Devlet Denetleme Kurulu'nun Türkiye Kızılay Derneği'nin faaliyet ve işlemlerine yönelik raporunda, Kızılay'ın kurduğu veya ortak olduğu şirketlerin kuruluş amaçlarına ve beklentilere uygun olarak etkin yönetilmediği, kısmen veya tamamen sahibi olduğu şirketlerin 2006-2012 döneminde genel merkez hesabına sadece 55 bin 799 TL kar payı aktardığı, aynı dönemde toplam 1 milyon 352 bin 890 TL zarar beyan ettiği bildirildi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün talimatıyla DDK tarafından hazırlanan "Türkiye Kızılay Derneğinin 2010, 2011 ve 2012 Yıllarına İlişkin Faaliyet ve İşlemlerinin Denetimi" başlıklı, 30 Ocak 2014 tarihli, 927 sayfalık araştırma ve inceleme raporunun sonuç bölümü Cumhurbaşkanlığının internet sitesinde yayımlandı.
Kızılay'ın 2010'da 359 milyon 742 bin 929, 2011'de 581milyon 323 bin 447, 2012'de 697 milyon 596 bin 693 ve 2013'te 570 milyon 412 bin 250 TL gelir elde ettiği belirtilen DDK raporunda, Kızılay'ın giderlerinin ise 2010'da 338 milyon 107 bin 069, 2011'de 438 milyon 253 bin 521, 2012'de 710 milyon 331 bin 450 ve 2013'te ise 557 milyon 229 bin 287 TL olduğu kaydedildi.
Genel merkeze ait personel giderlerinin her yıl itibarıyla giderler içerisindeki en önemli kalemlerden birisini oluşturduğuna vurgu yapılan raporda, "Olağan gelirlerin önemli bir bölümü, personel giderlerine ayrılmaktadır. İktisadi işletme gelir ve gider gerçekleşmelerine bakıldığı zaman, yıllar itibarıyla Kızılay Derneğine bu yolla önemli ölçüde gelir sağlanamadığı görülmektedir. Başka bir deyişle, iktisadi işletmeler için yapılan harcama ve yatırımların dönüş oranı düşük görülmektedir" değerlendirmesinde bulunuldu.
- Banka hesapları
DDK raporunda derneğin 291 adet banka hesabı bulunduğu, hesapların takibinin manuel olarak yapıldığı, unutulan ve nemalandırılmayan hesapları bulunduğu, bankalarla protokol yapılmaması nedeniyle gereksiz masraflar ödendiği bilgisine yer verildi.
Kızılay'ın kan hizmetlerinin de değerlendirildiği raporda, şu ifadelere yer verildi:
"Kızılay, ülke kan ihtiyacının 63 ilde tamamını,16 ilde yüzde 70'ini, Ankara ve İstanbul'da ise yüzde 55'ini karşılamaktadır. Sağlık Bakanlığının gelecek yıllarda ülkemiz kan ihtiyacının tamamının Kızılay tarafından karşılanması yönünde stratejik bir tercihi bulunmaktadır. Bu çerçevede, Kızılay'ın yürütmekte olduğu kan hizmetlerine ilişkin faaliyetlerin öteden beri olduğu gibi gelecekte de ana işlev ve faaliyetlerinden birisi olarak kalmaya devam edeceği anlaşılmaktadır. Söz konusu tercih, esas itibarıyla uluslararası uygulamalarla da tutarlıdır. Birçok ülkede kan hizmetlerinin organizasyonunda Kızılay/Kızılhaç örgütleri ana aktör olarak kabul edilmektedir."
Raporda, kan bağışlarının her yıl düzenli olarak arttığı ve kan hizmetlerinin yürütülmesinden dolayı kurumun herhangi bir zarara uğratılmadığının da altı çizildi.
Kızılay'ın mineralli su işletmelerinin de ele alındığı raporda, Türkiye genelinde 2 hastane ve 3 tıp merkezi ile faaliyetlerini sürdüren Kızılay'ın 2 tıp merkezini hastaneye dönüştürme çalışmalarına başladığı ifade edildi. Kızılay'ın amaçlarına ulaşmada gerekli maddi kaynağı sağlamak amacıyla sigortacılık, içecek, sağlık hizmetleri ve inşaat alanlarında bazı sermaye şirketleri kurduğu ve bazı sermaye şirketlerine ortak olduğuna dikkat çekilen raporda, şunlar kaydedildi:
"Kızılay'ın kurduğu ve/veya ortak olduğu şirketlerin kuruluş amaçlarına ve beklentilere uygun olarak etkin yönetil(e)mediği, kısmen veya tamamen sahibi olduğu şirketlerin 2006-2012 döneminde genel merkez hesabına sadece 55 bin 799 TL kar payı aktardığı, aynı dönemde toplam 1 milyon 352 bin 890 TL zarar beyan ettiği, bu durumun Kızılay'ın mali ve idari yükünü arttırdığı, Kızılay Genel Müdürlüğünün şirketlerle ilgili güncel verilere istenildiğinde ulaşamadığı ve Kızılayın şirket yönetim ve denetiminde etkin olmadığı görülmüştür. Kızılay'ın, söz konusu şirketlerin hukuki ve idari işlemlerinin Kızılay personelince takip edildiği de düşünüldüğünde, şirketlerin Kızılay'a maddi gelir sağlamanın aksine Kızılay'ın mali ve idari yükünü artırdığı anlaşılmıştır."
Raporda, Kızılay'ın iktisadi ve ticari faaliyetlerinin çoğunda geçmişte iktisadi devlet teşekküleri ve kamu iktisadi teşekküllerinde yaşanan sıkıntı ve sorunların benzerlerinin yaşandığının tespit edildiği belirtilerek, "Bu nedenle, hem mevcut hem de planlanan iktisadi işletme uygulamalarının, kurum kaynaklarının etkin ve verimli bir çerçevede değerlendirilmesine yönelik iyi uygulamalar olmadığı ve Dernek amaç ve hedeflerine doğrudan hizmet etmediği (çadır işletmesi hariç) düşünülmektedir. Bu çerçevede, iktisadi işletme uygulama pratiğinin alternatif fayda ve maliyetler dikkate alınarak tümüyle gözden geçirilmesi gerekmektedir" ifadesine yer verildi.
Türkiye Kızılay Derneği ile Türk Kızılayı Mensupları Sosyal Yardım Vakfı arasındaki ilişkilerin de incelenmesinin ardından raporda, vakıf ile dernek arasındaki ilişkinin Kızılay kaynaklarında herhangi bir verimsizliğe ve etik ilkelere aykırı uygulamalara yol açmayacak bir biçimde yeniden tanımlanması ve yürütülmesi gerektiğine vurgu yapıldı.
-Geleneksel bağış uygulamaları
Raporda, geleneksel bağış uygulamalarının ana faaliyetlerde odak kaybı ve dışlama etkisine, şube örgütlenmesinin amacından sapmasına ve yardım sektöründe yerel sivil toplum yapılarının nicelik ve nitelik açısından çeşitlenememesine yol açtığı ve Kızılay'ın marka değerinin korunması konusunda önemli riskler içerdiği kaydedildi.
Şartsız nakit bağışlar, kurban ve zekat bağışları, gıda paketleri ve aşevlerine nakit bağışlar, sevgi bohçası gibi uygulamalardan oluşan olağan bağış faaliyetleri çerçevesinde 2010'da 39 milyon 250 bin 437 TL, 2011'de 22 milyon 129 bin 134 TL, 2012'de ise 21 milyon 876 bin 713 TL gelir sağlandığı belirtilen raporda, önemli ulusal veya uluslararası afet veya insani kriz yaşanmasından sonra kamu otoritelerince de desteklenen kampanyalar şeklinde gerçekleşen olağanüstü bağış faaliyetlerinden 2010'da 36 milyon 543 bin 929 TL, 2011'de 210 milyon 861 bin 083 TL, 2012 yılında 221 milyon 101 bin 660 TL geliri elde edildiği aktarıldı.
Bağış toplama faaliyetlerinin bazen çok ilginç sonuçlar doğurduğunun da görüldüğü belirtilen raporda, "Örneğin, 2012 yılında yapılan protokoller çerçevesinde en az 3 bin 600 büyükbaş hayvan kesimine yönelik vekaleten kurban kesimi faaliyeti planlanmış olup ancak bin 777 adet büyükbaş kurban bağışı toplanabilmiştir. Bu nedenle, Kurum tarafından kendi kaynaklarından ayrıca bin 823 adet daha büyükbaş hayvan kesilmek zorunda kalınmış olup gelir yaratmak amacından öte kaynak israfına neden olunmuştur" denildi.
Raporda, Kızılay'ın marka değerinin korunması konusunda önemli riskler içeren geleneksel bağış toplama faaliyetlerinden (kurban, zekat, gıda paketi, aşevi, sevgi bohçası gibi) vazgeçmesinin uygun olacağı tavsiyesinde bulunuldu.
-Bütçeleme, muhasebeleştirme ve raporlama
Kızılay Derneğinin bütçeleme, muhasebeleştirme ve raporlama sistemleri ile denetim sistemlerinin hesap verilebilirlik ve mali saydamlık ilkelerinin tam olarak sağlanması yönünde sistemik açıklar taşıdığı ifade edilen raporda, şu yapısal sorunlara dikkat çekildi:
"Bütçenin oluşturulmasında nitelikli bir bütçe hazırlık süreci uygulanmamaktadır. Bu nedenle, bütçe gerçekleşmelerinde önemli sapmalar görülmektedir. Mali, ayni ve iktisadi konularda yeterli, doğru ve kıyaslanabilir bilgilerin kamuoyuyla yeterince paylaşılmadığı görülmüştür. Dernek bütçesinde yıllar itibarıyla farklı bütçe kalemlerinin uygulanması sonucu bütçeler arasında karşılaştırma yapma imkanının bulunmadığı anlaşılmıştır. Muhasebe sistemi ve raporlama süreçlerinde kullanılan bilgi işlem uygulamalarında kötüye kullanılabilecek sistem açıklarının bulunduğu tespit edilmiştir. Kızılay'ın denetime yönelik gerek Genel Kurul gerekse Genel Merkez Denetim Kurulu organlarınca yapılması öngörülen denetim işlevinin yapısal sorunlar nedeniyle amacına ulaşamadığı ve bu nedenle, özellikle üst yönetimin karar ve işlemlerinin denetlenmesine yönelik sistemik bir açık oluştuğu ve söz konusu açığı giderebilmek için sistematik herhangi bir dış denetim işlevi (bağımsız dış denetim veya kamusal dış denetim) gerçekleştirilmediği anlaşılmıştır. İç denetim sistemleri olarak Teftiş Kurulu ve Mali Kontrol Birimlerinden; iç denetimden beklenen amaç ve faydaları sağlayacak nitelikte yararlanıl(a)mamaktadır."
-Yapısal sorunlar için reform ihtiyaç
DDK raporunda, söz konusu yapısal sorunların, ihmal edilen reform ihtiyaçlarını gösterdiği kaydedilerek, "Reform ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak kısmi ve başarıya ulaşmayan bazı çabalar gösterilmiştir. Ancak, söz konusu çabaların temel zafiyetini, stratejik planlarda mevcut durumun korunarak iyileştirilmesine yönelik muhafazakar (conservative) bir yaklaşımın benimsenmiş olması teşkil etmektedir. Reform çabası olarak ifade edilen çalışmalar; yukarıda özetlenen yapısal sorunlara temas etmeyen ve mevcut faaliyetleri esas alarak bunları daha iyi yapmaya yönelen arayışların ötesine geç(e)memiştir. Oysa, Kızılay Derneğinde yaşanan sorunların kaynağı mevcut kurumsal yapı ve faaliyetlerin iyi işlememesi olmayıp büyük ölçüde söz konusu yapı ve faaliyetlerin bizatihi kendileridir. Örneğin, karar alma süreçlerinde nitelikli kararlar üretilememesinin sebebi karar alma süreçlerinde yer alan kişiler değil, bizatihi karar alma süreçlerine ilişkin yapılardır" denildi.
Kızılay'ın statüsüne ilişkin ve Kızılay'a özgü yapısal sorunların çözümü noktasında kısa ve uzun vadede yapılması gereken hususlar bulunduğuna işaret edilen raporda, kısa vadede Kızılay'a ilişkin çerçeve bir kanunun süratle hazırlanarak temel bazı sistemik açıkların giderilmesi, kurumu zarara uğratan idari, mali iş ve işlemler ile tasarrufların gözden geçirilmesi önerildi.
Kurumun kendi imkan ve kapasiteleri ile önerilen tarzda bir reformu gerçekleştirmesinin zor görüldüğü görüşüne yer verilen raporda, şu değerlendirme yapıldı:
"Nitekim, 1999 yılında yaşanan Marmara ve Düzce depreminden sonra bu ihtiyaç fiilen yaşananlarla hissedilmiş ve bu çerçevede 2002 yılı ikinci yarısından itibaren başlayan ve 2010 yılına kadar süren bir dizi çaba ortaya konulmuştur. Bu süreçte, üç ayrı stratejik plan (2004-2006 Stratejik Planı, 2005-2009 Stratejik Planı ve 2010-2015 Stratejik Planı) yürürlüğe konulmuş olmasına rağmen, bu planlarda sorunların yapısal nitelikleri ve kapsamları tam olarak kavranamamıştır. Reform çalışmalarına ilişkin yeterli düzeyde kurumsal sahiplenme oluştuğu gözlemlenmiş olmakla birlikte, temel amaç ve hedefleri ve yürütülen faaliyetleri sorgulamaya tabi tutan ve söz konusu alanlarda oluştuğu gözlenen ve yukarıda özetlenen yapısal sorunlara kurum imkan ve kapasiteleri ile temas edilememiştir."
-Derneğin amaç ve hedefleri yeniden belirlensin
Raporun sonunda Kızılay'ın, ana çözüm ortakları ve diğer paydaşları ile birlikte profesyonel destekler alarak yapması gereken reformlar şöyle sıralandı:
"Derneğin temel amaç ve hedeflerinin yeniden belirlenmesi, Dernekçe yürütülen faaliyet türleri ve kapsamının gözden geçirilmesi, Kızılay'a özgü çerçeve bir kanun ihtiyacının karşılanması, Üyelik ve gönüllülük sistemindeki belirsizlik ve çelişkilerin giderilmesi, yönetim ve denetim organlarının yapısı ve işlevlerinin gözden geçirilmesi, delege sisteminin işler hale getirilmesi, dış denetim ihtiyaçlarının karşılanması, genel merkez teşkilat yapısının ana fonksiyonlar itibarıyla yatay ve işlevsel örgütlenmeye uygun hale getirilmesi, şube ve temsilcilik örgütlenmesine ilişkin ihtiyaç ve beklentilerin netleştirilmesi, iktisadi işletme uygulamalarının gözden geçirilmesi, Bağış ve diğer gelir yaratıcı faaliyetlerin yeniden ele alınması, şeffaflıkla ilgili kamuoyu beklenti ve ihtiyaçlarının karşılanması, bütçe ve mali sistemin kaynakların etkin ve verimli kullanımı ile hesap verilebilirliği sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi gibi alanları kavrayacak ve uluslararası iyi uygulama örnekleri ile uyumlu bir reform stratejisinin belirlenmesi ve bu konuda kurumsal sahiplenmenin tesis edilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir."
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Ddk'nın Kızılay Raporu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?