Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Uluslararası krizlerin çözümü ile ilgili olarak iyi bir yönetişim gerekmekte ve bugün bu söz konusu değil" dedi.
Davutoğlu'nun, Wilton Park Toplantısı'nda İngilizce yaptığı konuşma, TRT Türk'te simultane çeviriyle yayınlandı.
Konuşmasında siyasi değerlerin önemine işaret eden Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Örneğin siyasi değerler konusunda her yerde demokrasiden bahsedebilirsiniz ancak stratejik çıkarlar çerçevesinde şayet bir ülkedeki askeri darbeyi ayrı tutarsanız, bu şekilde yaklaştığınızda nasıl siyasi atmosferin Ortadoğu'da düzelmesini sağlayabilirsiniz? Şayet Suriye'deki insanların daha ılımlı olmasını istiyorsanız, bu ılımlı olmak konusu bir değer olabilmekte, şayet bir rejim tarafından kimyasal silahlar kullanılarak insanlar öldürülüyorsa ve bunun karşısında bir şey yapamıyorsanız insanların ılımlı olmasını nasıl talep edebilirsiniz? Şayet teröre karşıysanız, öyleyiz, insan hayatının en önemli değer olduğunu söylüyorsanız, şayet bazı terör faaliyetlerine imkan tanıyorsanız ve ayrım gözetiyorsanız, ne şekilde savunabileceksiniz bu değerleri?"
Türkiye'nin, Ortadoğu'da, bölgesinde yüksek düzeyli karşılıklı işbirliği, ekonomik işbirliği, demokratik değerler, insan hakları değerleri üzerinde ve güvenlik kavramları çerçevesinde, işbirliği bağlamıyla hareket etmeye çalıştığını anlatan Davutoğlu, ancak Türkiye'nin, demokratik değerlerin, insan hakları değerlerinin savunulması konusunda bölgede yalnız hissettiğini söyledi.
Kısa dönemli istikrar bağlamında görüş ve yaklaşım ortaya konulabildiğini belirten Davutoğlu, terör örgütlerinin elemine edilebildiğinde başka terör örgütlerinin çıkabildiğini söyledi. Burada hangi değerlerin, ne şekilde savunulduğunun önemli olduğunu vurguladı.
-"Uluslararası anlamda kriz yönetimi çok önemli"
Bunların etik sorumluluklar olduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ortak kader algısı, kapsayıcılık, siyasi değerler ve burada etik değerler... Bunlarla birlikte uluslararası anlamda kriz yönetimi çok önemli. Ne şekilde kriz yönetimini gerçekleştirebiliriz? Bugün şunu itiraf etmeliyim ki bir Başbakan olarak, uluslararası anlamda kriz yönetişimi çerçevesinde bir etkinlik söz konusu değil. Krizler olduğunda öyle bir yaklaşım ortada değil. Ben faal bir şekilde birçok krizle ilgili olarak bu noktalarda bulundum. Danışman olarak, Dışişleri Bakanı olarak, Filistin, İsrail arasındaki görüşmeler gerçekleşirken, maalesef İsrail'in saldırısı gerçekleşti ve bu süreç sona erdi."
Davutoğlu, Balkanlar'daki ilişkilerin güçlenmesi, Afganistan ve Pakistan arasındaki gelişmeler, Eritre ve Etiyopya arasındaki sorunların çözülmesi konusunda Türkiye'nin girişimleri olduğunu anlatarak, "Birçok başka konuda da dostluk grupları çerçevesinde Finlandiya ile birlikte örneğin BM'de 'Dostluk Grubu', İspanya ile BM nezdinde 'Medeniyetler İttifakı' girişimlerimiz söz konusu oldu. Uluslararası krizlerin çözümüyle ilgili iyi bir yönetişim gerekmekte ve bugün bu söz konusu değil" diye konuştu.
-"Liderler, gözlemci değil"
Küçük krizlerden ulusal krizler, ulusal krizlerden bölgesel ve küresel krizler çıktığına dikkat çeken Davutoğlu, hepsinin bir birini tetiklediğini söyledi. Davutoğlu, "Şayet Esad'ı krizin ilk döneminde ikna edebilmiş olsaydık...Bunun sonrasında ulusal bir kriz oldu, daha sonra bölgesel ve küresel bir kriz haline geldi. Bizim çabalarımız olmuştu, bu noktada" dedi.
Kendilerinin liderler olarak gözlemci olmadıklarını, bekleyip ondan sonra hareket edemeyeceklerini vurgulayan Davutoğlu, doğru ve hızlı kararlar alarak hareket etmek durumunda olduklarını söyledi.
Davutoğlu, "Türkiye herkesi uyarmaya çalışırken, insanlar Suriye ile ilgili Türkiye'nin bir hırsı olduğunu ifade ettiler. Ancak şu anda hepimizin bir sorunu şeklinde devam etmekte" şeklinde konuştu.
-"BM'de hala soğuk savaş yaklaşımları söz konusu"
Yeni bir insani kriz yönetişimine, bir mekanizmaya ihtiyaç bulunduğunu vurgulayan Davutoğlu, BM bağlamından başlayarak her şeyin tartışılması gerektiğini, hiçbir şeyin kutsal, statik, durağan olmadığını dile getirdi.
BM'de hala soğuk savaş yaklaşımlarının söz konusu olduğunu, Güvenlik Konseyi'nde belli ülkelerin, alınabilecek kararları engelleyebildiğini belirten Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi'nde alınamayan kararların bedelini insanların ödediğine işaret etti.
-"Radikalleşme ortaya çıkıyor"
Davutoğlu, Filistin sorununun çözülememesinin beraberinde başka sorunları getirdiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada radikalleşme ortaya çıkmakta. Radikal olan kişiler, bu Filistin sorununu bir unsur olarak kullanmaktalar. Şimdi gençlere bakacak olursak Müslümanlar için Mescid-i Aksa bilindiği gibi çok önemli bir yer. Şimdi 1967'deki gibi değiliz, iletişim imkanları çerçevesinde, burada İsrail askerleri tarafından bir ihlal olduğunda, bu görüntüyü dünyadaki bütün insanlar, Müslümanlar bunu görebilmekte. Bu şekilde Filistin devleti tanınmadığı sürece, özgür bir Kudüs, bir Mescid-i Aksa olmadığı müddetçe bu genç insanlar bazı radikal çevreler tarafından motive edilebilmekte. Bu zorlu, kötü bir durum. Yeni bir uluslararası yapıya ulaşabilmemiz gerekmekte. Sadece BM bağlamında söylemiyorum. Aynı zamanda ekonomik anlamda bakacak olursak, yine bu ihtiyaç söz konusu, çevre konularında ve diğer konularda olduğu gibi."
-"Güvenlik yoksa insani değerler de olamaz"
Yeni bir güvenlik konsepti çerçevesi ve anlayışının gerçekleşmesi gerektiğinin de altını çizen Davutoğlu, uluslararası anlamda temel güvenlik algısına ihtiyaç bulunduğuna işaret etti.
Bu kapsamda güvenlik ve özgürlük konularının insanlar için taşıdığı öneme vurgu yapan Davutoğlu, "Şayet güvenlik yoksa insani değerler de olamaz. Özgürlükler söz konusu olmazsa insanlar burada insanca yaşayamaz. Özgürlükler bizi insan yapan şeylerdir. Seçme özgürlüğü bizleri özgür ve insan yapan şeylerdir. Bu açıdan bakacak olursak bütün bu zorluklar çerçevesinde, bu iki kavramın önemini her zaman savunmamız gerekmekte. Yeni ekonomik küresel yaklaşımla herkesin ekonomik gelişmeyi hissedebileceği bir yaklaşım gerekmekte" diye konuştu.
-"Daha güçlü bir şekilde ortaya koyacağız"
Davutoğlu, Türkiye'nin G20 liderliğinde en az gelişmiş ülkelere yönelik politikalarının ve yaklaşımlarının söz konusu olacağını belirterek, "En az gelişmiş ülkelerde yaşayan insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması ve bu çerçevede de ekonomik anlamda dünya düzeyinin adaletsiz bir şekilde devam etmemesi gerektiğini daha güçlü bir şekilde ortaya koyacağız" değerlendirmesinde bulundu.
Mülteciler konusu ele alındığında Suriye'den Türkiye'ye ya da Avrupa'ya göçler olduğunda ekonominin konuşulduğunu ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"İnsanlık bunu daha önceden de gördü. Bunlar yeni gerçekleşen şeyler değil. Daha önce de büyük göçler söz konusu oldu ve bu göçlerin başlıca temelinin ekonomik ihtiyaçlar olduğunu biliyoruz. Avrupa'ya olan göçler söz konusuydu, başka ülkelere göçler söz konusuydu daha önceden de. Bizim burada herkesi kendi evinde kalabilecek, orada hayatını sürdürebilecek ekonomik yeterliliklerle donatmaya çalışmamız gerekmekte. Şayet ekonomik büyümeye bakacak olursak yeni gelişen ekonomilere ihtiyaç var, yeni gelişen ekonomilerin de finansal zenginliği, refahın insanlara daha güçlü şekilde ulaştırılabilmesi gerekmekte. Bizim G20 gündemimiz bu şekilde olacak. Tarih hızlı şekilde devam ediyor dedik. Bu çerçevede, bu hızlı akış içerisinde şayet bizler, uluslararası toplum bir arada sorunlara etik prensipler içerisinde çözüm aramazsa bu akış daha zorlu olacak diye düşünüyorum."
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Başbakan Davutoğlu, İngiltere'de - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Yorumlar (1)