Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Üst limitim yok. Birisi iddialı giriyorsa zaten, alt limit diye bir şey koymaz kendine. Bizim hedefimiz iktidar olmak, iktidar olacağız" dedi.
NTV'de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, AK Parti'nin 7 Haziran genel seçimlerinde alacağı oyu tahmin edip etmediğine ilişkin soru üzerine, "Şunu benden kimse beklemesin. Aslında Kılıçdaroğlu'nun 'hedefim yüzde 35' olabilecek en zaaf noktadır. Benim üst limitim yok. Milletten ne kadar alabilirsek, o kadar. Üst limit çizdiniz mi, şu demektir; yüzde 99 da desem, demek ki yüzde 1'lik kesime, ben kalben hitap edemeyeceğim demektir" ifadesini kullandı.
Tüm vatandaşların kalbine girebileceğini düşündüğünü belirten Davutoğlu, "Bana en düşman, en ağır şekilde eleştiri dili kullananlar dahil, bütün vatandaşlarımızın kalbine girebileceğimi düşünüyorum. Bize oy verirse Genel Başkan olarak teşekkür ederim. Oy vermez de gider oyunu kullanırsa, katıldığı için Başbakan olarak teşekkür ederim. Oy vermezse, bir dahaki seçimde 'oy ver' diye çağrıda bulunurum. Üst limitim yok. Birisi iddialı giriyorsa zaten, alt limit diye bir şey koymaz kendine. Bizim hedefimiz iktidar olmak, iktidar olacağız" diye konuştu.
Davutoğlu, seçimlerden birinci çıkamadıkları takdirde, "Şu ana kadar bana verilen emanetin hakkını veremediğimi düşünürüm, bir başka arkadaşımıza bunu devrederim" diyerek, şöyle devam etti:
"Biz bu koltuklara ne büyük heveslerle geldik ne büyük hedeflerle geldik ne de kalmaya kendimizi adamış durumdayız. Herkes benim bu makama nasıl geldiğimi bilir, ben peşinden koşmadım, makam neredeyse beni kovaladı. O da milletin takdiri, Allah'ın takdiri. Başarısız olduğumu hissettiğimde, başarılı olacağını düşündüğüm bir arkadaşa bu emaneti devretmek benim için en kutsi görev olur. Bunu da bir lütuf gibi yapmam. Olması gereken şey olduğu için yaparım. Bakalım benim bu kullandığım rahatlıkta Kılıçdaroğlu, Demirtaş, Bahçeli kullanabilecekler mi? Şu anki performansları zaten yüzde 35'i çizdiği için, biliyor kendisi de ki birinci olamayacağının farkında, şimdiden koltuğunu garanti altına almaya çalışıyor aslında. Birinci olmak diye bir kriter koysa, ama yüzde 35 de zor tabi."
HDP'nin muhtemel oy oranı
Davutoğlu, Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) muhtemel oy oranına ilişkin soru üzerine, "Tabi kamuoyunun bildiği bazı araştırmalar bize de geliyor. Bu, demokratik bir yarış. Geçerlerse tebrik ederiz. Meclis çatısı altında hep beraber çalışırız. Biz onlara da saygıda kusur etmeyiz. Şimdiden HDP'ye bir çift sözüm var. Geçmezlerse bunu bir meşruiyet sorunu haline dönüştürmemeleri lazım. Biz nasıl geçmelerinden razı olacaksak, onlar da o neticeden razı olmalılar. Tutup da şimdi yarışa gireceksiniz, kuralları belli bir yarış ama 'o yarışın sonuçları gayrimeşru' demeye kalkarsanız olmaz" dedi.
HDP'nin alandaki heyecanından memnuniyet duyduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi:
"Tabirimi mazur görün, hakaret kastıyla söylemiyorum; 'bukalemun siyaseti' tabirini kullanayım. Bazı yerlerde aşırı marjinal, sol, ateist gruplar, bazı yerlerde muhafazakar adaylar, bir araya geldiğinde nasıl bir ekip harmonisi oluşacak, ben şimdiden merak ediyorum. Bazı yerlerde eski ulusalcılar, bazı yerlerde Marksistler. Bence HDP herhalde bir proje olarak Syriza'dan hareket ederek, bir başka alana kendini taşımak istiyor. Bir etnik milliyetçi partiden, daha marjinal grupları etrafında toplayan protest bir partiye dönüşme çabası içinde. Bunu başbakan olarak değil, bir siyaset bilimci olarak söylüyorum ama protest hareketler başta cazibe oluşturur. Herhangi bir siyaseti yönetmeye başladığında, merkezkaç güçleriyle uğraşmakta zorlanmaya başlarsınız. Ben de ilgiyle izliyorum. Bir proje olmasınlar, ona dikkat etsinler."
Davutoğlu, her seçim sonrasında AK Parti'nin önünü kesmek için çeşitli projeler uygulandığını ancak hepsinin başarısız olduğunu şöyle anlattı:
"2002'de genel başkan siyaset dışında tutuldu, beklendi ki başı koparılırsa hareket devam edemez, olmadı. 2004'te Bürgenstock'ta Kıbrıs müzakereleri yürütürken, genç subaylar rahatsız diye, şimdi bir partiden aday olan bir gazeteci bir manşet attı gazetesinde. 2007'ye girmeden Danıştay saldırısı, ardından Cumhuriyet mitingleriyle, bir başkası e-muhtıra, 2009 mahalli seçimlerine gitmeden önce parti kapatma davası, 2011'de bu sefer CHP'de kaset skandalı, Kılıçdaroğlu projesi devreye sokuldu. Daha önce çok az bilinen bir isim, Gandhi gibi bir tiplemeyle devreye girdi, bir proje olduğu için tutmadı ve tutmayacak. Şimdi de Demirtaş ve HDP, iyi dizayn edilmiş bir projeyle karşımızdalar. Hayırlı olsun, ben dediğim gibi takip ediyorum ancak kimse kendi yokluğuyla tehdit etmesin. 'Ben olmazsam Meclis'te, bu Meclis gayrimeşrudur' diyerek ya da psikolojik baskı oluşturarak, bir şekilde sonuçlara etki etmeye kalkışmasın. Dolayısıyla HDP'nin barajı aşması gibi korkumuz yok. Bu, milletin takdiri olur. "
Davutoğlu, AK Parti'nin diğer partilerin başarısızlığı üzerine siyaset yürütmediğini belirterek, "Biz varız, biz özneyiz, onlar nesne. Biz ne olduğumuzu ortaya koyuyoruz, onlarsa anti-AK Parti, bazen anti-Erdoğan, anti-Davutoğlu, bazen başka şeylerle ne olmamaları üzerinden siyaset yürütüyorlar. Türkiye'de siyaseti belirleyen AK Parti'dir. Onlarsa 'AK Parti'nin önünü kesmek için ne yapabiliriz' diye, koalisyonlarla, arayışlarla. Dolayısıyla HDP, balayı havasındalar ekip olarak, o balayı değişirse nikahı bozmaya kalkmasınlar. Demokrasiyle kıydıkları nikahı devam ettirsinler. Gelecek seçimlere hazırlanalım desinler ama ülkeyi kaosa tevessül edecek olaya teşebbüs etmesinler. Yüzde 10'u aşıp girerlerse, başımızın üstünde milletin takdirinin yeri vardır. Demokratik mücadeleyi hep beraber yürütürüz" ifadesini kullandı.
Güvenlik-özgürlük dengesi
"Güvenlik-özgürlük dengesinin bozulduğu gerekçesiyle AK Parti'nin Güneydoğu'daki seçim sonuçlarında risk bekleyip beklemediği" sorusu üzerine Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Güvenlik-özgürlük dengesinde bir kayma olmadı ama ne oldu, ki burada tabi ki HDP'yi özeleştiriye zorlayacağız, 6-7 Ekim olayları yaşandı. Bugün bir anda barış güvercinleri gibi kendilerini takdim edenler, aynı kadro 6-7 Ekim'de Doğu ve Güneydoğu'daki Kürt vatandaşlarımızın hayatını zindan ettiler. Balkonlardan gençlerini attılar, öldürdüler, iş yerlerini yaktılar, tarumar ettiler. Eğer biz güvenlikle ilgili birtakım önlemler almaya kalktıysak, bunun müsebbibi, o 6-7 Ekim olaylarını çıkaran tweetleri atan Demirtaş'tır. Eğer o güvenlik tehdidi ve halkın üzerindeki baskı olmamış olsaydı, başbakan olarak 1 Eylül'de okuduğum hükümet programında iç güvenlik reformu diye bir şey gördünüz mü, hayır ama 6-7 Ekim olayları yaşanmışsa, yaşanmamış gibi yapamayız. Yaşanmamış gibi yapamazsınız, Türkiye'yi Suriye'ye, Irak'a çevirirler. Zaten dikkat edin, toplumsal olarak çok dikkatli gözlememiz gereken bir trend var. Kimlik siyasetine dayalı partileşme veya kümelenmeler çok tehlikeli. Biz sokaktan aldık çıkardık bu tehlikeyi."
Davutoğlu, son dönemde şehit savcı Mehmet Selim Kiraz'ın öldürülmesini örnek göstererek, şunları söyledi:
"Dikkat ederseniz, ben son aylarda hep kamu düzeni dedim. Devlet otoritesi demedim, bir kere bile ağzımdan çıkmadı. Çünkü kamu hepimiziz. Kamu HDP'dir, CHP'dir, AK Parti'dir, MHP'dir. Kamu Türk'tür, Kürt'tür, Alevi'dir, Müslüman'dır, Hristiyan'dır, ateisttir. Kamu düzeni olmadığı zaman ne olacağını, Suriye'de, Irak'ta, Ukrayna'da görüyorsunuz. Aramızdaki ayrım bu. Biz güvenlik değil, kamu düzeninin kurulması için bazı tedbirler almak zorunda kaldık. Zorunda kalışımız da HDP'nin kışkırtıcı politikalarıyla oldu. Şimdiyse tamamıyla özgürlükçü karakterimizi, 12 yıllık, eğer AK Parti'nin tanımı yapılacak olsa, en temel özelliği özgürlükçü niteliğidir. Statükoya karşı verdiği mücadeledir. Şu anda Türkiye'de kimse 8 Haziran'da istenilmeyen bir sonuç doğarsa, asker müdahale edebilir diye kanaat taşıyor mu?"
(sürecek)
Son Dakika › Güncel › Başbakan Davutoğlu: (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?