Bakan Ergin: Bu Seçim Sistemini Biz Getirmedik Ama Devam Etmesine de Gönlümüz Razı Değil

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ülkede hem temsilde adaleti hem yönetimde istikrarı sağlayacak bir seçim modeli getirmek istediklerini belirterek, "Daraltılmışta, seçim barajını yüzde 5'e çekelim, diyoruz Adalet Bakanı Sadullah Ergin, bu seçim sistemini kendilerinin getirmediğini, ama bu sistemin devam etmesine de gönüllerinin razı olmadığını bildirdi. Ergin, ülkede hem temsilde adaleti hem yönetimde istikrarı sağlayacak bir seçim modeli getirmek istediklerini belirterek, "Daraltılmışta, seçim barajını yüzde 5'e çekelim, diyoruz. Dar bölgede baraj olmuyor zaten. Birer milletvekili seçileceği için her bölgeden, baraja ihtiyaç yok. Bunlardan hangisi kamuoyu tartışmalarında, bu ülke için uygun bir model olarak görülürse biz onu bu pakete taşımaya hazırız" dedi.

Bakan Ergin, katıldığı bir televizyon programında, Demokratikleşme Paketi'ni değerlendirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın paketin "bir ilk ve son olmadığını" sözlerini hatırlatan Ergin, "2002'den bu yana, demokratik standartları yükseltme, demokrasiyi sürdürülebilir kılma konusunda çok önemli adımlar atıldı. 2002'de iktidara geldiğimizde, bizden önceki hükümetler de AB'ye uyum çerçevesinde farklı paketler çalışmışlardı. Bu kadar paket çıkarılmasına rağmen Türkiye'de hala demokrasi açığı var ve bunun tamamlanması için yeni adımlara ihtiyaç var" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin çok partili siyasal hayata geçinceye kadarki dönemi değerlendirme dışında tuttuğunu vurgulayan Ergin, şöyle konuştu:

"Cumhuriyetin kuruluşundan 1950'ye kadarki dönem, tek partili bir sistem ve demokratik bir değerlendirme içerisinde orayı konuşmak bile gereksiz ama çok partili siyasal hayata geçtikten sonraki dönemde, her 8-10 yılda bir muhtıra ve darbelerle askıya alınan bir demokrasi tarihimiz var. Türkiye'de temel problem siyaset kurumunun rüştüne ulaşamaması, reşit muamelesi görmemesi, kendisine çizilen alanın dışına çıktığı anda da kulağından bükülerek bir kenara bırakılmasıydı. AK Parti'nin 11 yıllık sürede bu ülkeye yaptığı en büyük hizmet, siyaset kurumunun sürdürülebilir olması, milli iradenin egemenliğini sağlayacak temel adımları atması, milletin arzu ve iradesinin doğrudan yürütmeye yansımasını sağlayan kanalları açması oldu. 2010 yılına kadar hükümet bu kanalları açmakta zorlandı; çünkü vesayet organları atik biçimde işin içerisindeydi. Bu yönde attığımız adımlar yargı tarafından engelleniyordu. 2010'dan sonra bu süreç hızlandı. Bugün atılan adım da milletin önünü açan, demokrasi standardını yükselten maddeler barındırıyor. Bununla da bitmeyecek, devamı gelecek. Bütün bu düzenlemelere karşın muhalefetin yaklaşımına bakınca, bu ülkede demokrasinin niçin yetersiz kaldığı çok net ortaya çıkıyor. Türkiye'de çok net bir çağdaş muhalefet açığı var."

-"TÜRKİYE CUMHURİYETİ KENDİ VATANDAŞINI POTANSİYEL TEHDİT OLARAK GÖRDÜ"-

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, CHP'nin tarihinden bahsederken, "İnsanı yaşat ki, devlet yaşatsın" cümlesini telaffuz ettiğini dile getiren Ergin, şunları söyledi:

"Bana göre açıklamalarında en güzel sözü oydu. Bu, AK Parti'nin var oluş sebebidir. Ama Kılıçdaroğlu'nun içinde siyaset yaptığı partinin geçmişten gelen çizgisine bakarsanız, sürekli kutsal devleti öne koyan, kutsal devlete insanların feda olmasını gerektiren bir çizgidir. O kutsal devlet çatısı, bu ülkede yaşayan halkın Kürt, Türk, Arap, Alevi, Sünni, ilerici, gerici, dindar gibi kalıplarla potansiyel tehdit olarak algılar ve Türkiye Cumhuriyeti maalesef yakın tarihe kadar kendi vatandaşını potansiyel tehdit olarak gördü. Şu anda parlamentoda bulunan 550 milletvekilinin her biri kimi sağcı, kimi solcu olduğu için, kimi muhafazakar değerleri taşıdığı için, kimi söylediği sözlerden dolayı önemli sıkıntılarla muhatap olmuştur ve bunun bedelini ödemiştir. Bütün bu sıkıntılar Kılıçdaroğlu'nun partisinin etkin olduğu zamanın izlerini taşıyan sıkıntılardır. Bu paket, çok önemli değişimleri getiriyor ama her derde deva değil. İçerisinde barındırdığı düzenlemeler açısından ilktir. İnsanların doğup büyüdüğünde annesinden babasından duyduğu dille eğitim yapmasıyla ilgili bir uygulamayı tasarı olarak sunmak, akıllardan bile geçmezdi bu ülkede. Bırakın bunu sunmayı, bunun konuşulması bile yasaktı, parti kapatma sebebiydi."

-"TMK'YI TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAYI HEDEFLİYORUZ"-

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak ve BDP adına açıklama yapan siyasetçileri anlamakta zorlandığını vurgulayan Ergin, şöyle konuştu:

"Anayasa'nın 42. maddesini bilmiyorlarsa, söylediklerini mazur karşılarım ama bildikleri halde bunu söylüyorlarsa, ben burada iyi niyeti sorgularım. Sayın Kışanak, "Bu metinlerde anadil kavramı geçmiyor, bunu söylemekten imtina ediyorlar' diyor. Sayın Kışanak, siz de çok iyi biliyorsunuz ki, bu kavram açık açık Anayasa'nın 42. maddesinde yazılı ve "Türkçeden başka hiçbir dil anadil olarak öğretilemez, eğitim dili olarak kullanılamaz' diyor. Bu dururken, sizin bize bunu söylemenizin hiçbir anlamı yok. Meclis'teki komisyonda birtakım çalışmalar yapıldı, yapılıyor ama maalesef parlamentoda, siyasi partilerimizin oluşturduğu komisyon, şu ana kadar bu noktada önemli bir mesafe kat edebilmiş değil. O açıdan mevcut Anayasa ile birlikte yapılabilecek şeyleri koymuşuzdur bu pakete. Bunu kendileri de çok iyi bilirler ama siyaset yapabilme adına, birtakım hakikatleri gizlemeleri sağlıklı bir yöntem değil."

Türkiye'de terör önemli ölçüde sonlandırılırsa, TMK'yı tamamen ortadan kaldırmayı hedeflediklerini söyleyen Ergin, "2004 yılında TMK yürürlükten kaldırılsın diye TCK hazırlandı. TCK, terör fiillerini de karşılayabilecek şekilde hazırlanmıştır. 2005'te TCK yürürlüğe girmeye yakın, terör faaliyetlerinde hareketlenme olunca TMK yürürlükten kaldırılamadı" dedi.

-SEÇİM SİSTEMİNİ BİZ GETİRMEDİK, DEVAM ETMESİNE GÖNLÜMÜZ RAZI DEĞİL-

"Şu anki seçim sistemi, AK Parti'nin yer aldığı siyasi yelpazedeki partileri bloke etmek için hazırlanmış bir sistemdir. Ama ne hazindir ki, bunu hazırlayanlara bariyer oldu. Başka siyasi partilere engel olmak için bu sistemleri kurgulayıp yasalarımıza getirenleri baraj altında bıraktı ve yeni fikirler, değişimci yaklaşımlar ve reformlar taahhüt eden AK Parti'yi iktidara getirdi. Bu sistemi biz kurmadık ama bu sistemin devam etmesine gönlümüz razı değil" diyen Ergin, sundukları modellerin kamuoyunda tartışılacağını belirtti.

Ergin, ülkede hem temsilde adaleti hem yönetimde istikrarı sağlayacak bir seçim modeli getirmek istediklerine dikkat çekerek, şunları ekledi:

"Şu anda İstanbul'da 100'e yakın milletvekili seçiliyor ama İstanbul 3 seçim bölgesi. Her bölgede yaklaşık 30 milletvekili adayı var. Seçmen milletvekili adaylarını bile tanımıyor. Seçmen tanımadığı şahsiyetlere oy veriyor. Partinin amblemine oy veriyor. Bu dolaylı bir demokratik tercihtir, partiyi öne koyan, bireyi ikinci plana atan bir tercih sistemidir. Oysa dar bölgede birer vekillik bölgeler vardır. Her seçmen, hangi partiye oy verdiğini bilir ama öncesinde adayı bilir; çünkü o partinin o bölgede bir adayı vardır. 4, 5, 7 aday partili olarak. Onun dışında da bağımsız adaylar olabilir tabi. Bu bir seçenek olarak sunulmuştur topluma. Diğer seçenek, 5'er milletvekillik bölgeler oluşsun, 5 milletvekili de aday itibariyle toplum tarafından takip edilebilir, denetlenebilir, sağlıklı bir değerlendirmeye tabi tutulabilir. Daraltılmışta, seçim barajını yüzde 5'e çekelim, diyoruz. Dar bölgede baraj olmuyor zaten. Birer milletvekili seçileceği için her bölgeden, baraja ihtiyaç yok. Bunlardan hangisi kamuoyu tartışmalarında, bu ülke için uygun bir model olarak görülürse biz onu bu pakete taşımaya hazırız." - Ankara