Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Açıklaması - Son Dakika
Güncel

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Açıklaması

"Son operasyon yapılmadan evvel bir takım Twitter hesapları üzerinden sanki bu operasyon önceden biliniyormuş gibi deşifre ediliyor.

16.12.2014 22:41

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Son operasyon yapılmadan evvel bir takım Twitter hesapları üzerinden sanki bu operasyon önceden biliniyormuş gibi deşifre ediliyor. Bu da hala içeride bir takım bilgi kanallarının olduğunu açık şekilde gösterdiğini bilmemiz lazım. Çok büyük bir paralel yapılanmadan bahsediyorsak, bunun birçok yerde uzantılarının halen devam ettiği açıktır" dedi.

Kurtulmuş, Kanal 24 televizyonunda katıldığı canlı yayında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

İstanbul merkezli "paralel yapı" operasyonunun devam eden bir hukuki süreç olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, soruşturmanın başlamasında Hükümetin herhangi bir etkisi, dahli olmadığını, hukuki prosedürün devam ettiğini, henüz açılmış bir dava bulunmadığını söyledi.

"Bizim de diğer siyasi partilerin de bu meseleyi, kendilerini ne avukat olarak, ne savcı olarak, ne yargıç olarak görmeden, bu konuma koymadan bu süreci seyretmeleri lazım" diyen Kurtulmuş, soruşturmaya ilişkin bilgileri kamuoyu ile eş zamanlı aldıklarını, yaşananları Pazar sabahı öğrendiklerini belirtti.

Kurtulmuş, "Burada devam eden hukuki süreç var, bu siyasi bir süreç değildir. İntikam duygularıyla, öç almak için yapılmış bir şey değildir. Bu basınla ilgili mesele de değildir. Basından bazı arkadaşlar bu süreçte gözaltına alınmış olabilir ama söz konusu iddia herhangi bir basın mensubunun, basın mensubu olmak dolayısıyla yaptığı faaliyet sonucu ortaya çıkan bir şey değildir. Bu tek başına münferit bir olaydır. Bunun Türkiye'deki paralel yapıyla mücadelenin tamamıymış gibi gösterilmesi ya da bununla ilgili hükümetin siyasi kararlılığının sonucuymuş gibi gösterilmesi de haksızlıktır" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, soruşturmanın başlamasıyla ABD ve Avrupa'dan gelen tepkileri de değerlendirerek, ilk anda bir takım paralel yapı çevrelerinin yurt dışındaki bazı çevreleri çok hızlı bir şekilde enforme ettiğini söyledi. Kurtulmuş, yurt dışından gelen açıklamaları şöyle değerlendirdi:

"Sonuç itibariyle hem ABD'den hem Avrupa'dan gelen farklı açıklamaların olduğunu da görüyoruz. Yabancı siyasilerle konuştuğumuz zaman, meseleyi çoğu görüyor. Bizim 'paralel yapı' diye karşı çıktığımız şey ne? Hiçbir şekilde halktan almadıkları bir gücü, kamu görevlisi olmaktan kaynaklanan gücü, sanki milletin kendilerine vermiş olduğu politik güçmüş gibi algılayarak, seçilmedikleri halde, hak etmedikleri halde demokratik meşruiyetin paydaşı olmak, hatta devlet adına bu meşruiyet zincirini kullanarak devleti yönetmek istiyorlar. Tartışmanın aslı burası. Yoksa bu bir dini cemaat-hükümet tartışması ya da dinin iki farklı yorum arasındaki tartışma, iki farklı siyasi parti arasındaki mücadele değil. Soruşturma süreçleri devamında, bu demeçleri verenlerin belki mahçup olacağı sonuçlar çıkacak. Bunu basına karşı yapılmış, hükümetin baskısı olarak ilan edilmesi son derece şanssız açıklamalardır. Bunların doğru olmadığı, bunların çok erken yorumlar olduğu da kanaatimce ortaya çıkacak."

Kurtulmuş, diğer siyasi partilerin de paralel yapıyla mücadeleye destek vermelerini isteyerek "Varsayalım ki iktidarda CHP'de olsaydı da biz bunları yine söylerdik. Şimdi istiyoruz ki diğer partiler de iktidar da AK Parti var diye onlar da aynı şeyi söylesinler. Demokratik bir duruş sergilesinler. Hükümeti sonuna kadar eleştirsinler, bu anlamda hükümete karşı diğer partilerin ortaya koyacağı eleştiriyi sonuna kadar dinleriz, ama öyle değil hükümeti by-pass ederek, yok ederek, darbe süreçlerinin içine sokarak, gayri meşru yollarla milletin vermediği gücü kullanmaya karşı herkesin aynı yerde durması lazım" dedi.

Numan Kurtulmuş, devlet içindeki paralel yapı unsurlarının temizlenip temizlenmediği sorusuna da şöyle yanıt verdi:

"Son operasyon yapılmadan evvel bir takım Twitter hesapları üzerinden sanki bu operasyon önceden biliniyormuş gibi deşifre ediliyor. Bu da hala içeride bir takım bilgi kanallarının olduğunu açık şekilde gösterdiğini bilmemiz lazım. Çok büyük bir paralel yapılanmadan bahsediyorsak, bunun birçok yerde uzantılarının halen devam ettiği açıktır. HSYK'da çok şükür belli bir sonuç elde edilmesine rağmen, şu anda hakim ve savcılar arasında herhangi bir cemaate mensubiyeti açık olan yaklaşık yüzde 40 civarında savcı ve hakim vardır. Bu da Türkiye'nin adalet sistemi bakımından uzun uzun üzerinde düşünülmesi lazım. İnsanlar bir cemaate bağlı olabilirler, bu dini bir cemaat olabileceği gibi seküler bir yapılanma da olabilir, biz insanların herhangi bir toplumsal mensubiyeti üzerinde durmuyoruz. Problem tam da herhangi bir cemaatin, dini ve seküler bir cemaatin devleti biz yöneteceğiz iddiasıdır. Yoksa şu kadar hakim şu cemaate bağlı olabilir, başka bir cemaate bağlı olabilir, bunun üzerinde durmayız ama 'biz yöneteceğiz, bizden başka kimse olmamalı' iddiasıyla hareket eden, bu kadar çok hakim ve savcının adalet sistemi içerisinde olması da üzerinde düşünülmesi gereken husustur."

Çözüm Süreci

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Çözüm Süreci'nin mutlaka başarıya ulaşacağına inananlardan olduğuna vurgu yaparak, Çözüm Süreci'nin toplumsal realitenin dayattığı bir süreç olduğunu, siyasi irade, örgütün silah bırakma iradesi ve milletin çoğunluğunu verdiği destekle bu sürecin başarıya ulaşacağını söyledi. Hükümetin sorunun çözümü için siyasi iradeye sonuna kadar sahip olduğunu, örgütün de artık dağlarda silahlı mücadele verebilecek performansa asla sahip olamayacağını bildiğini anlatan Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Doğu ve Güneydoğu halkı artık silahlı mücadeleye asla destek vermeyecek, dolayısıyla örgüt o sosyolojik tabandan en ufak bir destek görmeyecek. Uzunca bir süredir örgüt dağlardaki gerillalar yerine şehirlerde bir takım mücadeleler veriyor. Bir daha insanları 'hadi tekrar dağa çıkıyoruz, burada mücadele veriyoruz' diye çok uzun yıllar, 30 küsur yıl süren dağlarda verilen mücadele için çok fazla adam bulamayacak. Dağda verilecek mücadelenin zemini kalmadığını düşünüyorum. Kim Çözüm Sürecini önlemeye kalkarsa Doğu ve Güneydoğu halkı, Kürt halk onları cezalandıracak. Bunu örgütün de gördüğü kanaatindeyim.

Sayın Demirtaş'ın cumhurbaşkanlığı seçimde ortaya koyduğu performans sadece kişisel başarısından ibaret değildir. Milletin yaklaşık 10'a yaklaşan bir şekilde Sayın Demirtaş'a oy vermiş olması şuydu; orada kullanılan dil, üslup, bir Türkiye partisi olma arayışı içinde olması, sokağın dili kullanmak yerine, şiddetin dilini kullanmak yerine barışın dilini kullandığınız zaman halk bunun karşılığını veriyor. Nevruz'da Ada'dan yapılan açıklamayı esas alıyorsak ki örgüt bakımından işin başlangıcı o, silahları bırakıyoruz ve siyasetin diliyle konuşuyoruz iradesi halen varsa ki büyük oranda provokasyonlara rağmen var, o zaman siyasetin diliyle konuşuyorsanız, barışın diliyle konuşacaksınız. Sokaklarda ortaya çıkacak bir takım yeni gerilimleri siyasetin aracı olarak kullanmayacaksınız."

Kurtulmuş, HDP heyetine Hatip Dicle'nin de katıldığı, Leyla Zana'nın da konuyla ilgili devreye girebileceği yönünde haberler olduğunun hatırlatılması üzerine, Dicle ve Zana'nın Türkiye'nin özellikle Kürt siyaseti bakımından çok karanlık dönemlerinde siyaset yaptığını söyledi. Dicle ve Zana'nın Türkiye'nin bugün geldiği noktanın ne kadar zor gelinmiş bir nokta olduğunu bildiğini ifade eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Kendi kişisel hayatlarında bunları yaşadılar. Geldiğimiz yerin de ne kadar değerli olduğunu biliyorlar. Kendilerince yeterli görmeyebilirler, evet daha atılacak adımlar olabilir ama sonuçta 'Burada tekrar eskiye dönelim' dediğiniz zaman her şeyin başa sarma tehlikesini, başa sarma tehdidi olduğunu biliyorlar. Diyorlar ki 'Bu kadar geldik ve bundan sonra daha iyi bir noktaya gelebiliriz. Barışın dilini kullanmamız gerekir.' Dolayısıyla ben, bu tür tecrübeli, geçmiş dönemde bedel ödemiş insanların bu süreçlerin içerisinde olmasının sürece destek vereceğine, katkı sunacağına inanıyorum. Her iki taraftan söylüyorum, sadece HDP siyasi geleneği içerisinden değil, bütün diğer siyasi gelenekler içerisinde de gelen, geçmiş dönemi yaşamış, eski Türkiye'nin o sancılarını kendi ruhlarında hissetmiş insanların bu sürecin içinde olmalarının katkı sağlayacağını düşünüyorum, olumlu olduğunu düşünüyorum."

Kurtulmuş, 6-7 Ekim olaylarında 33 ilde olaylar çıktığını hatırlatarak, şunları kaydetti:

"Toplam bütün bu gösterilere katılan sayısına baktığınız zaman belki 70-80 bini geçmiyor. Bunların bir kısmı da oradan oraya taşınmış olmasına rağmen. Bu, bize şunu gösteriyor, insanlar, ortalama vatandaş, sokaktaki insan evine çekilip evinden korku ile bu olayları izledi. İstanbul'da da Adana'da da Şırnak'ta da Hakkari'de de. Taban bulmadı ve bulamaz. Şundan dolayı bulamaz. Barışın tadını almış olan insanlar, bir daha savaş ortamına girilmesini istemez. HDP'ye görev düşüyor derken bunu söylüyoruz. Bir kere siyasetin tehdit altında yapılmasından mutlaka artık uzaklaşılması lazım. Yani sokağa çağrı da bir tehdittir, şehirlerin etrafında bir takım fiili baskılar kurmak da bir tehdittir. Varsa politik dille kalkalım, her türlü rekabetin içerisinde olalım."

Kurtulmuş, doların yükseldiğinin, petrolün fiyatının ise düştüğünün hatırlatılması üzerine, gelişmenin küresel ekonomideki gelişmelerden kaynaklandığını belirterek, "Petrol fiyatı düşer, altın fiyatı düşer, alçalır, çıkar. Aynı şey dövizde de olur. Tabii bunları saniye saniye takip edeceksiniz ama nihayetinde hele bizim gibi belli bir seviyeye gelmiş olan ekonominin gücü, bu finansal piyasalardaki hareketlilikle değil kendi reel piyasalarındaki gücü ile ölçülür. Müdahaleyi gerektirecek durum yok. Kısa müddet sonra bu aşırı yükselmenin frenleneceğini kanaatindeyim." - Ankara

Kaynak: AA - AkHaber.com

Son Dakika Güncel Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement