Türk Hematoloji Derneği tarafından düzenlenen 40'ıncı Ulusal Hematoloji Kongresi, Antalya Belek'te yapıldı.
Titanic Otel Kongre Merkezi'nde düzenlenen kongrede kan hastalıkları konusunda yeni bilimsel gelişmeler ele alındı. 750 katılımcı ile gerçekleştirilen kongrede, 16 farklı hematoloji merkezi tarafından 2009 ile 2014 yılları arasında 60 yaş üzeri 130 hastanın kemoterapi dışı yeni bir tedavi yöntemi ile elde edilen sonuçlar ortaya konuldu.
Türk Hematoloji Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitei Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hamatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Teoman Soysal, yürütülen bu çalışmayla ilgili "Bu tedaviler lösemi seyrinde önemli klinik düzelmelere yol açmıştır. Uygulanan kür sayısı arttıkça, hastaların yaşam kalitesinde düzelme görülmüştür. İleri yaşta olmaları nedeniyle standart kemoterapilerle tedavilere uygun olmayan hasta grubunda yeni ilaçlar yeni bir tedavi kapısı açmıştır" dedi.
KEMİK İLİĞİNDE VERİCİ SORUNU
Prof. Dr. Soysal, Türkiye'de yeteri sayıda kemik iliği nakil ünitesi ile uzmanların olduğunu hatırlattı. Buna karşılık donör meselesinin dünyada bir sorun olduğunu anlatan Prof. Dr. Soysal, Türkiye'de çocuk sayısının fazla oluşunun uyum şansını artırdığını kaydetti. Prof. Dr. Teoman Soysal, " Almanya'da 4-5 milyon gönüllü varken, bizde 30 binlerde devam ediyor. Olması gereken, verici sayısının Türk Kök Projesi ile artırılmasıdır" dedi.
Türkiye'de yeterli sayıda verici olmasa da uluslararası doku bankalarından vericilerden temin edilerek nakillerin yapılabildiğini de anlatan Prof. Dr. Soysal, özel yöntemlerle yarım uyumlu nakillerin yapıldığını açıkladı.
KEMİK İLİĞİNDE YARI UYUMLU NAKİLLER
Türk Hematoloji Derneği İkinci Başkanı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hale Ören de tam uyumlu olmayan kemik iliği nakliyle ilgili açıklama yaptı. Prof. Dr. Ören, şunları söyledi:
"Bilindiği gibi kemik iliği veya kan kök hücre nakli bazı kan hastalıklarının tedavi yöntemleri arasında önemli yer tutmaktadır. Tam uyumlu vericiden nakil yapılması ideal hedef olmakla birlikte, bazı koşullarda hastalara tam uyumlu verici bulunamayabilmektedir. Bu koşullarda hastaların nakil tedavisi olabilmelerini sağlayabilecek alternatif nakil türleri ile veya farklı vericilerden nakil yapılması önem kazanmıştır. Bu yöntemlerden birisi tam uyumlu olmayan ya da yarı uyumlu vericilerden yapılan nakillerdir. Kongrede sunulan çalışmalar arasında yarı uyumlu (haploidentik) vericilerden yapılan nakillerin tam uyumlu vericilerden yapılan nakillerin sonuçları ile karşılaştırıldığı bir çalışma sunulmuştur. Bu çalışmanın sonuçlarına göre, yarı uyumlu vericilerden nakil yapılan 49 hastanın nakil sonrası verileri tam uyumlu 70 hastanın verileriyle karşılaştırıldığında nakil sonrası sağkalım, hastalıksız yaşam ve erken dönem hayati düzeyde komplikasyonlar açısından yarı uyumlu nakillerin diğer tam uyumlu nakillere göre istatistiksel düzeyde herhangi bir olumsuzluk taşımadığı, başarı oranlarının bu anlamda farklı olmadığı anlaşılmıştır."
DEMİR BİRİKİMİ ENGELLENMELİDİR
Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri ve Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof Dr. Ahmet Muzaffer Demir de kan verilen talasemi hastalarında demir birikimiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Kesin tedavisi kök hücre nakli olan bu hastalara ayda 2- 3 ünite kan verildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Demir, "Kalıtsal bir kan hastalığı olan talasemi hemoglobin bozukluğudur. Hastalarda yeterince sağlıklı alyuvarlar yapılamadığından hastalar kansız (anemik) olmakta, aneminin sorunlarıyla yüzleşmektedirler. Genetik hastalık olması nedeniyle kesin tedavisi hemopoietik kök hücre naklidir. Ancak hemopoietik kök hücre nakli her hastaya yapılamamaktadır. Bunun yerine düzenli kan vermek günümüzde en iyi seçenektir" dedi.
DEMİR BİRİKİMİNİ ENGELLEYEN İLAÇLAR YAŞAMSAL ÖNEMDE
Ancak kan verilmesiyle vücutta demir birikiminin meydana geldiğini bildiren Prof. Dr. Demir, "Demir birikimi başta kalp yetersizliği olmak üzere pek çok sakatlık ve ölümlere yol açabilmektedir. Kan verirken, demir birikimini engelleyen ilaçların kullanılması yaşamsal derecede önemlidir. Hacettepe Üniversitesi Pediatrik Hematoloji Ünitesi'nden yapılmış bir çalışmaya göre, 7 yaşından büyük 1 yıldan uzun süre demir birikimini engelleyen ilaçları kullanan 37 hastanın sonuçlarına göre, demir birikimini engelleyen ilaçlar kalpte ve endokrin bezlerde demir birikimini ve buna bağlı gelişebilecek olumsuzlukları engellediği gösterilmiştir. Sonuç olarak, çocukluk çağında büyüme ve gelişme bozukluklarının önlendiği belirtilmiştir" diye konuştu.
İnsanların kendi risklerini bilmesi gerektiğini anlatan Prof. Dr. Ahmet Muzaffer Demir, kanama bozukluğuna bağlı kanamaları durduran Türk ilacının yeni bir etkisini de açıkladı. Prof. Dr. Demir, 'Ankaferd Hemostat' adlı bu ilacın miyelom hücrelerini de durdurduğunu söyledi. Prof. Dr. Demir, "Miyelom hastalığı, kemik ve kemik iliğini ilgilendiren tehlikeli bir kanser türüdür. Bu hastalık kemik kırıkları, böbrek bozukluğu, kansızlık, enfeksiyonlar gibi kötü hallere neden olmaktadır. Miyelom hastalığıyla ilgili kök hücre nakli, hedefe yönelik tedaviler ve önemli gelişmeler kongre sırasında Türk hematologları tarafından tartışılmıştır. Bu bağlamda ülkemizde geliştirilen ilk Türk ilacı olan Ankaferd Hemostat'ın miyelom hücre dizilerinin gelişimini engellediğine ilişkin fare çalışmaları da sunulmuştur" dedi. - Antalya
Son Dakika › Güncel › Hematoloji Kongresi Antalya'da Yapıldı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?