Özel Karadeniz Hastanesi'nden uzman psikolog Vildan Çelik, anne ve babaların çocuklarını iyi tanıması ve onlara ne öğrettiklerinin farkında olması gerektiğini vurguladı.
Uzman psikolog Vildan Çelik, çocukların daima çevresinden moral aldığını belirterek, anne ve babaların çocuklarına ne öğrettiklerinin farkında olması gerektiğini söyledi. Çelik, çocukların sürekli çevresindekileri izlediğini kaydederek, "Çocuklar gördüklerini hafızaya alırlar, başka bir ifadeyle repertuvara eklenecek materyaller aileden gördüklerinde toplanır" dedi.
Çocuk sahibi olmak isteyen her ebeveyn adayının, anne babalık hakkında bilgi birikimi edilmesini gerektiğini ifade eden Çelik şöyle konuştu:
"Bu konuda yazılan kitapları okumalı, gerekiyorsa uzmanlardan yardım almalılar çünkü çoğu kez bu harika varlıklara farkında olmadan anne babanın repertuvarı yüklenir. Repertuvar dediğimiz şey, ebeveynin psikolojik dinamikleridir. Çocuğumuzu yetiştirirken bir de bakmışız ki o da bizim kadar titiz, bizim kadar başarı odaklı, bizim kadar korumacı ve kaygılı olmuştur. Bu gibi tutumlar, en genel anlamda çocukta 'esneklik' kavramı oluşumunu sekteye uğratır. Kişiliğin esnekliğini kazanamaması,
hayata ve insanlara dar açıdan bakmaya neden olabilir. Anne baba çocuğuna çoğu kez iyi niyetle yaklaşır fakat çocuğun hayatı öğrenebilmesi için belli ölçülerde sıkıntılarla baş etmeyi öğrenmesi gerekmektedir. Örneğin her düştüğünde kaldırılan, her hatası örtbas edilen çocuk problemlerle yüzleşemeyeceğinden, çocuğun iç görü kazanımı sekteye uğrayabilir. Dikkat çekici bir nokta da şudur: Pek çok anne baba şikayetçi oldukları davranışı çocuklarının yanında kendileri sergiler. Örneğin çevredeki insanların rahatsız olacağı endişesiyle çocuğu susturmak için ona yalan söylemek, bu davranışı çocuk için de meşru hale getirir. Benzer şekilde, ebeveynin bir gün 'olur' dediği konuya ertesi gün 'olmaz' demesi çocukta tutarsız davranışlar başlatabilir."
"ÇOCUKLARINIZIN YAPTIĞI HER ŞEYDEN ŞİKAYETÇİ OLMAYIN"
Anne babaların çoğunun çocuklarının ders çalışmamasından, kitap okumamasından yakındığını belirten Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çoğunlukla bu anne babalar ailece kitap okumak yerine, onların yanında renkli, ışıklı ve içinde dünyaları barındıran bilgisayarın başında sürekli meşgul olurlar. ya da mutlu olsun diye çocuğa sınırsız bilgisayar hizmeti sunarlar. TV izlemeyi kitap okumaya tercih eden babalar da bu örnekler arasında sıralanabilir. Başkasının arkasından olumsuz hitaplarda bulunmak, daha derine de inebiliriz, örneğin her şeyden şikayetçi olmak, sürekli eleştirici bir tutum sergilemek, hiç gülümsememek, devamlı sorumluluklardan söz etmek, yaptığımız hatalar üzerinde konuşmamak ve tabii ki çocuktan gerektiğinde özür dilememek adeta bir tiyatro sahnesindeki gibi onlara gösterilir. Biz yetişkinler, çocukların hataları için özür dilemesini, yaramazlık yapmamasını ve her sözü dinlemesini isteriz fakat çoğu kez biz sesimizi yükselttiğimizde onlardan özür dilemeyiz, hata yaptığımızda bunu telafi edecek bir açıklama yapmayız."
"ÇOCUKLAR AİLELERİN YAŞADIĞI SIKINTILARI FARK EDER"
Ebeveynlerin çocuğunda gözlemlediği davranış değişikliklerinin çevredeki olumsuzluklardan da kaynaklanabileceğini vurgulayan Çelik sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anne babanın özel hayatı, geniş aile ile ilgili meseleler de olumsuz sonuçlar doğurabilir. Çocuklar direkt olarak olay sahneye bakmasalar bile çevresinde dönüp duran her şeyin farkında olurlar. Fakat çevresinde değişkenlik gösteren her türlü davranıştan (yetişkinlerin yüz ifadelerinden, ses tonundan) ters giden bir şey olduğunu anlarlar. Bunu bizim gibi tanımlayamazlar ve bizim kullandığımız dilde değil, farklı şekillerde ifade ederler. Örneğin aile içinde sert tartışma, hakaret ve hatta şiddet gibi sahnelere şahit olan çocuklarda alt ıslatma, tırnak yeme, parmak emme, kardeşine/arkadaşına vurma, anne babaya karşı asileşme veya bağırıp çağırma gibi davranışlar ortaya çıkabilir. Çocukların yaşına göre bu davranışlar değişiklik göstermektedir. Okul çağı çocuklarında derslere ilgisizlik, arkadaşlarına zarar verme, öğretmenine yalan söyleme ve yine öfke patlamaları verilebilecek diğer örnekler arasındadır."
"ÇOCUKLARIMIZI DİKKATLİ DİNLEMELİYİZ"
Çocuk yetiştirmede en temel noktanın anne babaların onlarla yaşadıkları sıkıntılarda onlara olan yaklaşımları olduğuna dikkat çeken Çelik, "Bir anne veya babanın çocuğunu sabırla dinlemeyi bilmesi önemlidir. Onu dinlerken, bir konuyu konuşurken çocuğun seviyesine inmek, göz teması kurmak gerekir. Önerdiğimiz teklif hoşuna gitmediğinde sert tepki gösterebilir, hoşumuza gitmeyen davranışlar sergileyebilir. Sabırla ifadelerimizi tekrarlamak gerekebilir. Onlara verdiğimiz tepkiler kontrollü olmalı, çocuğumuz bizim yaşıtımız veya rakibimizmiş gibi olmamalıdır. 'Kardeşine vurma' dediğimizde biz de bir şamar yiyebiliriz. Bu durumda biz de onun gibi karşılık verecek olursak çocuğa sadece karşılıklı vuruşmayı öğretmiş oluruz. Çocuk sadece o an ile kalmaz, başta aile üyeleri olmak üzere hayatının her alanına öğrendiği bu davranışı uygulamaya başlar" şeklinde konuştu.
"ANNE VE BABALAR SIKINTI YAŞADIKLARINDA NELER YAPMALI?"
Anne ve babaların çocuklarına bebek gözüyle bakmamaları gerektiğini belirten Çelik, şöyle konuştu:
"Günümüz toplumunda çocuklar dört duvar arasında yetişmek zorunda kalıyorlar ve muhatap alacakları kişiler çoğunlukla sadece aile üyeleri oluyor. Anne babaların onlara 'çocuk gözlüğü' ile bakmaları ve karşılaştıkları her sıkıntıda yukarıda da bahsettiğimiz gibi, 'Bu davranışı benden görmüş olabilir mi?' sorusunu akıllarına getirmeleri gerekmektedir. Bu sorular çoğaltılabilir: Onun yanında hiç dedikodu yaptım mı? Oyununa dalmış bizi duymaz deyip başkasına hakaret ettim mi? Onun yanında iken yorgunum deyip televizyon mu izledim? Hiç dinlenmek için ailece kitap okuma saati yaptık mı?, Eşimle olan tartışmalarımıza hiç şahit oldu mu? Onunla konuşurken nasıl bir tutum sergiledim?, Kardeşinin veya başkalarının yanında onu azarladım mı? Yaptığı hoş olmayan davranışla ilgili onu ne kadar dinledim?, Ben arkadaşımla sohbet ederken bana bir şeyler sorduğunda onu duymamazlıktan gelmiştim. Şimdi aynı şeyi o bana yapıyor olabilir mi? Bu sorulara yanıt 'evet' ise, ebeveyn kendi davranışlarına bakmalı ve ardından sebebiyet verdiği davranışları düzeltmekle işe devam etmelidir. Başka bir deyişle çocukları için kaygılanan anne babaların kendileriyle ilgili iç görü kazanmaları ve onlara olan yaklaşımlarını tekrar gözden geçirmeleri gerekir ve çözüm adına uzman desteği almaları önerilebilir. Çocuk geleceğin yetişkin adayı olduğuna göre, her ebeveyn ona adaylık süresince en sağlıklı bilgiyi sunmalıdır."
"ÇOCUKLARI OKYANUSTA İLERLEYEN BİR GEMİ OLARAK DÜŞÜNEBİLİRİZ"
Anne ve baba kimliğini çocukların öğrettiğini kaydeden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çocuğu okyanusta ilerleyen bir gemi gibi düşünebiliriz. Geminin dümeni geçici olarak biz yetişkinlerin elinde.
Fakat kontrolü zaman zaman onlara bırakmazsak çocuklar bu gemiyi kullanmayı öğrenemezler. Sürekli eleştirirsek gemilerini sevmezler. Onunla ilgili sorumluluk almak istemezler.
Tek başına kaldıklarında gemi (benlik) kaptansız, tayfa (kişilik) lidersiz kalır. Yönetim (ruh) yara alabilir. Yaralı bir ruhun, ileride de yaralı bir çocuk yetiştirme ihtimali yüksektir. Ebeveyn, tek başına altından kalkamadığını düşündüğü sıkıntılarda mutlaka bir uzmandan yardım istemelidir. Yaşanan probleme ne kadar erken müdahale edilirse çözüme de o kadar erken kavuşulur. Çözüm ne kadar ertelenirse sıkıntı da o kadar kalıcı ve ileriye dönük olur. Şunu unutmayalım ki anne baba kimliğini bize çocuklarımız öğretir, onlar hata yapmazlarsa biz bu kimliğe sahip çıkamayız." - TRABZON
Son Dakika › Güncel › 'Anne ve Babalar Çocuklarını İyi Tanımalı' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?