindeki artışlar öne çıkmaktadır. 2013 yılının ikinci yarısında firma kredilerinin kur etkisinden arındırılmış yıllık büyüme oranındaki artış büyük oranda proje finansmanı amacıyla verilen uzun vadeli kredi kullandırımlarından kaynaklanmakta, bu krediler hariç tutulduğunda ise firma kredilerindeki büyüme oranındaki artışın önemli ölçüde azaldığı görülmektedir."
TP-YP ticari kredi ve mevduat faiz farkı gerçekleşmelerinin, büyüme oranlarındaki gelişmeleri desteklediğine işaret edilen raporda, firma kredilerinin ağırlıklı olarak Türk Lirası cinsinden ve bir yıldan uzun vadeli olarak kullandırıldığı aktarıldı.
Rapora göre, 2009-2013 döneminde Türk bankacılık sektörünün tahsili gecikmiş alacak (TGA) oranı, incelenen ülkelere göre düşük seviyelerini korurken, TGA oranı 2013 yılı ikinci çeyreği sonunda sınırlı miktarda düşerek yatay seyrine devam etti. Ayrıca, TGA'lar için ayrılan özel karşılıkların TGA tutarına oranının son bir yıllık dönemde 2,2 puan gerileyerek yüzde 75,4'e düşmesi dikkati çekti.
"Sektörün kredi/mevduat oranı tarihi yüksek seviyelerde"
Mevduat dışı kaynaklara erişimin kolaylaşması ve yüksek kredi talebi ile sektörün kredi/mevduat oranının tarihi yüksek seviyelerine ulaştığına işaret edilen raporda, "Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında kredi/mevduat oranında, 2009-2012 yılları arasında en belirgin yükselişin ülkemizde yaşandığı görülmektedir. 2013 yılının ortalarından itibaren YP ticari mevduatın artış eğilimi hızlanırken, TP ticari mevduat dalgalı bir seyir izlemiştir. 2012 yılının ikinci yarısından itibaren istikrarlı şekilde düşen TP ve YP mevduat faiz oranları 2013 yılının haziran ayında yön değiştirmiştir. Zorunlu karşılık oranının mevduatın vade yapısına göre farklılaştırılması ve faizlerin düşüş sürecine girmesi ile uzayan mevduatın ortalama vadesi 2013 yılının ortalarından itibaren kısalmaktadır" denildi.
Bankaların küresel likidite koşullarının sıkılaştığı dönemlerde dahi yurt dışından kaynak temininde sorun yaşamadığı vurgulanan rapora göre, bankacılık sektörünün yurt dışından sağladığı fonlar içinde sendikasyon kredilerinin payı yatay seyrini, seküritizasyon kredilerinin payı ise azalış eğilimini sürdürdü. Bankacılık sektörünün dış borç yenileme oranı 2013 yılının ikinci çeyreğinden itibaren gerilemekle birlikte, halen yüksek seviyelerdeki seyrini korudu.
Raporda, bankaların bilanço toplamı içindeki payı artmakta olan yurt dışı yükümlülüklerin uzun vadeli olmasının, pasif vadesinin uzamasına katkıda bulunduğu belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Bankalar, sahip oldukları likit varlıklarıyla kısa vadeli dış borç ödemelerini zorlanmadan karşılayabilecek durumdadır. Bankaların menkul kıymet ihraçları likidite kaynaklı endişelerin başladığı mayıs ayından bu yana bir miktar azalsa da ağustos ayı itibarıyla tekrar artış eğilimine girmiştir. Yatırım ve emeklilik fonlarının portföy dağılımları içerisinde, mevduat ve banka tahvil/bono ihraçlarını da kapsayan 'diğer' kaleminin ağırlığı yıllar itibarıyla artmaktadır. Bankaların TP cinsinden menkul kıymet ihraçları, yatırımcılar için mevduat karşısında getiri bakımından kayda değer bir alternatif haline gelmiştir.
Bankacılık sektörü sağlam karlılık yapısını korumaktadır. Mayıs ayından sonra faiz oranlarındaki hızlı yükseliş, bankacılık sektörünün bilanço yapısındaki vade uyumsuzluğu nedeniyle aktif getirisi ve pasif maliyeti arasındaki makası daraltmıştır. Bankaların sermaye yeterlilik oranları gerilemekle birlikte, halen yasal ve hedef rasyoların üzerindedir. Ülkemiz bankacılık sektörü güçlü sermaye yeterliliğine sahiptir. Kredi ve piyasa hareketlerinden ileri gelen şoklara karşı bankaların dayanıklılığını test eden senaryo analizleri de sektörün öz kaynaklarının yeterince güçlü olduğunu göstermektedir."
"Reel sektörün borçluluğu artmaya devam ediyor"
Reel sektörün borçluluğunun 2013 yılında artmaya devam ettiği belirtilen rapora göre, firmaların finansal borçları 2013 yılı ağustos ayında geçen yıl sonuna göre yüzde 22,8 artarak 808 milyar lira seviyesine ulaştı. Finansal borçların GSYH'ye oranı ise 2013 yılı haziran ayı itibarıyla yüzde 51 seviyesinde gerçekleşti. Firmaların finansal borçlarının yüzde 58'i YP cinsinden ve ağırlıklı olarak uzun vadeli olurken, reel sektör tarafından kullanılan kredilerin yüzde 19,2'si ise yurt dışı kaynaklı gerçekleşti.
Yurt dışından sağlanan kredilerin büyük bölümü uzun vadeli olduğuna değinilen raporda, kısa vadeli yurt dışı kredilerin payında önemli bir değişim olmadığı, firmaların yurt dışı borçlarını yenilemede sorun yaşamadığı ve firmaların YP açık pozisyonunun özellikle yurt içi YP kredi kullanımına bağlı olarak arttığı ifade edildi.
Raporda, iktisadi faaliyetteki ılımlı artışın firmaların cirolarını olumlu yönde etkilerken, kur farkı giderlerine bağlı olarak oluşan finansal giderlerin kar artışını sınırladığı da belirtildi.
- "Kentsel dönüşüm projelerinin, konut kredilerindeki büyümeyi destekleyeceği öngörülmektedir"
Hanehalkının tüketim harcamalarındaki artışın da devam ettiği belirtilen raporda, "Hanehalkının finansal yükümlülükleri, varlıklarına oranla daha hızlı artmaktadır. Hanehalkı yükümlülükleri artmakla birlikte, GSYH'ye ve harcanabilir gelire oranı seçilmiş ülkelere kıyasla düşük seviyesini korumaktadır. Hanehalkı yükümlülüklerinin 2013 yılındaki artışında konut kredileri ve ihtiyaç kredileri etkili olurken, kredi kartlarının toplam yükümlülükler içindeki payı gerilemektedir" ifadelerine yer verildi.
Raporda, talep ve arz kaynaklı olumlu gelişmelerin, konut kredilerindeki büyümede etkili olduğunun görüldüğüne işaret edilerek, "Tarihi düşük seviyelerine gerileyen faizler ve kredi vadelerindeki uzama, konut kredilerine olan talebi artırmıştır. Konut fiyatlarındaki değişimlerin finansal istikrarı etkilemesi nedeniyle, bu alandaki gelişmelerin yakından izlenmesi son derecede önemlidir. Önümüzdeki dönemde hız kazanması beklenen kentsel dönüşüm projelerinin, konut kredilerindeki büyümeyi destekleyeceği öngörülmektedir" denildi.
Taşıt kredilerine ilişkin arz ve talep gelişmelerinin, 2013 yılında istikrarlı ve ılımlı bir görünüm sergilediğine değinilen raporda, "Diğer bireysel kredi türlerine kıyasla taşıt kredilerindeki büyüme 2013 yılında daha düşük bir seviyede gerçekleşmekte ve yatay bir eğilim sergilemektedir. Konut kredilerinde olduğu gibi, bireysel taşıt kredilerinde de 2013 yılı ortalarına kadar faizler düşmüş, vadeler uzamıştır" değerlendirmesi yapıldı.
Hanehalkının kredi kartı kullanımının, taksitli işlemlerdeki artışla güçlü bir şekilde büyümeye devam ettiği, ancak artış hızının kademeli olarak yavaşladığının altının çizildiği raporda, şunlar kaydedildi:
"Taksitli işlemlerdeki artışın da katkısıyla kredi kartlarında faize bırakılan bakiyenin toplam bakiyeye oranı düşmeye devam etmektedir. Hanehalkının ihtiyaç kredilerine olan talebi 2011 yılından bu yana artış göstermekte ve kredi büyümesinin ivmelenmesine neden olmaktadır. Görece zayıf seyreden sermaye akımlarının, alınan makro ihtiyati tedbirlerin ve temkinli para politikası duruşunun kredi büyümesindeki yavaşlamaya yaptığı etki ihtiyaç kredilerinde de görülmektedir. Hanehalkı yükümlülüklerindeki artışa karşın, sorunlu kredi göstergelerinde önemli bir bozulma görülmemektedir. Kredi başvurusunda bulunanların risk görünümü önümüzdeki dönemde hanehalkı borçlanmalarının sağlığı açısından olumlu görünmektedir. Bankalardan tüketici kredisi kullananların çoğunluğunu, alt gelir grubunda olanlar ve ücretli çalışanlar oluşturmaktadır."
Raporda, Türkiye'de hanehalkının yatırım tercihleri içinde mevduatın öncelikli yerini koruduğuna değinilerek, "Bankalar, son yıllardaki düzenlemeler ile birlikte altına yönelik ürün yelpazesini hızla genişleterek altın bankacılığını geliştirmektedir. Yatırım araçları getirilerinde yaşanan oynaklık, bireylerin yatırım tercihlerinin zaman içinde değişkenlik göstermesine neden olmaktadır. 2001 yılında yürürlüğe giren ve 27 Ekim 2003 tarihinden itibaren faaliyete geçen Bireysel Emeklilik Sistemi, geçen on yıllık sürede hanehalkı tasarruflarının artmasına önemli bir katkı sağlamıştır" görüşlerine yer verildi.
- İstanbul
Son Dakika › Ekonomi › Tcmb Finansal İstikrar Raporu Açıklandı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?