Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım Açıklaması - Son Dakika
Ekonomi

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım Açıklaması

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım Açıklaması

"Şimdi, 'Bu Türkler de fazla oluyor' demeye başladılar.'Türkiye mutlaka arasatta olmalıdır."

15.06.2013 15:14

"Şimdi, 'Bu Türkler de fazla oluyor' demeye başladılar. 'Türkiye mutlaka arasatta olmalıdır. Türkiye'yi yalnız başına bırakırsanız sıkıntı olur demeye başladılar"

"Ne yaptılar, nereden vuralım, çevreden vuralım. Çevre falan bahane değerli hemşehrim. Amaç, Türkiye'ye tökezletmek, Türkiye'ye diz çöktürmek ama beyhude. Kimse bir şey yapamaz"

"Bizim dinimiz, inancımız, 'Öleceksen bile, ölmeden bir an önce bir ağaç dik' diyor. Kimse bize yeşilin, çevrenin dersini vermeye kalkmasın"

"Bizim dostumuz yine kendimiz. Diri olacağız, iri olacağız, bir ve beraber olacağız, her şeyin üstesinden geleceğiz. Kimseden medet ummayalım. Tarih buna tanıktır"

"Son yaşanan olaylarda Erzincan'da özellikle Alevi-Sünni çatışması çıkarmak için çok çalıştılar ama Allah'a şükür Erzincanlılar bu oyuna gelmedi"

"Sadıkta aradığını bulamayanlar, sokakları harekete geçirerek, muradına ereceğini zannediyor, avucunu yalarsın"

Ankara Refahiyeliler Derneğinin Rixos Otel'de düzenlenen toplantısına katılan Yıldırım, yaptığı konuşmada, organizasyonu yapan derneğe teşekkür etti.

Hemşehrilerinin arasında olmaktan dolayı mutlu olduğunu dile getiren Yıldırım, "Şu salonu görmesem, bu kadar Refahiyeli var mı diye düşünürdüm. Belki de Refahiyelilerin burada küçük bir kısmı var. 10 yıldır Ankara'dayız ama hemşehrilerimizi tanıma fırsatımız olmadı. İşlerin yoğunluğundan, sürekli oraya buraya gitmekten, kendimize, eşe dosta, hemşehrilerimize vakit ayıramadık. Onun için bu organizasyonu çok önemsiyorum" diye konuştu.

Erzincanlıların çok önemli bir özelliği olduğunu belirten Yıldırım, şunları kaydetti:

"Nedir bu özellik? Mecnun için Leyla ne ise bizim için de Erzincan, Refahiye, memleketimiz o. İster Fizan'da, ister İstanbul'da, isterse de Amerika'da olalım, memleketimizin hasreti, sevgisi, toprağımıza olan aşkımız hiç eksilmedi. Belki herkeste bu özellik vardır ama kendi şahsımdan bahsedeyim. Bu kadar yoğun görevime rağmen, bir fırsatını nasıl bulur da memleketime, köyüme gider, oranın soğuk suyunu nasıl içerim diye hep hasret içinde oldum. Mutlaka yılda en az 2 kez de gidiyorum. Öyle haber vermeden, 1 gün köyde geçiriyorum."

"...Bu akıl yolları doğru işlerde kullanmak için yaptık"

Hemşehrilerinin desteğinin kendilerine güç verdiğini ve bu destekle, güçle 10 yıldır çalıştıklarını anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Hemşehrilerimizin desteği bize güç verdi ve bu destekle, güçle 10 yıldır çalışıyoruz. 'Yapacağız, edeceğiz' demedik, yaptık. Türkiye'nin her karış toprağında yaptığımız işler var. Yollarından, havaalanlarına, hızlı demiryolundan, iletişim yollarına, akıl yollarına... Gidin Hakkari'ye, gidin Iğdır'a, internet hızı neyse Ankara'da da aynı ama biz bu akıl yollarını doğru işlerde kullanmak için yaptık. Memleketimizin daha da gelişmesi, büyümesi için yaptık. Memleketimizi, ülkemizi, dışarıdaki memleketlere, insanlara kötülemek için bu yolları kullanmasın kimse. Sorunlarımız olabilir. Her ülkenin sorunları var ama sorunları çözmek de bizim görevimiz. Bu millet hiçbir zaman başka ülkelerin boyunduruğuna geçmiş bir ülke değil. Bu millet en zor zamanda bile bağımsızlığını, hürriyetini hiçbir şeye değişmemiştir.

"Dünyada tek ulus var, hiç esaret altına girmemiş"

Bir İngiliz hoca, ben yurt dışında master yaparken, adam bize hiç pas vermiyor, görünce yüzünü çeviriyor. Efendim zenciler var, Afrika'dan gelen, onlara kucak açıyor. Dedim ki kardeşim, hocam, ben ne yaptım sana? Niye bana böyle tavır koyuyorsun diye sordum. Adam dedi ki 'Bak, sen geliyorsun, hiç bana selam vermiyorsun. Bak o adam geliyor, yarı beline kadar eğiliyor, 'Yes Sir' diyor. Ben biliyorum niye senin böyle yaptığını. Dünyada iki tane ulus var, hiçbir zaman esaret altına girmemiş. Biri İngilizler, biri Türkler.' Ben da adama dedim ki 'Sen eksik biliyorsun. Dünyada tek ulus var, hiç esaret altına girmemiş, hiç kimseyi de esaret altına almamış.' İngilizlerle farkımız bu. Kimseyi sömürmemişiz ama hürriyetine ve bağımsızlığına o kadar, gözü gibi bakmışız."

-"Amaç, Türkiye'ye tökezletmek ama beyhude"

Türkiye'nin artık çok büyük projeleri ardı ardına yaptığını anlatan Yıldırım, bunun istikrar ve güvenin sonucu olduğunu söyledi.

Bir ülkede istikrar ve güçlü siyasi irade varsa, hizmetin de olacağını dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:

"Şimdi, 'Bu Türkler de fazla oluyor' demeye başladılar. Mayıs ayında yaptığımız bir ihale milletin dikkatini çekti. Dünyanın en büyük havalimanlarından birinin ihalesini yaptık. 90 milyar lira, yatırımla beraber, cebimizden de para vermiyoruz. Bizim 10 yıl içindeki projelere harcadığımız parayı, 3. Havalimanı ile geri aldık. Enerji projeleri, 3. köprü, İstanbul-İzmir Otoyolu, İzmit Köprüsü, Marmaray Projesi, Avrasya Tünel Projesi... Bunlar Türkiye'nin 100 yıllık hayali. Abdülhamit döneminden beri Türkiye'nin gündeminde olan projeler. Tüm bunlar birilerini rahatsız etti, rahatsız oldular, 'Türkiye arasatta bir ülke olmalıdır.' Gelişmiş ülkelerin beyaz adamının kafasında bu var, 'Türkiye mutlaka arasatta olmalıdır. Türkiye'yi yalnız başına bırakırsanız sıkıntı olur. Bunlar da fazla oluyor' demeye başladılar. Dünyada yaprak kımıldamıyor, biz bir ayda 130 milyarlık ihale yapıyoruz, devletin de katkısı olmadan.

Ne yaptılar, nereden vuralım, çevreden vuralım. Çevre falan bahane değerli hemşehrim. Amaç, Türkiye'ye tökezletmek, Türkiye'ye diz çöktürmek ama beyhude. Kimse bir şey yapamaz. Türkiye bugün, bunları aştı. Dışarıdan propagandalarla, interneti kullanarak, Türk insanını ayağa kaldıramazlar. En zor zamanda bile bu millet çıkış yolunu kendisi bulmuştur. Burada da şüphesiz bulacaktır. Çevreye saygısızlık hepimizin hassas olduğu bir şeydir. Bu hikaye yeni değil. Polonya, komünizm yönetiminden kurtulduğu zaman, Avrupa ülkeleri dedi ki, 'Kardeşim, senin tüm kanalizasyonların Baltık Denizi'ne akıyor, böyle olmaz, buraya arıtma yapacaksın, bunu keseceksin.' Polonya'nın cevabı basit. 'Kusura bakmayın beyler, Siz 30-40 yıldır her şeyinizi buraya döktünüz. Ben de o kadar dökeyim, sonra yaparım, şimdi param yok yapmaya."

-"Kimse bize yeşilin, çevrenin dersini vermeye kalkmasın"

Çevrenin çok önemli olduğunu ancak çevre, bir ülkenin elini kolunu bağlamak için kullanılmaya çalışıyorsa o zaman işin şeklinin değişeceğini vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Efendim, çevre var fabrika kurmayalım, çevre var yol yapmayalım. Ne yapacağız? Yol yapmayınca, fabrika yapmayınca ne yapacağız? Nerede istihdam, üretim, kalkınma, refah oluşacak? Yapacağız bunları. Avrupa'da ormanı kesip, içine fabrika yapıyorlar, gözlerimle gördüm. 'Mecburuz, yapacağız' diyor adam. İhtiyaçlarımızı, önceliklerimizi mutlaka iyi tespit etmemiz lazım. Çevre hassasiyetiyle ülkenin menfaatini dengede götürmemiz lazım. Bizim dinimiz, inancımız, 'Öleceksen bile, ölmeden bir an önce bir ağaç dik' diyor. Kimse bize yeşilin, çevrenin dersini vermeye kalkmasın. Biz onlardan daha iyi biliyoruz."

-"Kimseden medet ummayalım"

Bakan Binali Yıldırım, bazı basın kuruluşlarının yayın politikasını da eleştirdi.

Kimsenin bu ülkeye ikinci sınıf muamelesi yapmaması gerektiğinin altını çizen Yıldırım, "Gördük işte, kendilerinde olunca haber yok, görüntü yok. Küt diye her şeyi kesiyorlar. Türkiye'den de 6 saat canlı yayın yapıyorlar. Suriye'de her gün 100 kişi ölüyor, tek kelime etmiyorlar, Türkiye'deki gösterileri 6 saat canlı yayınlıyorlar. Bu kadar çifte standart olur mu? Bu ülkenin bunları görmesi lazım. Bizim dostumuz yine kendimiz. Diri olacağız, iri olacağız, bir ve beraber olacağız, her şeyin üstesinden geleceğiz. Kimseden medet ummayalım. Tarih buna tanıktır" dedi.

-"Faizle, dövizle oynayarak para kazananların suyu kesildi"

Türkiye'nin son 10 yılda yaşadığı gelişmelerden rahatsız olanların elbette olacağına dikkati çeken Yıldırım, faizle, dövizle oynayarak para kazananların "suyunun kesildiğini" söyledi.

Yıldırım, 10 yıl öncesine göre Türkiye'nin, 60 milyar dolar daha az faiz ödemesi yaptığını belirterek, bu paranın artık vatandaşa hizmete ayrıldığını, bunun da elbette birilerini rahatsız edebileceğini ifade etti.

-"Erzincan'da Alevi-Sünni çatışması çıkarmaya çalıştılar"

Son yaşanan olaylarda Erzincan'da özellikle Alevi-Sünni çatışması çıkarmak için çok çalıştıklarını anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Ancak Allah'a şükür Erzincanlılar bu oyuna gelmedi, olayları gayet sükunetle değerlendirdi ve kardeşliğine hiçbir zarar gelmedi. Bu oyun Erzincan'da daha önce de oynandı. Cihaner dönemini hatırlayın, 2009 seçimlerinden 10 gün önce yaşananları hatırlayın. O baskınları, o gözaltıları, evlere girip kadınları taciz ettikleri günleri hatırlayın. O günlerde bile Erzincan teenni ile hareket etti, sabırla, metanetle, kararlılıkla olayların üstesinden geldi. Niye Erzincan'a bu kadar yükleniyorlar? Çünkü Erzincan'da Alevilerle Sünniler kardeş, birbirleriyle kucaklaşmışlar. Eğer burada bir kargaşa çıkarırsak, o zaman maksadımıza ereriz diye düşünüyorlar ama avucunu yalarsın. Kimse Erzincan'daki kardeşliği bozamaz."

-"İktidar sokakta değil sandıktadır"

İktidarın sokakta değil, sandıkta olduğunu vurgulayan Bakan Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:

"Demokrasilerde çare budur. Sandıkta aradığını bulamayanlar, sokakları harekete geçirerek, muradına ereceğini zannediyor, avucunu yalarsın. Kimse sokakta zorla, kavgayla, kargaşayla, gürültüyle, patırtıyla iktidar olamaz. Bu millet buna prim vermez, vermediğini de görüyoruz. Onun için birbirimize kenetleneceğiz." - Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Ekonomi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement