Ekonomi Bakan Yardımcısı Fatih Metin, Türk dizilerinin 75 ülkede yaklaşık 400 milyon izleyiciye ulaştığının tahmin edildiğini belirterek, "Her sezon 50 ile 70 dizi yayına girerken, Türk dizileri, Orta Doğu'dan Balkanlara, Afrika'dan Latin Amerika'ya kadar her kıtada gösteriliyor." dedi.
Bakan Yardımcısı Metin, Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde gerçekleştirilen Dramatik Yapımlar Ortak Üretim ve İçerik Bilgilendirme Toplantısında, "Dizi Film ve Sinema Sektörünün Dünyadaki Yeri ve Sağlanan Destekler" konulu sunum yaptı.
Hizmet sektörünün tüm dünyadaki ağırlığının ve payının artarak devam ettiğini belirten Metin, Türkiye'nin de bundan aldığı payın düzenli olarak yükseldiğini söyledi.
Metin, hizmet sektöründe son dönemde daralma yaşandığını ancak dizi ve film sektörünün bu durumdan etkilenmediğini aktararak, ilgili kurumların raporlarına göre 2015'te vizyona giren filmlerin gişe hasılatının, bir önceki yıla göre yüzde 5 artıp, 38 milyar 200 milyon dolara çıktığını dile getirdi.
Bu durumun tüm dünyada geçerli olduğunu vurgulayan Metin, "Türkiye, film sektöründe 2015'te elde edilen 200 milyon dolar hasılat ile dünyada 19. sıradaki yerini aldı. Gişe hasılatında ülkemizin dünyada ilk 20 ülke arasında yer alması sektörün önemli bir başarısı. 2 milyar dolar büyüklüğe ulaşan sektörde, ülkemizde son yıllarda görülen dünya standartlarındaki yapımlar ve alınan ödüller, bu başarının en önemli göstergesi." diye konuştu.
"Geçen yıl gelir yüzde 4 artarak, 684 milyon TL oldu"
Fatih Metin, Türkiye'de geçen yıl 406 yeni filmin gösterime girdiğini anımsatarak, şöyle devam etti:
"Elde edilen gişe geliri, bir önceki yıla göre yüzde 4 artarak, 684 milyon TL oldu. Son yıllarda önemli artış gösteren yerli film üretim sayısının, bir önceki yıla göre yüzde 29 artışla 139'a ulaşması, gişe hasılatının yüzde 54'ünün yerli filmlerden elde edilmesiyle sonuçlandı. Böylece, 2013 ve 2014'te satış hasılatından elde edilen gelirin yerli film hakimiyeti 2015'te de geçerliliğini korumuş oldu. Film sektöründe elde edilen başarının daha fazla şekilde dizi sektöründe elde edildiğini görüyoruz. Dizilerimizin 75 ülkede yaklaşık 400 milyon izleyiciye ulaştığı tahmin ediliyor. Her sezon 50 ile 70 dizi yayına girerken, Türk dizileri, Orta Doğu'dan Balkanlara, Afrika'dan Latin Amerika'ya kadar her kıtada gösteriliyor."
Bu nedenle film ve dizi sektörüne ihracat odaklı büyüme sağlanmasının önemine değinen Metin, bu alanda Türkiye'nin aldığı payın artırılması için programlarının devam ettiğini vurguladı.
Metin, bir dizinin yurt dışında satışıyla sadece ekonomik gelir elde edilmediğinin altını çizerek, "Aynı zamanda, o ülkenin kültürü, markaları her şeyi ihraç edilmiş oluyor. Dizilerimizin gösterildiği coğrafyalarda, ülkemizin marka, ürün ve hizmetlerine karşı olumlu bir algı oluşuyor. Bu sektör son derece geniş etkilere sahip. Bu nedenle, pek çok ülke tarihi ve kültürel zenginliklerini tanıtmak için filmler çektirip, tüm dünyaya dağıtıyor." şeklinde konuştu.
"Televizyon aile hayatını etkiliyor"
Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy ise ailenin sadece Türk toplumunda değil bütün insanlık aleminde değerler üreten bir kurum olduğunu söyledi.
Değerlerinden soyutlanmış ailenin sorun çözme yetisini de kaybettiğini aktaran Ersoy, "Televizyonun aile hayatını çokça ilgilendirmesinin temel nedenlerinden biri değer üreten bir araç olmasıdır. Gerçekten televizyon sahip olduğu çoklu anlatım kabiliyetiyle toplumun her kesimine uygun tutum ve kanaatler geliştirebilir ve yaygınlaştırabilir. Televizyonun böyle bir amacı olmasa da böyle bir değeri ürettiği bir gerçektir." dedi.
Türk aile yapısının yüzlerce yıllık birikim sonucunda önemli değerlere sahip olduğunu anımsatan Ersoy, şunları kaydetti:
"Televizyonların izlenirliğini artırması için marjinal kişi ve olaylara yönelmesi, şiddeti ve istismarı olağanlaştırması, aile mahremiyetini ihlal etmesi, aile ve toplum değerlerimizi elbette ki aşındırmaktadır. Eşler arasındaki ilişkiyi bir çatışma ve rekabet olarak sunması aile kurumuna olan inanç ve bağlılığı zayıflatmakta, gençleri evlilik duygusundan uzaklaştırmaktadır. Öz güvenli insan profili çizilirken, şiddet ve güce yapılan övgüler, gençlerimizi ve onların toplumsal ilişkilerini olumsuz etkilemektedir."
Ersoy, bu konularda kimsenin keyfi davranamayacağını dile getirerek, medyada aile algısına yönelik durumu değerlendirdi.
15 Temmuz darbe girişiminin, medyanın, milletin ortak duygularının sesi olduğunu ortaya koyduğunu aktaran Ersoy, "O tarihten bugüne ülkemizin birliği bütünlüğü ve gereken içeride ve dışarıda verdiğimiz bu varoluş mücadelesinde medyamızın ve televizyonlarımızın milli birlik ve bütünlüğümüze ne kadar katkı sağladığına hep birlikte şahit olduk. Aile ve diziler konusunda da aynı seferberlik ruhunu yansıtmamız ve böylece bu alanda da yeni bir çığır açmayı hep birlikte yapabileceğimizi düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
Son Dakika › Güncel › Üreteceğimiz Diziler, Ülkemizin Tanıtımı ve Turizm Potansiyelinin Artırılmasını Sağlamaktadır' -... - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?