Başbakan Ahmet Davutoğlu, kadim ile modernite ve küreselleşme arasındaki irtibatların, hiç bir zaman birbirinden kopamayacağının, kendini yeniden yorumlayarak modern topluma aksettiremeyen geleneklerin sürmesindeki zorluk kadar, kadim boyutunu kaybetmiş, toplumun kökenlerinden kopan bir modernitenin de karşılık bulamayacağının aşikar olduğunu söyledi.
Davutoğlu, Topkapı Sarayı'nda 2014 Yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde yaptığı konuşmada, Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'nin 36 yıldır devam eden güzel bir gelenek olduğunu belirtti.
Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri kapsamında verilen dört ödül yan yana koyulduğunda, bunların modernite ile kadim arasında kurulan irtibatı şekillendiren boyutlar taşıdığını dile getiren Davutoğlu, sözlerin şöyle sürdürdü:
"Tiyatro modern bir sanat olarak kabul edilir. Bizim o anlamda da Horasan'dan beri gelen ve birçok yerde temaşa sanatı olarak Karagöz-Hacivat ile bir yere kadar gelen bir geçmişi var ama daha modern, daha sonradan bize intikal etmiş bir kültür alanımızdır yine. Mersiye ise tamamiyle kadimdir. Mersiyehanlar, his, ses ve sözü bir araya getiren bir büyük sentezdir. En ücra köşelerde bile öyle veya böyle icra edilen bir sanatın rafine hale gelmiş şekli" diye konuştu.
Edebiyatın ise hem kadim hem de modern olduğunu vurgulayan Davutoğlu, edebiyat için "İnsan ruhuna ve tarihe hükmetmesi... İnsanoğlunun en eski, en kadim özelliklerinden biri. Bizde de hem yeni hem de eskiyi birleştiren bir alan" dedi.
Vakıfların kadim olmak için kubbe altında kurulduğunu belirten Davutoğlu, vakıfların birçoğunun vakıf olmak isteğiyle kadim, sivil toplum kuruluşu olmak isteğiyle modern olduğunu anlattı.
Başbakan Davutoğlu, "Kadim ile modernite ve küreselleşme arasındaki irtibatların, hiç bir zaman birbirinden kopamayacağı, kendini yeniden yorumlayarak modern topluma aksettiremeyen geleneklerin sürmesindeki zorluk kadar, kadim boyutunu kaybetmiş, toplumun kökenlerinden kopan bir modernitenin de karşılık bulamayacağı aşikar. Bu anlamda her bir ödülün bize söylediği gayet önemli boyutlar var" ifadelerini kullandı.
Ahmet Davutoğlu, Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne layık görülen tiyatro sanatçısı Gönül Ülkü Özcan'ın, tam da bir geçiş döneminde, bir sanatın nasıl toplum nezdinde itibar kazanacağı ve bir hayat boyu sürecek güzel eylem olarak da nasıl toplum tarafından benimsenebileceğinin en güzel misallerinden biri olduğunu ifade etti.
Özcan'a, sağlık ve sıhhat dileyerek, ilk fırsatta ziyaret etmeyi arzuladığını aktaran Davutoğlu, şunları anlattı:
"Gazanfer Özcan ile bir aile bütünlüğünün nasıl olacağını, bir sanat aleminden güzel bir örnekle halkımıza gösterdiler. Kuruntu Ailesi, o yıllarda herkesin takip ettiği, tatlı, sevimli, içeriden bir aile anlatımıydı. Tiyatronun bizim kültürümüzle olan irtibatını sağlayan en güzel köprülerden biri. O bakımdan kendilerini tekrar burada gıyabında takdirle anıyoruz ve bu ödülün bir kadirşinas değil sadece ama içimizden gelen bir duyguyla, modernite ile kendi geleneğimiz arasındaki bağları koruyan güzel bir örneğe verilen bir ödül olduğunu ifade etmek isterim."
Davutoğlu anılarını anlattı
Başbakan Ahmet Davutoğlu, İstanbul Erkek Lisesi'nde okuduğu dönemde cuma namazları için genellikle Sultanahmet Camisi'ne gittiklerini ve caminin imam hatibi Gönenli Mehmet Efendi'nin hutbelerini dinlediklerini ifade etti. Celal Yılmaz'ın da bu geleneğin devamı olduğunu aktaran Davutoğlu, "Allah sayılarını artırsın. Geleneklerin devamı için talebelerini de artırsın" dedi.
Yazar Beşir Ayvazoğlu ile de dostluklarının çok eski olduğunu belirten Davutoğlu, Ayvazoğlu'nun özellikle biyografi eserlerinin büyük önem taşıdığını vurguladı. Ayvazoğlu'nun bir fotoğraftan hareketle yazdığı "1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikayesi" kitabına da dikkati çeken Davutoğlu, "Bütün bir dönemi ve bir geçişi, hala sarsıntılarını hissettiğimiz bir geçişi, kişiler etrafında anlatabilmek, onların ruh dünyalarına nüfuz etmek, bütün bunları sıkmadan ansiklopedik olabilecek bilgileri vererek ama ansiklopedik mahiyette olmayan bir edebi anlatımla anlatabilmek... Beşir Bey'i tekrar tebrik ediyorum" şeklinde konuştu.
Davutoğlu, Kubbealtı Vakfı'nın da geçmişten bu yana çok önemli kültür hizmeti yaptığını aktararak, "70'li yıllarda biz, kültür sohbetlerine susamış bir nesildik. Çok hareketli bir ideolojik ortam vardı ama gerçek anlamda kültürel ortamlar çok azdı. İdeolojik ortamlarda zaten yoğun tartışmalar yaşardık 70'li yıllarda İstanbul Lisesi'nde okurken... Bazen Milli Türk Talebe Birliği'ne giderdik güzel sohbet olursa, bazen Yeşilay Cemiyeti'nde sohbetler olurdu rahmetli Ahmet Kabaklı ve diğer edebiyat dostları bir araya gelirdi. Kubbealtı'na gittiğimizde edebin, fikrin, şiirsel bir ortamın ve gelenek ve modern hayat arasındaki geçişkenliğin bütünüyle gözlenebildiği bir hayat içinde kendinizi bulurdunuz" dedi.
" Google'a girerek telaşla bir bilgi arayışı değildi"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, bir hoca sıralaması yazıldığında sadece şahsi hocalardan bahsedilmemesi gerektiğini, mekanların da bir hoca olduğunu belirterek, kendisinin en büyük hocasının İstanbul olduğunu söyledi.
Herkesin köyden geldiğini, kendisinin de 4 yaşındayken Konya'dan İstanbul'a taşındığını dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:
"İstanbul'un her köşesinde aldığımız ders bize en büyük hikmet yolculuğu oldu. Köprülü Kütüphanesi'ne gidişimiz, Divan Yolu üzerinde Haluk Bey'le birlikte o zaman Galatasaray Lisesi'nde okurken yaptığımız bazı tarihi sohbetleri, değişik külliyelerde buluşup salt karşılıklı sohbet ile birbirimizi aydınlatma çabası. O zaman, o ortamlarda sahici bir arayış vardı, sahici bir çırpınış vardı. Google'a girerek telaşla bir bilgi arayışı değildi. İrfanla gidip oturup, sabırla bir şeyi öğrenmek dışında bir hali yaşamak vardı. Enderun kitapçısı Beyazıt'ta. O yıllara girersek anlatacak çok şey olur. Ama o yılların belki de en köşebaşı ve bir anlamda kültürel hayatımızın sembol yerlerinden biri Kubbealtı'ydı. Şimdi baktığımızda o da bize bir kadim vakıf geleneğinin aşkla, sevdayla, özveriyle bir modern sivil topluma nasıl dönüşebileceğinin ve oradan yetişenlerin nasıl değişik şekillerde toplum hayatında yer alabileceklerinin güzel örnekleriydi."
Bu ödül töreninin 36 yıldan beri sürdüğünü belirten Davutoğlu, bu güzel geleneğin uzun yıllar boyu devam etmesi temennisinde bulundu.
Böyle bir organizasyondan dolayı herkese teşekkür eden Davutoğlu, "Hayatımızın her bir anına, her bir zerresine bu sanat bilincinin, şu mekanının tarihi bilincinin nüfuz etmesini niyaz ediyorum. Güzel sanat eserleri etrafında hepimizin yaptığımız her işi bir sanat titizliğiyle yapması niyazında bulunuyorum. Orkestramıza da ruhumuzu dinlendiren güzel musiki ziyafeti içinde teşekkür ediyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
(Son)
Son Dakika › Güncel › 2014 Yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?