Cumhurbaşkanlığı Sofrası - Son Dakika
Güncel

Cumhurbaşkanlığı Sofrası

TOBB Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nihat Ali Özcan, Cumhurbaşkanlığı Sofrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın terörle mücadelede gerek askerin gerekse polisin cansiparane şekilde çalıştığını aktardığını belirterek, "Güvenlikle ilgili geri adım atılmayacağını, bölgede diğer alanlarla ilgili çalışmaların da süreceğini ifade etti" dedi.

21.01.2016 20:36
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

TOBB Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nihat Ali Özcan, Cumhurbaşkanlığı Sofrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın terörle mücadelede gerek askerin gerekse polisin cansiparane şekilde çalıştığını aktardığını belirterek, "Güvenlikle ilgili geri adım atılmayacağını, bölgede diğer alanlarla ilgili çalışmaların da süreceğini ifade etti" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen, Beştepe Cumhurbaşkanlığı Sofrası'na katılan bazı akademisyenler, yemeğin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Güvenlikle ilgili konular tartışıldı"

TOBB Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özcan bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Artık muhatap alınmayacaklar, bu iş bitmiştir' dedi, HDP ve terör örgütü için. Bu, 'Buzdolabındaki Çözüm Süreci sonlandı' şeklinde yorumlandı. Sizin edindiğiniz izlenimler nedir?" sorusu üzerine, sofrada çok farklı alanlardan, meslek gruplarından insanların bulunduğunu belirtti.

Yemek esnasında bu konuyla ilgili herkesin kendi perspektifinden meseleyi ortaya koyduğunu ifade eden Özcan, Çözüm Süreci konusunda spesifik bir konuşmanın olmadığını söyledi.

Sofrada güvenlikle ilgili konuların tartışıldığını, Erdoğan'ın herkesi dinlediğini ve notlar aldığını anlatan Özcan, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'deki güncel siyasi durumları, muhalefetle olan ilişkileri ve bu konudaki yaklaşımını dile getirdi. Bu mücadelenin devam edeceğini ve geçmişte birtakım yanlışlar varsa onların da gözden geçirileceğini, terörle mücadelede gerek askerin gerekse polisin cansiparane şekilde çalıştığını aktardı. Güvenlikle ilgili geri adım atılmayacağını, bölgede diğer alanlarla ilgili çalışmaların da süreceğini ifade etti. Akademisyenlerin imzaladıkları bildiri ve o bildirinin içeriğinin ülkeyi uluslararası alanda zor durumda bırakacak bir metnin tercümesi olduğunu söyledi, oradaki hukuk işlerini iyi bilen arkadaşlar" diye konuştu.

Özcan, masada, özellikle operasyonlar sırasında zor durumda kalan aileler ve onların ekonomik durumunun gözden geçirilerek giderilmesi konusunda hassasiyetin ortaya konduğunu aktardı.

Toplantıda, Hakkari ve Şırnak'ın il merkezlerinin taşınma meselesinin 2010 yılında gündeme geldiği ve o günden beri projenin altyapısının adım adım hazırlandığının telaffuz edildiğini aktaran Özcan, il merkezlerinin taşınacağı ve buralarda bir yapılandırmaya gidilerek oradaki şehir ikliminin bütün boyutlarıyla sağlanacağının ifade edildiğini vurguladı

Nihat Ali Özcan, "HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarıyla" ilgili ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuda sözü edilen partinin bazı üyelerinin yaptığı açıklamalar ve yaklaşımlar konusunda bazı eleştiriler getirdiğini, bu kişilerin tutumunun süreci ve meseleyi zorlaştırıcı bir boyuta taşıdığını, bununla ilgili durumun da gözden geçirilmesi gerektiği yolunda fikirlerini paylaştığını bildirdi.

"Bu konudan taviz vermeyeceğini ifade etti"

"Akademisyenlerin bildirilerinin ülkeyi uluslararası alanda zor durumda bırakabileceğinin gündeme geldiğini söylediniz. Cumhurbaşkanı da bu konuda hemfikir mi?" sorusuna karşılık Özcan, "Zor durumda bırakmaktan öte zor durumda bırakmak üzere planlandığını en azından kaleme alındığını, bazılarının bunu okumayı, bazılarının da bu metnin referans noktasının uluslararası hukuk anlaşmalarında nereye tam tekabül ettiğinin çok da farkında olmadığı söylendi hukukçu arkadaşlar tarafından. Cumhurbaşkanı da bunu tasvip etti. Kendileri de bunun, bu işin politik ve uluslararası yansımalarını söyledi ama bu konudan taviz vermeyeceğini ifade etti" cevabını verdi.

Masanın konuklarının kendilerine verilen sürede fikirlerini dile getirdiğini aktaran Özcan, "Tabii ki bu fikirlerin içinde meselenin sadece güvenlik boyutu yoktu. Uluslararası, Anayasa ve yasal boyutlarıyla ele alındı. Nasıl bir yol izlenmesi konusunda çok çeşitli fikirler ortaya çıktı. Dolayısıyla ortadan böyle kesin bir sınırları belirlenmiş maddeler, ayrılmış bir çözüm planından çok herkes kendi perspektifinden meseleyi ortaya koydu" diye konuştu.

"Çözüm Süreci'nin devamıyla ilgili nasıl bir konjonktür ortaya çıktı? Cumhurbaşkanı bu konuda ne dedi?" sorusun üzerine Özcan, Erdoğan'ın daha çok dinleyerek, konuyla ilgili notlar aldığını dile getirdi.

Özcan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın DAEŞ ile ilgili konulardaki rahatsızlığını da dile getirdiğini ve yabancı ülkelerin bu konudaki tutumumun da sorgulanması gerektiğini vurguladığını aktardı.

Birol Akgün'ün açıklamaları

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Akgün ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'nin demokratik hukuk devleti zemininde, haklı bir şekilde yaptığı terörle mücadelesine yönelik eleştiriler olduğunu hatırlatarak, bu konuda akademisyenler ve düşünürlerin katkı ve değerlendirmelerini almak istediğini aktardı.

Görüşmede hemen her konunun derinlemesine konuşulduğunu dile getiren Akgün, Erdoğan'ın katılımcıları tek tek dinlediğini, not alarak sorular yönelttiği ve fikirlerini beyan ettiğini bildirdi.

Akgün, Türkiye'nin haklı bir şekilde terörle mücadele yürüttüğünün vurgulandığı ancak Türkiye'nin ana gündem maddesinin sadece terör olmaması gerektiği, ekonomik kalkınmanın, siyaset alanında atılması gereken reformcu adımların atılmasının ve dış politikadaki gelişmelerin devam etmesi gerektiğinin de konuşulduğunu söyledi.

Bir gazetecinin, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın çok önemli açıklamaları oldu, 'O iş bitmiştir' dedi. HDP'nin de 'Terör örgütü PKK'nın muhatap alınmayacağı' açıklamaları oldu ve bu açıklamalarda daha önce 'Buzdolabına kaldırılmıştır' demişti, Çözüm Süreci'nin sonlandığı şeklinde yorumlandı" ifadeleri üzerine Akgün, "Yok, böyle keskin bir ifade asla kullanılmadı" dedi ve Erdoğan'ın şunları söylediğini aktardı:

"Biz 2005'ten itibaren özellikle Kürt sorununun çözümü konusunda çok istikrarlı bir şekilde adımlar attık, eski inkarcı gelenekleri reddettik, tam tersine demokratik entegrasyon anlamında açılımlar yaptık ve Çözüm Süreci gibi bir adımı başlattık ama Çözüm Süreci'nde bizim, devletin bütün iyi niyetine, sabrına rağmen maalesef onlar bu süreci suistimal ettiler. Silahlanma ve seçimlerde insanların iradesini baskı altına alarak başka şekilde yönlendirdiler. Biz bunun karşısında sessiz kalamazdık devlet olarak dolayısıyla devlet olarak terörle mücadele etmek zorundayız."

Akgün, terörle mücadelenin Kürtlerle mücadele olmadığının Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından altının çizildiğini belirterek, Erdoğan'ın Kürtlerin hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi konusunda çalışmaya, devletin de bu konuda şefkatini, merhametini ve bütün iyi niyetini göstermeye devam edeceğini ifade ettiğini söyledi.

"Çözüm Süreci'ni yürütecek yeni siyasi aktörler ya da kim olabilir, bunlar konuşuldu mu?" sorusu üzerine ise Akgün, şunları kaydetti:

"İsim vermek yerine şu konuşuldu, Çözüm Süreci sadece PKK ve HDP ile yürütülen bir süreç değildir, yani Kürtlerin eğer hak ve özgürlükleriyse burada ve oradaki insanların Türkiye Cumhuriyeti'ne entegrasyonuysa bu anlamda, pek çok farklı aktörler vardır, onlarla ilişkiler devam ettirilmelidir. Sayın Cumhurbaşkanı, kendisi de ağustos, eylül aylarında bildiğim kadarıyla kanaat önderleriyle bu tür görüşmeler yaptı dolayısıyla Doğu ve Güneydoğu'daki söz söyleme hakkını bulan ve aktör olan kim varsa devlet bunlarla görüşmeye devam etmelidir. Bu anlamda Çözüm Süreci yeniden canlanacaksa sadece belli bir kesim değil, diğer farklı aktörler de bu işin içine girerek çoğulcu bir aktörlük içerisinde sürdürülmesi lazım. Bunun doğru olduğunu düşünüyor ve tavsiyeler de bu noktada geldi."

"Bu süreçte katkısı olacak herkes mutlaka yer almalı"

Akgün, bir gazetecinin "Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Abdullah Öcalan, İmralı ismini kullandı" şeklindeki ifadesi üzerine de "Gündeme gelmedi, yani bu süreçte katkısı olacak herkes mutlaka yer almalı ama sadece HDP, PKK'yla sınırlı olan bir şey değil. Çünkü bölgede pek çok STK var, farklı gruplar var. Yani netice itibarıyla PKK belki en önemli aktördür ama sadece tek aktör değildir. Diğerleri de sağdan ve soldan ya da yerel anlamda katkısı bulunacak kim varsa isim, lider ya da grup, STK bazında bunlar sürece dahil edilmelidir" diye konuştu.

Şırnak ve Hakkari il merkezlerinin taşınması konusu

Şırnak ve Hakkari il merkezlerinin taşınmasıyla ilgili bir takvim oluşup oluşmadığının sorulması üzerine Akgün, herhangi bir takvimlendirme yapılmadığını, sadece basında yer alan konuların ifade edildiğini söyledi.

Birol Akgün, şöyle devam etti:

"Buralara hükümet olarak cumhuriyet tarihinde yapılmadığı kadar alt yapı yatırımları götürüldüğünü, Sayın Cumhurbaşkanı kendisini halkın hizmetçisi olarak gördüğünü, etnik veya mezhepsel herhangi bir şekilde ayrım yapmadan tam tersine herkese en iyi şekilde hizmet etmek için elinden geleni yapmaya çalıştığını bunun en büyük işaretinin de bölgeye yapılan yatırımlar olduğunu söyledi. Bu çerçevede Yüksekova ve Ci·zre'deki· havali·manlarını da özelli·kle zi·kretti·. Zaten altyapı da belli· ölçüde hazır hale gelmiştir. Şimdi siyasi karar onu uygulamaya geçti, böylece özetle de bölgedeki diğer dinamikleri de - Suriye ve Irak'tan söz ediyoruz- dikkate aldığınızda bu şekilde bir düzenlemenin hem asayiş ve güvenlik hem de sosyolojik ve siyasi anlamdaki süreçlere daha fazla katkı sağlayacağının düşünüldüğünü ifade ettiler."

Toplantıda, "terörle mücadele konusunda bölgeye yönelik yapılacak yeni uygulamalara ilişkin bir konunun gündeme gelip gelmediğinin" sorulması üzerine Akgün, süreçten olumsuz etkilenen ve yer değiştiren çok sayıda insanın bulunduğunu ve bu insanlara yönelik sosyo-ekonomik politikalar geliştirilmesi gerekliliğinin ve bölgedeki esnafların ekonomik sorunlarına yönelik de yeni düzenleme yapılması önerilerinin gündeme geldiğini bildirdi.

Birol Akgün, "Bölgenin dinamiklerinin uzun dönemli olarak mutlaka sadece PKK'nın inisiyatifine bırakılamayacağı, farklı aktörler de mutlaka devrede olmalı ve oradaki insanların ufkunun, vizyonunun, tahayyülünün Türkiye ile birlikte geliştirilmesi gerektiğini, yani ayrı bir kimlik yerine Türkiyelilik kimliği ve demokratikleşme üzerinden o bölgedeki insanların entegrasyonu sağlanması gerektiğine ilişkin konular gündeme getirildi" dedi.

Erdoğan'ın Mustafa Koç ile görüşmesi

Kalp krizi sonucu vefat eden iş adamı Mustafa Koç'un dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'la bir araya geldiği hatırlatılarak, ne konuştuklarının gündeme gelip gelmediğine yönelik soruyu ise Akgün, "Koç Grubu'nun yapmış olduğu yatırımlarla ilgili konuşmuşlar, brifing almışlar. Hatta 'Uzunca konuşmuştuk' dedi. Kendisine rahmet diledi, 'Türkiye'ye yatırım yapan herkesin biz yanındayız' dedi" şeklinde yanıtladı.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Cumhurbaşkanlığı Sofrası - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement