Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Diyanet İşleri Başkanı'nın makam aracıyla hakkında ortaya çıkan polemikle ilgili "Keşke Cumhurbaşkanımız 'Al ben sana bir araç gönderiyorum. Onlara inat bundan sonra buna bineceksin' demeseydi." açıklamasında bulundu
"KOALİSYONU HİÇBİR ZAMAN DÜŞÜNMEDİK"
Arınç, Star TV Ana Haber Bülteni'nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı. Partisinin tek başına yeniden iktidar olacağına inandığını, seçim çalışmalarının ilk günlerine nazaran son 15-20 günde AK Parti'nin yükselişe geçtiğini ifade eden Arınç, koalisyon ihtimalinin sorulması üzerine, koalisyonu hiçbir zaman düşünmediklerini söyledi.
"HDP'NİN BARAJI AŞMASI YÜZDE 50'NİN ÜZERİNDE BİR İHTİMAL"
HDP'nin barajı aşıp aşmayacağı ile ilgili sorulan soruya Arınç, şu şekilde cevap verdi: "Yüzde 50'nin üzerinde bir ihtimaldir. Yüzde 50, yüzde yüz demiyorum. Yüzde 50'nin üzerinde ve galip bir ihtimaldir. 8,5 ile 9 arasında HDP barajın altında kalabilecek durumdadır. O bölgeden de hissettiğim kadarıyla. Çünkü AK Parti'ye oy veren insanlar sevdikleri için veriyorlar. Ama o bölgede oy veren insanlar korktukları için HDP'ye oy veriyorlar. Bu korkuyu yenecekler bu seçimde. Hem sandık emniyeti gerektiği şekilde karşılanacak hem de insanlar silah zoruyla oy vermenin onursuzluğunu üzerinden atacaklar. İnsanların bana yansıyan kararları bu korku karşısında bile cesaretli olacaklarıdır."
"CAN DÜNDAR'IN YAPTIĞI TCK BAKIMINDAN ZOR BİR İŞTİR"
MİT tırlarına ilişkin soru üzerine Arınç, konunun önemli olduğunu ancak yaşananlarda karışık bir durum bulunmadığını ifade etti. O zamanki açıklamalardan da yakın zamanda Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın da yaptığı açıklamalardan da bunun Suriye'deki Bayırbucak Türkmenlerine yönelik yardım olduğunun anlaşıldığını ifade eden Arınç, millete düşenin ülkenin Cumhurbaşkanı ve Başbakanın söylediklerine itibar etmek olduğunu aktardı.
Bülent Arınç, soruşturmaya ilişkin yayın yasağını da hatırlatıp, "Şimdi burada Can Dündar'ın yaptığı iş TCK bakımından zor bir iştir, sakıncalı bir iştir, suç teşkil eden bir fiildir" diye konuştu. Soruşturmaya ilişkin iddianamedeki bilgilere atıfta bulunan Arınç, "Kanunun açıkça suç kabul ettiği fiiller var. Kanundaki yasaklamaları görmezden gelirseniz bu aptal cesareti olur. Gazetecilik faaliyeti başka bir şeydir, kanunların yasakladığı fiilleri işlemek başka bir şeydir" dedi.
"ALTIN KLOZET LAFININ KULLANILMASI BİLE AYIP"
Cumhurbaşkanlığı sarayı konusunda çok eleştiriler yapıldığını, kendisinin de bu eleştirileri bir hak olarak gördüğünü aktaran Arınç, fakat bu eleştirilerin hiçbir zaman hakarete varmaması ve kişilerin özel hayatına girilmemesi gerektiğini belirtti. Arınç, şöyle devam etti: " 'İsraf olmuştur, bu kadar büyük olmamalıydı, Çankaya varken burası niye yapıldı?' Bu eleştirileri anlarım. Ancak tuvalette altın tuvalet var derseniz insanlar bunu çok yanlış anlar ve Cumhurbaşkanımıza çok haksız bir şekilde eleştiri getirirler, hatta hakaret ederler. O da bunun karşılığında; 'gel kendin gez sana özel bir yazı da yazıyorum, bulursan ben cumhurbaşkanlığından istifa edeceğim, sen de genel başkanlıktan istifa et'. Bunların konuşulması bile... Dış dünyayı düşünün, insanlarımızı düşünün. Sadece bu tartışmaların ışığında bir seçim olmaz. Cumhurbaşkanı yıpratılacaksa sözleri, davranışları, eylemleri, idari kararları sebebiyle tartışılabilir, eleştirilebilir. Bunun dışında bir insana hakaret etmek için altın klozet lafının kullanılması bile çok ayıp, çok çirkin bir şeydir."
"DİYANET İŞLERİ BAŞKANIMIZIN BÜYÜK BİR ÜZÜNTÜ DUYDUĞUNA İNANIYORUM"
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in makam aracına ilişkin tartışmaların sorulduğu Arınç, muhalefetin Diyanet İşleri Başkanlığına aşırı yüklendiğini, başkanlığı kaldırıyoruz demeleri yetmediği gibi başkanın şahsına yönelik hakarete varan sözler söylediklerini aktardı. Arınç, şunları söyledi:
"Kullandığı aracın 300 bin liralık bir araç olduğu söylendi. Yani Renault Fluence mi kullansın, ne bileyim ben bir başka şey mi, Skoda mı kullansın? Bütün o makamlara, yani bir Diyanet İşleri Başakanına biraz daha iyi bir araç verilmesini gerekebilir. Diyanet Başkanımız çok üzüldü ve dedi ki 'Ben bunu iade edeceğim. Artık bu Mercedes benim için bir mezardan farksız oldu.' Sayın Cumhurbaşkanımız o sırada dedi ki 'Hayır sen yanlış yapıyorsun. Aracı iade etme.' Etmişti. 'O zaman ben sana Cumhurbaşkanlığı envanterinden bir zırhlı araç vereceğim. Arkasından da yurtişi veya yurtdışı ziyaretlerinde bizim bir havuz sistemimiz var. Oradan uçak tahsis edeceğim.' Diyanet İşleri Başkanımızı yakınen tanıdığım için bu tartışmaların içinde olmaktan büyük bir üzüntü duyduğuna inanıyorum.
"KEŞKE CUMHURBAŞKANIMIZ 'ONLARA İNAT BUNA BİNECEKSİN' DEMESEYDİ"
Benim kararım şudur, madem ki Diyanet İşleri Başkanımız ben bu aracı iade edeceğim diye bunu bir canlı yayında ifade etmiştir ve iade etmiştir. Cumhurbaşkanımız onun itibarını iade etmek açısından zırhrı bir araç vermiş olsa dahi, Başkanın, 'Çok teşekkür ederim Cumhurbaşkanım, nezaket gösterdiniz. Ancak ben beyanda bulundum halkıma, bu tür bir araca binmeyeceğimi söyledim. Beni bağışlayın' demesini arzu ederim. Dedi mi demedi mi bilmiyorum ama çok üzüldüğünü zannediyorum. Cumhurbaşkanımıza saygısı sonsuzdur ama keşke Cumhurbaşkanımız onun bu sözü üzerine 'Al ben sana bir araç gönderiyorum. Onlara inat bundan sonra buna bineceksin' demeseydi. Çünkü iki arada kaldığını düşünüyorum. Diyanet İşleri Başkanı böyle bir beyanda bulunduysa bize zorlamak düşmez. Kararına saygı duymak gerekir. Ama Cumhurbaşkanımız da, 'birileri onun itibarıyla oynamış, ben o itibarı fazlasıyla iade edeceğim' diye düşünüyor. İki düşüncede haklı ama burada tercihim Diyanet İşleri Başkanının tavrından yöne."
Son Dakika › Güncel › Bülent Arınç'tan Makam Aracı Tartışmasında Cumhurbaşkanı'na Eleştiri - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Yorumlar (57)