Görüş - Ruhani-Hamaney Çekişmesi Sistem Sorunu - Son Dakika
Güncel

Görüş - Ruhani-Hamaney Çekişmesi Sistem Sorunu

İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin birbirleri aleyhinde yaptıkları açıklamalar ve karşı açıklamalar yeni bir olgu değil. 19 Mayıs 2017 seçimlerinden önce kullandıkları güçlü ifadeler seçim havası bağlamında yorumlanabilir.

12.07.2017 13:10
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

SELİM CELAL- İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin birbirleri aleyhinde yaptıkları açıklamalar ve karşı açıklamalar yeni bir olgu değil. 19 Mayıs 2017 seçimlerinden önce kullandıkları güçlü ifadeler seçim havası bağlamında yorumlanabilir. Destekçilerini harekete geçirebilmek için Ruhani'nin cesaret göstermesi gerekiyordu. Diğer yandan Hamaney'in ifadeleri ise Cumhurbaşkanı Ruhani'nin performansını zayıflatma, böylece müesses nizamın desteklediği aday olan İbrahim Reisi'ye dolaylı şekilde yardımcı olma girişimi olarak görülmüşe benziyor.

- Hamaney-Ruhani kavgası

Seçim bitti, ancak Hamaney ile Ruhani arasındaki söz düellosu daha doğrudan bir şekilde devam ediyor. Dini lider 7 Haziran 2017'de, kendisine candan bağlı bir grup özel seçilmiş üniversite öğrencisine yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Ruhani'nin hükümetini eleştirdi ve meşhur "ateş serbest" emrini verdi. Beş gün sonra, 12 Haziran'da dini lider, Ruhani'nin de bulunduğu bir mecliste, ülkenin kutuplaştırılmasına karşı uyarıda bulundu ve hatta İslam Cumhuriyeti'nin kurucusu Ayetullah Humeyni ve o zamanki Cumhurbaşkanı Ebul Hasan Benisadr arasında, 1981 yılındaki Benisadr'ın görevden alınmasıyla neticelenen kavga sırasında, İran toplumunda yaşanan kutuplaşmayı hatırlattı.

Bu arada dini liderin sadık bağlıları da bu 'yarışa' açıkça dahil olmaya başladı. İlk gösterilerini 23 Haziran'da Kudüs mitinginde yaparak liderlerinin kendilerine verdiği "ateş serbest" emrini ciddiye aldıklarını gösterdiler. İslam Cumhuriyeti'nde Ramazan ayının son Cuma günü, Filistin halkıyla dayanışma sergilemek için Kudüs Günü olarak ilan edilmiştir. Her sene o fün, ülkenin her köşesinde devlet destekli gösteriler düzenlenir ve bütün resmi yetkililer de bu gösterilere katılır.

- 'Evlilik bağınız kutlu olsun'

Bu seneki gösteriler sırasında göstericiler genellikle "Amerika, İsrail ve İngiltere'ye ölüm!" şeklinde sloganlar attılar. Ancak Tahran'daki Kudüs mitinginde ilk defa atılan bir slogan gazete başlıklarına konu oldu. Bir grup protestocu Cumhurbaşkanı Ruhani'yi gördüklerinde, "Benisadr Ruhani! Peyvendetan mübarek!", yani "Benisadr Ruhani! Bağınız kutlu olsun!" diye bağırmaya başladı. İran kültürü özelinde değerlendirildiğinde bu slogan, yeni evlilere söylenen tipik bir temenni cümlesidir ve özellikle bu amaç için kullanılır. Dolayısıyla esas manası "evlilik bağınız kutlu olsun" demektir.

Bu hadise, Cumhurbaşkanı Ruhani'nin taraftarlarından çok büyük eleştiri aldı. Sloganın geniş kapsamlı etkileri de göz önüne alındığında, olayı evvela bilinmeyen küçük bir grup serseriye atfetme gayretleri sergilendi. Halbuki İslam Cumhuriyeti'nde böyle 'serseri grupların' olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu şekilde görülen bütün gruplar ancak sistemin adamlarıdır. Bu gayretler iki gün sonra, 25 Haziran'da, dini liderin kıldırdığı bayram namazı vesilesiyle, cumhurbaşkanına yöneltilen bir diğer saldırı dalgasıyla akamete uğradı.

İran devlet toplantılarında, programa Ehl-i Beyt'i methederek başlamak oldukça yaygın bir uygulamadır. Bu açılış bölümünde, profesyonel bir meddah (methedici) oldukça tipik ve duygusal bir şekilde Hz. Peygamber'in Ehl-i Beyti'ne methiyeler okur. Fakat methiyenin Ramazan Bayramı hakkındaki bölümü, meddahın Ruhani'ye ve hükümetine karşı patavatsızca, sulu bir şiir okuduğu tantanalı bir olaya dönüştü. Bu olayın doruk noktasını ise meddahın, ön sırada oturan Ruhani'ye doğru elini uzatarak okuduğu şu yarım mısra oluşturdu: "Ey ön sırada oturan kişi!"

- İran'ın siyasi sistemi

Bununla birlikte kilit sorular şunlar: Dini liderle cumhurbaşkanının arasındaki bu kavganın kaynakları ve mahiyeti nedir? Bu soruları cevaplamak için, İran'ın siyasi sistemine bakmak gerekir. Sistem anayasada 'İslam cumhuriyeti' olarak isimlendirilse de, din ile siyasetin entegre edildiği bir 'teokrasi' olarak tanımlanır. Bu nedenle İslam Cumhuriyeti, özünde bir 'çift katmanlı egemenlik' ilkesini tatbik eder: Cumhuriyetçi tarafı ve teokratik tarafları vardır.

Cumhuriyetçi tarafı halkın iradesinin temsilcisi olduğunu iddia ederken, teokratik tarafı ise Allah'ın iradesini temsil ettiği görüşüne dayanır. Cumhuriyetçi kurumların başında cumhurbaşkanlığı vardır. Bununla birlikte, işlev ve yetki açısından cumhuriyetçi kurumlar, uygulamalarıyla modern demokrasilerden önemli ölçüde ayrılır. İktidarın büyük bir bölümü, ilahi bir yetkiye dayandığı iddia edilen teokratik kurumlarda toplanır; bunlar ise dini liderin altında faaliyet gösterirler.

- Yapısal problem

Bu nedenle, dini liderle cumhurbaşkanının arasındaki anlaşmazlık, özünde iki kişi arasındaki bir mesele değil, fakat İslam Cumhuriyeti'nin teokratik siyasi sisteminin bizzat mahiyetinde yatan yapısal bir problemdir. Öyle ki bu yapısal sorun, Ruhani döneminde ortaya çıkmış nevzuhur bir sorun değil. İslam Cumhuriyeti'nin 1979'daki kuruluşunun hemen ardından ortaya çıkmış kronik bir sorundan bahsediyoruz.

Geleneksel olarak, şimdiye kadar bütün İran cumhurbaşkanları savunmada kalarak kendi iktidar bölgelerini korumaya, dini lider ise hücum odaklı hareket ederek kendi güç yörüngesini genişletmeye çalışmıştır. Gerçek bir iktidarı olmayan bir cumhurbaşkanıyla kudretli bir dini liderin arasında süregelen bu hal adaletsiz bir müsabaka olsa da, oyunun kurallarına iki tarafça da çoğunlukla riayet edilegelmiştir. Başka bir deyişle, cumhurbaşkanıyla dini lider arasındaki yazılı olmayan bir anlaşmaya göre, cumhurbaşkanı kendini koruma hakkını, dini lider ise karşı tarafın hudutlarına tecavüz etme hakkını saklı tutar.

Yine de her cumhurbaşkanı farklı savunma stratejileri benimsemiştir. Mesela sabık cumhurbaşkanlarından Ali Ekber Haşimi Rafsancani, dini liderle arasındaki güçlü ve sağlıklı bağlara güveniyor, böylece kendi iktidar alanını gayriresmi kanallar üzerinden korumaya çalışıyordu. Öte yandan Mahmud Ahmedinejad ikinci döneminde çatışma yolunu tuttu ve hatta bir keresinde, görevden almış olduğu istihbarat bakanını vazifesine iade etmesi için dini lider tarafından zorlanınca, çocukça bir hareketle, on bir gün evine kapanıp grev yaptı.

Ancak dini liderin herhangi bir cumhurbaşkanıyla arasında şahsi bir husumet olmadığını da ayrıca belirtmek gerekir. Dini liderin genel tavrı, cumhurbaşkanının bölgesine, meseleyi halka mal etmeden, profesyonel bir şekilde tecavüz etmeye çalışmak olmuştur. Şimdiki problem ise Cumhurbaşkanı Ruhani'nin geleneği bozarak revizyonist bir tutum takınmasıyla ortaya çıktı. Ruhani böyle bir tavır takınmakla, önceki dönemlerde dini lidere kaptırılmış belli iktidar alanlarını yeniden ele geçirmeye çabalıyor. Mesela Ruhani, Devrim Muhafızları'nın ta Rafsancani'nin cumhurbaşkanlığı döneminde İran ekonomisi üstünde sağlamış olduğu büyük nüfuzu can havliyle kısıtlamaya çalışıyor. Bu nedenle Ruhani revizyonist tavrında ne kadar ısrar ederse dini lideri de o derece tahrik etmiş olur.

Bu sorunun çözümü, ortaçağda yaşamış meşhur İranlı şair Şeyh Sadi-i Şirazi Hazretleri'nin Gülistan isimli eserinden iktibas ettiğimiz aşağıdaki beyitlerde saklı: "Denmiştir ki on derviş aynı yorganın altında uyur da iki padişah bir ülkeye sığmaz/ Dini bütün bir adam bir somun ekmeğin yarısını yerse diğer yarısını dervişlere verir/ Ancak bir padişah yedi iklimi fethetse bile sekizincisine göz diker".

Bu açıdan bakılacak olursa, bu konuda herhangi bir kalıcı ve münasip çözüm, ülkedeki bütün bir siyasi sistemin, İranlılara kendi temsilcileri tarafından mı, yoksa 'Allah'ın temsilcisi' tarafından mı yönetilmek istedikleri konusunda tercih hakkı verilecek şekilde değiştirilmesini gerekli kılıyor. Bu ise en azından yakın gelecekte imkansız görünüyor. Şayet günün birinde gerçekleşecek olursa da bu değişikliğe kan ve gözyaşının eşlik etmesi muhakkaktır.

Mütercim: Ömer Çolakoğlu

* "Görüş" başlığıyla yayımlanan makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansı'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Görüş - Ruhani-Hamaney Çekişmesi Sistem Sorunu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement