Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika
Yerel

Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması

"Bu yargı meşru değildir' diyor, sayın Kılıçdaroğlu. Olur mu böyle bir şey. 'Bu yargı zulümdür' diyor. 'Burası bilmem ne yargısıdır' diyor. 'Bunların hepsi tutsaktır' diyor. 'Silivri zindanları' diyor. Bunlar yerinde laflar değil. Bunlar bir siyasetçiye yakışmaz. Bunlar yanlış" "Yargı, bağımsız mahkemeler, yürütme de hükümet. Peki yürütme, hükümet, yasama ve yargı varsa yargı da anayasanın 6 veya 7. maddesinde bağımsız mahkemeler tarafından temsil ediliyorsa o mahkeme de buysa sen onu nasıl yok sayarsın? Nasıl gayri meşru, gayri hukuki dersin? Nasıl bir zulüm ya da zindan gözüyle bakabilirsin? Bunlar haddini aşan sözlerdir"

08.08.2013 18:41
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Bu yargı meşru değildir' diyor, sayın Kılıçdaroğlu. Olur mu böyle bir şey. 'Bu yargı zulümdür' diyor. 'Burası bilmem ne yargısıdır' diyor. 'Bunların hepsi tutsaktır' diyor. 'Silivri zindanları' diyor. Bunlar yerinde laflar değil. Bunlar bir siyasetçiye yakışmaz. Bunlar yanlış" dedi.

Partisinin Bursa İl Başkanlığı tarafından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen bayramlaşma törenine eşi Münevver Arınç ile katılan Arınç, burada yaptığı konuşmada, Türk milletinin ve İslam aleminin Ramazan Bayramı'nı kutladı.

Türkiye'de güzel geçen bir ramazan ayını geride bıraktıklarını ifade eden Arınç, buna rağmen komşu ülkelerde yaşanan olayları da büyük bir üzüntü içinde izlediklerini, bu olayların en kısa sürede sona ermesini dilediklerini vurguladı.

Arınç, Türkiye'de geçen birkaç yıl öncesinde ramazan ayında ve bayramlarda  bazı olayların yaşandığını belirterek, "Gaziantep'te en işlek bir caddenin üzerinde polis karakolunun önünde bombalı bir araç patlamış ve pek çok şehidimiz olmuştu. Yine bayramlarda karakollar basılır, askerlerimiz şehit olur, mayınlar patlar, sokakta kadınlar, çocuklarıyla, karınlarındaki yavrularıyla havaya uçardı. Acı, hüzün içinde bayram yapmanın lezzetine varamazdık ama çok şükür bu bayram öyle değil" diye konuştu.

Çözüm süreci içinde 8 aydan bu yana baskınların, yol kesmelerin, patlamaların, mayınların, pusuların ve tuzakların artık olmadığını vurgulayan Arınç, şunları kaydetti:

"Allah daim etsin. Allah sonuna da ulaştırsın. Artık, şehit cenazelerinde gözyaşı döken evlatlar, anneler, babalar hamdolsun 8 aydan beri çok azaldı. Yok denecek noktaya geldi. Silahların sustuğu bir zamandayız. Elbette 'şu, şu olaylar var' diyebilirsiniz. Bunları bilen birisi olarak söylüyorum ama büyük tabloya baktığınızda hamdolsun geçmiş yıllarda yaşadığımız acıları, üzüntüleri artık bu yıl yaşamadık. Allah nazardan saklasın, fitne ve fesattan korusun, zalimlere fırsat vermesin ve inşallah bütün ramazanları bundan sonra huzur içinde, sevinç içinde hep beraber kutlayalım."

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik'e teşekkür

Arınç, memur ve çalışanları ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin arife günü sonuçlandığını anımsatarak, çalışanların ve memurların bu sözleşmeyle çok büyük haklar elde ettiklerini, kimsenin bunu küçümsememesi gerektiğini söyledi.

Bu yapılan toplu sözleşmeyle sadece memurların değil, emeklilerin de önemli haklar elde ettiklerini anlatan Arınç, hükümet adına gösterdiği gayretten dolayı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'e teşekkür etti.

"Kurban olduğum Allah her şeyi veriyor. Ne bu bereket? Bu bereketin karşılığı milletimizin huzur içinde yaşamasıdır" diyen Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bazen aklıma geliyor, 'Allah muhafaza' diyorum. 'Bu hükümet gitse de 3 aylığına, 5 aylığına... Alın ne haliniz varsa görün' desek. Vallahi bunlar bir ay maaş ödeyemezler. Bunlar bir ay ülkeyi yönetemezler. Her şey tepe taklak olur. Her şey perişan olur. O yüzden bunun şakası bile doğru değil. İşimizi sağlam tutalım. Biz varsak, AK Parti hükümeti varsa, 11 yıldan beri devam eden bu bereket, inşallah biz şaşırmadıkça, büyük yanlış yapmadıkça, doğru yoldan sapmadıkça, Allah bu birlikteliğimizi devam ettirdikçe bu işler fazlasıyla devam edecek. 10 sene kaldı. 10 sene sonra asgari herkese 25 bin dolar milli gelir. Yapabilir misiniz?  Halep oradaysa arşın burada. Geldiğimizde 2 bin 200 dolardı milli gelir, 10 sene sonra 11 bin 500 dolar oldu. Eh 11 bin 500 yapan, 4-5 misli artıran bir hükümet 10 sene sonra bunu 25 bin dolar yapar. Vereceğiz arkadaşlar. Bugüne kadar havuzdaki su, aşağıdan delikler dolayısıyla maalesef birilerinin cebine gidiyordu. Şimdi su hamdolsun havuzda toplanıyor, taşıyor, biz de 100 TL vaat ederken 'al sana 175 TL' diyoruz. Ne kadar güzel, hamdolsun."

Ergenekon davası kararları

Arınç, Ergenekon davası kararlarına ilişkin hükümet sözcüsü olarak bir açıklama yaptığını, kendilerine düşenin insani bir davranış sergilemek olduğunu belirtti.

Bunun bir yargı kararı olduğunu ve başka bir şey söyleyemeyeceklerini dile getiren Arınç, şöyle devam etti:

"Bundan sonra temyiz vardır. Yargı safahatından geçer, kesinleşmiş karar olursa buna da diyecek bir şeyimiz kalmaz. AK Parti hep bunu söyledi. Bugün Başbakanımız da bunu söyledi. Bakan arkadaşlarımız da bunu söyledi. Arkadaşlar bu önemli bir dava. Son 11 yılda böyle bir dava ve buna benzer davalar açıldı.  Daha önce Türkiye bu tür davalar görmedi, göremedi. Niçin o zaman görmedi de şimdi görüyor? Bunu herkesin anladığını düşünüyorum çünkü Türkiye demokratikleşiyor. Çünkü Türkiye'de sivil asker ilişkileri, batı normlarında çağdaş bir yere oturuyor. Çünkü Türkiye özgürleşiyor. Türkiye'de ayrımcılıklar kalkıyor. İnsanları fikirlerinden, kıyafetlerinden, yaşadığı bölgenin özeliklerinden dolayı kimse artık horlanmıyor ve aşağılanmıyor. Türkiye'de geçmişte darbeler yaşandı. Acı hatıralardır. Müdahaleler yaşandı, cunta olayları yaşandı. Unutmayın, 27 Mayıs darbesini yapanlar o zamanın Genelkurmay Başkanı rahmetli Rüştü Erdelhun'u yargıladılar ve müebbet hapse mahkum ettiler, rütbelerini söktüler, açlık içinde bıraktılar. Rüştü Erdelhun'un o zaman ordu içindeki lakabı 'Namazcı Rüştü' idi. Büyük bir kabahati varmış demek ki. İhtilal yapılmasına, darbe yapılmasına karşı çıktı. Rüştü Erdelhun'lar yargılandı, daha sonra da 3-5 sene evvel Deniz Kuvvetleri Komutanı yargılandı. Yolsuzluktan ve saireden dolayı. Onun da rütbeleri söküldü. Arada bunun örnekleri var. Müspet tarafından da menfi tarafından da. Mesela 61'li yıllarda yaşanan Talat Aydemirler, Osman Gürcan, Fethi Gürcan... O tarihleri hatırlayınız. Onlar da askerdi. Darbe yapmaya kalkışmışlardı. 2-3 tanesi idam edildi. Diğerleri bir şekilde cezalandırıldı."

Arınç, 12 Eylül darbesinin ardından müdahalelerin devam ettiğini, kendi dönemlerinde de gizli, açık tehditler, cuntacılık olaylarını savcıların iddianamesinden ve yargılamalarından anladıklarını belirtti.

"Bu hakimler uzaydan mı indi?"

Ergenekon davası kararlarıyla ilgili "Efendim içlerinde Genelkurmay Başkanı var. Muvazzaflar var. Emekliler var" denildiğini aktaran Arınç, şöyle konuştu:

"Doğrudur. Niye bu kadar ağır cezalar aldılar? Şunu düşüneceğiz, kararı biz vermedik. Sizler de vermediniz. Kim verdi? Yargı verdi. Yani mahkemeler verdi. Peki bu hakimler uzaydan mı indi. Türkiye'yi bilmiyorlar mı? Ortada hiç iddianame yok mu? Ortada hiç delil yok mu? Oturup da kendileri böyle hayali bir karar mı yazdılar? Hayır. Bunların hepsi kıdemli hakim ve bunların hepsinin önünde iddianame var, delil var ve bunlara göre bir karar verdiler. 'Yanlış bu karar' diyebilirsiniz. Size katılırım. Bu yanlışlığı düzeltecek mekanizmalar var. 'Çok fazla oldu aslında bu deliller yeterli değildi' deniliyor. Bunların hepsi temyizde daha sonra bireysel anayasa mahkemesine başvuruda değerlendirilebilecek şeyler ama yargıyı toptan yok sayamazsınız. Bu yargı meşru değildir' diyor, sayın Kılıçdaroğlu. Olur mu böyle bir şey. 'Bu yargı zulümdür' diyor. 'Burası bilmem ne yargısıdır' diyor. 'Bunların hepsi tutsaktır' diyor. 'Silivri zindanları' diyor. Bunlar yerinde laflar değil. Bunlar bir siyasetçiye yakışmaz. Bunlar yanlış. Neden yanlış?  Çünkü Türkiye'de 3 tane erk var. Yasama, yürütme, yargı. Bunu ben yazmadım. 60 darbesini yapanlar, 61 Anayasası'na bunu yazdı. 80 darbesini yapanlar, 82 darbesine bunu yazdı. Önceki anayasalarda egemenlik sadece millete aittir. 'Millet bu egemenlik hakkını meclisteki temsilcileri vasıtasıyla kullanır' diyordu. Yani TBMM tek başına yasama görevini yaparken, egemenliği de aynı şekilde temsil ediyordu. Sonra darbeyi yapanlar bunu 3'e ayırdı. Yargı, bağımsız mahkemeler, yürütme de hükümet. Peki yürütme, hükümet yasama ve yargı varsa yargı da anayasanın 6 veya 7. maddesinde bağımsız mahkemeler tarafından temsil ediliyorsa o mahkeme de buysa sen onu nasıl yok sayarsın. Nasıl gayri meşru, gayri hukuki dersin? Nasıl bir zulüm ya da zindan gözüyle bakabilirsin? Bunlar haddini aşan sözlerdir."

- Bursa

Kaynak: AA

Son Dakika Yerel Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement