Çözüm-Der Genel Başkanı Av. Ercan Ezgin, son zamanlarda özellikle HDP ve AK Parti bürolarına yapılan saldırılar ile yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
"Seçime mi giriyoruz, kurtuluş savaşına mı belli değil! Evet, çok doğru 7 Haziran seçimleri ve aritmetik sonuçları siyaseten Başkanlık sistemini ve yeni bir Anayasayı getirmeyi vadeden Ak Parti ve mecliste olup çözüm sürecinin ve Kürt meselesinin muhataplığını sürdürmek isteyen HDP açısından tarihi öneme sahip" diyen Ezgin, kavga ve şiddetli çekişme büyük oranda Ak Parti ve karşısında HDP, CHP, MHP ve paralel yapı koalisyonu arasında geçtiğini ifade etti.
Tehdit, Hakaret, Kaset, Şantaj
Siyasi mitinglerde ve söylemlerde kıyamet koptuğunu, tehditler, hakaretler, kasetler, şantajlar ve en sonunda bombalı ellere kadar bin bir saldırıların havada uçuştuğunu kaydeden Ezgin şunları söyledi:
"Bir tarafta HDP'ye yapılan Adana, Mersin ve daha birçok bombalı saldırı, diğer taraftan Ak Partiye Sinop'tan silahlı saldırı, Mardin Artuklu'dan, İstanbul ve daha birçok ilde yapılan bombalı saldırılar. Birde buna kırsal kesimde yapılan tehditler, adam kaçırmalar ve mektuplu tehditler eklenince şiddet ve baskı had safhaya ulaştı. İşin içine puslu havayı seven, seçim öncesi ülkede kaos çıkarmayı amaçlayan, seçimlerin sonuçlarına ve meşruiyetine gölge düşürmeyi isteyen faili meçhul provokatörler de eklenince gidiyoruz bir kıyamete hesabı oldu. Aman ha provokasyonlara dikkat ve önlem işin içine DHKP-C girince seçim öncesi Liderlere veya ünlü siyasi kimliklere karşı siyasi suikastlar dahi yaşanabilir.
Süreci Koruyup Kollamak Lazım
Bir daha söylüyoruz, çözüm süreci göz bebeğimizdir ve kaçırılmaması gereken son şansımızdır. Çözüm sürecini seçime ve gelecek olan bir kaç vekil koltuğuna kurban etmeyelim, bunun tarihi sorumluluğu ve vebali büyük olur. HDP barajı geçerse geçmezse de artık dönüşü olmayan bir yoldur ve partilerden ziyade halkın ortak malıdır ve artık çözüm süreci ciddi manada soyut bit kavram olmaktan ziyade bir yaşam tarzı halini almıştır. Bunu koruyup kollamak büyük bir ahlaki sorumluluk ve ödevdir. Siyasiler kullandıkları şiddet dilini derhal terk etmelidir, söz var milyonları sokağa dökebilmektedir ve söz var milyonları kendi lehine oy olarak da devşirebilmektedir. Ki bunun en bariz örneklerini Kobani olayları ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde gördük. Bununla beraber, Özellikle Ak Parti'nin bazı yetkili ağızlarının HDP'in barajı geçmemesi durumunun çok güzel olur, koalisyon olursa çözüm süreci derhal biter söylemleri bölge insanında gerginlik ve seçime güvensizlik doğurmaktadır, Buna karşılık PKK'nın adam kaçırma ve özellikle kırsal kesimde HDP lehine baskıyla oy istemesi, tehdit ve göz dağı vermesi, kırsal kesimde mektupla tehdit yolunu bastırması,silahların gölgesinde bir seçim havası yaratması çabaları asla kabul edilecek bir durum değildir, seçmenin hür iradesine ipotek koymaktır.
"Siyasi Düşünce Çözümden, Anaların Ağlamasından Daha Değerli Değildir"
Siyasi tansiyon yükseltilince, sokakların tansiyonu ve şiddet dili de buna karşılık doğru orantılı yükselmektedir. Sonuç olarak hiçbir siyasi düşünce ve parti insan hayatından, çözüm sürecinden ve anaların artık ağlamamasından daha değerli değildir, aksi takdirde bu gergin ve baskı altında geçen seçin ortamında dökülecek bir damla kanın, akacak bir damla gözyaşının sorumluluk ve vebali bunlara sebep olanların boynunda olur, tarih onları affetmeyecektir"
Son Dakika › Güncel › Ezgin: Seçime mi Giriyoruz Kurtuluş Savaşına Mı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?