Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Erol Bilecik, " Türkiye, 2002-2007 AK Parti'nin ilk döneminde müthiş bir öykü yarattı. Bir Türkiye öyküsü doğdu. Şimdi Türkiye'nin yeni bir öyküye ihtiyacı var." dedi.
Bilecik, Uludağ Ekonomi Zirvesi'ndeki "Global Fırsatların Geleceği" konulu panelde yaptığı konuşmada, fırsatların, hazırlığı olanların önüne geldiği bir dünyada yaşandığını belirterek, Türkiye'de fırsatların da yararlanmaya çalışanların hazırlıklarını iyi yapması gerektiğini vurguladı.
Dijitalleşme ve teknolojik gelişmelerin getirdiği değişim faktörlerinin önemine değinen Bilecik, şöyle konuştu:
"Bu iki faktör iş dünyasını hem birbirine yakınlaştırıyor hem de çok hızlı bir değişim sağlanmasını söylüyor. Dünyanın son 10 yılına baktığımızda 10 yıl öncesinde ismini bile anmadığımız bugün neredeyse yüzlerce markanın dünyanın eksenine önemli bir katkı yaptığını görüyoruz. Bunlar klasik Twitter, Facebook, Airbnb, Android, Spotify, Instagram gibi... Panellerin konusu ne olursa olsun yapay zeka, Sanayi 4.0, robotları konuşmadan hiçbir panel geçmiyor. Bu anlamda müthiş bir değişim var. İnternetle beraber muazzam bir çağ kapandı. Teknoloji çağı diye bir çağ açıldı. Bu isme bir fırsat çağı olarak da bakmakta fayda var. Yerel girişimcilerimizin müthiş bir yolculuk yapabileceği bir dünya var.
Sayın Başbakan Yardımcımız Mehmet Şimşek de söyledi, dünyadaki en büyük problemlerin başında korumacılık eğilimi gün geçtikçe azalıyor. Bunun net bir çözümü var, küresel ticaretin artması ve büyümesidir. Bu konuda girişimci ruhun ortaya koyacağı performans rakamlar da zaten bunu destekliyor. 2011 yılından bu yana baktığımızda yüzde 5,2 ile dünya global ticaretin veya küresel ticaretin gelişmesinin en yüksek yılını yaşadık. Bunların hepsi olumlu gelişmeler. Umudu kaybetmeden, şemsiyelerimizi de elden bırakmadan böyle bir dünyanın içinde emin adımlarla yürüyüşe devam etmeliyiz."
"Normalleşme sürecinin hızlandırmalıyız"
Bilecik, TÜSİAD'ın kuruluşundan beri devam ettiği ve en hararetle savunduğu ana noktaların, AB bölgesi, AB üyeleri ve bu konuda yaptığı çalışmalar olduğunu bildirdi.
AB'nin her zamanki gibi ajandalarında bulunan bir konu olduğunu anlatan Bilecik, şöyle devam etti:
"Bizim kendimize biraz daha fazla bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Acaba demokratik gidişatta herhangi bir eksiğimiz oluyor mu? Bu noktanın altını çizmeyi istedim. Bu noktada kendi öz eleştirimizi yapmalıyız. Normalleşme sürecinin daha hızlanması gerekiyor. İki yıla yakın bir süredir devam eden olağanüstü hal tedbirlerinden normalleşme sürecine geçiyor olmamız gerekir. Hukukun üstünlüğünün perspektifi doğrultusunda da bakan bir yapımız olması gerekir ki, dış politikalarda çok daha başarılı olan, AB üyelik müzakerelerinde de veya diğer baktığımız konularla da farklı bir ülke olmamız açısından bunları son derece önemli görüyorum.
İnanın Ortadoğu'da çalışan birçok arkadaşımız hem panelde hem de salonda olan Ortadoğu ülkelerinin Türkiye'ye daha fazla sıcak bakmalarının nedeni bizim Ortadoğulaşmamız değil, aksine batıyla yaptığımız iş birlikleri ve batıyla yaptığımız entegrasyondur. Birleşik Krallık'taki 2016 yılı Haziran ayı itibarıyla Brexit sürecinden sonra bir AB üyesiyle yapmış olduğumuz iş birliği artık bir müddet sonra bu realize olduğu zaman ortadan kalkacak. Bu, otomotivden tekstile, gıdadan kağıt ürünlerine bütün endüstrileri kapsayacak bir vergi problemi ve iş yapma zorluğunu ortaya koyan bir belgelendirme sorunu ortaya koyacak."
"Türkiye'nin yeni bir öyküye ihtiyacı var"
"Türkiye, 2002-2007 AK Parti'nin ilk döneminde müthiş bir öykü yarattı." diyen Bilecik, şu değerlendirmede bulundu:
"Bir Türkiye öyküsü doğdu. Şimdi Türkiye'nin yeni bir öyküye ihtiyacı var. Bu acı ama gerçek değil, gerçeğin ta kendisini ve güzel bir gerçek. Biz bunun teknoloji alanından gelebilecek, özellikle içinde Sanayi 4.0'ı barındırabilecek, Türkiye'nin teknoloji yatırımını ön plana alabilecek bir noktadan çıkabilme ihtimalini çok yüksek görüyoruz. Acaba Türkiye'nin öyküsü katma değeri yüksek teknoloji alanından mı çıkar? Böyle bir hedefi daha sıklıkla konuşmamız gerekir."
Bilecik, Türkiye'nin dünya arenasında, küresel ekonomide daha rekabetçi olması için makro ekonomik istikrarı sürekli tutturması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin güçlü kurumlara sahip olması gerektiğine işaret eden Erol Bilecik, sözlerini şöyle tamamladı:
"Merkez Bankasından BDDK'ya kadar. Hem liyakati yüksek olan hem de gerçekten sürdürülebilir bir güçlü kurum havasında... Verimliliği artıracak yapısal reformları yapmak için varımızı yoğumuzu ortaya koymamız gereken bir süreç var. Dış ilişkilerde daha fazla başarıya ve iyi ilişkilere odaklanan, iyi ilişkilerimizin olması gerekir. Ekonomide iki faktör çok önemli. Bunlardan biri istikrar diğeri ise verimlilik. Bugün iş dünyasında adeta mucizeler yaratılıyor. Çift haneye oturmuş bir enflasyonla mücadele ediyoruz. Hemen hemen her gün kurların aşağıya ya da yukarıya hareket ettiği bir dünyada mücadele ediyoruz. Aynı zamanda sık sık faizlerin, yoğun bir şekilde şikayet edildiği bir dünya içinde mücadele ediyoruz. Bu üçgenden çıkıp işlerimizin bu anlamda büyütülmesi ve karlı bir şekilde yapılması iş dünyasının alkışlanması gereken başarısıdır.
Enflasyonu yenemeden faizleri düşürmemiz mümkün değil. Bu tek gemide olduğumuz bir oyun. Geminin hızının yükselmesini sağlamamız gerekir. Eğitim ve iş gücü reformlarının bir an önce hayata geçmesini istiyoruz. Bunlar istihdamı ilgilendiren noktalar."
Son Dakika › Ekonomi › Uludağ Ekonomi Zirvesi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?