Cihaner: Alçakça Saldırının Ön İşaretleri - Son Dakika
Güncel

Cihaner: Alçakça Saldırının Ön İşaretleri

Eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, makam odasının çaprazındaki sorgu odasının "gizli oda" şeklinde değerlendirildiğini belirtti.

08.04.2011 13:50

Eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, makam odasının çaprazındaki sorgu odasının "gizli oda" şeklinde değerlendirildiğini belirterek, "Adliyenin orta yerinde, içinde bilgisayar ve kamera dışında başka bir şey olmayan odadır Eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, makam odasının çaprazındaki sorgu odasının "gizli oda" şeklinde değerlendirildiğini belirterek, "Adliyenin orta yerinde, içinde bilgisayar ve kamera dışında başka bir şey olmayan odadır. O odada da arama yapılmamıştır, gizli arşiv söz konusu değildir. Bu değerlendirmeleri benim siyasetle ilgili başvurularımı yapmam sonrasında yeni bir karalama kampanyası ve alçakça saldırının ön işaretleri olarak görüyorum. Ciddiye almayın deli saçması şeyler" dedi.

İlhan Cihaner hakkında "görevi kötüye kullanma, evrakta sahtecilik ve imar kirliliği" iddiasıyla açılan davanın görülmesine Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nde devam edildi. Cihaner duruşmaya Avukatı Turgut Kazan'la katıldı. Duruşmada, Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker, Cihaner'in Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı döneminde yürüttüğü "cemaatlere" ilişkin dava dosyasının istenmesine rağmen gönderilmediğini söyledi. Ülker, Cihaner'in avukatı Kazan'ın mahkemeye Erzurum'daki dosyanın beklenmesinden vazgeçilmesi talebini içeren dilekçe sunduğunu belirtti. Savcılık ilgili dosyanın beklenmesi talebinde bulundu. Bunun üzerine duruşmada söz alan Kazan, Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi'nden dosyanın istenmesini karşın gönderilmemesinin suç olduğunu savunarak, dosya Yargıtay'a gelmeden de müvekkili hakkında aklama veya mahkûmiyet kararı verilebileceğine ifade etti. Kazan, "Dosyanın gelmesini sonsuza kadar bekleyecek olursak, davanın bitirilmesi mümkün değildir" diyerek, dosyanın beklenmemesi talebini yineledi. Duruşmada Kazan'ın ardından söz alan Cihaner de hâkim ve savcılarla ilgili ceza davalarının 4 ay içinde bitirilmesi gerektiğini belirterek, "Sırf bu davayı geciktirmek için Bu dava siyasallaştırılmıştır bir an önce karar verilmesini talep ediyorum" dedi. Cihaner, dosyanın beklenilmesinden vazgeçilmesini isteyerek, şöyle konuştu:

-KARAR VERMEME İZİN VERİLMEDİ-

"Müfettişlerin dosyasında, beklenen dosyaya ilişkin tüm belgeler var. Görevi kötüye kullanma eylemiyle ilgili tüm belgeler dosyada yer alıyor. Suç duyurusuna neden olan eylemler benim henüz yürüttüğüm ve devam eden bir soruşturma sırasında yaptığım eylemlerdir. Soruşturma sonucunda bana atfettikleri belki ben karar verecektim "250'liktir. Bunların suç unsurları yoktur' diye buna bile izin verilmemiştir. Hukuk tarihinde beklide ilk kez böyle bir müdahale olmuştur. Yürüyen soruşturmayı 'göndermeniz gerekir' dediler. Bu suç duyurusunun temelinde de bu vardır. O dosyayla ilgili Cumhuriyet savcılığı mütalaasını verdi. Benim başlangıçta yaptığım tespiti yaptı. Orda silahlı örgütün olmadığını belirterek, benim yaptığım tespitlerden cezalandırılmasını istenmiştir. Benim tespitim hukuki bir tespittir. Bundan dolayı görevi kötüye kullanma suçu oluşacaksa, tüm yargı sisteminde sonra görevsizlik kararı verilen binlerce dosya vardır. Bunları veren hâkim ve savcıların görevi kötüye kullanma suçundan mahkûm edilmesi gerekir."

Başkan Ülker, Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi'nden cemaatlerle ilgili dosyasının beklenmesine karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.

-Erzurum SİYASİ HESAPLARIN YERİNE GETİRİLMESİNE HİZMET EDİYOR-

Duruşma sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cihaner, öncelikle Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi'nin "cemaat" dosyasını bir türlü Yargıtay'a göndermemesini değerlendirdi. Cihaner, "Siyasi iktidarın yargıyı ne hale getirdiğinin bir ispatını daha yaşadık bugün. Yaklaşık bir yıldır Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi Yargıtay'ın talebine rağmen esas hakkında mütalaa verilmiş bir dosyayla ilgili bilgiyi bile göndermeyerek buradaki yargılamayı bile kilitleyip, muhtemelen siyasi bir takım hesapların yerine getirilmesine hizmet ediyor. Bunun artık bir oyun olduğunun yargının ne hale geldiğinin tüm yurttaşlarımız tarafından bilinmesi gerekiyor" dedi.

-FOTOĞRAFLAR EŞKİYALIĞIN İSPATI, DİRENSEYDİM FARKLI SONUÇLAR OLURDU-

Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı görevindeyken, adliyedeki makam odasında gözaltına alınması sırasında çekilen fotoğrafların basına yansımasını da değerlendiren Cihaner, şöyle konuştu:

"Bu görüntüler daha önceden de servis edilmişti. Nasıl bir hukuk dışı, etik dışı muamele maruz kaldığımızın tabiri caizse eşkıyalığın ispatı oldu. O görüntülerle ilgili olarak asıl sorulması gereken soru, savcılık ve Emniyet'te olan bizim hala ulaşmağımız fotoğraflar nasıl oluyor da ben tutuklandıktan 2 gün sonra üstelik manipülatif bir şekilde saptırılarak, belli medyaya servis edildiğidir. Medya için bir Cumhuriyet Başsavcısına hukuksuz olarak dokunulması ya da yazıldığı şekliyle yaka paça gözaltına alınmaya çalışılması belki çok çekici geliyor olabilir. Bu servisi yapan kimdir bunun sorulması lazım. Hukuksuz dinlemeleri takipleşip, arşivleyip yeri geldiği zaman servis edenler kimler. Ben orda direnmedim. Direnseydim farklı sonuçlar olurdu. Gerçekten toplumun genelini etkiyecek daha sıcak tartışmalara, kavgalara neden olunabilirdi. Ben sorumlu bir hukukçu ve yurttaş olarak direnmedim."

-O ODADA ARAMA YAPILMADI-

Cihaner'in makam odasının çaprazındaki sorgu odasının "gizli oda" şeklinde değerlendirildiğini belirterek, odanın kullanımı ile ilgili şöyle konuştu:

"Söz konusu oda adliyenin savcılık katında, savcılık koridorunda anahtarı ilgili yazı işleri müdüründe olan tüm savcıların kullanımına açık insan haklarına Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'na uygun bir oda. Orası AB'nin ifade alma odalarıyla ilgili proje desteği verdiği bir takım şartlara uygun her adliyede olması gereken bir odadır. Yüzleştirme, teşhis ve ifade alma bizde hâkimlerin savcıların odasında yapılmakta. Bu da özellikle cinsel istismar gibi suçlarda yeni yeni mağduriyetlere neden olmakta. Bunun için teşhis edenle, etmeyeni yasaya uygun bir şekilde birbirlerini görmeyeceği şekilde dizayn edilmiş. Adliyenin orta yerinde, açık, içinde bilgisayar ve kamera dışında başka bir şey olmayan odadır. O odada da arama yapılmamıştır. Orda gizli arşiv söz konusu değildir. O oda savcıların kullanımına uygun olarak halen ordadır. Bu değerlendirmeleri benim siyasetle ilgili başvurularımı yapmam sonrasında yeni bir karalama kampanyası ve alçakça saldırının ön işaretleri olarak görüyorum. O iddiaları ciddiye almayın deli saçması şeyler."

Cihaner, bir gazetecinin "Söz konusu oda cemaat soruşturmalarına başlanmadan önce mi sonra mı yapıldı' sorusuna "Tabiî ki önce. Adliyeye gider gitmez yaptırdığım bir odadadır. Daha önce görev yaptığım mimarinin izin verdiği hemen hemen her adliyede aynı odaları yaptırdım. Cumhuriyet savcılarının doğrudan yaptığı soruşturmalarda, masumiyet karinesine uygun olarak bu tür odaların olması gerekir. Orda aramada da yapılmadı arşivde yoktur" yanıtını verdi.

-DIŞARI BAKAN VE BAŞSAVCININ İZNİ İLE ÇIKTIM-

Cihaner, makam odasında gözaltına alınması sırasında "Ben savcı olduğunu bilmiyordum, bilseydim kafa atardım" sözlerini anımsatılması üzerine, "Onu çok speküle etmeyin o sadece hukuksuzluğun boyutunu vurgulamak için söylediğim bir şey" dedi. Cumhuriyet savcısının kolluk olmadığını hatırlatan Cihaner, "Savcıların görevleri bellidir, hukuksuzluğun ne kadar rencide edici ve o tarz bir saldırı altında insanların meşru direnme haklarının da olabileceğini söyledim" dedi. Tutuklu kaldığı süre içinde akşamları dışarı çıktığına ilişkin iddialara da Cihaner, "Ben burada bir itirafta bulunayım. Adalet bakanlığı ve Erzurum Başsavcının izni ile gecelerimi hep dışarıda geçirdim. Sanırım Adalet Bakanlığı bu konuda bir açıklama yapar" dedi. Bir gazetecinin "İroni mi yapıyorsunuz?" şeklindeki sorusuna Cihaner, Adalet Bakanı Ahmet Kahraman'ın İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Zekeriya Öz'e yönelik "kılına zarar gelmesine izin vermeyiz' açıklamasına atıfta bulunarak şöyle yanıt verdi:

"Adalet Bakanlığı "kılların' zarar görmemesi için o kadar çaba gösterirken, bu kadar ciddi bir iddiayla ilgili açıklama yapması gerekirdi. Ebetteki ironidir. Çok güvenlikli bir cezaevi ve üstelik terör hükümlülerinin tabi tutulduğu koşullardan çok daha ağır koşullarda tutuklu kaldım. Yüzlerce defa elle arandım." - Ankara

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Cihaner: Alçakça Saldırının Ön İşaretleri - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement