94 Yıl Sonra Ortaya Çıkan Orijinal Misak-ı Milli - Son Dakika
Güncel

94 Yıl Sonra Ortaya Çıkan Orijinal Misak-ı Milli

Yıllardır kayıp olduğu sanılan Türkiye'nin kuruluş belgesi Misak-ı Milli'nin orijinal hali ilk kez Murat Bardakçı tarafından yayınlandı.

23.04.2014 08:32  Güncelleme: 08:34
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İstiklal Savaşı’nın ruhu, modern Türkiye’nin kuruluş ve varoluş belgesi olarak bilinen Misak-ı Milli’nin orijinal el yazması metni senelerden bu yana aranıyordu ama bir türlü bulunamamıştı. 

Misak-ı Milli’nin Ankara’da ATASE Arşivi’nde saklanan orijinal nüshası geçen hafta Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Daire Başkanlığı tarafından, tarih yazılarıyla tanınan gazeteci - yazar Murat Bardakçı'ya hediye edildi. Kuruluş belgesinin dokuz sayfalık görüntüleri, metnin Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda kabulünün ve ilânının üzerinden 94 sene geçtikten sonra bugün ilk defa Habertürk'te yayınlandı.

Murat Bardakçı, 94 yıllık tarihi belgeyi köşesine şu satırlarla taşıdı:

Türkiye’de neredeyse bütün tarihi tartışmalarda ve ilkokullardan başlayarak üniversitelerdeki inkılâp tarihi derslerine kadar eğitimin hemen her seviyesinde hep bir belgeden bahsedilir; çağdaş Türkiye’nin kuruluş senedi olduğu, İstiklâl Savaşı’nın bu belgenin verdiği ruh ile kazanıldığı ve devletin vâroluş beyannâmesi olma kimliği taşıdığı söylenir. “Misak-ı Milli”den söz ediyorum...

6 MADDELİK BİLDİRİ

Misak-ı Milli, Osmanlı İmparatorluğu’nun son Meclis- i Mebusanı’nın 28 Ocak 1920’de kabul ettiği altı maddelik bir bildiri idi. Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik olarak çıkmamızın ardından, 1918’in 30 Ekim’inde imzaladığımız Mondoros Mütarekesi ile vatan toprakları henüz resmen olmasa da fiilen işgale uğramış ve İstanbul’da toplanan Meclis, ülkenin toprak bütünlüğü ile gelecekte uygulanacak dış politikanın esaslarını belirleyerek altı maddelik bir belge haline getirmişti.

121 MİLLETVEKİLİNİN İMZASI VAR

“Misak-ı Millİ” adı verilen bu belgenin altında, toplantıya katılan ve kararı oybirliği ile kabul eden 121 milletvekilinin imzaları vardı.

“Çağdaş Türkiye’nin kuruluş belgesi”, “varoluş senedi” ve “Türkiye’nin Magna Carta’sı” diye nitelenen Misak-ı Millî’nin metni sonraki senelerde defalarca yayınlandı ama dokuz sayfalık belgenin orijinalinin görüntüleri şimdiye kadar hiçbir yerde çıkmadı.

"KAYIP" İDDİASI

Görüntüleri yayınlamak isteyen tarihçiler ile bazı politikacılar sivil ve askeri arşivlerde senelerce çalışmalarına rağmen orijinal belgeye ulaşamadılar ve 2011’de “Misak-ı Milli’nin aslının kayıp olduğu” iddiası ortaya atıldı.

Orijinal metni bulma çabaları bu kadarla da kalmadı ve “Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan” böyle bir belgenin özenli bir şekilde muhafazası gerektiği halde kaybedildiği ve büyük ihtimalle 12 Eylül döneminde SEKA’ya gönderildiği iddiası ile suç duyurusunda bile bulunuldu.

Çağdaş Türkiye’nin kuruluş ve varoluş belgesi olan Misak-ı Millî’nin bu görüntülerini kısa adı ATASE olan askerî arşivden, yani Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüd Daire Başkanlığı’ndan temin ettim. Belgenin renkli fotoğraflarını Genelkurmay Personel Başkanı Korgeneral Metin İyidil ve ATASE Daire Başkanı Tuğgeneral Necdet Tuna, ATASE’ye geçen hafta yaptığım ziyaret sırasında tarafıma hediye ettiler.

SAVAŞ SONRASI İSTANBUL'UN YOKLUK VE SIKINTILARINI YANSITIYOR

Misak-ı Millî’nin orijinalinin şimdiye kadar fermanları andıran büyük boy bir kağıda son derece süslü bir yazı ile yazılmış olduğu zannedilirdi ama belge öyle değildi, savaş sonrası İstanbul’unun bütün hüznünü, yaşanan yoklukları ve sıkıntıları tam olarak yansıtmaktaydı.

Sıradan, çizgili bir okul defterinin beş yaprağına önlü-arkalı şekilde yazılmış, ilk iki yaprağa Misak-ı Millî’nin metni kaydedilmişti, metnin hemen altında Meclis- i Mebusan Reisi ve Erzurum Mebusu Celâleddin Ârif Bey’in imzası vardı, diğer yapraklarda da metni kabul eden Meclis-i Mebusan üyelerinin imzaları yer alıyordu.

İŞTE 94 YIL SONRA İLK DEFA YAYINLANAN GÜNÜMÜZ DİLİ İLE MİSAK-I MİLLİ

Birinci Madde: Osmanlı Devleti’nin özellikle Arap çoğunluğun yaşadığı ve 30 Ekim 1918 tarihli mütarekenin kabulünde düşman orduları işgali altında kalan kısımlarının geleceğinin, halkının serbestçe beyân edecekleri oylara uygun olarak tayin edilmesi gerekir.

Sözü edilen mütareke hattının içinde ve dışında din, ırk ve ülkü birliği bakımlarından birbirlerine bağlı olan, karşılıklı saygı ve fedakârlık duyguları besleyen, ırk ve toplum ilişkileri ile çevrelerinin şartlarına saygı gösteren Osmanlı-İslam çoğunluğunun yerleşmiş bulunduğu kesimlerin tamamı, ister bir eylem ve ister bir hükümle olsun birbirlerinden ayrılamayacak bir bütündür.

İkinci Madde: Halkı özgürlüğe kavuşunca oylarıyla anavatana katılmış olan üç sancak ( Kars, Ardahan ve Batum) için gerektiğinde yeniden halkın serbest oylarına müracaatı kabul ederiz.

Üçüncü Madde: Batı Trakya’nın Türkiye ile yapılacak barışa kadar ertelenen hukukî durumunun belirlenmesi işi de, halkının özgürce beyân edeceği oylara uygun şekilde yerine getirilmelidir.

Dördüncü Madde: İslam hilâfeti ile saltanatın merkezi ve Osmanlı hükümetinin başkenti olan İstanbul şehri ile Marmara Denizi’nin güvenliği her türlü saldırıya karşı dokunulmaz olmalıdır.

Bu esas mahfuz kalmak şartıyla Akdeniz ve Karadeniz Boğazları’nın dünya ticaretine ve ulaşımına açılması konusunda, bizimle birlikte diğer bütün ilgili devletlerin müteffiken verecekleri karar geçerlidir.

Beşinci Madde: İtilâf Devletleri ile düşmanları ve bazı ortakları arasında yapılan antlaşmaların esasları çerçevesinde, azınlıkların hakları komşu memleketlerdeki Müslüman ahalinin de aynı haklardan istifade etmeleri ümidi içerisinde tarafımızca benimsenip güvence altına alınacaktır.

Altıncı Madde: Millî ve iktisadî gelişmemizin imkânlarını elde etmek ve işlerin daha çağdaş ve muntazam bir yönetim ile yürütmesini başarabilmek için, her devlet gibi bizim de gelişmemizin şartlarının sağlanmasında tam bir özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşmamız, varlığımızın ve geleceğimizin ana ilkesidir. 

Bu sebeple siyasî, adlî, malî ve benzeri alanlarda gelişmemizi önleyici sınırlamalara (kapitülasyonlara) karşıyız. Belirlenecek borçlarımızın ödeme şartları da bu ilkelerle çelişmeyecektir. 28 Ocak 1336 (1920). (Kaynak: Habertürk)

94 Yıl Sonra Ortaya Çıkan Orijinal Misak-ı Milli
Kaynak: Haberler.Com

Son Dakika Güncel 94 Yıl Sonra Ortaya Çıkan Orijinal Misak-ı Milli - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    Yorumlar (23)

  • karadenizli: mason olduğunu bütün dünya biliypor kemalisler bilmemezlikten geliyor... 7 16 Yanıtla
  • karadenizli: Kemalist: dışarıya karşı yurttasulhcihandasulh diyen ama içeride onbinlerce insanı şapka giymediği şapkayı kötülediği için idam ettiren şehit eden bir islam düşmanını seviyorsun....üstelik milletine karşı kanunla korunan bir kahramanı met ediyorsun...ALLAHtan hiç korkmuyormusun? 6 13 Yanıtla
  • KEMAL K: BİTTİ BETON KEMALİN ASKERLERİ CEVAP VEREMEZ DURUMA GELDİLER. KARADENİZLİ GİTTİLER ATALARININ YANINA SANIRIM ÇELENK BIRAKMAYA BETON KEMALİN YANINA 7 9 Yanıtla
    MUSTAFA BACAKSIZ: HARAMZADE 0 0
  • BAHTİYAR: bir diyarbakırlı olarak konuya el atmak istiyorum. öncelikle biz kürtler ismet inönün faşist zihniyetine karşıyız ve ismet inönü zihniyeti halen chpde devam ediyor. bu zihniyetti ezanları türkçeleştiren bu zihniyetti alevileri kürtleri katleden. bu zihniyetti gençleri dağlara gönderen. atatürke gelince, atatürkün askeri başarısı takdir ederiz ama islami yönünü takdir etmeyiz. savaşları millet kazandı ama sanki atatürk kazanmış gibi bir hava var. zaten o dönemde millet kuvayi milliye birlikleri ile düşmanla çarpışmış. millet savaşmak için hazır sadece bir kıvılcım yetiyor. işte o kıvılcım atatürk olmuş. bir emirle bütün milleti toplamış ve savaşa götürmüş. o yüzden bizde atatürk askeri olarak başarılıdır ama kutsal bir varlık değildir. 9 6 Yanıtla
    AS: öncelikle türklük kürtlük die bi kavram yok kardeş bunlardan önce müslümanlık sonra insanlık önemli. sen türk kürt dersen daha en baştan yanlş yapmş olursun 0 0 DENİZ: kürtler bikaçşehirde azınlıktı ve kurtuluş savaşında yoklardı ona göre ayağınızı denk alın o zaman yoksaher iki cihandada kaybedersiniz 0 0
  • karadenizli: kmalist: sana acıyorum ALLAH sana hidayet nasip etsin 3 8 Yanıtla
  • BİRBİLEN: BAZI ARKADAŞLAR SABİT FİKİRLİLER.. OKUMADAN İNCELEMEDEN SAÇMALAMAYA ISRARLA DEVAM EDİYORLAR. BU ARKADAŞLARA LAF ANLATMAYA ÇALIŞMAK BENCE BÜYÜK HATA.. SADECE ŞUNU ÖĞÜTLEYEBİLİRİM. OKU OKU OKU...“Bu dünyada hiçbir şey bilinçli cehaletten ve aptallıktan daha tehlikeli değildir.” 10 0 Yanıtla
  • karadenizli: kemalis: latife hanım m.kemaldan niçin boşandı açıklarmısın sinirlenmeden lütfen siz kemalisler neden hep sinirlşisiniz? 3 3 Yanıtla
  • Tüm yorumlar için tıklayınız

Advertisement