Ttb'den Sağlık Bakanlığı'na: "İdari İzinli Sayılan Hekimlerin Yerine Çok Sayıda Gönüllü Hekimin Deprem Bölgesine Geçici Görevlendirmeler ile... - Son Dakika
Güncel

Ttb'den Sağlık Bakanlığı'na: "İdari İzinli Sayılan Hekimlerin Yerine Çok Sayıda Gönüllü Hekimin Deprem Bölgesine Geçici Görevlendirmeler ile...

Ttb\'den Sağlık Bakanlığı\'na: "İdari İzinli Sayılan Hekimlerin Yerine Çok Sayıda Gönüllü Hekimin Deprem Bölgesine Geçici Görevlendirmeler ile...

Türk Tabipleri Birliği (TTB), 6 Şubat depreminden olumsuz etkilenen hekim ve sağlık çalışanlarının zorla görevlendirilmesi ile ilgili Sağlık Bakanlığı’na yazı yazdıklarını duyurdu. TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı imzalı yazıda, “Depremzede hekimlerin çalışmaya zorlanması hukuki ve insancıl değildir… İdari izinli sayılan hekimlerin yerine Birliğimizin Sağlık Bakanlığına iletmiş olduğu listeler de dahil olmak üzere çok sayıda gönüllü hekimin deprem bölgesine geçici görevlendirmeler ile gönderilmesinin önünün açılması gerekmektedir. Anayasa ve yasalarla hakları korunan birer insan, vatandaş ve hekim olan kişilerin böyle bir dönemde idareciler tarafından örseleyici tutumlardan kaçınılarak koruyucu tedbirlerle sürdürülecek bir yaklaşım esas alınıp, daha fazla zarar görmelerinin önlenmesi hak ihlallerinin önüne geçilmesi kamu otoritesinin yükümlülüğüdür” denildi.

11.02.2023 20:06  Güncelleme: 22:54

Türk Tabipleri Birliği (TTB), 6 Şubat depreminden olumsuz etkilenen hekim ve sağlık çalışanlarının zorla görevlendirilmesi ile ilgili Sağlık Bakanlığı'na yazı yazdıklarını duyurdu. TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı imzalı yazıda, "Depremzede hekimlerin çalışmaya zorlanması hukuki ve insancıl değildir… İdari izinli sayılan hekimlerin yerine Birliğimizin Sağlık Bakanlığına iletmiş olduğu listeler de dahil olmak üzere çok sayıda gönüllü hekimin deprem bölgesine geçici görevlendirmeler ile gönderilmesinin önünün açılması gerekmektedir. Anayasa ve yasalarla hakları korunan birer insan, vatandaş ve hekim olan kişilerin böyle bir dönemde idareciler tarafından örseleyici tutumlardan kaçınılarak koruyucu tedbirlerle sürdürülecek bir yaklaşım esas alınıp, daha fazla zarar görmelerinin önlenmesi hak ihlallerinin önüne geçilmesi kamu otoritesinin yükümlülüğüdür" denildi.

TTB, depremden sağ kurtulan ancak, sağlık hizmeti sunamayacak durumda olan hekimlerin çalışmaya zorlanmasıyla ilgili, 10 Şubat'ta Sağlık Bakanlığı'na yazı gönderdiğini duyurdu.

Deprem bölgesinde gönüllü çalışmak isteyen hekim listelerinin TTB tarafından Sağlık Bakanlığı'na iletildiği hatırlatılan yazıda, Bakanlığın geçici görevlendirmeler ile hekimlerin gönderilmesinin önünü açması gerektiği vurgulandı. Zorla çalıştırmanın hukuki olmamasından öte insani olmadığına dikkat çekilen yazıda, çalıştırmaların 'aile ve bakıma muhtaç yakınların varlığı' ile 'mesleki faaliyet' gözetilerek yapılması gerektiği belirtildi ve ilgili yasal mevzuata atıf yapıldı.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın imzasının olduğu yazıda şu ifadeler yer aldı:

"ÇALIŞMAYA ZORLAMANIN 'KANUNİ' OLUP OLMAMASI BİR YANA İNSANİ OLUP OLMADIĞI DA HUKUKİ BİR SORUNDUR"

"Depremzede hekimlerin çalışmaya zorlanması hukuki ve insancıl değildir. Deprem bölgelerinde depremden sağ kurtulan, ancak yakınları halihazırda enkaz altında olan veya yaşananların etkisiyle hizmet sunacak durumda olmayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri bakım ve gözetimini yürütmek zorunda olan hekimlerin idarecileri tarafından çalışmaya zorlandıkları, aksi halde 'yeniden kamu hizmetine alınmayacaklarının' belirtildiği yönünde başvurular Birliğimize iletilmeye başlamıştır. Öncelikle çalışmaya zorlamanın 'kanuni' olup olmaması bir yana insani olup olmadığı da hukuki bir sorundur. İnsana uzak düşen her uygulama, yaptırım ve düzenleme 'kanuni' olsa da sosyal hukuk devletinin gereklerine aykırı ise hukuka da aykırı olacaktır.

"ANAYASANIN 15'İNCİ MADDESİ OLAĞANÜSTÜ HALLERDE HAK KISITLAMALARININ SINIRINI DÜZENLEMEKTEDİR"

Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 10 ilde üç ay süreyle olağanüstü hal ilanına dair TBMM kararı 10.02.2023 günlü Resmi Gazetede ilan edilmiştir. Olağanüstü hal kararı, 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 3. Maddesinin 1. fıkrasının (a) bendindeki 'Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinden birinin veya birden fazlasının görülmesi' nedeniyle alınmıştır. Anayasanın 15'inci maddesi olağanüstü hallerde hak kısıtlamalarının sınırını düzenlemektedir; buna göre olağanüstü hal ilan edilmesi durumunda da '...kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz, kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz'. Anayasanın 119. Maddesine göre de 'Olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile 15 inci maddedeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya geçici olarak durdurulacağı, hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği kanunla düzenlenir.'

"2935 SAYILI KANUN, OLAĞANÜSTÜ DURUMLARI AYRI AYRI ELE ALMAKTA VE HER BİRİNİN KENDİ KURALLARINI DA BELİRLEMEKTEDİR"

Olağanüstü hal ilanının nasıl yürütüleceğine dair 2935 sayılı Kanun, olağanüstü durumları ayrı ayrı ele almakta ve her birinin kendi kurallarını da belirlemektedir. Tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklarda yükümlülükler ve alınacak tedbirler Kanunun 5, 6, 7 ve 8. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 9. maddesi hangi tedbirlerin alınabileceğini düzenlemektedir. Her düzeyde eğitime ara vermek tedbirler arasında sayılmıştır. Kanunun 8. Maddesi 18-60 yaş arasındaki tüm vatandaşları kapsayacak biçimde belirlenen işlerin yapılması yükümlülüğünü düzenlerken, maddenin devamında 'Görevlendirmelerde; iş mevzuatının çalıştırma yasağı ile ilgili hükümleri çalıştırılacak kişilerin yaş, cinsiyet, sağlık, meslekleri, meşguliyetleri ve sosyal durumları ile aile ve bakıma muhtaç yakınları göz önünde bulundurulur' ve 'Çalışma yükümlülüğünün uygulanmasında kuruluşlar görev ve hizmetlerinin aksatılmaması ve yükümlülerin mesleki faaliyetleri göz önünde bulundurulur' hükümleri bulunmaktadır.

"GENEL HAYATA MÜESSİR AFETLERE UĞRAYAN YERLERDEKİ DEVLET MEMURLARI, ÇEKİLME İSTEKLERİ KABUL EDİLMEDİKÇE VEYA YERİNE ATANACAKLAR GELİP İŞE BAŞLAMADIKÇA GÖREVLERİNİ BIRAKAMAZLAR"

Kanun yükümlülük kapsamındaki çalıştırmaların da 'aile ve bakıma muhtaç yakınların varlığı' ile 'mesleki faaliyeti' de gözeterek uygulama yapılmasını öngörmüştür. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 'Olağanüstü yönetim hallerinde çekilme usulü' başlıklı 96. maddesine göre 'Olağanüstü hal, seferberlik ve savaş hallerinde veya genel hayata müessir afetlere uğrayan yerlerdeki Devlet memurları, çekilme istekleri kabul edilmedikçe veya yerine atanacaklar gelip işe başlamadıkça görevlerini bırakamazlar', 97. Maddesine göre de bu maddede belirlenen kurala aykırı olarak görevini bırakanlar yeniden devlet memurluğuna alınmazlar. Yasanın disiplin cezalarını düzenleyen maddesine göre de 'Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak' devlet memurluğundan çıkarma cezasını öngörmektedir. Dolayısıyla memurların istifası yasak değildir, ancak diğer zamanlara göre belirlenen kurala uyulmamasına daha ağır bir yaptırım öngörülmüştür.

Yine 657 sayılı Kanunun 105. Maddesine göre 'Görevi sırasında veya görevinden dolayı bir kazaya veya saldırıya uğrayan veya bir meslek hastalığına tutulan memur, iyileşinceye kadar izinli sayılır' ve 'Ayrıca, memurun bakmakla yükümlü olduğu veya memur refakat etmediği takdirde hayatı tehlikeye girecek ana, baba, eş ve çocukları ile kardeşlerinden birinin ağır bir kaza geçirmesi veya tedavisi uzun süren bir hastalığının bulunması hallerinde, bu hallerin sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmesi şartıyla, aylık ve özlük hakları korunarak, üç aya kadar izin verilir. Gerektiğinde bu süre bir katına kadar uzatılır.' Yasanın 108. Maddesi de aylıksız izinleri düzenlemektedir; aylıklı izin süresinin bitiminden itibaren sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmesi şartıyla, istekleri üzerine on sekiz aya kadar aylıksız izin verilebilir. Olağanüstü hallerde yapılacak fazla çalışmalara karşılık ödenecek ücretler de Kanunun 178. Maddesinde düzenlenmektedir.

SAĞLIK BAKANLIĞI ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİNE ATIFLAR YAPILDI

Anılan hükümlerin yanında Sağlık Bakanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 'Geçici Görevlendirme' başlıklı 11. Maddesine göre 'Genel hayatı etkileyen savaş, deprem, sel ve yangın gibi doğal afetlerin meydana geldiği yerleşim yerlerinde görev yapan personel; en az sekiz haftalık gebe, kendisinin veya birinci dereceden bir yakınının engelli olduğunu veya vefat ettiğini veya çocuğunun beş yaşından küçük olduğunu ya da ilköğretimde eğitim gördüğünü belgelendirmesi kaydıyla bu afetle ilgili bir defaya mahsus olmak üzere afetin olduğu tarihten itibaren altı ay içinde başvurması halinde talepte bulunduğu ile altı aya kadar geçici olarak görevlendirilebilir.'

Yönetmeliğin 'Can güvenliği mazereti ve olağanüstü durumlarda yer değişikliği' başlıklı 21. Maddesine göre de '(1) Kendisinin, eşinin veya bakmakla yükümlü olduğu çocuklarının bulunduğu yerde kalmasının can güvenliğini tehdit altında bırakacağını adli veya mülki idare makamlarınca verilen belgeyle belgelendiren personel, can güvenliği mazeretine dayanarak standardın uygun olması halinde talep ettiği yere atanabilir', '(3) Genel hayatı etkileyen savaş, sıkıyönetim, olağanüstü hal ilanı, salgın hastalık ve doğal afetler gibi durumlarda, yer değişikliği işlemleri herhangi bir şarta bağlı kalmaksızın yapılabilir', '4) Bu Yönetmeliğin puan, süre ve dönem tayini ile ilgili hükümlerine bağlı kalmaksızın deprem, su baskını ve yangın gibi doğal afetler sebebiyle kendileri ve bakmakla yükümlü olduğu yakınları, maddi ve manevi zarara uğrayanlardan afet bölgesinde olup başka bölgelere gitmek isteyenlerin atanma talepleri, durumlarını belgelendirmeleri ve görev yaptığı yerin personel ihtiyacı hakkında gerekli tedbirlerin alınması halinde bu afetle ilgili bir defaya mahsus olmak üzere afetin meydana geldiği tarihten itibaren altı ay içinde, talepleri doğrultusunda bir defaya mahsus olmak üzere standardın uygun olması halinde atanabilirler.'

Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin 11. Maddesine göre '(4) Uzmanlık öğrencileri, uzmanlık eğitimi uygulamasından sayılmayan işlerde görevlendirilemez Ancak deprem, sel baskını, salgın hastalık gibi olağandışı ve hizmetin normal olarak sürdürülemediği hallerde yabancı uyruklu uzmanlık öğrencileri hariç olmak üzere uzmanlık öğrencileri, hekimlik görevlerini yürütmek üzere eğitim gördüğü kurumda veya aynı il içerisindeki sağlık tesislerine tek seferde en fazla üç aylık süreler halinde eğitim süresi boyunca toplamda altı ayı geçmemek üzere görevlendirilebilir. Ancak yukarıda sayılan haller nedeni ile tezini yetiştiremeyen ve çekirdek müfredattaki yetkinliklerini kazanamayan uzmanlık öğrencilerine eğitim sorumlusunun önerisi üzerine eğitim kurumunun akademik kurulu kararı ile altı aya kadar süre uzatımı verilebilir.'

"İDARİ İZİNLİ SAYILAN HEKİMLERİN YERİNE ÇOK SAYIDA GÖNÜLLÜ HEKİMİN DEPREM BÖLGESİNE GEÇİCİ GÖREVLENDİRMELER İLE GÖNDERİLMESİNİN ÖNÜNÜN AÇILMASI GEREKMEKTEDİR"

Açıklanan çerçevede, depremzede hekimlerin depremin yarattığı sosyal, bedensel ve ruhsal sağlık sorunları da dikkate alınıp, öncelikli olarak idari izinli sayılmaları, ancak çalışmaya devam etmek isteyenlerin görevlendirmesinin yapılması, tıpta uzmanlık öğrencisi olan hekimler yönünden uzmanlık eğitimlerinin koşullar sağlanana kadar idarelerce durdurulması bu hekimlerden hekim unvanıyla çalışmak isteyenlerin görevlendirmelerinin yapılması gerekmektedir. İdari izinli sayılan hekimlerin yerine Birliğimizin Sağlık Bakanlığına iletmiş olduğu listeler de dahil olmak üzere çok sayıda gönüllü hekimin deprem bölgesine geçici görevlendirmeler ile gönderilmesinin önünün açılması gerekmektedir. Anayasa ve yasalarla hakları korunan birer insan, vatandaş ve hekim olan kişilerin böyle bir dönemde idareciler tarafından örseleyici tutumlardan kaçınılarak koruyucu tedbirlerle sürdürülecek bir yaklaşım esas alınıp, daha fazla zarar görmelerinin önlenmesi hak ihlallerinin önüne geçilmesi kamu otoritesinin yükümlülüğüdür."

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Ttb'den Sağlık Bakanlığı'na: 'İdari İzinli Sayılan Hekimlerin Yerine Çok Sayıda Gönüllü Hekimin Deprem Bölgesine Geçici Görevlendirmeler ile... - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement