Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Demokrasilerde hakikaten samimi, dürüst muhalefet ülkeye güç katar. Samimi olmazsa, art niyetli olursa bugün olduğu gibi o da kan kaybettirir. Temenni ediyorum ki bunları inşallah aşarız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda gençlerle iftarda bir araya geldi. İftarın ardından gençlerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, bir üniversite öğrencisinin "Muhalefet eksikliği ve yapıcı eleştiri yapmaması konusunda ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine, "Hepimizi üzüyor" diyerek şöyle konuştu:
"Batı dünyasında diyelim ki iktidar bir şey getirdi. Muhalefet enine-boyuna inceler, hakikaten ülke, millet için faydalıysa kalkarlar desteklerler. Ama bizde 'şu beyaz', muhalefet muhalefet ya ona 'siyah' der. ya beyaz ya, hayır siyah. Muhalefet anlayışı bu olursa, bundan ülke, millet zarar görür. Muhalefet etmek için muhalefet edilmez. Ülkeye faydalı olacaksa onu delillendir o şekilde getir ortaya koy. Anayasa Mahkemesi'ne sürekli yasaları götürürlerdi. Anayasa Mahkemesi de çoğunu iade ederdi. Böyle bir şey olmaz ki. Yani yaptığın iş doğru olsun, iktidar da senden istifade etsin. iktidar da senden istifade edemiyor çünkü bunun adı muhalefet değil. Demokrasilerde hakikaten samimi, dürüst muhalefet ülkeye güç katar. Samimi olmazsa, art niyetli olursa bugün olduğu gibi o da kan kaybettirir. Temenni ediyorum ki bunları inşallah aşarız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sıfır Atık Projesi kapsamına sürdürülebilir beslenmeyi de ekleyebilir miyiz?" şeklindeki soru üzerine, şu yanıtı verdi:
"Bu konuda biliyorsun bizim hanım sıfır atık konusunda Türkiye'de bir çalışmayı başlattı ve götürüyor. Bununla birlikte de devletin tüm kurumlarında sıfır atıkla ilgili işin geri dönüşüm noktası dahil oraya kadar bu işin üzerine gidiyoruz. Nedir? İşte diyelim metaller ayrı yerde toplanıyor, kağıtlar, organik, inorganik, ayrı ayrı yerlerde depolanmak suretiyle bundan nasıl istifade ederiz bunun üzerine gidiliyor. Ki bu 10 yıllardır yapılmayan işlerdi. Şimdi buna yeni yeni başladık. Eğer bunu iyi değerlendirdiğimiz zaman mesela organiklerde biz kompost gübreyi üretebiliriz. Ürettiğimiz kompost gübreyle tarımda çok ciddi bir açığı kapatırız. Hani diyoruz ya 'doğal ürün', eğer kompost gübreyle tarlalarımızı gübrelersek oradan doğal ürün alırız. Ama yok azotla ki doğal olmayan bu gübreyle kalkar da biz oraları gübrelersek bereketi fazla - öyle diyorlar- bir defa doğal ürün çıkmaz, tamamıyla maalesef birçok hastalıkların da nesi olur? Üreticisi olur. Şu anda bunu çekiyoruz ve bu bizi ciddi manada yıpratıyor, üzüyor. Belki de yani ad ad, yeri gelecek tıp ve sağlık dünyası da ne neyi tetikliyor bunun adını koyacaklar. Ben mesela diyorum ki şu kanser hastalıkları vesaire bunların menşesine indiğimiz zaman işte bu gübreleme dediğimiz olayda -doğal gübreleme değil- diğerleriyle yapılan gübreleme bizim bugün işte bu sağlıksız besin, bunlardan dolayı maalesef bedelini asrın vebası olarak görüyorum bununla ödüyoruz."
"Çin ile Rusya da aynı blokta yer alıyor"
"Uluslararası ilişkilerde hızla ehemmiyet kazanan Çin ve Türkiye'nin durumundan bahsedebilir misiniz?" sorusuna da cevap veren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şimdi tabii Çin, şu an dünyadaki en önemli üç ülkeden birisi. Yani ABD, Çin ve Rusya. Tabii ABD'nin son zamanlarda Çin Halk Cumhuriyetiyle bir sürtüşmeye girmiş olması, Çin'in de bir karşı hücuma geçmesine neden oldu. O (Çin) da ona (ABD) karşı şimdi bir yaptırım uygulamaya başladı. Tabii aynı şekilde Rusya'yla olan bu karşılıklı ataklar, yaptırımlar vesaire. Tabii siyaseten Rusya Federasyonuyla Çin Halk Cumhuriyeti adeta aynı siyasi tercihlerde, aynı blokta hareket ediyorlar diyebilirim. BM Güvenlik Konseyi'nde şu anda ABD, İngiltere, Fransa bir blokta yer alıyorsa, Çin ile Rusya da aynı blokta yer alıyor. Yani bu bir yerde de aslında denge unsuru olmaları bakımından da önem arz ediyor. Bu özellik bir yerde BM Güvenlik Konseyi'nde yani bizler için önemli. Çünkü BM Genel Kurulu, aslında kendi içinde ayrı bir güç ama BM Güvenlik Konseyi'ne tercihte BM'deki 196 ülkenin bakıyorsunuz onlar üzerindeki tesiri çok da fazla olmuyor. Çünkü 5 artı 15 geçici üye ve bu geçici üyelerin zaten daimi üyeler üzerinde bir tesiri yok. El kaldırıyorlar, indiriyorlar. Kaldırsa ne olur, kaldırmasa ne olur? Sadece bir marka, 'Geçici Üye' bu kadar. Her şey o beş tane üyenin ve bir tane üyesinin dudağı arasında. Onun için de işte 'Dünya beş'ten büyüktür' diyorum. Benim tezim de bu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşün yaygınlaşması gerektiğini vurgulayarak, kimi ülke liderleriyle yaptığı ikili görüşmelerde "Dünya beş'ten büyüktür" söylemine kimsenin itiraz etmediğini "ama" diyerek şerh koyduklarını bu "ama" kelimesinin tehlikeli olduğunu ve bundan kurtulmak gerektiğini söyledi.
"Biz iddiamızın arkasında dursak, iddiamızı hep birlikte tam manasıyla savunsak zaten dünya bu kadar zulme rıza göstermez" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"İşte dünyada nerede nelerin olduğunu görüyorsunuz. Bakın şimdi Suriye'de olanlar, İdlib'te olanlar... Yüzlerce, binlerce kişi ölüyor. Şu anda 3 milyon 600 bin Suriyeli bizde duruyor ve maalesef ana muhalefetin başındaki zat ne diyor, 'ben bunları kovarım.' Çıkıyor işte bir belediye başkanı, onlardan 'ben bunları burada yedirmem, içirmem, doyurmam, gönderirim.' ya Allah göstermesin aynı şey bizim başımıza gelmiş olsa, öyle mi? Biz varil bombalarıyla bombalansak, herkes bize kapısını kapasa halimiz nice olur? Bu insanlar keyfine buraya gelmemiş ki? Şimdi biz hayvan haklarını konuşuyoruz değil mi? Hayvan haklarını konuşurken, insan haklarını niye konuşmuyoruz? Dünyada İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi var ama İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine acaba dünya devletlerinin kaç tanesi sahip çıkıyor? Kaç tanesi saygı duyuyor? Şimdi 4 milyona yakın insan bizim ülkemizde mülteci. Şimdi bizi gördükleri zaman 'siz ne kadar güzel şeyler yapıyorsunuz, sizi tebrik etmek lazım.' Tamam da bize verdiğiniz sözler var, önce onları yerine getirin. Avrupa Birliği olarak bize diyorsunuz ki, 3 artı 3 milyar avro biz size ilk etapta göndereceğiz, size bu konuda yardımcı olacağız... Tamam da biz şimdiye kadar 36 milyar dolar harcadık. Nerede sizin vereceğiniz o paralar? Dürüst değiller dürüst. Bu Avrupa Birliği, bu Batı dürüst değil. Bu millet başka."
"Sen bakkal dükkanın üzerinde o tabelayı kaldırsan ne olur, kaldırmazsan ne olur?"
Bazı belediyelerin iş yerlerindeki Arapça tabelaları kaldırma konusuna da değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Diyor ki 'ben bu Arapça harflerini burada görmeyeceğim.' ya bu terbiyesizlik ya. Senin görmek istemediğin Arap harfleri, şu anda uluslararası literatürde, BM'de konuşma dili olarak kullanılıyor be cahil. Ama biz şu anda orada konuşma dili olarak kullanılmıyoruz. Basarsan parayı sen de kullanılırsın. Basmazsan parayı seni kimse kale almıyor. Ama Arapça şu anda uluslararası literatürde yerini almış. Sen bakkal dükkanın üzerinde o tabelayı kaldırsan ne olur, kaldırmazsan ne olur? Önemli olan insanlık, insanlık... İnsani olarak bu insanlara biz ne yapıyoruz? Yani bir tane o Ege'de, Akdeniz'de o yavrular kurtarıldığı zaman bunun Allah katında olan karşılığı nedir, ne değildir? Biz buna bakacağız. Onun için de biz yaradılanı yaradandan dolayı seveceğiz. Acaba biz ne kadar mazlumun yanında yer aldık, mağduru kurtardık ona bakacağız. Çünkü hesap gününde hesabımızı biz bunla vereceğiz. Onun için darda kalanın yanında olacağız. Bu benim vatandaşım da olsa, aynı şekilde bize sığınanlar da olsa kapımızı kapamayacağız. Bizim medeniyetimizde iki kavram çok önemli. Bunun bir tanesi ensardır, bir tanesi muhacirdir. Benim peygamberim bile muhacirdir biliyorsunuz. Medine ensardır. Biz böyle bir medeniyet ve kültürden geliyoruz. Ana muhalefetin başındaki zat böyle demiş bu bizi bağlamaz. Ama Türk milletinin tarihinde, İslam ümmetinin tarihinde bu var. Onlarınkinde bu yok. Onun için biz bildiğimizi yapmaya devam edeceğiz. Neticesi de bunun çok çok güzel olacak." diye konuştu.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gençlerle Buluştu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?