Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gelin temelinde insanlığın, ahlakın, adaletin, iyiliğin olduğu yeni bir dünya kurmak için hep birlikte mücadele edelim. Dünyayı herkes için yaşanabilir adil ve huzurlu bir yer haline getirelim. Türkiye olarak doğudan batıya, kuzeyden güneye, yakın ve uzak tüm komşularımızla tüm müttefiklerimizle daha güzel bir dünya inşa etmek için çalışıyoruz. Bu konuda iş birliğine her zaman açık ve hazır olduk. Bundan sonra da açık olmaya devam edeceğiz." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesindeki iş adamları ve büyükelçilerle iftarda bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin birçok alanda köprü ülke durumunda olduğunu belirterek, Türkiye'nin Avrupa'nın Asya'nın Afrika'nın Kuzey Afrika ve Ortadoğu'nun yani dünya nüfusunun ticaretinin ve üretiminin ana omurgasını oluşturan bölgelerin merkezinde yer alan bir ülke olduğunu, bu bakımdan dünya ekonomisiyle ilgili her düzenlemenin doğrudan Türkiye'yi de etkilediğini söyledi.
Erdoğan, sahip olduğu potansiyel açısından Türkiye ile işbirliği yapıldığında kazanılacak, uzaklaşıldığında ise kaybedilecek bir ülke konumunda olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Dünyadaki pek çok ülke için altından kalkılması güç hadiseler bizim için kontrol altında tutulabilir sorunlardır. İşte 2008 küresel finans krizinden bu yana yaşananları görüyorsunuz, gelişmiş ülkeleri dahi ciddi şekilde etkileyen bu kriz Türkiye'den benim deyimimle 'teğet geçti, teğet geçer' demiştim, böyle de oldu. Kesintisiz bir şekilde ekonomimiz büyümesini sürdürüyor. Suriye ve Irak'tan ülkemize gelen 3 milyonu aşkın sığınmacıyı 6 yıldır sorunsuz bir şekilde misafir ediyoruz. Terör örgütlerinin kendilerince çok büyük sonuçlar elde etmek gayesiyle başlattığı olaylar yaşadığımız kimi acı hadiselere rağmen önemli ölçüde kontrol altına alınmış bulunuyor. Bu tür olayların sayısı ve etkisi giderek azalacaktır. Bundan hiç endişem yok. Son bir yılda yaşanan hadiselerin ihracatımız ve turizmimiz üzerindeki olumsuz etkilerinin de kısa sürede telafi edileceğine inanıyorum. Bu konuda hükümetimizin ciddi çalışmaları olduğunu biliyorum. İş adamlarımız artık tüm dünyayı kucaklayan bir anlayışla herhangi bir yerde ortaya çıkan sorunu süratle diğer taraflardan telafi edecek tecrübeye ve esnekliğe ulaşmışlardır, bundan dolayı iş adamlarımızı kutluyorum, tebrik ediyorum."
"Büyük projelerimize yeniden hız verdiğimiz bir döneme girdik" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gündemimizde ülkemizin tamamında ve yurt dışında çok önemli alt yapı üst yapı yatırımları bulunuyor. Sadece kendimiz kazanmak için değil birlikte kazanmak, kazan kazan esasına dayalı olarak gittiğimiz hiç bir yerden hamdolsun elimiz boş dönmüyoruz. Parayla birlikte gönüller kazanmadığımız hiçbir işin hayrını, bereketini göremeyiz. Diyoruz ki gönül de kazanacağız." şeklinde konuştu.
Bugün aynı sofra etrafında buluştukları büyükelçilerin desteğiyle, iş adamlarının dünyada ayak basmadık yer, sıkmadık el, konuşmadık iş bırakmayacaklarına inandıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün Irak ve Estonya büyükelçilerinin güven mektuplarını aldım. Masamın üzerinde şu anda alınmadık bir tane güven mektubu yok, bekleyen yok, hepsini bitirmiş vaziyetteyim, bugün bu salondaki tüm büyükelçilerimiz artık güven mektuplarını takdim etmiş büyükelçilerimizdir. Biliyorsunuz birçok yerde 3 ay, 4 ay, 5 ay, 6 ay, büyükelçiler bekletilir, dedik ki biz de bu olamaz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Buradan sizler vasıtasıyla, tüm ülkelere tüm toplumlara ben şu mesajı vermek istiyorum; gelin temelinde insanlığın, ahlakın, adaletin, iyiliğin olduğu yeni bir dünya kurmak için hep birlikte mücadele edelim. Dünyayı herkes için yaşanabilir adil ve huzurlu bir yer haline getirelim. Türkiye olarak doğudan batıya, kuzeyden güneye, yakın ve uzak tüm komşularımızla tüm müttefiklerimizle daha güzel bir dünya inşa etmek için çalışıyoruz. Bu konuda iş birliğine her zaman açık ve hazır olduk, bundan sonra da açık olmaya devam edeceğiz. Türkiye Balkanlardan Kafkaslara, Ortadoğu'dan Kuzey Afrika'ya uzanan geniş ve stratejik önemi haiz bir coğrafyanın ortasında bulunuyor. Bunu kendimiz, bölgemiz ve dünya için büyük bir fırsat olarak görüyorum. Biz ne İslam dünyasıyla bağlarımızdan dolayı batıya sırtımızı döneriz ne de Avrupayla Amerikayla, Asyayla ve Latin Amerikayla olan ilişkilerimizden dolayı Ortadoğu'ya yahut Afrika'ya sırtımızı döneriz. Biz dış politikayı sıfır toplamlı bir oyun olarak görmüyoruz, tersine dış politikada karşılıklı saygı ortak değerler ve ortak çıkarlar ekseninde bir kazan kazan dengesinin kurulabileceğine inanıyoruz."
Erdoğan, "Bu çerçevede Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliğini stratejik bir hedef olarak görüyoruz. Avrupa siyasetinin sorunlar karşısında tıkandığını ve çözüm üretemediğini özellikle bu tür durumlarda zaman zaman Türkiye karşıtlığına yöneldiği bir gerçektir, bu da bizi üzüyor. İlişkilerimize uzun vadeli olarak ve geniş bir açıdan bakarak bu tür dönemsel sorunları bir kenara bırakıp, stratejik hedeflerimiz üzerinde yoğunlaşmamız gerekiyor" dedi.
"Vize serbestisi için gerekli hazırlıkları biz sürdürdük, aslında bitme noktasında"
Avrupa'da 6 milyonu aşkın Türk'ün yaşadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, vize serbestisi için gerekli hazırlıkları Türkiye'nin sürdürdüğünü belirterek, "Biz bir tarafta Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerini yürütürken, diğer tarafta mülteci sorununa çözüm bulmak için de gayret sarf ediyoruz. Türkiye'nin terörle mücadele kapasitesini zaafa uğratacak hiçbir adımı atmamız elbette mümkün değildir. Esasen vize serbestisi için gerekli hazırlıkları biz sürdürdük, aslında bitme noktasında. Bu konuda Türkiye'nin terörle mücadeledeki hassasiyetlerini de gözeten olumlu bir netice alacağımıza ben inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, "Bilindiği gibi bu yıl Türkiye olarak İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığını devraldık. Önümüzdeki iki yıl İslam ülkeleri arasındaki bağları güçlendirmek ve acil sorunlara çözüm bulmak için yoğun bir mesai harcayacağız. İslam dünyası her alanda çok büyük imkanlara ve potansiyele sahiptir, bunları bütün insanlığın faydası için hayata geçirmemiz, yeni nesillere daha özgür ve daha müreffeh bir gelecek bırakmamız gerekiyor. Müslüman ülkeler, kendi sorunlarını çözmek için herkesten daha fazla çalışmak zorundadır." dedi.
"Üç tehlikeye karşı akıllı ve dikkatli olmak gerekiyor"
Daha öncede ifade ettiği gibi üç tehlikeye karşı çok akıllı ve dikkatli olmanın gerektiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bir mezhepçilik, bizler asla mezhepçiliği kabul etmiyoruz. Türkiye ağırlıklı olarak Sünni'dir ama Sünnilik bir mezhep olarak sadece bir yoldur, asla bir din değildir ve biz Sünniliği asla tabulaştırmayız. Şia o da bir mezheptir ama asla bir din değildir. Ne Şia'nın Sünni'ye ne Sünni'nin Şia'ya üstünlüğünü tartışamayız, eğer böyle bir tartışma içerisine girersek işte o zaman bu mezhepçilik bizi Allah göstermesin; teröre götürür. Şunu zaten bölgede yaşamıyor muyuz, şu anda bölgede bunu yaşıyoruz; Irak'ta yaşanan bu, Suriye'de yaşanan bu, Yemen'de yaşanan bu, dünyanın birçok yerinde maalesef yaşanan bu. Onun için mezhepçiliği bir kenara koyacağız. Hepsinin üstünde ne var İslam var, öyleyse biz Müslüman olarak birbirimizi seveceğiz, ona bakacağız."
İkinci tehlikenin ırkçılık olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bizim dinimizde ırkçılık yok. Türkiye'de Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Abaza'sıyla, Roman'ıyla, Boşnak'ıyla, Arnavut'uyla 79 milyon biz tek milletiz ve yaratılanı Yaradan'dan ötürü severiz anlayışıyla birbirimizi sevmek zorundayız, ölçü bu. Rabbimiz ne buyuruyor, ne Arap'ın Arap olmayana, ne Arap olmayanın Arap'a üstünlüğü yoktur, üstünlük 'takva'iledir. Kim Allah'a daha yakın olursa en üstün olan odur." dedi.
Üçüncü tehlikenin de terörizm olduğunu ve terörle mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Teröre karşı da hep beraber bir mücadele vereceğiz. İşte şu anda bizim güneydoğudaki ülkemizin İstanbul Ankara gibi vilayetlerinde yaşadığımız olaylar terörün örnekleri. Operasyonlar esnasında da içeride ve dışarıda yaklaşık biz de 7 bini aşkın teröristi etkisiz hale getirdik, peki duracak mıyız, hayır durmayacağız, bu iş bitecek, ya olacak ya olacak, bu ülke huzura kavuşacak. Bu milletin huzurunu kaçırmaya kimsenin hakkı yok. Devletin görevi nedir; can güvenliğini sağlamaktır, mal güvenliğini sağlamaktır. Öyleyse şu anda devlet de bu görevini yapmaktadır. Can güvenliğini de mal güvenliğini de sağlayacağız. Bu teröristler ya silahlarını gömecekler, betonu dökecekler, ondan sonra koordinatlarını verecekler. Bunları yapmıyorlarsa o zaman da bu ülkeyi terk edip gidecekler. Bu işin başka çıkışı yoktur."
"Bizim güneyimizde, bir terör örgütünün yapılanmasına asla müsaade edemeyiz" diyen Erdoğan, dostların da bu konudaki yaklaşımlarını tekrar gözden geçirmelerini istedi.
Dün akşam Mardin'de askerlerle yaptığı iftar programını hatırlatan Erdoğan, "Biz bütün bu sorunları aşacak güce ve iradeye sahip olduğumuza inanıyorum. İşte dün akşam hiç haber vermeden iftarımızı Genelkurmay Başkanımla, bazı kuvvet komutanlarımla birlikte Mardin'de kışlada askerlerimizle beraber açtık. Onlar için de sürpriz oldu. Onlarla beraber bir iftar yaptık. Onların gözlerindeki parıltıyı gördüm ve onlardaki imanı gördüm, inancı gördüm, kararlılığı gördüm, şehadete olan yaklaşımlarını gördüm. Allah onları doğuran anne ve babalardan razı olsun ve o askerimize de Rabbimiz güç, kuvvet versin." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ramazan ayının tüm Müslümanlara, insanlığa hayırlı olmasını ve daha güzel bir dünyanın müjdecisi olmasını temenni etti.
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Erdoğan, Büyükelçi ve Deik Bünyesindeki İş Adamlarıyla İftarda Buluştu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?