Anayasa Mahkemesi'nin, 5952 sayılı Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle CHP'nin açtığı davanın reddine ilişkin kararının gerekçesi, Resmi Gazete'de yayımlandı.
Yüksek Mahkeme'nin oy çokluğuyla aldığı kararın gerekçesinde, Kanun'da,
"güvenlik kuruluşları" ve "terör" kavramının tanımlarının yapılmaması nedeniyle düzenlemelerin Anayasa'ya aykırı olduğunun iddia edildiği hatırlatıldı.
İptali istenen fıkrada, Terörle Mücadele Koordinasyon Kurulu'nun kuruluş amacının belirtildiği, buna göre adı geçen Kurul'un görevinin, güvenlik kuruluşları ve ilgili kurumlar arasında terörle mücadele konusunda gerekli koordinasyonu sağlamak ve bu alandaki politika ve uygulamaları değerlendirmek olduğu kaydedildi.
Türk hukukunda terör kavramının tanımının 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 1. maddesinde yapıldığı anımsatılan gerekçede, 3713 sayılı Kanun'da yer alan terör tanımının, öğreti ve yargısal kararlarda da benimsendiği, bu durumda, mevzuatta tanımı yapılmış, uygulamada yerleşmiş, uygulama ve öğretinin yardımıyla açıklık kazanmış "terör" kavramının belirsiz olduğundan söz edilemeyeceği bildirildi.
-"Terörle mücadele, çok boyutlu bir mücadeledir"-
Gerekçede, dava dilekçesinde, Müsteşarlığın terörle mücadele alanında güvenlik kuruluşları ve istihbarat birimlerinden gelen stratejik istihbaratı değerlendirip, ilgili birimlerle paylaşacağının belirtildiği hükümlerdeki,
"güvenlik kuruluşları" ve "ilgili kurumlar" ibarelerinin belirsiz olduğu, bu nedenle iptalinin istendiği de hatırlatıldı.
Gerekçede, şöyle denildi:
"Terörle mücadele, çok boyutlu bir mücadeledir. Bu mücadelenin güvenlik boyutu yanında, sosyolojik, psikolojik, adli, idari, ekonomik, siyasi birçok boyutu ya da nedeni bulunmakta ve dolayısıyla birçok kamu kurumu da işin içine müdahil olabilmektedir. Keza ortaya çıkış nedenlerine bağlı olarak terörün farklı yansımaları bulunmaktadır. Bu anlamda, terörle mücadele alanında, bakanlıklardan bağımsız idari kurullara kadar pek çok kamu kurumu arasında işbirliği ya da koordinasyona ihtiyaç bulunması kaçınılmazdır. Kuralda söz konusu 'ilgili kurumlar'ın teker teker sayılmasına gerek bulunmamaktadır."
Dava dilekçesindeki, idareye muhatabı, yaptırımı ve sınırları belirsiz bir araştırma, analiz, değerlendirme, inceleme ve denetleme çalışmaları yapması veya yaptırabilmesine yetki verilmesinin de Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasına ilişkin, gerekçede, "Teröristle mücadele"nin, esas itibarıyla güvenlik kuvvetlerinin yürüttüğü silahlı mücadeleyi, "terörle mücadele"nin ise güvenlik tedbirleriyle birlikte toplumsal, ekonomik ve kültürel alanlarda devletin bütün kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının topyekun mücadelesini ifade ettiği vurgulandı.
-Kişisel verilerin korunması-
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı'nın ana hizmet birimlerinden Araştırma-Geliştirme Daire Başkanlığı'nın terörle mücadele alanında, veri, bilgi ve belgeleri toplayabileceği, tasnif edebileceği, analiz ve değerlendirmeler yapabileceği şeklindeki düzenlemenin iptali de istenmişti.
Bu bölümle ilgili gerekçede, kişisel verilerin korunması hakkının, kişinin insan onurunun korunmasının ve kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimi olarak, bireyin hak ve özgürlüklerini kişisel verilerin işlenmesi sırasında korumayı amaçladığı, ancak söz konusu hakkın sınırsız olmadığına işaret edildi.
Gerekçede, kişisel verilerin korunması hakkının, veri sahibinin mutlak ve sınırsız bir veri hakimiyetini mümkün kılmadığı vurgulandı.
Türkiye'nin imzaladığı ancak uygulama kanununun yürürlüğe konamaması nedeniyle taraf olmadığı 1981 tarihli ve 108 sayılı Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Kişilerin Korunmasına Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin 9. maddesinde de "devlet güvenliği, kamu güvenliği, devletin ekonomik menfaatlerinin korunması ve suçlarla mücadele edilmesi, ilgilinin veya üçüncü kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunmasıyla verilerin istatistiki veya bilimsel amaçlarla kullanılması durumlarında kişisel verilerin korunmasına sınırlamalar getirilebileceği"nin öngörüldüğü hatırlatılan gerekçede, şu değerlendirmeler yer aldı:
"Bu nedenle, kişisel verilerin korunması temel hakkına kamu yararı nedenlerine dayalı olarak müdahale edilebilmesine olanak tanınmaktadır. Terörle mücadele alanında strateji ve politikalar geliştirmekle görevli olan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi için kişisel veriler de dahil olmak üzere birtakım bilgi ve belgelere ihtiyacının bulunması kaçınılmazdır. İptali istenen kuralda, veri ve bilgilerin terörle mücadele alanıyla sınırlı olacağı açıkça ifade edilmiştir. Kuralda kişisel verilerin korunmasıyla ilgili olarak Anayasa'nın 20. maddesinde öngörülen güvencelere aykırı bir hüküm de yer almamaktadır. Türk Ceza Kanunu'nun kişisel verilerin korunmasına ilişkin cezai hükümleri, Müsteşarlık personeli için de geçerlidir. Bu nedenle, dava konusu kuralla Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığına terörle mücadele alanıyla sınırlı olmak üzere verilen veri ve bilgi toplama yetkisinin özel hayatın gizliliği kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına ölçüsüz bir müdahale olduğu söylenemez. Ayrıca, söz konusu düzenlemenin kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını aşırı derecede zorlaştıran ya da ortadan kaldıran, dolayısıyla hakkın özüne dokunan bir sınırlama olmadığı da açıktır."
-"Bazı bilgi ve belgelere ihtiyaç duyması kaçınılmazdır"-
Müsteşarlığın, bu kanun çerçevesinde belirlenen terörle mücadeleye ilişkin politika ve stratejileri geliştirmek ve bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak görevini yerine getirirken, bu kapsamda istediği her türlü bilgi ve belge talebinin ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlarca gecikmeksizin yerine getirileceği hükmünün de iptali istendi.
Yüksek Mahkeme'nin bu bölümle ilgili ret gerekçesi şöyle:
"Terörle mücadele alanında strateji ve politikalar geliştirmekle görevli olan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı'nın da kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi için bazı bilgi ve belgelere ihtiyaç duyması kaçınılmazdır. İptali istenen kuralda, bilgi ve belgelerin Müsteşarlığa 5952 sayılı Kanun kapsamında verilen terörle mücadeleye ilişkin politika ve stratejileri geliştirmek ve bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak göreviyle sınırlı olacağı açıkça ifade edilmiştir. Kuralda kişisel verilerin korunmasıyla ilgili Anayasa'nın 20. maddesinde öngörülen güvencelere aykırı bir hüküm de yer almamaktadır."
(Sürecek)
Muhabir: Aylin Sırıklı Dal
Yayıncı: Tolga Özgenç - ANKARA
Son Dakika › Güncel › Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı Kanunu'na İptal İsteminin Reddedilmesi - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?