2. Uluslararası Göç ve Güvenlik Konferansı - Son Dakika
Güncel

2. Uluslararası Göç ve Güvenlik Konferansı

Anadolu Ajansı (AA) Türkiye Haberleri Yayın Yönetmeni Hasan Öymez, Anadolu Ajansı olarak Suriye'de devam eden iç savaşın siviller üzerindeki olumsuz etkilerini dünyaya duyurma gayretiyle çalıştıklarını belirterek, "Aylan bebeğin sahile vurmuş görüntüsü, yine aynı şekilde Suriye'de zarar...

12.10.2017 18:41

Anadolu Ajansı (AA) Türkiye Haberleri Yayın Yönetmeni Hasan Öymez, Anadolu Ajansı olarak Suriye'de devam eden iç savaşın siviller üzerindeki olumsuz etkilerini dünyaya duyurma gayretiyle çalıştıklarını belirterek, "Aylan bebeğin sahile vurmuş görüntüsü, yine aynı şekilde Suriye'de zarar görmüş çocukların görüntüleri Anadolu Ajansı muhabirleri, kameramanları ve foto muhabirleri tarafından dünyaya aktarıldı." dedi.

Öymez, Polis Akademisi Göç ve Sınır Güvenliği Araştırma Merkezi (GÖÇMER) tarafından Kundu turizm merkezindeki bir otelde "Göç ve Uyum" temasıyla düzenlenen 2. Uluslararası Göç ve Güvenlik Konferansı'ndaki "Medya ve Suriyeliler" konulu oturumda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin açık kapı politikasıyla Suriye'den gelen sığınmacılara geçici koruma statüsü vererek hayatları kurtarmaya yönelik bir politika izlediğini söyledi.

Türk medyasının, sığınmacıların Türkiye'ye gelmesini önce yüksek bir kabulle karşıladığını, sığınmacıların Türkiye'de kalma süreleri arttıkça bunun kırılgan kabule döndüğünü dile getiren Öymez, şöyle devam etti:

"Özellikle sığınmacıların yoğun yaşadığı yerlerdeki yerel medya, haberlerinde sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sığınmacılara yaptığı maddi yardımları ön plana çıkarma politikasını izlediler. Ulusal medya ise daha çok dramı öne çıkaran haberlerle konuya yaklaşmayı tercih etti. Fakat bu süreç uzadıkça medyadaki tavır da neredeyse ikiye bölünme şeklinde oldu. Suriyeli sığınmacılara misafir gözüyle bakan bir grup medyayla diğer taraftan bunları adeta şeytanlaştıran yayın politikaları izleyen medya kuruluşları oluştu."

Öymez, medyada yer alan insanların, gazetecilerin, toplumun ortalaması olduğunu belirterek, "Toplumdaki insanların görüşleri bir şekilde medyaya da yansıyor. Hatırlarsınız, Macaristan'a girişte kucağında çocuğuyla, içinde ölüm olmayan hayat kurmak isteyen babaya bir kadın kameraman, çekim yaparken ayağıyla çelme takıp düşürmeye çalışmıştı. Bu gazetecinin refleksi, aynı toplumdaki insanların refleksi gibiydi. Türkiye'de de benzer şekilde muhalif çevrelerce takip edilen yayın organları, Suriyelileri büyük bir toplumsal sorun olarak çerçeveleyip, bir toplumsal sorunun parçaları gibi haberleştirmeye gayret ettiler. Suriyelilerin trajik hayat hikayeleri, içinde bulundukları dram, yeni hayat kurma mücadeleleri görmezden gelinerek, sadece onların kamuoyu tarafından algılanmasını istedikleri şekilde bir çerçevelemeyle yansıtmaya çalıştılar." diye konuştu.

AA, Suriye'de yaşananları dünyaya aktarıyor

Hasan Öymez, çoğunluğu şehirlerde olmak üzere, Türkiye'de yaklaşık 3,5 milyon Suriyelinin yaşadığını, ayrıca çok sayıda Iraklı ve Afganistanlının da bulunduğunu söyledi. Suriyeli nüfusun yoğun olduğu Gaziantep'te, Suriyelilerin karıştığı adli vakaların, toplam vakaların yüzde 3,5'ine tekabül ettiğini belirten Öymez, bu vakalarda Suriyelilerin genellikle mağdur taraf olduğunu kaydetti.

Öymez, Suriyelilerin Türk toplumunun hassasiyetlerine dikkat etme ve misafir yaklaşımıyla var olma çabası içinde oldukların belirterek, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin ulusal ajansı olarak 13 dilde yayın yapıyoruz. Türk medyasının büyük çoğunluğu gibi olaya trajedi, dram olarak yaklaşıyoruz. Gerek Suriye içinde gerekse de buraya gelen Suriyelilerin dram dolu hayatlarına, hayata tutunma çabalarına, acılarını dindirmeye yönelik hikayelere yer vermeye çalıştık. Anadolu Ajansı olarak günde yaklaşık bin 600-bin 700 haber yayınlıyoruz. Bunun önemli bir bölümü Suriye merkezli ve dış politika kaynakları haberlerimiz oluyor. Bunun 13 dile çevrilip dünyaya duyurulduğunu düşünürsek bu, oldukça ciddi bir rakam. Oldukça önemli haberlere imza attık. Aylan bebeğin sahile vurmuş görüntüsü, yine aynı şekilde Suriye'de zarar görmüş çocukların görüntüleri, Anadolu Ajansı muhabirleri, kameramanları ve foto muhabirleri tarafından dünyaya aktarıldı."

"Savaş bitse de 1,5 milyon Suriyeli Türkiye'de yaşayacak"

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Suriyelilere yönelik yardımları ve açık kapı politikasının ülke içinde anlatıldığını ancak dünyaya aktarma konusunda önemli eksiklikler olduğunu vurgulayan Öymez, "Dünyada pek çok ülke ve hatta çok önemli devlet yetkilileri bile Türkiye'nin Suriyelilere yönelik yardımlarından bihaber durumda. Bu da Türk medyasının önemli bir eksikliği olarak not düşülmelidir." dedi.

Öymez, medyada Türkiye'deki Suriyelilere yönelik bir yayıncılık politikasının olmadığının da altını çizerek, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin sadece medya ile ilgili değil, Suriyelilere yaklaşım konusunda çok ciddi paradigma geliştirmeye ihtiyacı var. Genel olarak Türkiye'nin sığınmacılara yönelik politikasını uzun vadeli ve çok yönlü bir Suriye politikasına dönüştürmesi gerekiyor. Zira dünya üzerinde bu tip göç hareketlerine yönelik yapılmış araştırmalar, ülkesine geri dönenlerin oranının yüzde 60'ı geçmediğini gösteriyor. Kabaca bir rakamla, her şey yolunda gidip yarın savaş sona erecek olsa bile 1,5 milyondan fazla Suriyeli Türkiye'de yaşamaya devam edecek. Durum, bunu gösteriyor."

Öymez, Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında gittiği Suriye şehirlerinde ve köylerinde edindiği izlenimlerin ardından, Suriyelilerin en az 10 yıl, normalleşene dek ülkelerine dönmeyeceğini gösterdiğini aktardı.

Türk medyası Suriye sorununa yaklaşımını değiştirmeli

Türkiye'de Gezi Parkı odaklı olaylardan darbe girişimine kadar toplumun gözü önünde cereyan eden çok önemli hadiseler meydana geldiğini hatırlatan Öymez, "Türkiye içinde toplumsal sorunlar oluşturmak isteyen çok ciddi güçler var. Suriyeli sığınmacıların yoğun yaşadığı Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa gibi illerde, 20 kadar ülkenin 80 kadar sivil toplum kuruluşunun, dernek gibi çatılar altında ofisler açtığını ve bu ofisler üzerinden Suriyelileri bir şekilde kendileriyle birlikte harekete geçer hale getirmeye, Türkiye'ye ileriki yıllarda bir toplumsal sorun oluşturmaya yönelik girişimler başlattıklarını gözlemlemiş bulunuyoruz." ifadelerini kullandı.

Öymez, Türk medyasının Suriye sorununa yaklaşımının, artık Esed rejiminin geleceğini tartışmaktan daha başka bir boyuta evrilmesi gerektiğinin altını çizerek, Suriyelilerin Türkiye'de uzun yıllar yaşayacağı ve adeta toplumun bir parçası olacağının medyada dile getirilmesi gerektiğini kaydetti.

"Suriyelilere ayrımcılık yapılıyor"

İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü ve Akşam Gazetesi yazarı Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu da Türk medyasında Suriyelilerle ilgili yapılmış olumsuz haberlerden örnekler sunarak yaptığı konuşmada, gazete haberlerinde Suriyelilere yönelik ayrımcılık yapıldığını belirtti.

"Medya, Suriyelilerin karıştığı asayiş olaylarından ziyade yaşadıkları dramlar ve 3 milyon Suriyelinin Türkiye için önemini anlatan haberlere imza atmalı." diyen Prof. Dr. Hacısalihoğlu, yaptığı gazete taramalarında böyle örneklere rastlamadığını söyledi.

Hacısalihoğlu, Aylan Kurdi'nin ölümü ve sığınmacı akınının sınırsız Avrupa'yı adeta dikenli teller ve duvarlarla örülü bir Avrupa'ya dönüştürdüğünü ifade ederek, sığınmacıların ayak bastıkları ilk ülkede kayıt edilmesini öngören Dublin Sözleşmesi'nin bu nedenle yerle bir olduğunu ve AB ülkelerinin bir araya gelerek, bu soruna çözüm aradığını anlattı.

Soru cevap bölümüyle sona eren oturumun ardından Öymez ve Hacısalihoğlu'na plaket verildi.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel 2. Uluslararası Göç ve Güvenlik Konferansı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement