Petrol fiyatlarındaki yükseliş kalıcı olacak mı?
Erkan'ın grafikli anlatımı şu şekilde;
Irak'ta IŞİD militanlarının saldırılarıyla oluşan politik atmosfer, bir süredir petrol fiyatlarında da arz yönlü endişelere bağlı olarak hareketlilik sağladı. Bu süreç içinde asıl endişe, IŞİD'in ilerlemesinin yayılarak Bağdat'ı tehdit etmesi ve IŞİD'in petrol rafinerilerini hedef almasıydı. Son gelişmelerle birlikte endişe edilen durum ortaya çıktı ve Baiji petrol rafinerisi saldırıya uğradı. ABD hava saldırısını ve Irak hükümetine askeri destek sağlamayı değerlendirse de, henüz olaya tam anlamıyla müdahil olmuş değil? Peki küresel ekonominin ana belirleyicilerinden olan petrol fiyatlarında durum ne olacak? Irak üretiminde herhangi bir sıkıntı oluşması durumunda dünya bunu nasıl karşılayacak?
Grafikte görülen WTI ve Brent petrol fiyatlarının 2004 yılından günümüze kadar olan seyridir. Bu zaman zarfı içerisinde dünyada iki önemli ekonomik kriz meydana geldi. 2008 yılında oluşan tepe, ABD mortgage krizine denk geliyor. ABD mortgage krizinde görülen en yüksek seviyeler Brent petrolde 140 dolar, WTI petrolde ise 139 dolar. 2011 yılında, yani Euro Bölgesi krizi ve petrol üreticisi ülkeleri direkt olarak etkileyen Arap baharı olayları sırasında ise Brent en yüksek 125 doları, WTI petrol en yüksek 114 doları görmüş. Bu zirve seviyelerinden önceki en son tepe ise, yani petrolün fiyatlarının en son dönüş yaptığı bölgeler Brent petrol için 117 dolar, WTI petrol için 108 dolar olarak görünüyor. Yani Brent petrolde 117 dolar, WTI petrol için ise 108 dolar sınırı üzerinde kalıcılık sağlanması demek, küresel ekonomilerde kriz riskinin derinden hissedilmesini sağlayacak demektir.
Petroldeki sıkıntı tabii ki arz kaynaklı. Ancak, Irak'ın asıl üretim ve sevkiyatı Basra'da gerçekleşiyor. IŞİD'in Kuzey Irak'ta yayılması bu nedenden dolayı ABD ve diğer gelişmiş ülkeler için bir tehdit oluşturmaz. Ancak, IŞİD'e Bağdat yolunun açılması veya örgütün Irak'ın güney bölgelerine de sarkması durumu olaylara yeni bir boyut katar. Sonuç olarak, ABD bölgedeki çıkarlarını ancak mevcut Irak hükümetiyle koruyabilir. Dolayısıyla petrol rafinerilerinin asi ve radikal grupların eline geçmesi istenmeyen bir durum. Libya'da yeterince sıkıntı yaratan bu durum Irak'ta da oluşursa, yani Irak petrol arzı da kesilirse bu durumda bölge ekonomileri başta olmak üzere küresel ekonomilerde yeni sıkıntılar oluşacaktır. Bu ekonomilerin başında da Türkiye geliyor. Irak'ın Türkiye'nin ikinci en büyük ihracat pazarı olması, etkinin daha da büyük olmasına neden olabilir. Şu anki petrol fiyatları mevcut konjonktür için fazlasıyla yüksek. Petrol fiyatlarının da ilerleyen dönemde normale döndürmesi için birkaç senaryo mevcut.
Bunlardan birincisi IŞİD riskinin elemine edilmesi. Yani Batı dünyasının, Birleşmiş Milletler'in, NATO'nun veya ABD'nin olaya direkt müdahil olması. ABD hava saldırısını veya Irak hükümetine askeri yardımı değerlendiriyor olsa da, pratikte herhangi bir aksiyonda bulunmuş değil. Bu da mevcut durumun henüz kendi konumunu tehdit etmemesinden ileri geliyor. Ancak Irak petrol arzını tehlikeye sokacak ya da Irak'taki mevcut rejimi tehlikeye sokacak herhangi bir duruma başta ABD olmak üzere Batı dünyası seyirci kalmayacaktır. Yani IŞİD Kuzey Irak'ta takıldığı sürece Batı dünyasını rahatsız etmeyecek ama ne zaman işler Batı'nın kontrolünden çıkarsa, o zaman müdahale edilecek.
Bir diğer senaryo ise Irak'ta bir arz sıkıntısı oluşursa bunun nasıl telafi edileceği. OPEC Mayıs ayı verilerine göre toplam OPEC ülkeleri üretimi günde 29,988 milyon varil. Irak ise günde 3,300 milyon varil ile Suudi Arabistan'dan sonraki en büyük ikinci petrol üreticisi olarak görünüyor. Bu da toplam OPEC üretiminin yüzde 11'lik kısmına denk geliyor (Suudi Arabistan'ın payı 32,2). Diğer riskli bölgeler olan Libya'nın günlük üretimi şu anda 180 bin varil (OPEC üretiminin yüzde 0,6'sı), Nijerya'nın ise 1,950 milyon varil (yüzde 6,5). Geçtiğimiz yılın bu döneminde Libya'nın günlük petrol üretimi 1,350 milyon varil seviyesindeydi. Yani Libya zaten elemine oldu diyebiliriz. Nijerya'nın tarihsel verilerine bakıldığında ise çok dramatik bir değişim görünmüyor. Libya'dan oluşan kaybı 1.350 – 180 = 1.170 milyon varil olduğunu düşünelim. Bu Irak'ın 3,300 milyon varil olan üretimi de eklenirse günlük 4,470 milyon varil olacaktır. Bu durumda da OPEC ülkelerinin toplam kapasitesi ve yedek kapasitesi devreye girecektir.
Grafikte OPEC ülkelerinin yedek kapasite rakamları görünmektedir. Yedek kapasitede en büyük pay, günde 2,830 milyon varil ile Suudi Arabistan'a ait. Suudi Arabistan'da 2,83 milyon varil miktarındaki yedek kapasite, ilerleyen dönemde petrolde arz sıkıntısı oluşması durumunda kullanılabilir durumda. Son dönemde Irak ve Libya'da oluşan jeopolitik risklerin petrol arzında sıkıntı oluşturabileceği beklentisi nedeniyle Suudi Arabistan, potansiyel arz kaybına karşı önlem alıyor. Libya'daki yedek kapasitenin yüksek görünüyor olmasının nedeni, Libya'nın ülkedeki karışıklıklar nedeniyle üretim kaybı yaşaması. Nijerya'daki 450 bin varillik yedek kapasiteyi de Boko Haram riski nedeniyle elemine ettik. Bu durumda üretime katkı yapabilecek ülkeler günde 440 bin varil ile Venezuela, günde 355 bin varil ile Kuveyt, günde 250 bin varil ile İran ve günde 200 bin varil ile Birleşik Arap Emirlikleri olarak görünüyor. Suudi Arabistan'ın ve Kuveyt'in üretim rakamlarına Suudi Arabistan, Irak ve Kuveyt arasında 1922'de oluşturulmuş olan Tarafsız Bölge rakamları da dahil. Toplam OPEC üretimi hedefinin bu yıl 30 milyon varilin üzerine çıkmayacağı öngörüsünün fiyatların içinde olması ve petrol üretiminin 2011 yılında Arap baharında dahi dramatik düşüş sergilememiş olması da petrol fiyatlarının ilerleyen dönemde normale dönebileceğini gösteren diğer faktörler olarak görebiliriz.
Dünya enerji sektöründeki gelişim ve değişim de uzun vadede petrol piyasalarını derinden etkileyecek. Enerji devlerinden BP'nin enerji görünümü raporuna göre 2012 yılında petrol üretimini en fazla artıran ülke olan ABD, halen günde 18 milyon 886 bin varil ile dünyanın en fazla petrol tüketen ülkesi konumunda. ABD günlük tüketiminin sadece yarısını kendi imkanlarından karşılıyor. ABD kaya petrolü sayesinde ise Suudi Arabistan'ı geçerek en büyük petrol üreticisi olmanın yanında, bu durum gerçekleşirse Orta Doğu petrolüne de daha az bağımlı hale gelecek. BP raporuna göre, Kanada ve Brezilya da ilerleyen dönemde petrol ihracatındaki önemini artıracak, diğer oyuncuların güçlenmesi de hem dünya petrol arzını artıracak, hem de OPEC'in petrol fiyatları üzerindeki belirleyiciliğini azaltacak.
Son Dakika › Güncel › ALB Menkul Değerler Analisti Enver Erkan Değerlendirdi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?