AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Her şekilde Türkmenlerin yanındayız. Yani 'anlamlı ve nitelikli bir destek veriyoruz' dedim. Anlamlı ve nitelikli destekten kastım, maddi manevi güvenliklerini sağlayacak, güvenliklerini güçlendirecek, Türkmenlerin varlığına dönük her türlü tehdit karşısında direnmelerini, kendi bölgelerine bu son Türkmendağı'na yapılan saldırı gibi gereken şekilde karşı koyacakları bir takım imkanlarla donatılmaları da buna dahildir. Şunun herkes tarafından bilinmesi gerekir, hiçbir şekilde tek tek, madde madde saymaya gerek yok Türkiye maddi ve manevi olarak soyut ve somut imkanlarla Türkmenlerin yanındadır" dedi.
Çelik, Genel Başkan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Türkiye'nin sınırına dayanan Türkmenlere ilişkin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere Rusya Federasyonu Büyükelçiliğinin, Konseye üye devletlerin uyarıldığını ve bilgilendirildiğini söyleyen Çelik, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sivillerin hedef alınması karşısında harekete geçmesi çağrısının yapıldığını bildirdi.
Binlerce Türkmenin Türkiye sınırına doğru hareketlendiğini ve 2 bin civarında Türkmenin Türkiye'ye giriş yaptığını belirten Çelik, Türkmenlerin herhangi bir şekilde zarar görmemeleri için gerekli insani yardım tedbirlerinin alındığını kaydetti.
Yamadi bölgesinde 2 bin Türkmen için 570 çadır kurulduğunu anlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Herkesin şunu bilmesi gerekir, Türkiye'nin Türkmenlere dönük desteği anlamlı ve nitelikli bir destektir. 'Anlamlı ve nitelikli' kelimelerinin altını çiziyorum. Türkmenleri hiçbir zaman yalnız bırakmayız, Türkmenleri kimse sahipsiz zannetmesin. Türkiye Cumhuriyeti bütün maddi ve manevi imkanlarıyla Türkmenlerin yanındadır. Türkmenlere dönük olarak hangi unsurdan gelirse gelsin her türlü tehdit, karşısında Türkiye Cumhuriyeti'ni bulur. Bu net bir durumdur. Hiç kimse yanlış bir algıya kapılmasın. Türkmenler, bize yakın, bize uzak şeklinde değerlendirilecek değil bizim bizatihi parçamız olan unsurlardır. Bu çerçevede de hükümetimizin girişimleri devam etmektedir"
"Rejime destek verilmesi oradaki katliamları artırır"
Parti Sözcüsü Çelik, bir gazetecinin "Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığını artırdığını görüyoruz, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusunu ise şu şekilde yanıtladı:
"Eğer buradaki çeşitli ülkelerin askeri varlığı prensip olarak DAEŞ ve diğer terör örgütlerine karşı bir müdahale içeriyorsa olumludur ama bu askeri varlık ılımlı muhaliflerin vurulması, bu manada bilhassa Türkmenlerin hedef alınması gibi tutumları içeriyorsa tabii ki bölgeyi daha çok olumsuzluklarla karşı karşıya bırakacak bir şeydir. Maalesef Rusya'nın hava kuvvetlerinin buradaki etkinliğini son zamanlarda değerlendirdiğimizde bu konuda Rus Hava Kuvvetlerinin Suriye'nin geleceği açısından geçer not verebileceğimiz bir etkinlik içinde olmadığını görüyoruz. Bundan kastım da şudur; DAEŞ ile mücadele adı altında yapılan operasyonlarda DAEŞ'ten çok, bu terör örgütünden çok maalesef ılımlı muhalefet vurulmaktadır. Aynı şekilde son olarak Türkmenler hedef alınmıştır. Bu konuda Rusya'ya yapılan eleştirilere Rusya, 'DAEŞ terör örgütünü vurduğu'nu söylemektedir ama somut bilgiler açıktır. Burada net bir tablo vardır. Maalesef Rusya'nın buradaki askeri etkinliği DAEŞ terör örgütüyle mücadele etiketi taşımaktadır ama bu etiketi kaldırıp altına baktığımızda bunun içeriğinde DAEŞ'ten çok oradaki meşru güçlerin, ılımlı güçlerin hedef alındığını görüyoruz. Bu kuşkusuz olumsuz bir durumdur. Siyasi çözüm olmaksızın bu şekilde rejime destek verilmesi oradaki katliamları artırır, rejimi cesaretlendirir, ayrıca ılımlı muhalefetin yok edilmesine dönük tavırlar oradaki DAEŞ gibi terör örgütlerini güçlendirdiği gibi çok daha radikal terör örgütlerinin de bu alanı cazibe merkezi haline getirir."
Bazı devletlerin Afganistan tarihini iyi incelemesini öneren Çelik, Afganistan'ın bu hale nasıl geldiğinin, birbirine zıt grupların farklı grupları desteklemesi neticesinde Afganistan'da nasıl bir tablonun ortaya çıktığının, Afganistan'dan dünya güvenliğini tehdit eden oluşumların nasıl güç bulduğunun iyi irdelenmesi gerektiğini bildirdi.
Suriye için de bazı uluslararası toplumların "Esad güçleri hava kuvvetlerini kullanırsa bu kırmızı çizgimizdir, Esad'a müdahale ederiz" dediğini ancak hava kuvvetleri kullanıldığında kimsenin müdahale etmediğini anlatan Çelik, aynı olayın kimyasal silah kullanılmasında da tekrarlandığını kaydetti. Bugün Rusya, İran gibi devletlerin Esad rejimine aktif desteği olduğu ve hava kuvvetlerini, milislerini Esad rejiminin hizmetine sunduğu bir tablonun bulunduğunu aktaran Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buradan Suriye için anlamlı bir gelecek çıkmaz. Buradan bütün Suriye'nin altyapısını yok eden Suriye toplumunun ve devletinin geleceğini yok eden bir tavır ortaya çıkar. Dolayısıyla bir kere daha söylüyoruz ki tek başına bu askeri operasyonlar hiçbir şey çözmez. Bunlar terör örgütlerine karşıysa anlamlıdır ama rejimi destekleme üzerine ve ılımlı muhalefeti vurmak üzere yapıldığı için bir müddet sonra buraları sadece terör örgütleri için bir cazibe merkezi haline gelecek, buradaki meşru muhalefet zayıflarsa onların yerini de terör örgütü dolduracaktır. Esad'ın güçlenmesi demek Suriye'nin terör örgütleri için bir ağırlık merkezi haline gelmesi demektir. Bu da hem ülkemizin doğusundaki devletleri, Esad rejimine destek veren devletleri hem de batısındaki devletleri tehdit eden küresel bir güvenlik problemini daha da pekiştirecektir. Dolayısıyla aynı şeyleri bir daha yaşamaya gerek yok. Herkesin Viyana sürecinde daha önceki Cenevre sürecinin devamı olarak ortaya çıkan tablo çerçevesinde bir geçici hükümetin kurulması, Esad'ın yetkilerini bırakarak Suriye'yi terk etmesi ve arkasından Suriye halkının hiçbir etki altında kalmaksızın kendi iradesini tecelli ettirmesi şeklindeki çerçeveye destek vermesi gerekir."
Çelik, Türkiye'nin Türkmenlerin yanında olduğunu yineledi. Türkmenlere "anlamlı ve nitelikli" bir destek verdiklerini vurgulayan Çelik, "Her şekilde Türkmenlerin yanındayız. Yani 'anlamlı ve nitelikli bir destek veriyoruz' dedim. Anlamlı ve nitelikli destekten kastım, maddi manevi güvenliklerini sağlayacak, güvenliklerini güçlendirecek, Türkmenlerin varlığına dönük her türlü tehdit karşısında direnmelerini, kendi bölgelerine bu son Türkmendağı'na yapılan saldırı gibi gereken şekilde karşı koyacakları bir takım imkanlarla donatılmaları da buna dahildir. Şunun herkes tarafından bilinmesi gerekir, hiçbir şekilde tek tek madde madde saymaya gerek yok, Türkiye maddi ve manevi olarak soyut ve somut imkanlarla Türkmenlerin yanındadır" ifadelerini kullandı.
Yeni görevlendirmeler
Çelik, bugün yapılan MYK toplantısında alınan kararlar hakkında da bilgi verdi. 64. Hükümet kurulduktan sonra bazı AK Parti milletvekillerinin kabinede yer alması nedeniyle bazı makamların boşaldığını dile getiren Çelik, yeni görevlendirmeleri ise şu şekilde aktardı:
"Seçim İşleri Başkanlığına Mehmet Doğan Kubat getirildi. Dış İlişkiler Başkanlığına şu anda Ar-Ge Başkanımız olan Fatma Betül Kaya arkadaşımız getirildi. Buna karşılık Ar-Ge Başkanlığına eski Sağlık Bakanımız Sayın Recep Akdağ getirildi. Ekonomik İşler Başkanlığına da eski Tarım Bakanımız Sayın Mehdi Eker getirilmiştir."
Cumartesi günü hükümet programı ile ilgili genel görüşmenin yapılacağını ve Pazartesi günü de güven oylamasının gerçekleştirileceğini söyleyen Çelik, takvimin bu şekilde işlemeye devam edeceğini kaydetti.
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › AK Parti Myk Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?