"2013 BM Ortadoğu Barışı Uluslararası Medya Semineri"

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun, İsrail ve Filistin liderleri ve halkların önünde bazı zor seçimlerin yanında harika bir fırsat da bulunduğunu belirterek, "Her iki taraf da sorumlu ve tedbirli davranmalı ve görüşmeleri zayıflatma riski olan her türlü kışkırtma veya benzer eylemlerden uzak durmalıdır. İstikrar çok büyük önem taşımaktadır; şiddeti engellemek ve olumsuz eğilimleri tersine çevirmek için azami çaba gösterilmelidir" ifadelerini kullandı.

Ban'ın BM Enformasyon Dairesi tarafından Dışişleri Bakanlığı evsahipliğinde düzenlenen "2013 BM Ortadoğu Barışı Uluslararası Medya Semineri"ne gönderdiği mesaj, Genel Sekreter Yardımcısı Launsky-Tieffenthal tarafından okundu.

Ban, toplantının Orta Doğu barış süreci için yeni umutların doğduğu bir zamanda yapıldığına işaret ederek, pek çok zorluk olsa da doğrudan görüşmelerin başlamasının, güvenli bir İsrail ile bağımsız ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir Filistin devletinin yan yana var olmasını sağlayacak bir anlaşmaya varma yolunda sevindirici bir adım oluşturduğunu vurguladı.

Yeni çabaların başarıya ulaşması için İsrailli ve Filistinlilerin hızlı bir şekilde barışın getireceği açık kazanımları görmeleri gerektiğini belirten Ban, şöyle devam etti:

"Filistin topraklarındaki statüko sürdürülebilir değildir ve uzun dönemde işgal hem Filistinli hem de İsraillilere derinden zarar vermektedir. Ekonomik ilerlemeyi sağlayacak bir ortama, her zamankinden daha acil olarak ihtiyaç vardır.

İsrail ve Filistin liderleri ve halkların önünde, bir takım zor seçimler yanında harika bir fırsat da bulunuyor. Gerçek siyasi ilerleme olmaması, korkunç sonuçlar doğurabilir. Her iki taraf da sorumlu ve tedbirli davranmalı ve görüşmeleri zayıflatma riski olan her türlü kışkırtma veya benzer eylemlerden uzak durmalıdır. İstikrar çok büyük önem taşımaktadır; şiddeti engellemek ve olumsuz eğilimleri tersine çevirmek için azami çaba gösterilmelidir."

Ban, bu yıl Genel Kurul toplantı kulislerinde Orta Doğu Dörtlüsü'nün bir yıldan uzun süre sonra barış sürecini canlandırmak için ilk kez toplandığını hatırlatarak, İsrailli ve Filistinli başmüzakereciler ile kendisinin tüm kilit konularda kapsamlı bir anlaşmaya varma konusundaki kararlılıklarından etkilendiklerini aktardı.

Uluslararası topluluğun, Orta Doğu Dörtlüsü dahil olmak üzere, gelecek nesillere yolu açmada destek olmak için uyum içinde çalışması gerektiğinin altını çizen Ban, katılımcılara şu çağrıda bulundu:

"Gazeteci, aktivist, politika belirleyici, sivil toplum temsilcisi olarak pek çoğunuz, şeffaflık, hesap verebilirlik ve demokrasiyi desteklemek adına önemli bir rol oynadınız. Sizleri barışı daha ileriye götürmeye ve özellikle Filistinliler ve İsrailliler arasında karşılıklı anlayışı artırmak için çalışmaya devam etmeye çağırıyorum."

"Ümitliyim ama temkinliyim"

Birleşmiş Milletler Orta Doğu Barışı Özel Koordinatörü ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğinin Filistin Kurtuluş Örgütü ve Filistin Yönetimi Özel Temsilcisi Robert Serry, seminerdeki konuşmasında, İsrail ile Filistin arasında bir barış anlaşmasının başarılı olmasına bölgesel paydaşların desteğinin önemine dikkati çekti.

Taraflar arasında temel konularda ayrımlar bulunduğuna değinen Serry, "Her iki tarafın da müzakerelerin sonuçlanması için elinden geleni yapması çok önemli. Barış süreci ilerlerken, iki taraf şiddetten ve şiddeti teşvikten kaçınmalı" diye konuştu.

Serry, medyanın bu konuda köprü olabilme ve taraflar arasında daha iyi bir anlayış getirme açısından yapabilecekleri bulunduğunu belirtti.

Uluslararası toplumun da çözüm için istekli olduğunu ifade eden Serry, "Ümitliyim ama temkinliyim. Önümüzde büyük zorluklar var. Endişe duyduğum konulardan biri, iki taraf ciddi şekilde müzakere ediyorsa, bir şey üzerinde mutabık kaldıklarında bunun kamuoyu nezdinde de kabul edilmesi gerekiyor. Kamuoyunda müzakerelerin başarısız olacağı konusunda şüphe oluşabiliyor" dedi.

"İşgal sona ererse canlı bir ekonomiyi oluşturabiliriz"

Filistin Devletinin Birleşmiş Milletler nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Riyad H. Mansour da uluslararası toplumun, İsrail-Filistin çatışmasının sonlanmasını beklediğini ve çözüm konusunda eğilimi olduğunu söyledi.

İşgalin, ekonomilerine maliyetinin, 7-9 milyar dolar olduğu yönünde tahminler bulunduğunu kaydeden Mansour, "Bu işgalin sona ermesi sağlanır ve bağımsızlığımızı elde edersek, belki o zaman ekonomik yardıma ihtiyacımız olmaz, canlı bir ekonomiyi kendimiz oluşturabiliriz. İşgal olduğu ve işgalin olumsuz etkisi sürdüğü sürece, ekonomik opsiyonlar tek başına bir stratejik değere sahip değil; sadece kısa vadeli çözüm. Siyasi boyuta önem verilirse, o zaman fayda olur" diye konuştu.

Mansour, "Siyasi süreçte önemli bir ilerleme kaydedilirse, bütün dostlarımızın yapması gereken şeyler olacak. İlerleme olmaz ise çok şeye hazırlıklı olmak gerekiyor" dedi.

"Medya, halkların algılarının şekillendirilmesinde önemli rol oynuyor"

Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler Genel Müdürü Büyükelçi Ümit Yalçın da seminerin açılışındaki konuşmasında, küreselleşen dünyada medyanın sürekli genişleyen kanallarıyla kişilerin, halkların algılarının şekillendirilmesinde önemli rol oynadığı dile getirdi.

İsrail ile Filistin arasındaki çatışmada, medyanın algıları bir araya getirmesi, halkların birbirine hoşgörüyle yaklaşmasının temelini atması ve farklı yaklaşımları objektif bir biçimde değerlendirmesi gerektiğini ifade eden Yalçın, "Medya bunu yaparak, ciddi biçimde barış ve bir çözüm oluşması için gereken ortamın yaratılmasına katkı sağlayacak" dedi.

Yalçın, tarafların, barış görüşmelerini sekteye uğratacak girişimlerden kaçınması gerektiğine işaret etti.

Genel Sekreter Yardımcısı Launsky-Tieffenthal ise iki devletin Orta Doğu coğrafyasında varlığını sürdürmesinin en önemli hedefleri olduğunu vurgulayarak, Birleşmiş Milletler'in barış sürecinin nihayete erdirilmesi için elinden geleni yapacağını kaydetti. - İstanbul