Klazomenai'de Her Taşın Altında Tarih - Son Dakika
Güncel

Klazomenai'de Her Taşın Altında Tarih

Klazomenai\'de Her Taşın Altında Tarih

1979 yılından beri Urla İskele'de yürütülen Klazomenai kazıları ve bu yıl Karantina Adası'nda devam ediyor.

08.10.2011 12:22
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü ve Klazomenai Kazısı Başkanı Prof.Dr. Yaşar Ersoy, 1979 yılından beri Urla İskele'de yürütülen Klazomenai kazıları ve bu yıl Karantina Adası'nda başlanan kazılar hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Yaşar Ersoy, Klazomenai'de her taşın altından tarih çıktığını söyledi.

Bugüne kadar çalışmaların ana karadaki yerleşim üzerinde yoğunlaştığını, bu sene Karantina Adası'nı da çalışma alanına dahil ettiklerini söyleyen Prof. Dr. Yaşar Ersoy, "Klazomenai'de bugüne kadar hep ana karada çalışma yaptık. Ancak bu seneden itibaren Helenistik ve Roma kentinin konumlandığı Karantina Adası'nı da çalışmalarımıza dahil ettik" dedi. Adanın tescilli olması, iskana açık olmaması, sadece Sağlık Bakanlığı'nın birkaç tesisinin bulunmasının ötesinde başka yapının olmaması nedeniyle tehdit unsuru bulunmamasından dolayı bu bölgedeki kazıyı ancak bu yıl başlatabildiklerini belirten Prof. Dr. Ersoy, ilk hedeflerinin var olan yapıların durumu, varsa mimari yapıların tespiti ve belgelendirilmesi olduğunu dile getirdi. Bu yıl çalışmalar çerçevesinde Karantina Adası'nın tarihinin nerelere gittiğini belirlemek için test açmaları yaptıklarını belirten Prof. Dr. Yaşar Ersoy, "Ama bu yıl asıl ağırlığımızı anıtsal yapının bulunduğu alana verdik. Şu ana kadar yaptığımız çalışmalara ve elimizdeki verilere göre öyle anlaşılıyor ki bu yapı Helenistik Dönem'de inşa edilmiş ve Roma sürecini görmemiş ya da yaşamamış, o dönemde kullanılmamış bir yapı. O açıdan önemli" diye konuştu.

Prof. Dr. Ersoy, kazı çalışmalarının yanı sıra jeofizik, jeoradar araştırmalar, elektrik resistivite metotlarıyla bazı noktalardaki mimarinin ne durumda olduğunu görmek için farklı metotları da kullandıklarını anlattı. Prof. Dr. Yaşar Ersoy, Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mahmut Drahor ve ekibinin elektrik resistivite tekniği ile bu alanın ne durumda olduğunu incelediğini kaydetti, sonuçlara göre kazıyı o yönde geliştirip, yönlendireceklerini vurguladı.

İlk incelemelerin kalıntıların güneye doğru daha belirgin olduğunu gösterdiğini aktaran Prof. Dr. Ersoy, "Anadolu'daki pek çok tiyatroda görmediğimiz ilginç bir durum var burada. Bu anıtsal yapının inşa tekniğini iyi görüyoruz. Çünkü alt yapısını izliyoruz. Bu yapının inşası için gerçekleştirilen yoğun alandaki tesviyelerin varlığını izliyoruz. Yani yamaca yapıyor belki inşaatı ama bir yandan da ona dönük çok iddialı büyük boyutlu düzenlemelere gidiyor. Hem kronolojik açıdan bize bilgi veriyor hem de inşa tekniği açısından nasıl bir yön izlediğini gösteriyor. ve anlaşılıyor ki altında ızgara gibi üst yapıyı tutması için yapılan bölümler var. Bu bölümde alt yapıda yer alan ve üst yapıdaki mimari taş yapıyı taşıyan bir temel düzenekleri var. Bu temel düzeneklerinde ilginçtir dolgu malzemesi olarak çok yoğun bir şekilde bu çevredeki bir dizi tesisin büyük bir ihtimalle seramik fırınlarının oluşturduğu bir alan burası. Yukarıdaki düzlükte platoda Athena'ya ithaf edilen bir kutsal alan mevcut. Orada duvar yataklarının kayanın içindeki izlerini biliyoruz. Ona belki de sunu olarak yapılan pişmiş topraktan kalıpla üretilen çok bol sayıda heykelcikler açığa çıktı. Yaklaşık 700-800 tane örneği farklı tipleri bulduk. Athenalar, erkek figürleri, Apollonlar, Afroditeler, ikonografik anlamdaki tanrıların simgelerini buralarda buluyoruz" dedi.

Anıtsal yapının akıbeti hakkında da birkaç olasılık olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yaşar Ersoy, ya bitirildikten sonra geç tarihlerde 16-18'inci yüzyıllarda İzmir'deki liman inşaatlarında yapı taşı olarak kullanılmak üzere bloklar halinde tek tek götürüldüğünü ya da yapı tamamlanamadığını düşündüklerini belirtti.

Klazomenai'de Helenistik Dönemde esas anlamda iskanın Karantina Adası'nda bulunduğunu düşündüklerini kaydeden Prof. Dr. Ersoy, "Ana karayı ise Helenistik Dönem'deki topluluklar yoğun olarak tarım alanı olarak kullanmışlar. Öyle güçlü bir iskan yok. Mesela bugüne kadar ana karada Helenistik dönemden M.Ö. 3'üncü yüzyıldan, 4'üncü yüzyıl sonlarından, 2'nci yüzyıldan hiçbir şey bulamıyoruz. Karantina Adası da çok büyük bir metropol değildi ama kendi ölçülerinde bu bölgede önemli bir yerleşimdi. Bir yandan da körfeze girişi iyi kontrol etmesi açısından da önemli bir konumu var. Ama Helenistik ve Roma döneminde başka yükselen şehirlerin gölgesinde kalmış bir yer. Kültürel anlamda bunu iyi görmek ve anlamak gerek. O yüzden buradaki çalışmalara ağırlık vermek istiyoruz" dedi.

1979 yılından beri Urla İskele'de devam eden ana karadaki kazılar hakkında da bilgi veren Klazomenai Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Ersoy, "Bu kent için özellikle arkaik dönem olarak adlandırdığımız yani M.Ö. 7-6'ncı yüzyılı kapsayan 200 yıllık bir zaman dilimi için arkeolojik verileri çok iyi biliyoruz. Sivil iskan alanları, konutlar, çok geniş bir alanı kapsayan mezarlıklar, zeytinyağı işlikleri, seramik fırınları, demirci atölyeleri gibi endüstriyel bir dizi aktivitelerin yapıldığı birimler bize kentin sınırlarını, yapısını, kültürel dinamiklerini, geleneklerini, dış dünyaya ile kurmuş oldukları ilişkilerin materyal bazda burada nasıl yansıdığı ya da Klazomenaililerin sözü edilen dönemlerde deniz aşırı ülkelerde ne tür etkinliklerde bulunduğunu görmek noktasında çok şey sağlıyor" diye konuştu. - İzmir/ Urla

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Klazomenai'de Her Taşın Altında Tarih - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement