"Kürtler İçin Coğrafi Sınırları Belirlenmiş, Ayrı Bir Yönetsel Yapı Çok Mantıklı Değil" - Son Dakika
Politika

"Kürtler İçin Coğrafi Sınırları Belirlenmiş, Ayrı Bir Yönetsel Yapı Çok Mantıklı Değil"

"Kürtler İçin Coğrafi Sınırları Belirlenmiş, Ayrı Bir Yönetsel Yapı Çok Mantıklı Değil"

Çözüm Komisyonu "özerklik" tartışmasına şu cümlelerle yanıt verdi: "Kürtler Türkiye'nin tamamına yayılmış durumunda, Türklerle iç içe yaşamakta, coğrafi olarak açık bir ayrışma bulunmamaktad...

02.12.2013 17:49
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

COŞKUN ERGÜL - Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi Komisyonu, BDP'nin, komisyon raporuna yönelik eleştirilerine cevap verdi. Raporda, "Kürtler'in Türkiye'nin tamamına yayıldığı, Türklerle iç içe yaşadığı, coğrafi olarak açık bir ayrışma bulunmadığı, bu nedenle Kürtler için etnik temele dayalı, coğrafi sınırları belirlenmiş, ayrı bir yönetsel yapının oluşturulmasının çok da mantıklı görülmediği" vurgulandı.

Yazıda, BDP'nin metninin, muhalefet şerhinden çok, raporla hemen hemen aynı boyutta 443 sayfalık bir rapor şeklinde olduğu belirtildi. Şerh içindekilerin ana rapora benzetilmeye çalışıldığı ifade edilen yazıda, "Ancak önemli bir kısmı süreci yönlendirmeye, sürece yol haritası çizmeye ve süreç ilerleyişini belli şartlara bağlamaya çalışan bir yaklaşımdadır" denildi.

BDP'nin şerhinde, "halkımıza verdiğimiz sözün arkasındayız, tarih tanığımızdır" gibi kucaklayıcı olmayan ifadelerin yer aldığı, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda bir uzlaşma sağlanamamışken, şerhin 34 sayfasının Anayasa önerisi şeklinde olduğu bildirildi.

Şerhte yer alan, "Komisyonun Kamu Güvenliği Müsteşarlığı tarafından koordine edilmiş olması büyük bir yanlışlıktır" ifadesinin doğru olmadığı belirtilen yazıda, şöyle denildi:

"Raporun ilk 130 sayfası sorunu doğuran tarih anlatımı şeklindedir. Ancak anlatımların çoğu irdelenen metinler ve olgularda yer almayan hususların yorumla çıkarılması, hatta metinlerde yer almayan kelimelerin eklenmesi şeklindedir. 1921 Anayasa'sının 11. maddesinin günümüz Türkçesi yazılırken, madde aslında olmadığı halde 'özerklik' ibaresinin eklenmesi, 22 Ekim 1919 Amasya Protokolü'nde gizli olan ve kaleme alınmayan maddelerden bahsedilerek protokolün 'ırk hukuku' olarak yorumlanması, 24 Mart 1922'de Meclis'te Kürtlere özerklik içeren bir kanun görüşmesinden bahsedilmesi, ancak tutanağının olmaması ve oturum yapılıp yapılmadığının bilinmediğinden bahsedilmesi bunlara birkaç örnektir. Ayrıca örneğin Atatürk'ün 16 Ocak 1923 İzmit Kasrı açıklaması gibi tarihi belge alıntılarında dipnot ve kaynakça bulunmamakta ve bu açıklama ile ilgili başka kaynaklarda geçen bazı ibarelerin ise kasten çıkarıldığı görülmektedir.

Şerhte, soruna ve çözüme komisyon raporunda yer alan psikolojik, sosyolojik, kültürel bakış sorunu ve çözümü uluslararası ilişkiler ve hukuk bağlamında değerlendirme ile zenginleşmiş çok yönlü bir bakış yer almamaktadır. Şerhte pek çok kaynaktan alıntı yapıldığı ancak dipnot ve kaynakça bulunmadığı, çoğu yerde dipnot numarası verildiği halde dipnot olmadığı görülmektedir."

Yazıda, şerhte yaşanmakta olan sorunun "baskıcı, tekçi ulus devlet ideolojisi ve kapitalist modernite' olarak tanımlandığı, yıllardır yaşanan terör ve şiddet olaylarından hiç bahsedilmediği kaydedildi.

"Şerhte süreç tamamen Abdullah Öcalan'ın inisiyatifi olarak ortaya konulmaktadır" denilen yazıda, bütün komisyon çalışmalarına BDP'nin pek çok üyesi ve zaman zaman Grup Başkanvekilleriyle tam katılım sağlanmışken, şerhte, " AK Parti'nin komisyondaki yaklaşımının gayri ciddi, oyalamaya ve günü kurtarmaya dönük" olduğu şeklinde haksız bir değerlendirme yapıldığı belirtildi.

-Sorunun adının konulmadığı eleştirisi

Yazıda, "sorunun adının konulmadığı" eleştirisine yanıt verilerek, raporun 1. bölümünde, "Ülkemizde yaşanmakta olan sorunun adını belirleme açısından pek çok yaklaşım ortaya koymak mümkündür. (Kürt sorunu, terör sorunu, güneydoğu sorunu, şark sorunu, PKK sorunu, doğu-güneydoğu sorunu) gibi isimlendirmeler bunların başlıcalarıdır" denildiği kaydedildi.

Çözüm sürecini rağmen korucu sayısının arttığına ilişkin eleştiriye de yanıt verilen yazıda, 2002'de 58 bin 542 olan korucu sayısının 2012'de 45 bin 961"e düştüğü, 2012 yılı ile 2013 yılı arasındaki 2 bin 271'lik artışın ise "tahsis edilen kadroların 2012 yılında çözüm süreci başlamadan önce tahsis edilen kadrolardan" kaynaklandığı vurgulandı.

"Özerklik tartışmaları" ile ilgili olarak raporda şu görüşlere yer verildi:

"Kürtler Türkiye'nin tamamına yayılmış durumunda, Türklerle iç içe yaşamakta, coğrafi olarak açık bir ayrışma bulunmamaktadır. Bu sebeple, Kürtler için etnik temele dayalı, coğrafi sınırları belirlenmiş, ayrı bir yönetsel yapının oluşturulması çok da mantıklı görülmemektedir. Gerek Osmanlı devleti döneminde, gerekse Cumhuriyet döneminde hiçbir hukuki belgede Kürtler için ayrı bir siyasi yapı oluşturulduğuna ilişkin hüküm bulunmamaktadır. 30 yıldır süren ve onbinlerce insanın hayatına mal olan olaylara rağmen, Türkler ve Kürtler arasında büyük bir toplumsal ayrışma bulunmamaktadır.

Bu sebeplerle; etnik ya da coğrafi temele dayalı, siyasi anlamda özerk idari yapıların sorunun çözümünde esas olarak alınamayacağı, eşit vatandaşlık temeline dayalı, yerel yönetimlerin güçlendirildiği bir modelin çözüm için uygun olabileceği değerlendirilmektedir. Yerel yönetimlerin özerkliği konusunda ise Türkiye'nin yerel yönetimler konusunda 160 yıla yakın bir uygulama tecrübesi bulunmaktadır."

Rapor yazımında BDP'den 6 uzman görevlendirildiği ve bu uzmanların komisyonda bulunan çeşitli kurumlardan görevli diğer 6 uzman ile 4 toplantı yaptığı belirtilen yazıda, "Rapor taslağı tüm üyelere dağıtılarak görüşleri istenmiş, 25 Kasım Pazartesi komisyonun son günü olduğu ve raporun TBMM Başkanına teslim edilmesi gerektiği ve ilave görüşlerin rapora yansıtılabileceği hatırlatılmış, ancak bu teslime katılınmadığı gibi, rapor taslağının eksik değerlendirmelerle medya ile eleştirel bir dille paylaşılması yolunun tercih edildiği görülmüştür" denildi. - TBMM

Kaynak: AA

Son Dakika Politika 'Kürtler İçin Coğrafi Sınırları Belirlenmiş, Ayrı Bir Yönetsel Yapı Çok Mantıklı Değil' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement