GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -TÜSSİDE dışarıdan detay - Salondan detay - Proje tanıtım filminin izlenmesi - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'ın konuşması Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık: - " Türkiye'nin ilk milli biyoteknolojik biyobenzer kanser ilacını yerli imkanlarla geliştirmeyi hedefliyoruz. Çok daha önemlisi, bu ilacı özel sektör işbirliği ile uluslararası standartlara uygun bir surette üretmeyi amaçlıyoruz"- " Böyle bir ülkenin sağlık sektöründe kullanılan teknolojileri, cihazları, ilaçları, medikal ekipmanları da kendi milli imkanlarıyla üretmesi gerekiyor" Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, "Türkiye'nin ilk milli biyoteknolojik biyobenzer kanser ilacını yerli imkanlarla geliştirmeyi hedefliyoruz. Çok daha önemlisi, bu ilacı özel sektör işbirliği ile uluslararası standartlara uygun bir surette üretmeyi amaçlıyoruz" dedi. Bakan Işık, Gebze'deki TÜSSİDE Yerleşkesi'nde düzenlenen TÜBİTAK Milli Biyobenzer Kanser İlacı (BİOSİM) ve Milli Pandemik Grip Aşısı (GRİPA) Geliştirilmesi Projeleri'nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, oldukça uzun ve yoğun bir hazırlık sürecinin ardından bu projelere başlıyor olmanın mutluluğunu ve gururunu yaşadıklarını söyledi.İki projenin biyoteknolojik ilaç üretim altyapısını geliştireceğini anlatan Işık, ortaya çıkacak olan birikim sayesinde yeni projelere kapı aralanacağını, ilaçta dışa olan bağımlılığın da azalacağını dile getirdi. Işık, BİOSİM ve GRİPA projelerinin İthalata Olan Bağımlılığın Azaltılması, Öncelikli Teknoloji Alanlarında Ticarileştirme, Kamu Alımları Yoluyla Teknoloji Geliştirme ve Yerli Üretim ve Sağlık Endüstrilerinde Yapısal Dönüşüm programlarıyla kesişim kümesinde yer aldığını anlattı.-"Yeni-nesil sektörlerde ciddi adımlar atmalıyız"Bir önceki hükumetleri döneminde yaptıkları en önemli işlerin başında 25 Öncelikli Dönüşüm Programı'nın geldiğini vurgulayan Işık, şöyle devam etti: "Yapısal dönüşümü esas alan bu reform paketleriyle, ülkemizin önümüzdeki 10, 20 ve 30 yıllık sürede ihtiyaç duyacağı adımları pro-aktif bir şekilde belirledik. Türkiye 2002'den itibaren çok ciddi bir ivme yakaladı, büyük başarılara, rekorlara imza attı. Mevcut kazanımlarımızı korumakla yetinemeyiz, tam aksine, yeni ve büyük hedeflerle yolumuza devam etmek durumundayız. İşte bu nedenle, ikinci bir atılım dönemini başlatmamız gerektiğini vurguluyor, bu yeni dönemin gerektirdiği formülleri şimdiden oluşturuyoruz. Yüksek gelir hedefleyen bir ülke olarak, rekabet gücünü Ar-Ge'de, yenilikte, ölçek büyütmekte, tasarımda, markalaşmada aramalıyız, bulmalıyız."Türkiye'nin ihracatı içinde yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 3-4 civarında seyrettiğini belirten Bakan Işık, "Bu oranı yüzde 15 seviyesine doğru tırmandırmalıyız. Bunun için de hem klasik sektörlerde katma değeri artırıcı çalışmalara yoğunlaşmalı hem de yeni nesil sektörlerde ciddi adımlar atmalıyız. Özellikle biyoteknoloji, bugün tüm dünyada süreçleri ve sonuçları açısından en çok konuşulan, tartışılan alanlardan biri haline geldi" değerlendirmesinde bulundu. - İlaçta yerli üretim hedefleriGen teknolojisinde gelinen noktayla 21. yüzyılın bir "biyoteknoloji asır" olarak tanımlanabileceğini vurgulayan Işık, şunları söyledi: "Bu sektör, gıda, su, ilaç, sağlık gibi birçok alanda, insanlığın karşı karşıya kaldığı sorunlara çözüm üretme potansiyeli taşıyor. Bugün dünya ilaç pazarında biyo-teknolojik ürünlerin payının yüzde 20'lere yaklaşması da konunun ne kadar hassas olduğunu ortaya koyuyor. Ülkemizde ise biyoteknolojik ürünlerin toplam pazar büyüklüğü 2014'te 2,6 milyar liraya ulaşmıştır. Kutu bazında Türkiye'de tüketilen ilaçların yüzde 73,5'i yerli üretimle karşılanıyor. Ancak ithal edilen ürünlerin yüksek katma değerli olması, ilaç sektöründe geçen yıl yaklaşık 4 milyar dolar ticaret açığı vermemize neden oldu. Bu örnek, genel olarak ilaç sektöründe, özelde ise biyoteknolojik ilaç üretiminde yerli üretimin ne kadar hassas bir mevzu olduğunu açıkça gösteriyor."Işık, bakanlık olarak Türkiye İlaç Sektörü Strateji ve Türkiye Biyoteknoloji Strateji Belgesini hazırladıklarını hatırlatarak bu yol haritalarıyla, hastalıkların önlenmesi, teşhisi ve tedavisi için biyoaktif molekül, ilaç, sistem, doku ve organ gibi ürünleri geliştirmeyi ve üretmeyi planladıklarını anlattı. TÜBİTAK bünyesinde, biyoteknolojik ilaçların üretilmesi, gen haritalarının ortaya çıkarılması gibi değerli projeler yürütüldüğünü, yine TÜBİTAK aracılığıyla "Medikal Biyoteknoloji Mükemmeliyet Merkezi" altyapı kurma çalışmalarını da başlattıklarını kaydeden Işık, "Bizi en çok sevindiren, ümitlendiren husus ise artık üniversitelerimizin ve reel sektörün de ilaç ve biyoteknoloji sektöründe çok değerli adımlar atıyor olmasıdır" dedi.-"Biyobenzer kanser ilacı yerli imkanlar geliştirilecek"Bakan Işık, ilaç sektöründe yürütülen Ar-Ge çalışmalarını önemsediklerine dikkati çekerek dün itibariyle Türkiye'deki Ar-Ge merkezlerinin sayısının 210'a, ilaç sektöründeki Ar-Ge merkezlerinin sayısın da 13'e ulaştığını söyledi.Özelikle Ar-Ge yatırımlarının nerede yapılırsa yapılsın, 5'inci bölge desteklerinden yararlanacak olmasıyla sektörde yeni ve büyük yatırımların yapılacağına inandığını dile getiren Bakan Işık, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin ilk milli biyoteknolojik biyobenzer kanser ilacını yerli imkanlarla geliştirmeyi hedefliyoruz. Çok daha önemlisi, bu ilacı özel sektör işbirliği ile uluslararası standartlara uygun bir surette üretmeyi amaçlıyoruz. GRİPA projesiyle de tersine genetik, tersine aşı ve virüs benzeri partiküller ile sentetik biyoloji teknikleri kullanarak hücre temelli aşı üretim teknolojisini ülkemize kazandıracağız. Böylece grip salgınlarına karşı hızlı aşı üretimi sağlayacak mekanizmayı ülkemize kazandırmış olacağız."Işık, savunma sanayinde yerlilik oranının yüzde 25'lerden 60'lara kadar çıkardıklarına işaret ederek, "Sadece nicelik de değil, milli uydumuzun, milli insansız hava araçlarının kullanılmasının ne kadar değerli olduğunu, son terör operasyonlarında net bir şekilde gördük. İlaç sektörünün de millileşmesinin çok önemli olduğuna inanıyor ve bu yönde adımları atıyoruz. Böyle bir ülkenin sağlık sektöründe kullanılan teknolojileri, cihazları, ilaçları, medikal ekipmanları da kendi milli imkanlarıyla üretmesi gerekiyor" diye konuştu. - TÜBİTAK MAM Başkanı TunaboyluTÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Başkan Doç. Dr. Bahadır Tunaboylu ise BİOSİM projesinin ilk milli biyobenzer kanser ilacını gen mühendisliği teknoloji enstitüsü ile yerli ilaç sanayicileriyle yürüttüklerini ifade etti.Projeye 2015 yılında, Sağlık Bakanlığı ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ile koordinasyonuyla başladığını anımsatan Tunaboylu, şöyle konuştu: "Bu projenin her bir adımı Türkiye'de bir ilk olacak. 2018'de Ar-Ge süreci tamamlandığında bu ilacın geliştirilmesini ve üretilmesi sağlayacağız. Hücre bankalarını geliştirilecek. Saflaştırma ve klinik araştırmalarının yapılmasını hedefliyoruz. 2018 yılında Türkiye biyobenzer ilaçlarda ciddi bir üretim altyapısına, teknolojik birikime ve insan kaynağına ulaşmış olacak. Bu bir çok alandaki benzer biyobenzer ilaçların öncüsü olacaktır. Türkiye'nin buna ihtiyacı var."İkinci proje GRİPA'nın, salgın hastalıklara karşı yerli grip aşısı olduğunu belirten Tunaboylu, "Proje kapsamında, küresel salgınlara karşı tersine genetik ve sentetik biyoloji teknikleri ile aşı formülasyonları geliştirilecek. Burada asıl amaç küresel salgınlarda hız önemli olduğu için üretim hızı, üretim miktarı ve koruyucu etkidir. Bunları sağlayacak bir şekilde 2018'de bu projenin sürecini tamamlamış olacağız. Türkiye için de önemli bir aşamayı tamamlayacağız" şeklinde konuştu.
Son Dakika › Güncel › Kanser İlacı ve Grip Aşısı Geliştirme Projeleri - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?