28 Şubat Davası - Son Dakika
Güncel

28 Şubat Davası

"28 Şubat" dönemine ilişkin, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in de aralarında bulunduğu 103 sanığın yargılandığı davada sanıkların esas hakkındaki savunmalarının alınmasına devam edildi.

09.01.2018 13:52
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

"28 Şubat" dönemine ilişkin, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in de aralarında bulunduğu 103 sanığın yargılandığı davada sanıkların esas hakkındaki savunmalarının alınmasına devam edildi.

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve sanıklar, müştekiler ile tarafların avukatlarının katıldığı duruşmada savunmasını yapan sanıklardan İhsan Tavazar ve Metin Keşap, suçsuz olduklarını belirterek beraatlerini istedi.

Batı Çalışma Grubunda (BÇG) hiçbir görev yapmadığını öne süren sanıklardan Lokman Ekinci de üzerine atılı suça dayanak olan 5 numaralı CD'deki bilgilerin doğru olmadığını, CD'nin sahte olarak üretildiğini savundu. Ekinci, bu CD'ye ilişkin bilirkişi raporunun da bunu doğruladığını ifade etti.

Sanıklardan Mustafa Hakan Bural ise 1997'de kıta görevinin ardından topçu yüzbaşı rütbesiyle Genelkurmay'a tayin olduğunu, isteği dışında Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Dairesi Plan Şubesinde geçici görevlendirildiğini, buranın BÇG birimi olduğunun kendisine bildirilmediğini söyledi.

Söz konusu şubede 20-25 gün görev yaptığını aktaran Bural, günlük gazetelerde irticai faaliyet niteliği taşıyan haberleri yorum ve analiz katmadan derlediğini, kamuya açık kaynakları taradığını, görevinin herhangi bir irtibat, temas gerektirmediğini söyledi. Mustafa Hakan Bural, "Aradan 15 yıl geçtikten sonra benimle alakası olmayan, sübut bulup bulmadığını bilmediğim suçtan haksız yere tutuklandım. Hiçbir plan proje yapmadım. Hiçbir sivil toplum örgütüyle temasım olmadı. Benim yetkim ve çapım nedir ki böyle bir faaliyet yapayım?" diye konuştu.

İddianamedeki devir teslim memorandum belgesini savcılık soruşturması sırasında gördüğünü savunan Bural, bu belgede belirtilen görevlerin hiçbirini yapmadığını iddia etti.

"BÇG faaliyetlerine katıldığım iddiası gerçek dışı"

Sanık Muhittin Erdal Şenel, 28 Şubat sürecinde Genelkurmay Adli Müşavirliğinde hakim tuğgeneral rütbesinde görevli olduğunu, daha sonra da yaş haddinden emekli edildiğini söyledi.

Batı Eylem Planının adli müşavirliğe geldiği, bunu alt birimlere tebliğ ettiği iddiasının kesinlikle doğru olmadığını öne süren Şenel, şöyle devam etti:

"Çevik Bir imzasıyla adli müşavirliğe gönderilen BÇG ile ilgili kişiye özel emirleri aldığıma dair herhangi bir bilgi, kayıt mevcut değil. Bu emirler uyarınca hiçbir icraatım olmadı. Genelkurmay Adli Müşavirliği olarak icra görevinde yer aldığım iddiası gerçeği yansıtmıyor. BÇG emirlerinin Genelkurmay Harekat Başkanlığında sınırlı personel tarafından hazırlandığını daha sonra öğrendim. Bu durumda benim BÇG'nin faaliyetlerine aktif ve fiilen katıldığım iddiası tamamen gerçek dışıdır. Kaldı ki BÇG emirlerini içeren belgenin üzerinde oynanmıştır. 5 numaralı CD içinde bulunan bu belge fotokopidir ve kanıt yaratmak için oluşturulmuştur."

BÇG toplantılarına katıldığı iddialarını da yalanlayan Şenel, "FETÖ mensubu olup ihraç edilen Tamer Tatar ve Muharrem Köse'nin, FETÖ mensubu savcılara verdiği sahte belgelerin delil olarak kabul edilemeyeceği, bilirkişi raporlarıyla da ortaya konulmuştur. Bu kişilerin tanzim ettiği sahte belgelere nasıl itibar edilebilir?" dedi.

"Düzmece bir mantıkla oluşturulmuş"

Sanıklardan Ertuğrul Gazi Özkürkçü, suç tarihinde Genelkurmay Plan Prensipler Dairesi başkanlığında brifing subayı olarak görev yaptığını ve yabancı heyetleri Türk-Yunan ilişkileri hakkında bilgilendirdiğini söyledi.

Özkürkçü,1997 yılının mayıs ayında Irak'ın kuzeyine icra edilmesi planlanan sınır ötesi harekatla ilgili Ankara'daki yabancı askeri ataşelere brifing vermek üzere Harekat Başkanlığı İç Güvenlik Harekat Dairesinde geçici olarak görevlendirildiğini belirterek şunları söyledi:

Sözlü görevlendirmeden sonra harekatın devam ettiği 35 gün boyunca burada görev yaptım. Her hafta 2 gün Genelkurmayı ziyaret eden yabancı heyete Türk-Yunan sorunları hakkında brifing verdim. 14 Mayıs 1997'de başlayan sınır ötesi operasyon 2 ay önce veya sonrasında başlasa benim bu listede ismim olmayacaktı. BÇG'de bana bir görev tevdi edilmediği gibi BÇG tarafından hazırlandığı iddia edilen hiçbir belgede zerre dahlim bulunmuyor. BÇG'ye giriş yetkisi verilen personele ilişkin belge, düzmece bir mantıkla oluşturulmuş. Bu hata benim gibi bazı meslektaşlarımızın hayatında geri dönülmeyecek bir iz oluşturdu.15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay karargahında FETÖ mensubu hainlere direndim, silahım olmadığı için derdest edilerek Akıncı Üssüne götürüldüm. FETÖ adlı hain örgüt tarafından aldığım son darbe buydu. Bundan önceki darbe de bu kişilerce hazırlanan iddianameye hiçbir dahlim olmadığı halde sanık olarak alınmamdı. Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarının bu örgütün kumpası olduğu artık herkesin malumu. Adalete güveniyorum, beraat istiyorum."

Sanık Fuat Büyükcivelek, suçsuz olduğunu öne sürerek savcılık mütalaası doğrultusunda beraat talep ederken Kemal Gürüz ve Ergin Celasin'in de aralarında olduğu bazı sanıklar, mahkemeden savunma için zaman istedi.

Sanıklardan Hakkı Kılınç, harekat başkanlığı görevi nedeniyle söz konusu dönemde bölücü terör örgütüyle mücadele kapsamında yoğun bir faaliyet içinde bulunduğunu söyledi. Hiçbir belgede adı ve imzasının bulunmadığını savunan Kılınç, "Hakkımda iddia olunan, 'Hükümeti cebir ve şiddetle devirmek' suçuyla faaliyetlerim arasında bir bağlantı yok. Hangi cebir ve şiddetle hükümeti devirmek istemişim. Hükümet hangi görevleri yapmak istemiş de ben cebir ve şiddetle engel olmuşum bilemiyorum. İrtica konusunun MGK'da görüşülmesini ben teklif etmedim. 28 şubat kararlarını alan MGK üyesi de bu kararları ilgili birimlere ileten hükümet üyesi de değilim. Ben sadece Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığının genelgesindeki istekleri yerine getirdim." diye konuştu.

Sanık Hamza Özalp, mahkemeye yazılı savunma verdi. Mahkeme başkanının savunmasını okuduğu Özalp, "Gırtlak kanseri olmam ve konuşma yeteneğimi kaybetmem nedeniyle yazılı olarak savunma yapıyorum. Mütalaa doğrultusunda beraat talep ediyorum." ifadelerini kullandı.

Özalp'in savunmasının ardından duruşmaya öğle arası verildi.

Kaynak: AA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement