
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Ortadoğu başta olmak üzere Türkiye'nin çevresinde büyük gelişmeler olduğuna dikkati çekerek, "Kağıtların yeniden karıldığı bir dönem diye düşünüyorum. Çevremizdeki ülkelerde büyük hareket var. Ortadoğu çalkalanıyor. Yeni dönemin sinyallerini veriyor. Geçmişte devlet ya da belli aileler üzerinde birikmiş olan zenginliğin halka yansımadığı model çöküyor. Bu birikimler halkın refahına ve karşılanamamış ihtiyaçlarına doğru akacak. Bunlar akarken bunları karşılayacak olan ülke kim, kim buna en iyi aday olabilir, kim daha fazla rol alabilir diyecek olursanız; bu ülkedir. Dolayısıyla hepiniz etrafımızdaki oluşumun farkında olmalıyız" dedi.
Türkiye İş Bankası'nın Dünya Gazetesi'nin katkılarıyla düzenlediği, "İş'le Buluşmalar" toplantısı Trabzon'da gerçekleştirildi. "Birikimleri Zenginliğe Dönüştürmek" ana başlığı ile düzenlenen toplantıya Türkiye İş Bankası AŞ Genel Müdürü Adnan Bali, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Suat Hacısalihoğlu, Bahçeşehir Üniversitesi İİBF Dekanı Prof. Dr. Taner Berksoy ile işadamları ve diğer ilgililer katıldı.
TRABZON'LA İŞ BANKASI HEMŞEHRİ SAYILIR
Toplantının açılışında konuşan İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, "Toplantımızın konusu birikimleri zenginliğe dönüştürmek. Hüner gerektiren bir süreç ve sadece bir tarafça değil koordine olarak çalışılarak elde edilecek bir başarı. Trabzon, tarihi milattan önce 7'inci yüzyıllara kadar giden, çok farklı medeniyetlere beşiklik yapmış, ticaret merkezi olma vasfını uzun dönemlerde sürdürmüş bir kentimiz. İş Bankası'nın tarihinde de özel bir yeri var. 37 kurucumuzdan, Atatürk dahil üçü Trabzon'un ileri gelenlerinden. Çubukçuzade Mehmet Suphi Bey, Nemlizade Sıtkı Bey ve o dönemlerde ticaret vekaletini de yürüten Trabzon mebusu Hasan Hüsnü Saka Bey. Hasan Hüsnü Saka Bey aynı zamanda İş Bankası'nın ana sözleşmesini hazırlama görevini de üstlenmiş değerli bir şahsiyet. İlk idare meclisinde de yer alıyor. Burada ilk şubeyi 83 yıl önce 1928'de açmışız. Kuruluşumuzdan sadece 4 yıl sonra. Yani hemşehri denilebilecek kadar eski bir geçmişimiz var. Bugün ise 16 şube, 56 bankamatik ve 270 çalışanımızla hizmet veriyoruz" dedi.
Bali, "Yeri gelmişken İş Bankası'nın bugün itibariyle ulaştığı büyüklüklere de değinmek istiyorum" diyerek şunları söyledi:
"Bugünkü toplantımızın ana teması olan birikimleri zenginliğe dönüştürmenin en önemli örneklerinden birisi olarak banka, 1 milyon lira sermaye ile yola çıkıyor. Tasarruf bilincinin oluşmasında bu ülkede önemli bir misyon ve görev üstleniyor. Küçük tasarrufları birikimlere, o birikimleri de sanayiden ticarete kadar her alanda inkişafa harcamayı becerebiliyor. Bugün o 1 milyon liralık sermaye ile kurulan bankanın 18 milyar Türk lirası öz kaynağı var. Bu özkaynak bir ticari banka olarak Türkiye'deki en büyük öz kaynağa tekabül ediyor. Türkiye'nin yine en fazla kredi veren bankası. 77 milyar liralık hacimle reel sektörü, özel harcamaları, ekonominin gerektirdiği tüm rolleri almaya devam ederek. Bilanço büyüklüğünde, mevduatta ve şube ağında Türkiye'nin en büyük özel bankası. 1173'ü yurt içinde olmak üzere toplam bin 190 adet şubesi var. 2010 yılı sonunda Trabzon'daki nakdi krediler toplamı 3 milyar 143 milyon lira seviyesinde. İş Bankası yüzde 16'lık pay ile birinci sırada ve 503 milyon liralık kaynak plase etmiş Trabzon'da".
MESELE ÇEŞMENİN OLMASI DEĞİL, SUYUN AKMASI
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, mevduatın krediye dönüşmesinde enteresanlık olduğunu ifade ederek, "2009 yılında sistemde bizim dışımızdaki bankaların topladıkları mevduatla kullandırdıkları krediye, yani Trabzon'dan ne kadar kaynak alınmış ve verilmiş bakımından baktığımızda, bizim dışımızdaki istatistik yüzde 85'i gösteriyor. Yani İş Bankası hariç bankalar 100 birimlik mevduat toplamış, 85 birimlik kredi vermiş. Yani 15 birim başka piyasalarda kullanılmış demek. İş Bankası'nda bu oran yüzde 98. Bu çok enteresan bir boyutu olan tablo gibi görünmeyebilir. Ama 2011'de hem sistemin hem bizim yüzde 102. 5 olmuş. Yani toplanan mevduattan fazla kredi verilmiş. Ancak biz 2009'da bunun fazlasını yapmışız. 2009'u hatırlayın, Amerika'da ciddi kriz baş göstermiş, uzun geçmişe dayanan büyük bir banka batmış, 2009'un ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisi çift basamaklı küçülmüş. Kimse olayların nereye gideceğini öngöremiyor, ağır bir belirsizlik kaygısı her yere hakimdi. Böyle bir tabloda İş bankası bugün işler normalleşmeye başlığında yapılanın aynısını o tarihte de yapmaya devam etmiş. Yani bizim, 'Şartlar olursa olsun gereğini yapma' şeklindeki vizyonumuz karşılığını o yılda da Trabzon'da da bulmuş. Bununla şunu kastediyorum; tahsis ettiğimiz limitler, arkasında durduğumuz taahhütler. Her konjoktürde arkasında durduğumuz taahhütler. Şayet lazım olduğunda kullanıma açık limit söz konusu değilse o limitin bir vasfından söz etmek mümkün değil. Bütün mesele, deyim yerindeyse, 'çeşmenin olması değil, suyun akması'. Biz bir yere çeşme koyduysak o suyun akıtılacağını taahhüt ediyoruz" dedi.
Bali sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne kadar su akıtmışız bu coğrafyada, bu ülkede? Ticari kredilerde 54 milyar Türk lirasını aştık. Bunu yapmakla en yakın rakibimizden 4 milyar liranın üzerinde fazla kredi verdik. Bizimle kıyaslanacak türden büyük bankalardan diğer ikisinden de 12. 5 milyarlık fazla kredi verdik. Bunlar reel sektöre koyduğumuz taahhüdün karşılığıdır ve şartlar ne olursa olsun devam edegelmiştir. Önemli olan kolay konjonktürlerde kazançla teşvik edilmiş mahiyette işlerin gereğini yapmak değil sadece, zorluk olduğu günde ne yaptığınız önemli. Zorluğu da sadece zora düşüldüğünde işbirliği şeklinde algılamamak lazım, uzun dönemli ve hele hele kriz konjonktürlerinde yaşamaya alışmış ve bundan sonra da yaşamaya alışması gerekecek olan tarafların vasfı bu olan oyuncularla uzun dönemli işbirliklerini daima hedeflemeleri lazım. İş bankasının portföylerdeki varlığı terbiyeli bir işlev görür. Gerek fiyatlamalar gerekse iş yapma biçimleri bakımından. Biz bu farklarımızın sadece olağandışı dönemlerde hatırlanmasını istemiyoruz. Biz şartlar ne olursa olsun iyi günde de beraber olmayı diliyoruz. Bunun için çalışıyoruz."
TÜRKİYE İSTATİSTİKLERE BAKILDIĞINDA OLUMLU BİR AYRIŞMAYA GİDİYOR
Adnan Bali, İş Bankası olarak Türkiye'de krizin en ağır koşullarında bininci şubelerini açtıklarını ifade ederek, "Sektörde işten çıkartmaların oluştuğu günlerde 2 bin 500 civarında istihdam yarattık. Kriz ve benzeri edebiyat bizim ezberimizi bozmuyor ve bozamaz. İçinde yaşadığımız konjonktür özellikle dışarıdaki gelişmelerle birlikte değerlendirildiğinde çok enteresan özellikler taşıyor. Hiç kendilerine yakıştıramadığımız adreslerde çok ağır problemler var. Özellikle Batı Avrupa ülkelerinde. Amerika'da borç tavanının aşılması nedeniyle yapılan tartışmalar Amerika'nın notunun düşürülmesiyle sonuçlandı. Finansal piyasalar çok daha dalgalanmaya açık bir sürece girdi. Böyle bir tabloda Türkiye borçlanma ve bütçe istatistikleriyle çok farklı ve olumlu ayrışmaya gidiyor. Bunun yönetme zorluklarının yanı sıra fırsatlar içerdiğinin hepimiz farkında olmalıyız" dedi.
Bali sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu dönemde krizden şu ya da bu düzeyde etkilendik, az etkilendik' söyleminin yetmemesi gerektiğini hep vurgulamak ihtiyacını duyuyorum. Biz hafızamızda hep krizlerden aşırı zarar görme olgusuna alışık olduğumuzdan bu dönemin imkanları konusunda yeteri kadar atak ve aktif davranamayabiliriz. Onun için gerek finans gerek reel sektör olarak imkanlarımızın farkında olmalıyız. Bazı ülkelerle farklar beklediğimizden daha hızlı bir süreçte daralıyor. Neden böyle bir konjonktüre gelindiğine dair teşhise gelirsek şunu söyleyebilirim; Türkiye ekonomisi nihayetinde gerek kamu, gerek hane halkı, gerek finans sektörü az borçlanmış, az kaldıraç kullanmış, az riske olmuş ya da başını az belaya sokmuş bir ekonomi henüz. Olağan şartlarda bunlar çok da olumlu özellikle değil aslında. Gelişme potansiyelinizi ne kadar değerlendirdiğinizi ifade eder. Ama olumsuz dönemlerde de size koruyucu etki yapan bir olgu."
KRİZ TECRÜBESİ VE KUVVETLİ HALE GELMİŞ ÜLKE OLDUK
Sağlam finans sektörünün önemine değinen Adnan Bali, "Sağlam bir finans sektörü kendisine yönelmiş olan şokları absorbe edebilen, bunu müşterilerine yansıtmama becerisi gösterebilen sektör demektir. Bunu yapamadığımız yılların hatırlayın. Mesela 2001'de. Bugün Türkiye'de krizin ağır etkileri hissedilmediyse bu kendisine yönelen şokları bünyesinde absorbe edebilme, emebilme gücü gösteren finans sektörünün büyük katkısıyla olmuştur. Şayet kendi riskleri idare edilemez durumda olsaydı, geçmişte yaşadığımız olumsuz örneklerde olduğu gibi, kredilerin teminatlarının şu ya da bu suretle kıymete çevrilmesine kadar giden çok ağır süreçler yaşanabilirdi. Bugün Türkiye'de aktif fiyatlarında çok önemli bir gerileme yaşanmadıysa bunda bankacılığın gelmiş olduğu seviyenin önemli yer tuttuğunu düşünüyorum. Kriz tecrübesi hem finansta hem reel sektörde kuvvetli hale gelmiş bir ülke olduk" dedi.
Bali, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir göstergeyle geldiğimiz noktayı ifade etmek istiyorum; kurlar artıyor, 1.50 - 1.55 bandındın çıktı, 1.75 - 1.80 bandında gidip geliyor. Hepimizin aklında bir sual var; bu kurlar artıyor ama pek bir şey de olmuyor gibi. Eskiden böyle olmazdı şimdi niye bir şey olmuyor? Eskiden niye olmuyordunun örneğini size şöyle vereyim; 2001 yılında bankacılık sisteminin taşıdığı açık pozisyon, yani döviz yükümlülükleri, öz kaynaklarının üç mislinden fazlaydı. 10 milyar dolarlık öz kaynağa karşılık 30 milyar doların üzerinde bir açık pozisyon. Bugün yaşadığımız kadar bir devalüasyon olması halinde o dönemde bankacılık sisteminin öz kaynağının yarısından fazlası kaybediliyordu. Bugün açık pozisyonu olmayan bir bankacılık sektörü var. 85 milyar dolar öz kaynağı olan bir bankacılık sektörü var. Bugün o problemlere karşılık gelecek kadar açık pozisyon taşıyor olsaydık. 250 milyar dolar civarında açık pozisyon taşıyor olmamız gerekecekti. Gerek idari ehliyet, gerek otoritenin, takibin kontrolün ve mevzuatın geldiği nokta itibarıyla bölge ülkeleri arasında çok ayırdedici bir noktaya geldiğimizi gösteren bir örnek de budur."
KAĞITLAR YENİDEN KARILIYOR
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, konuşmasının son bölümünde Türkiye'nin etrafındaki fırsatları iyi değerlendirmesi gerektiğine değinerek şunları söyledi:
"İçinde bulunduğumuz dönem tüm bu zorlukları fark edenler için farklı bir tablo ortaya koyuyor. Kağıtların yeniden karıldığı bir dönem diye düşünüyorum. Çevremizdeki ülkelerde büyük hareket var. Ortadoğu çalkalanıyor. Yeni dönemin sinyallerini veriyor. Geçmişte devlet ya da belli aileler üzerinde birikmiş olan zenginliğin halka yansımadığı model çöküyor. Bu birikimler halkın refahına ve karşılanamamış ihtiyaçlarına doğru akacak. Bunlar akarken bunları karşılayacak olan ülke kim, kim buna en iyi aday olabilir, kim daha fazla rol alabilir diyecek olursanız; bu ülkedir. Dolayısıyla hepiniz etrafımızdaki oluşumun farkında olmalıyız. Biz de finans sektörü ve İş Bankası olarak böyle bir tabloda üzerimize düşeni müşterilerimizle yapmak üzere bütün konsantrasyonumuzla çalışmaya devam ediyoruz."
HACISALİHOĞLU: HES'LERİN BİR AN ÖNCE DEVREYE GİRMESİ GEREKİYOR
Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Suat Hacısalihoğlu ise toplantıda yaptığı konuşmada, "Trabzon'un şu anda yaşayan en eski şehirlerden birisi olduğu söylenmektedir. Trabzon hep ilklere imza atmıştır, 1300 yıllarında bugünkü serbest bölgenin karşılığı olan Venedik ve Cenevizliler arasındaki ilk imtiyazlı anlaşma imzalanmıştır. İtalyanların bu bölgede Latince, Farsça gibi bir çok dilde ticari sözlük bastırarak dağıttıkları görülmektedir. Burada tarım, madencilik, turizm, su ürünleri gibi girişimlerimiz mevcuttur. Eğer girişimcimiz aktif olmasaydı bunların hiçbiri harekete geçmezdi. Biz önce girişimcilerimize daha fazla önem vererek bu özelliğimizi ön plana çıkarıp, kuluçka dönemini burada hazırlayıp ülke dışına atmamızda büyük önem olduğunu düşünüyoruz. Varlıklarımız çok fazla. Ülke zenginliğinin yanında Karadeniz'in en büyük zenginliğinin enerji olduğu görülür. Madem en büyük ihtiyacımız enerjidir, sahip olduğumuz HES'lerin biran önce devreye girmesi gerekmektedir. Gelecekte enerji fiyatlarının artmaması açısından da bu önem taşımaktadır. Bölgemizde madencilik de gün geçtikçe önem kazanmakta, Çin'e kadar mermerlerimiz gitmektedir. Son dönemlerde turizm açısından tarihi ve doğal güzelliklerimizin sunumuyla bölgemiz zenginleşecektir. Önemli olan bu güzelliklerin sunumu için altyapının oluşturulmasıdır. Trabzon'daki ticaret hızlı bir gelişme içinde. Yüzde 14-15 bir gelişme içinde olduğunu görüyoruz. Trabzon ticaretinin özü bu şekliyle devam ederken lojistik konusunda çalışma başlattık. Burada demiryolu ağı yok ancak bu önemli değil. Eninde sonunda demiryolu buraya gelecek. Sahip olduğumuz uluslar arası havalimanı ve limanı Trabzon'un lojistik merkeze ihtiyacı olduğunu göstermektedir" dedi.
BERKSOY: KLASİK MERKEZ BANKASI DAVRANIŞIMIZ DEĞİŞTİ
Bahçeşehir Üniversitesi İİBF Dekanı Prof. Dr. Taner Berksoy ise, "Dünya ekonomisi 2007 Temmuz'unda başlayan, 2008 sonbaharında özellikle son 3 ayında hızlanan, Lehman'ın batmasıyla reel sektöre sıçrayan yaygın ve bulaşıcı bir kriz yaşadı. Bu krizi tam olarak aşabilmiş değiliz. Yılbaşı ya da Şubat - Mart gibi bir tarihe gelmiş olsaydık bu krizi aştık diyebilirdim ama bu yılın 3 çeyreğinin başından bu yana neredeyse tam ters bir dönme var. Merkez bankamız Kasım 2010'dan bu yana öngörülerden hareketle proaktif politikalar izliyor ve gerektiğinde de değiştirmekte hiç tereddüt etmiyor. Bizim alıştığımız klasik Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası davranışı vardır ve bunun değiştiği kanaatindeyim. Krizin 2 aşamalı olduğunu söylemek mümkün. Birinci aşama yaygın. Reel sektörde yaptığı tahribatın dışında ciddi bir refleksle cevap verildi. Gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler çok hızlı ve seri iktisat politikası refleksi ile cevap verdiler. Kamu kaynaklarını devreye sokuyorlar. Devletin özel sektörden aldığı vergi oranlarını düşürerek para musluklarını açıp paranın maliyeti düşürüldü. Dolayısıyla 2010 son çeyreğe geldiğimizde çıkamayacağımız denilen krizden çıkıldığı sinyalleri geldi" dedi.
Berksoy sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye ekonomisi uyumlu hareket ediyor. Sağlam bankalarda açık pozisyon gibi zafiyetler ve kamu borcunda zafiyet yok. İkinci evreye de uyumlu girdik ama dün itibariyle hafif arıza var. Yüzde 6 olacağını düşünüyorduk büyümenin ama 8. 8 çıktı. Şimdi 3. çeyrekte yavaşlar diyoruz ama Temmuz'un sanayi üretimi de çok hızlı. İlk veriler çok yavaşlama varmış gibi durmuyor. Üçüncü çeyrekte biraz daha hız keser ekonomi. İlk yavaşlama tahminlerinde negatif büyüme derdik ama olmayacak. Yılı 6. 5 - 7 civarında kapayacağız galiba. Yeni krizler, dipler beklemiyorum. Avrupa ters yüz olsa bile kriz yaratamaz. Önümüzdeki dönem telaşlanmaz ve korkmazsanız, beklenti kırılganlığına düşmezseniz önümüzdeki dönem çok da kötü olmaz".
İş'le Buluşmalar toplantısı verilen aranın ardından Dünya Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Hakan Güldağ'ın moderatörlüğünde düzenlenen ve Lojistik Yönetim danışmanı Atilla Yıldıztekin, Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Turgut Gür, Aşkale Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik ve Dünya Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt'un konuşmacı olarak katıldığı panelle devam etti.
Son Dakika › Güncel › İş Bankası Genel Müdürü Bali: Kağıtların Yeniden Karıldığı Dönemi Yaşıyoruz - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?