Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bu ülke hepimizin. Dışarıda nasıl mezhebi çatışma yaşanırsa yaşansın, Türkiye'de öyle büyük bir hamur işlene işlene bugünlere geldi ki artık bu hamuru bizim estetik bir şekil de vererek, kardeşliğimizin hamuru olarak yoğurmamız lazım" dedi.
Davutoğlu, Kanal 24'te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Başdanışman olduğu dönemde dış politika konularında planlar yaptıklarını ve o zaman başbakanlık görevinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için "Biraz Ankara'da dursa da bunları konuşsak" dediğini aktaran Davutoğlu, Erdoğan'ın da ilk fırsatta kendisini Anadolu'ya, halkın içine attığını dile getirerek, şunları söyledi:
"2011 seçimlerinde bunu fark ettim, şimdi daha derinden fark ediyorum ki gerçekten enerji alacağımız yer halkın o kucağı. O zaman niye başbakanın bu kadar çok miting yaptığını, her fırsatta gitmeye çalıştığını anlıyorum, çünkü bizim şarj yerimiz orası. O kadar yorgun bir dönemden geçtik, Konya mitingine çıkıp da insanların gözlerindeki ışıltıyı gördüğümde, güvenoyu oylamasından sonra 'Bu millet için ne yapılsa yeridir, bu millet için uyunmasa hakkıdır' dedim. Çünkü insanlar gözlerinizin içine bakıyorlar ve sizinle gözleriniz üzerinden öyle bir buluşuyorlar ki şarj oluyorsunuz."
Davutoğlu, siyasilerin enerji kaynağının halk olduğunu belirterek, "Bazı siyasiler bunu yapamıyorlar işte. Ankara'da oturdukları zaman kendi kurultaylarında enerji harcıyorlar, çünkü halktan enerji almayı bilmiyorlar" dedi.
Dışişleri Bakanlığı döneminde yorulduğu zaman kitap yazdığını, okuduğunu söyleyen Davutoğlu, "Çocuklarının bunu bildiği için ben kitap okurken isterler veya yazarken isterler ne isteyeceklerse. Çünkü ne isterlerse 'Evet' derim. Gitsinler de devam edeyim diye. İş değiştirdiğinizde yorgunluğunuzu unutuyorsunuz. Siyasiler için, bizim için de Ankara'da yorgunluğu unutmanın ilacı, Ankara'da yatmak değil, Diyarbakır'da, Konya'da, Trabzon'da başka bir yorgunluğu tatmak" diye konuştu.
Davutoğlu, siyasette insani iletişimin yerini hiçbir şeyin tutmadığına vurgu yaparak, şöyle devam etti:
"İnsanlar sizin sıcaklığınızı hissedecekler, elini tutacaklar, sarılacaklar. Sizin teriniz onun terine karışmadan siyaset olmaz. 2010 referandumu esnasında Diyarbakır mitingine gittim. Cuma namazına gittik. Fakat nasıl bir sıcak. Başbakan da başka bir yerden gelecekti. Çok terledim. Herkes terledi. Şöyle bir arandım ceplerimi. Dışişleri Bakanıyım, cemaat de biliyor. Arka saftan birden bir mendil uzandı. Baktı ki ben mendilimi bulamıyorum. 'Sayın Bakanım emin olun hiç kullanmadım' dedi. 'Kullanmış olsaydın ve senin terin bulanmış olsaydı, benim için çok daha kıymetli olurdu' dedim. Sildim, geri verdim. 'Ne olur sizde kalsın' dedi. İşte bizim insanımız bu. Nerelisin, hangi etnisite falan demeksizin... O terin o tere karışması lazım ki kullandığınız güç meşru olsun. O ter, o tere karışmadan, yürek yüreğe girmeden, zihin zihinle buluşmadan siyaseti Ankara'da yaparsanız, bu, bürokratik oligarşi olur, elitizm olur, her şey olur ama demokrasi olmaz."
"Farklı ahlaka sahip birini yanımda tutmam"
Kadrosunun henüz tamamlanmadığını belirten Davutoğlu, ekip olmak için "görüş üreten ama kriz üretmeyen, ahlakıyla görüşünü birleştiren" kişilere ihtiyaç duyulduğunu ve ona göre de seçimlerini yapmaya çalıştığını kaydetti.
Davutoğlu, "İnsani ilişkilerde her zaman farklı görüşler olur. Tam tersi ben farklı görüşleri tercih ediyorum. Görüş birliği önemli değil, ahlak birliği önemli. Farklı görüşe sahip arkadaşlar olacak ki beni çeşitlendirsinler, güçlendirsinler, görmediğim şeyi görsünler. Ama farklı ahlaka sahip birini yanımda tutmam. O farklı ahlakın ana unsurları, şeyleri de belli" dedi.
"Dini makamlar, hepimizin saygı göstermesi gereken makamlar"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığının diğer ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'de protokolde de çok geride kaldığını kaydederek, "Dışişleri Bakanı olduğumda bir genelge yayımladım ve 'Bana gösterilen itibar, Diyanet İşleri Başkanımızın ziyaretinde ona gösterilecek' dedim. Aynı şekilde 'Fener Partiğine gösterilecek, dini liderlere, çok az insanı bile temsil etseler, o itibarı göstermenizi istiyorum' dedim. Çünkü nihayet insanların gönlüne hitap eden dini makamlar, hepimizin saygı göstermesi gereken makamlar" değerlendirmesinde bulundu.
2015-2019 yılları arasını "altın bir 4 yıl" şeklinde tanımlayan Davutoğlu, "Bizim o 4 yılı kazanmamız önemli. Onun için de 2015 seçimlerinde güçlü bir şekilde iktidara gelmek, yeni Anayasayı yapabilecek kudrete ulaşmak... Şimdi de anayasayı tartışacağız. Şimdi de insan hakları, özgürlükler alanında iyileşmeler yapacağız. Şimdi de Alevi açılımı da dahil olmak üzere, Alevi vatandaşların sorunları dahil olmak üzere, her şeyi konuşacağız" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, Alevi vatandaşların temsili bakımından önem taşıyan liderlerle de görüşeceğini bildirerek, "Bu ülke hepimizin. Dışarıda nasıl mezhebi çatışma yaşanırsa yaşansın, Türkiye'de öyle büyük bir hamur işlene işlene bugünlere geldi ki artık bu hamuru bizim estetik bir şekil de vererek, kardeşliğimizin hamuru olarak yoğurmamız lazım" diye konuştu.
Bugün bir gazetede Ürdün'de Arapça eğitimine gittiği döneme ait arkadaşlarıyla olan fotoğraflarının yayımlandığının hatırlatılması üzerine Davutoğlu, fotoğrafların kendisi için sürpriz olduğunu dile getirdi.
- İstanbul
Son Dakika › Güncel › Başbakan Davutoğlu Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?