HAVELSAN Genel Müdürü Ömer Faruk Ağa Yarman'ın Avukatı Saliha Savaşkan, 30 yıllık meslek hayatında böyle bir dava görmediğini belirterek, "Hukuka olan inancımı kaybetmeyip yargıçlara olan güvenimi sağ tutmaya çalışıyorum 361 sanıklı Balyoz Planı Davası'nın temyiz duruşmasına Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde devam ediliyor. HAVELSAN Genel Müdürü Ömer Faruk Ağa Yarman'ın Avukatı Saliha Savaşkan, 30 yıllık meslek hayatında böyle bir dava görmediğini belirterek, "Hukuka olan inancımı kaybetmeyip yargıçlara olan güvenimi sağ tutmaya çalışıyorum. Dünya yine de yuvarlaktır, savunmamızı yaparız bu yanlış Yargıtay'dan döner dedik. 2 yıldır tutuklu. Şimdi kitap yazıyor, bu davayla ilgili değil, işletmeyle dünya görüşüyle ilgili. Kitabında "yöneteni de hoş gör yönetilenden ötürü' diyor. Bana "Artık üzülme. Ben memleketimi seviyorum, okuluna gittim, cezaevinde yattım, şimdi bir kaza beni buldu diye gönül koymak olur mu' dedi. Kendisini trafik kazası mağduru olarak görüyor. Bu çok acı" dedi.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Balyoz Davası'nda Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına'ya 20 yıl hapis kararı çıkmıştı. 361 sanıklı Balyoz davasının temyiz duruşmasına Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde devam ediliyor. Daire Başkanı Ekrem Ertuğrul, 7 Ağustos 2013 çarşamba öğleden sonra başlayacak Ramazan Bayramı nedeniyle oturumlara 12 Ağustos 2013 Pazartesi gününe kadar ara verileceğini belirterek, mevcut listedeki sıralamaya göre savunma yapılmaya devam edileceğini ifade etti.
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve Mehmet Cenk Dalkanat'ın avukatı Turgay Sarıakçalı, mahkemenin dijital verileri delil kabul etmesini eleştirdi. Mahkemenin lehe kanun uygulamasında yanlış hareket ettiğini öne süren Sarıakçalı, eski ve yeni Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddelerini anlattı.
Teşebbüs suçunun oluşabilmesi için cebir ve şiddetin şart olduğunu ifade eden Sarıakçalı, Anayasal düzenin değiştirilmesine yönelik teşebbüsün varlığının kabulü için bireylerin iradelerinin cebir veya tehdit ile zorlandığının ispat edilmesi gerektiğini söyledi. Turgay Sarıakçalı, mahkemenin 2003 yılında verilerin olduğunu kabul ederek sonuca gittiğini, söz konusu verilerin 2009 yılında oluşturulduğuna ilişkin yüzlerce delil bulunduğunu savundu. Delillerin Türkiye'nin önde gelen üniversiteleri tarafından incelendiğini ve verilerin en erken 2006 yılında oluşturulduğu sonucuna varıldığını anlattı. Sarıakçalı, "O kadar sahtecilik var ki hata yapmamaları mümkün değildir. Hata da yaptılar. Şeytan ayrıntıda gizlidir. Biz de ayrıntıları incelemeye başlayınca hatalar ortaya çıktı. Bir aracın 2006 yılında aldığı plakayı gördük, planlarda yer alan sokak isimlerinin 2005 yılında değiştirildiğini, 2009 yılında üniversitelere giren öğrencilerin girdiğini gördük. Bu kadar delil varken bu karar hatalıdır" dedi.
-NASIL OLUYOR DA 2007'DE KAYDEDİLEN CD'LERDE GÜNCELLEME YAPILIYOR-
Mahkemenin zaman çelişkilerini gidermek için kararında, "veriler daha sonraki dönemlerde zaman zaman ele alınarak güncellenmiştir' değerlendirmesiyle verildiğini anlatan Sarıakçalı, güncellemeye ilişkin somut bir delil bulunmadığını ifade etti.
Delillerin bulunduğu CD'lerin tek oturumlu olduğunu, güncelleme yapılamayacağını ifade eden Avukat Sarıakçalı, tek oturumlu CD'ye kayıt yaptıktan sonra güncelleme yazarak yeniden kayıt yapmaya çalıştı. 2010 yılında soruşturmanın ilk açıldığı dönemde Mehmet Baransu tarafından teslim edildiği belirtilen 4 DVD'nin örneklerinin halan kendilerine verilmediğini aktaran Sarıakçalı, Mehmet Baransu'nun savcılığa ilk olarak 4 DVD verdiğini daha sonra da 19 CD daha verdiğin anımsatarak, 4 DVD'de sondan verilen 19 CD'nin 2007 yılında alınan kopyalarının olduğunu belirtti. Sarıakçalı, "Kopyalar 2007 yılında oluşturulduysa nasıl oluyor da 2008-2009 yıllarındaki olaylar kurumlar bilinebiliyor. Güncelleme tezi gerçek olsaydı bu adam tarafından 2007 yılında oluşturulan DVD'lerde 2008-2009 yıllarına ait veriler olmazdı" dedi. Sarıakçalı, "Yargılamanın yeni huzurunuzda başladığın düşünüyorum. Yüzlerce sahte delil var. Bu kararın bozulmasını ve sanıkların ivedilikle tahliye edilerek kamunun vicdanın rahatlatılmasını talep ediyorum" dedi.
-YÖNETİLENİ DE HOŞ GÖR YÖNETENDEN ÖTÜRÜ-
Ömer Faruk Ağa Yarman'ın Avukatı Saliha Savaşkan, müvekkilinin kendi deyimiyle davada, "nazar boncuğu' olarak, tek sivil sanık olarak yer aldığını belirterek, "Müvekkilim asker kökenli değil, askerle bağlantısı yoktur. HAVELSAN Genel Müdürüydü emekli oldu. Kendisi nükleer mühendisi olup bilim adamıdır" dedi. Müvekkilinin suç tarihinde yol müteahhidi olduğunu ve HAVELSAN'da 2003 yılında çalışmaya başladığını anlatan Savaşkan, kimin tarafından oluşturulduğu belli olmayan listenin müvekkili tarafından kaydedildiğinin iddia edildiğini ifade etti. Müvekkilinin darbe sonrasında görev alacaklar listesinde isminin bulunmadığını anlatan Savaşkan, müvekkillinin isminin yer aldığı listede görevinin ne olacağının belli olmadığını savundu. "Zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur' ifadesine dikkat çeken Savaşkan, "Bir davada delillerin bir kısmı doğru bir kısmı yanlış diye bir şey olmaz. Delillerin net ve katı olması ve hiçbir şüpheye mahal bırakmaması gerekiyor. Bu durum benim adalet hissimi zedeliyor" değerlendirmesinde bulundu. Dijital verilerin kaynak doğrulatılmasının yapılmadığını, müvekkilin evinde veya iş yerinde arama yapılmadığını anımsatan Savaşkan, müvekkilinin suçsuz olduğunu savundu. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kararın verildiği günü anlatan Savaşkan, sözlerine şöyle devam etti:
"Karar günü önümüzde kalkanları kalkmış Mehmetcik barajı vardı. 30 yıllık meslek hayatında böyle bir günü bir daha inşallah yaşamam. Hukuka olan inancımı kaybetmeyip yargıçlara olan güvenimi sağ tutmaya çalışıyorum. Dünya yinede yuvarlaktır, savunmamızı yaparız bu yanlış Yargıtay'dan döner dedik. 2 yıldır tutuklu. Cezaevinde 35 kilo verdi, bu yönden memnun, şimdi kitap yazıyor, bu davayla ilgili değil işletmeyle dünya görüşüyle ilgili. Kitabında "yöneteni de hoş gör yönetilenden ötürü' diyor. Bana "Artık üzülme. Ben memleketimi seviyorum, okulunla gittim, cezaevinde yattım, şimdi bir kaza beni buldu diye gönül koymak olur mu' dedi
Kendisini trafik kazası mağduru olarak görüyor. Bu çok acı. Efendim hukukun uygulanmaması diye bir şey söz konusu olamaz. Suçsuz yere iki yıldır cezaevinde yatan ve suçsuzluğunu ispat ettiğimiz müvekkilimin mahkumiyet kararının esastan bozulmasını ve tahliyesini talep ediyorum."
-MAHKUMİYET VE BERAAT KRİTERLERİNİ ANLAMADIK-
Timuçin Erarslan'ın Avukatı Ali Uğur Sayaner, müvekkilinin 1. Ordunun 5-7 Mart 2003 tarihli seminerine katılmadığını belirtti. Müvekkilinin hangi eylemiyle tutuklandığını, bundan önce neden 1,5 yıl duruşmalardan vareste tutulduğunu bilmediklerini ifade eden Sayaner, mahkumiyet hükmünün hiçbir hukuki ve maddi dayanağı olmadığını savundu. Müvekkilinin isminin bulunduğu listedeki sanıkların bir kısmının beraatına, bir kısmının mahkumiyetine karar verildiğini anlatan Sayaner, bu konudaki kriteri anlamadıklarını söyledi. Sayaner, "Vereceğiniz kararla Türk hukuk tarihinde yerinizi alacaksınız, hukuka uygun kararlarınızın, haksızlıkları bir nebze telafi edeceğini düşünüyoruz" dedi. Sayaner, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tebliğnamesindeki beraat talebine katıldıklarını belirtti. Duruşmaya verilen aranın ardından saat 13.30'da devam edilecek. (ANKA/DEVAM)
(YE/ÖZK) - Ankara
Son Dakika › Güncel › Balyoz Planı Davası Yargıtay'da Yönetileni de Hoş Gör Yönetenden Ötürü - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?