"Türkiye'nin Demokratik Dönüşümü" Paneli - Son Dakika
Güncel

"Türkiye'nin Demokratik Dönüşümü" Paneli

"Türkiye\'nin Demokratik Dönüşümü" Paneli

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, 27 Nisan'ın demokratikleşmede, siyasetin vesayetten kurtulmasında önemli bir tarih olduğunu söyledi.

03.12.2012 14:33  Güncelleme: 14:35

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "27 Nisan"ın demokratikleşmede, siyasetin vesayetten kurtulmasında önemli bir tarih olduğunu belirterek, "Her safhasını yaşayan birisi olarak ifade ediyorum; Türkiye'nin demokratik dönüşümünde belirleyici bir tarihtir. Artık korkuları büyüten değil onlarla yüzleşen, çözen, korkulardan kurtulan bir Türkiye var. Rahatça düşünen, insanının hayatını, geleceğini düşünen bir Türkiye var" dedi.

Atalay, Stratejik Düşünce Enstitüsü'nde (SDE) düzenlenen "Türkiye'nin Demokratik Dönüşümü" başlıklı panelin açılışında yaptığı konuşmaya, SDE tarafından hazırlanan "Türkiye'nin Demokratik Dönüşümü 2002-2012" kitabını çok değerli gördüğünü belirterek başladı.

"Bu çalışma Türkiye'nin 10 yılda gerçekleştirdiği sessiz devrimin bir değerlendirmesi" diyen Atalay, yapılanların sadece reform kelimesiyle sınırlanamayacağını, devrimci bir hükümet ve parti olduklarını, başından beri Türkiye'yi değiştirmek için çalıştıklarını, bugün de aynı azimle yola devam ettiklerini belirtti.

Türkiye'de yaşanan değişimin görülmesi için geçmişin bilinmesi gerektiğine işaret eden Atalay, çeşitli örnekler verdi.

Önceki yılların "demokrasinin kesintiye uğradığı yıllar" olarak nitelendiğini vurgulayan Atalay, 1990'lı yılların da, koalisyonlarla yönetilen Türkiye için her açıdan verimsiz geçtiğini dile getirdi. Baskı, vesayet, inkar ve ret politikalarının sürdürüldüğü, terörün zirveye çıktığı, üniversitelerin kendini kapattığı, 2001 kriziyle ekonominin dibe vurduğu, siyaset kurumuna güvenin kalmadığı, vatandaşın gelecek umudunun tükendiği bir dönemden geçildiğini ifade eden Atalay, bu dönemi "Türkiye için her manada zor yıllardı" diye niteledi.

Atalay, AK Parti'nin 2001 yılında bu şartlar altında kurulduğunu, toplumun nabzını tutmak için önemli araştırmalar yaptıklarını, orta ve uzun vadeli güçlü bir strateji kurduklarını anlattı.

"Türkiye'nin geçmişindeki olumsuzlukları gidermek, Türkiye'yi değiştirmek için kurduk partiyi. Bunun için gerçekten çok çalıştık. Ülkemizin ve milletimizin bütün sorunlarını çözmeyi hedefleyen tam bir iradeyle siyasete girdik" ifadelerini kullanan Atalay, "tam anlamıyla demokratikleşme" ve "kalkınma" olarak iki hedef koyduklarını, bu iki unsurun bir araya gelmesiyle hayat standardının yükselmesini ve Türkiye'nin normalleşmesini öngördüklerini aktardı.

2002 seçimlerinin kendilerine bu imkanı sağladığına dikkati çeken Başbakan Yardımcısı Atalay, "2002 seçimi enteresandır. Özgürlüklerin ne kadar kısıtlı olduğunu gösteren en çarpıcı görüntüdür; seçime gidiyoruz partinin genel başkanı aday olamıyor. Ne kadar trajik. Ama o parti Meclis'in üçte ikisini elde ediyor ve tek başına iktidar oluyor ama genel başkan parlamenter olmadığı için başbakan olmuyor, bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, 58. Hükümeti kuruyor. Bu tabloyu bile görmek Türkiye'nin geçmişine iyi bakış için çok önemli diye düşünüyorum" dedi.

-"Devlet geçmişiyle hesaplaşan bir devlet oldu"-

58. Hükümet'in kurulmasıyla hem ekonomi hem de demokratikleşme alanında hızla çalışmaya başladıklarını söyleyen Atalay, Türkiye'yi normalleştirme yönünde ilk adımın OHAL'in kaldırılmasıyla 30 Kasım 2002'de atıldığını kaydetti.

Parlamentoda iki parti bulunmasının ve yeni parlamento atmosferinin de sağladığı avantajlı ortamda reformların hızla yapıldığını anlatan Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2002 Türkiye'de sadece bir iktidar değişimi değil, adeta ülkemizin yeniden dirilişi, uyanışı, istikrarı, kalkınması, demokratikleşmesi için yepyeni bir dönem olarak nitelemek gerekiyor. Devlet geçmişiyle hesaplaşan bir devlet oldu. Geçmişte hangi haksızlıklar, hukuksuzluklar, yanlışlar yapıldı hepsini tekrar gözden geçiren, kendisiyle hesaplaşan bir devlet.

Hepimiz o sıkıtı ve acıları, özgürlüklerin olmadığı dönemleri, o baskıları hepsini yaşayarak gelmiştik. Bir genel başkan şiir okudu diye, daha kısa süre önce Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nce mahkum edilmişti. Geçmişteki korkularla hesaplaştık biz, devlet bunu yaptı ve devam ediyor. OHAL'ler, DGM'ler kaldırılırken, işkenceler ve faili meçhullerin üzerine gidilirken aslında devlet geçmişiyle hesaplaştı.

En önemli hedeflerimizden birisi, değişimin temel dinamiklerinden birisi siyaseti vesayetten kurtarmaktı. Millet iradesini tam, etkili ve geçerli kılmak. AK Parti bu konuda üzerine düşeni yaptı. Halen yapılacaklar var mı- Var. Ama bugüne kadar biz bu konuda her şeyi, üzerimize düşeni, yapabileceklerimizi yaptık. Riskler aldık, cesaret gösterdik ve Türkiye bugün vesayetin büyük oranda kalktığı, partilerin, siyasetin daha özgürleştiği bir dönemi yaşıyor."

-"Zihniyette değişim sağlandı"-

Değişim konusunda ekonomi alanındaki performansın gözardı edilmemesini isteyen Atalay, demokratik ve ekonomik gelişmenin birbirine paralel ilerlediğini, bunların sağlanması için de istikrarın zorunlu olduğunu belirtti.

Ekonomide kararlı adımlar atıldığına, hiçbir dönemde seçim ekonomisi politikası güdülmediğine dikkati çeken Atalay, "Bugünkü ekonomik göstergemizin, uluslararası alandaki başarımızın temelinde bu vardır; israfı önlemek, kararlı ve ilkeli ekonomi politikaları" dedi.

Türkiye'de normalleşme yolunda önemli adımlar atıldığına da vurgu yapan Atalay, "Önce devlette değişim; ceberut, otoriter devlet yerini demokratik devlete bıraktı. Varsa aksamalar giderilir, her devlette olabilir ama değişimin özü ve yönü bu" ifadesini kullandı.

"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışını uyguladıklarını kaydeden Atalay, "en can yakıcı sorun" olarak nitelediği terörle ilgili tam bir paradigma değişimi yaşandığını, ilk defa terör ve vatandaş hukukunun birbirinden ayrıldığını söyledi. "Demokratik açılım"ın bir özgürlük rüzgarı, her kesime özgürce yaşama çağrısı olduğunu belirten Atalay, büyük bir zihniyet değişimi yaşandığını, Türkiye'de konuşulmadık hiçbir şey kalmadığını dile getirdi.

Atalay, "Sadece Kürt meselesi, terörle ilgili değil, her kesimin hak ve hukukuyla ilgili konular bunun içindedir. O zihniyet değişimi, belki yasalarda veya uygulamada halen kalan sınırlardan daha önemli. Zihniyetteki değişim büyük oranda sağlanmış oldu" değerlendirmesini yaptı.

27-28 Nisan 2007 tarihlerinin demokrasi tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Başbakan Yardımcısı Atalay, "Demokratikleşmede, siyasetin vesayetten kurtulmasında o tarihi çok değerli görmek, altın harflerle yazmak gerekir. Her safhasını yaşayan birisi olarak ifade ediyorum; Türkiye'nin demokratik dönüşümünde belirleyici bir tarihtir. Artık korkuları büyüten değil onlarla yüzleşen, çözen, korkulardan kurtulan bir Türkiye var. Rahatça düşünen, insanının hayatını, geleceğini düşünen bir Türkiye var" diye konuştu.

-"Başörtülüler var diye ne sorgularla karşılaştık"-

On birinci yılın ilk Bakanlar Kurulu toplantısını kısa süre önce gerçekleştirdiklerini ve toplantıda bir değerlendirme yaptıklarını bildiren Atalay, yapacak çok şey olduğunu gördüklerini söyledi.

"10 yıldaki değişim büyük ama Türkiye'nin halen atması gereken adımlar, alması gereken mesafeler var. Bunu da tespit ediyoruz" diyen Atalay, sivilleşmede halen alınması gereken mesafeler olduğunu belirtti.

İç Hizmet Kanunu'ndaki ilgili maddeler gibi mevzuatta acilen değiştirilmesi gereken hususlar olduğunun altını çizen Atalay, bu konular üzerinde çalışıldığını ve sonuçlandırılacağını ifade etti.

Atalay, "Halen kıyafet özgürlüğünden korkanlar var Türkiye'de. Bu kadar rahatlamış bir ülke, hala korkular var. Artık bunların tartışılmayacağı günlere ihtiyacımız var. Bunların artık gündemden çıkması gerek. En basiti, bireysel özgürlüğün en temeli insan kendi kıyafetiyle ilgili karar veremeyecek, birileri halen onun adına karar verecek. Böyle bir şey yok" dedi.

Yeni Yükseköğretim Kanunu açısından da üniversitenin kurumsal özgürlüğü, akademisyenlerin ve öğrencilerin tam özgürlüğünün gözetilmesi gerektiğine işaret eden Atalay, bu üç hedefle iyi bir Yükseköğretim Yasası çıkarılabileceğini dile getirdi.

Atalay, "Kıyafet özgürlüğü dediğimizde akla 28 Şubatlar, o dönemler, sorgu odaları, o tuhaflıklar, baskılar akla geliyor. Kendim yaşadığım için, o dönem ben rektördüm. Başörtülü öğrencilerimiz ve bir kaç asistanımız var diye ne sorgularla karşılaştık" diye konuştu.

Genel olarak daha müreffeh ve güçlü Türkiye için daha çok demokrasi ve özgürlük hedefi güttüklerini belirten Atalay, bu doğrultuda köklü çözümler için risk almaya ve cesaretli adımlar atmaya devam edeceklerini kaydetti.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, hak ve özgürlükler çıtasını yükseltmeyi sürdüreceklerini, bütün alanlarda "özgürlükleri asıl, sınırlamaları istisna" olarak gördüklerini dile getirdi.

-"Sürpriz gelişmeler yaşayabiliriz"-

AB'ye üyelikle ilgili kararlılığın sürdüğüne, süreci yeniden canladıracaklarına da vurgu yapan Atalay, Kıbrıs Rum Kesimi'nin dönem başkanlığında bir durgunluk yaşandığını, 2013'te İrlanda ve Litvanya'nın dönem başkanlıklarının AB ile ilişkiler açısından verimli bir şekilde değerlendirileceğini söyledi.

Almanya ve Fransa'nın tavırlarında önemli değişiklikler olduğuna işaret eden Atalay, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın ilkbaharda Türkiye'yi ziyaret edebileceğini söyledi.

Atalay, "Özellikle fasılların açılmasında İrlanda dönem başkanlığından itibaren çok sürpriz gelişmeler yaşayabiliriz, çok ciddi mesafeler alabiliriz diye bakıyoruz" dedi.

İlerleme raporlarından rahatsızlık duymadıklarını da dikkati çeken Atalay, Türkiye'nin dışarıdan nasıl algılandığı, hangi tespitlerin yapıldığı görmek açısından bu değerlendirmelerden faydalanıldığını kaydetti.

Sivil bir anayasaya kavuşulması için sonuna kadar çalışacaklarını ifade eden Atalay, AK Parti'nin bu süreçte üzerine düşeni yaptığını ve yapmaya devam edeceğini belirtti. Hiçbir bahane öne sürülmeyeceğinin ve geri adım atılmayacağının altını çizen Atalay, "Muhalefeti de bu konuda sıkıştırıyoruz, sıkıştıracağız" dedi.

Terörle mücadele ve demokratikleşmeyle ilgili konularda AK Parti'nin "2023 Vizyon" kitapçığında ifade edilen hedefler doğrultusunda reformcu ruhu koruyarak çalışmalarını sürdüreceklerini aktaran Atalay, geçen üç seçimde halkın kendilerine desteğinin arttığını, alınan risklerin anlaşıldığını ve desteklediğini açıkladı.

Atalay, "Biz demokratik bir devrim yaptık, sessiz devrim... Milletin oyunu, desteğini arkamıza alarak bu reformları yaptık, bu büyük değişimi gerçekleştirdik. Bizimki demokratik bir devrim. Bu süreç inşallah devam edecek. Milletimizin desteği bu şekilde devam ettikçe bizim bu yöndeki çalışmalarımız devam edecek. Korkularımıza asla teslim olmadan büyük Türkiye'nin inşasında emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz. Korku, demokrasilerin en büyük düşmanıdır. Statüko değişimin en büyük engelidir. Korku ve karanlıkta beslenenlerin, statükodan nemalananların geleceğimizi karartmalarına asla izin vermemeliyiz, vermeyeceğiz" diye konuştu.

(Bitti)

Muhabir: Eda Ünlü Özen

Yayıncı: Tolga Özgenç - ANKARA

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel 'Türkiye'nin Demokratik Dönüşümü' Paneli - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement