Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği yetkilileriyle Suriyeli sığınmacıların sorunlarına çözüm bulmak amacıyla yaptığı görüşmelere ilişkin, "Birileri bu görüşmenin tutanaklarını servis ederek, bize saldırmaya çalışıyor. Tutanakları okuyanlarınız olmuştur veya vardır. Orada ne yapmışız biz? Ülkemizin ve Suriyeli mültecilerin haklarını ısrarla ve kararlı bir şekilde savunmuşuz. Avrupa Birliği'nden sözlerini yerine getirmesini, Türkiye'ye karşı samimi davranmasını istemişiz. Yayınlanan tutanaklar bizim için utanç değil, bir ibra belgesidir, aslında" dedi.
Erdoğan, Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonunun (TÜGİK) bir otelde gerçekleşen Mali Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Birleşmiş Milletler'in Suriyeli göçmenler konusunda Türkiye'ye çağrıda bulunmak yerine, tüm kurum ve kuruluşları ile Suriye'de yaşanan insanlık dramının ve etnik temizlik faaliyetlerinin önüne geçmek için daha fazla çaba sarfetmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin en başından beri mülteci sorunu ile etkin mücadele etmenin yolunu uluslararası topluma, kuruluşlara gösterdiğini ve göstermeye de devam ettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye toprakları içinde uçuşa yasak güvenli bölgeler kurulmadan bu sorunun üstesinden gelinemez, terörden arındırılmış bölge kurulmadan bu sorunun üstesinden gelinemez ve Türkiye olarak, biz şu anda tehdit altında olduğumuza göre atmamız gereken adımları da biz gerekli şekilde atarız, atmaya da devam edeceğiz" diye konuştu.
Suriyelileri öncelikle kendi topraklarında tutmanın yollarının aranması gerektiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Zira hiç kimse mecbur değilse ülkesini, evini, şehrini terk etmek istemez. Hem buna imkan sağlamayacak hem rejimin ve Rusya'nın saldırılarını durdurmayacak hem de Türkiye'den daha fazlasını yapmasını bekleyeceksiniz. Böyle olmaz. Birleşmiş Milletler özellikle de Güvenlik Konseyi bu davranışıyla kendi meşruiyetini sorgulanır hale getirdiğini bilmelidir. En ihtiyaç duyulan zamanda görevini yerine getirmeyen, mağdurun değil, zalimin yanında yer alan bir kurum kendi sonunu hazırlıyor demektir. Bizim medeniyetimiz bir merhamet ve şefkat medeniyetidir. Bizim medeniyetimizin en büyük özelliği misafirperverliğidir. Kapısına geleni geri çevirmemesidir."
"Bizde yabancı yoktur, bizde misafir vardır" diyen Erdoğan, "Bizim soframız misafirle bereketlenir. Milletimiz aynı erdemi bugün de Suriye'den, Irak'tan gelen kardeşleri için göstermektedir. Türkiye'nin 5 yıldır başarı ile yüzleştiği mülteci sorunu karşısında Avrupalı veya Avrupa ülkelerinin gösterdikleri tepki tam anlamıyla ibretliktir" değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa'da sınırların tel örgülerle kapatılmasından mültecilere şiddet uygulanmasına, eşyalarına el konulmasından insanlık dışı şartlarda barındırılmaya kadar birçok utanç verici görüntünün yaşandığına işaret eden Erdoğan, "Daha birkaç gün önce Suriyeli küçük bir kız çocuğu ile güya otoyolda oyun oynayarak piar çalışması yapanlar, şimdi geçirdikleri kanunlarla mültecilerin ziynet eşyalarına, yanlarında getirdikleri birikimlerine göz dikiyorlar. Çok manidardır" dedi.
Mültecilerin ya asimile edilmesi ya da sınır dışına atılması gereken yabancılar olarak görüldüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün çoğu Avrupa ülkesinde ırkçı akımların, hükümetlerin mültecilerle ilgili politikalarını belirlediğine ve böyle bir güce eriştiğine şahit olunduğunu kaydetti.
Yabancı düşmanı, ırkçı ve İslamofobik akımların marjinal olmaktan çıkarak, giderek merkeze oturduğunu ifade eden Erdoğan, "Avrupa bu utanç çukurunda debelenirken biz millet olarak insani görevlerimizi hakkıyla yapmanın çabası içindeyiz. Kimi zaman milletimizin değerlerinden nasibini almamış birileri çıkıp misafirlerimizle ilgili olumsuz bir hava yaymaya çalışsalar da başarılı olamadılar" diye konuştu.
AB yetkilileriyle Suriyeli sığınmacıların sorunlarına çözüm görüşmeleri
Son günlerde kamuoyunda tartışılan bir konuya değinmek istediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Bilindiği gibi bir süredir Avrupa Birliği yetkilileri ile Suriyeli sığınmacıların sorunlarına çözüm bulmak amacıyla görüşmeler yürütüyoruz. Son olarak birkaç gün önce Sayın Merkel'i ağırladık. Daha öncesinde G20 zirvesi vesilesiyle Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkanı Sayın Juncker'i misafir ettik. Juncker benim 15-20 yıllık arkadaşım, daha Lüksemburg'da Başbakan olduğu dönemden bu yana tanıyorum. Tusk, Polonya'da Başbakan olduğu andan itibaren tanıdığım birisi. Her ikisiyle de yaptığımız görüşmemizin ana gündem maddesi Suriyelilerin sorunların çözümü için yürüttüğümüz çalışmalar, burada Avrupa Birliği'nin yapacağı katkılar. Yani mülteci sorunu, konu bu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Birileri bu görüşmenin tutanaklarını servis ederek, bize saldırmaya çalışıyor. Tutanakları okuyanlarınız olmuştur veya vardır. Orada ne yapmışız biz? Ülkemizin ve Suriyeli mültecilerin haklarını ısrarla ve kararlı bir şekilde savunmuşuz. Avrupa Birliği'nden sözlerini yerine getirmesini, Türkiye'ye karşı samimi davranmasını istemişiz. Yayınlanan tutanaklar bizim için utanç değil, bir ibra belgesidir, aslında. Allah hainlerin hilesini başarıya ulaştırmaz, bu böyledir. Üstelik bu düşünceleri sadece orada ifade etmekle kalmadım, her fırsatta ve her platformda söylemeye devam ettim yani aslında ortada gizli saklı bir durumda yok.
Ülkemin çıkarlarını mazlumların ve mağdurların haklarını savunduğum için şahsıma saldıranlar, bu üslupları ile aslında yaptığımız işin ne kadar doğru olduğunu gösteriyorlar. Ne demişim, onu da söyleyeyim. Bize bir kereliğine vereceğiniz 3 milyar avro bütçemize değildir, nereyedir? Mültecileredir. Bunun, bu olaylar devam ettiği sürece devamı gerekir. Aksi takdirde biz şu ana kadar sizden para gelecek diye 9 milyar doları harcamadık. O bizim misafirperverliğimizin bir gereğiydi, biz bunu yaptık. Biz bunlarla da yıkılmadık, bundan sonra da yıkılmayız. Bundan sonra da bunu yapmaya devam ederiz. Bizim özelliğimiz bu. Edirne'den insanları otobüslere bindirdik, tekrar geri çevirdik. Ama bir olur iki olur, ondan sonrada sonra kusura bakmayın, bizde kapıları açarız, hadi hayırlı yolculuklar dileriz. Beyefendiler bundan rahatsız olmuşlar."
Pir Sultan Abdal'ın koyun beni aşkına yanayım şiirinden, "Koyun beni Hak aşkına yanayım, dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan. Yolumdan dönüp, mahrum mu kalayım? Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan" dörtlüğünü okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz de yolumuzdan dönmeyecek, mazlumlara, mağdurlara sahip çıkmaya devam edeceğiz" dedi.
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › Tügik Mali Genel Kurulu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?